Uzun Yol Düsseller 2 (Dil )

     Öncelikle belirtmek isterim ki bu bir yol düsseli yazısı değil, belki koltuk düsseli ya da kanepe düsseli bir yazı olarak nitelendirilebilir. Ev koltuğu ya da dolmuş/otobüs koltuğu ayrımını önemsemezsek yazının koltuk gibi sağlam bir dayanaktan destekli olması, kalitesinden hiçbir şey kaybetmediği şeklinde yorumlanması tavsiye niteliğindedir.

    Bu gün başımızın belası bir kelimeyi "mutlu" kelimesi üzerinde durmaya çalışacağım. Bu güne kadarki düssellerimde mutlu kelimesini um kökunden ummak, umut gibi bir kelime olduğunu ve zamanla "u" sesinin düşerek bu günkü seklini aldığını düşünmüşümdür.  Ummak; tahmin etmek, gelecek ile ilgili hoş bir tahmine, değerlendirmeye ve beklentiye sahip olma seklinde ifade ediyordum. Bu değerlendirme ile mutlu insanın bu dili icad edenler tarafından geleceği icin olunlu düşünceye sahip insanı ifade etmek amacıyla kullanıldığına inanmaktaydım. Tabiki simdiki zamandaki mutluluğun kaynağının geçmisten beri sahip olunan beklentinin gerçekleşmesi olarak yorumlardım.  Takdir edersiniz ki ilk dönem  yazılı kaynakları çok sınırlı bir dil hakkında bir yolculuk anında genis bir araştıma yapmak mümkün olmadığı icin bu düseller, maskeli nefes, sıcak araba ve mazot patükülünce sınırlanmış bir hayal gücü ürünüdür.

    Buraya kadar yazılanlar geçmis zamanda ifade buldu çünkü,  bu günlerde "kutadgu bilig"  mutluluk veren bilgi ifadesinden mutlu kelimesinin kökünün "kut"  kökü olduğu daha aklıma yatkın geliyor.  Kut kelimesi bildiginiz gibi ilahi bir lütfu ifade eder. Kutsal kelimesinde bu zaten görünmektedir. Dili icat edenler tarafından hakanlîğı, kağanlığı, kağanı ve hakan kut ile yan yana ilahi bir lutuf ve seçilmişlik ve hatta meşruluk kazanma amacıyla kullanılmış.

     Peki mutluluğun dilin  ilk döneminde insana ilahi bir  lutuf olarak verilen duygu olarak kullanılması mumkun mü? Zor soru ama cevap evet gibi.

    Tengri isterse kişi mutlu oluyor yani. Mutsuz kişi de kutsuz, dışlanmış kişi olabilir. O insanlar bu sonuca artık yüzlerce yıl süren bir gözlemle mi ulastı yoksa tebliğ gibi bir anda mı böyle bir yargıya ulaştılar?  Bu soru beni çok aşar.

Ama mutluluğu hem ilahi bir hediye hemde guzel beklentilerin verdiği hoş bir duygu olarak algılamaya başladım bile... sorun mutsuz olduğumda ne yapmam gerektiği. Dua mı edeceğim yoksa güzel beklentiler mi oluşturacağım. Belki her ikisi.. Bilmiyorum. Belki her iki kökte yanlış ve mutluluğun başka bir kökü vardır. Onu da bilmiyorum.

   Şu an düşündüklerim;  bizim dilimizin en güzel dil olduğunu iddia edemem ama bu dili icat eden insanların benzersiz insanlar olduklarına ve bilinenin aksine çok güzel bir iç dünyalarının olduğuna inancım her dil düsseli sonunda artmaktadır.
    

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top

Tags: #etiketyapma