kanatlarım olsun isterdim, şimdiye kalmazdı lanetim
Parmak uçlarımdaki alevler saç diplerimi yakıyorlar. Karmaşanın elçileri bu yanıklar. Sessizliğin en güçlü belirtisi belki de. Durmadan kanıyor sözlerim, kanıyor hissettiklerim. Acımasız geliyor benliğim. Sevginin bahardan yoksun bağrında gökyüzünün sonsuzluğuna uzanıyorum. Kötüyü, iyiyi seçemiyorum, anası ağlıyor fikirlerimin. Ama ben kesinlik neydi unutuyorum. Korkmuyorum ama korkmayışımın usanmayan çelişkisi ile çekiniyorum her şeyden. Biten gözyaşlarım ile tek duam şu çiçeklerin kurumaması adına oluyor. Kim kimdi, neyin nesiydi ekşi bir tat şimdi dilimde.
Camlardan sarkan bedenlerin sebebi, yoruluyor şu ruhlar. Biliyorum, karanlıkta öğrendim bu sırrı. Güneşin patlayışlarında rastlaştım o yorgun ruhlar ile. Her birinin somutu olmuş şu ölen yıldızlar. Astığım her çerçeve boş sanılıyor. Duvarın öfkeli kabartıları yokmuş gibi sanki. Gözlerden hikayeler uçuşmazmış gibi sanki.
Kimse bilmiyor beni. Ben bilmiyorum kendimi. Kavruk tepeler yükseliyor bedenimden. Her tepe bir son getiriyor bana. Soğuğu kendine isim bellemiş ayaklarım nereye kaçacağını şaşırıyor. Sahi kaçacak yer var mı onu da bilmiyor ya şu yollar. Sebep oluyor ölümün oyununa şu yollar. Kısır rüyalar çimleniyor ciğerlerime. Öyle büyüyor ki bildiklerim tepetaklak oluyor. Bardakların dibini sıyırıyor.
Kuruyor ilk başta ruhum. Onu takip ediyor damarlarım. Haksızlık ediyor göğün salıncakları. Tek bir rüzgarı göğüslemiyor. Saçıyor etrafa lanetin tohumlarını. Daimi huzur için bileyliyor bıçaklarını. Yeryüzünden çekiyor kelimeleri, her birini sihrine boğup ekip bırakıyor şimdi kaburgalarımın arasına. Parmak uçlarımdaki alevler az kalıyor gözlerimdekinden. Göğün sonunu belliyorum avuçlarımda.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top