direniş
İçim, dışım gittikçe bulanıyor bu sıralar. Kendimi seçemiyorum artık. Eskiden ne olduğumu, şimdi neye dönüştüğümü hatırlayamıyorum da. Grileşiyor, yok oluyor, bu dünyadan uçup gidip kayboluyorum. Göğsüm acı ile doluyor, kırmızıya bürünüyor, yanıyor. Çiçeklerin kokusunu, gökyüzünün rengini yavaş yavaş hafızam siliyor aklımdan. Dalıp gidiyorum, düşlerimde koşturuyor sonra yorulup bitkin düşüyorum. Dizlerim titriyor, başım dönüyor her gün. Doluyorum, sığmıyor taşıyorum. Acıyı en derinlerimde, vücudumun her yerinde gezindiğini hissediyorum.
Ama bu acı bıçak gibi işlemiyor bünyeme. Bir zehir gibi yavaş yavaş, etkisini adım adım içime işleyen bir acı. Ölüm zamanımı kestiremiyorum. Aslında bu belirsizlikten koruyor muyum onu da bilmiyorum.
Kendimi yeni renklere boyamaya çalışırken kirlenen ellerimi birbirine geçirmiş dua ediyorum şu zamanlardan bir an önce uzaklaşabilmek için. Çünkü her ne kadar karışmış olsa da yolum nereden geldiğim gözümün önüne geliyor hala. Unutmuş olsam da kendimi bir yerlerde, biliyorum eskiden uçardı ruhum. Kendine özgü kanat çırpardı biliyorum. Ama işte uzaklaştım, ama işte başka yoldayım şimdi. Ve o eski ruhumun kanatları burada kırık, tüyleri dökülmüş halde.
Etrafımı da içimi de sarmış olan acıdan merhamet diliyorum bu gece bu sebepten.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top