ZAMAN

YOL

"Ne yol,ama, dedi," Gamze.

"Yemyeşil çok güzel,sanki, hiç sonu yokmuş gibi, sizce de öyle değil mi? diye sordu,"Gamze, neşeli bir ses tonuyla.

"Öyle, görünüyor,ama, her yolun elbet bir sonu vardır,dostlar,dedi," Kerem.

"Sana katılıyorum,"  diyerek bir sigara yaktı,Kadir.Burcu,ise onlar konuşurlarken kitap okumaktaydı.

"Ne okuyorsun?"  diye sordu,Kerem.

""Harper Lee'nin,Bülbülü öldürmek,harika bir kitap tavsiye ederim,"diyerek yanıt verdi,Burcu.

"Fırsat bulursam,okuyacağım.Okuduğum bölüm o kadar ağır ki, yani yüksek lisans yaptığıma bin pişman oldum.Of diyerek söylendi,"Kerem.

Fırsat bulursam,okuyacağım.Okuduğum bölüm o kadar ağır ki, yani yüksek lisans yaptığıma bin pişman oldum.Of diyerek söylendi,Kerem.

"Kolay gelsin dedi" Aysu.

Sağol diyerek karşılık verdi,Kerem.Ersin, konuşmalara neşeli bir yüz ifadesiyle eşlik ediyordu ki,birdenbire kafasını pencereden dışarıya uzattığında onu takip eden baykuşun kanlar içerisinde ağaçtan aşağıya doğru düştüğünü fark etti. Gördükleri karşısında şoka uğrayan Eren, arabayı durdurun diyerek bağırdı. Arkadaşları bir an için onun bu tepkisine bir anlam veremediler. Arabayı sürmekte olan Cihangir,ise "sorun ne Ersin?diye sordu."

Ersin, başından geçen olayı arkadaşlarına kısaca özetledi. Arkadaşları onu şaşkınlıkla dinledi.

"Ersin, dostum son zamanlarda epey film izlemiş, gibisin, yani bilemiyorum, hayali senaryolar üretmekte üstüne yokta diyerek alaylı bir biçimde konuştu,"kadir.

"Alay etme, Kadir, bu zaman-zaman herkesin başına gelebilir, bir yerde okumuştum, galiba,ama, nerede okuduğumu tam olarak çıkaramıyorum, dedi," Aysu.

"İnsan her okuduğuna da inanmamalı bence diyerek araya girdi, "Kerem.

""Kuş avcılarıdır, merak etme, burası orman yolu, zaman-zaman onları avlıyorlar,dedi,"Cihangir.

"Sana katılıyorum,abi, yani bundan daha doğal ne olabilir ki? diyerek araya girdi,"Kerem.

""Bilemiyorum, kafam çok karışık,baykuş sanki sürekli peşimdeydi, ve beni izliyordu.Endişeli görünüyordu, ve sanki beni uyarmak istiyordu."

""Neye karşı uyarmak istiyordu?diye sordu,Kerem".Söylediklerine inandığından değil de yanıtı açıkçası merak ediyordu.

""Kötülüğe karşı diyerek yanıt verdi, Ersin."O anda söylediklerine kendide inanmamışçasına.

"Merak etme tatil sana iyi gelecek dostum, ve o gördüklerini de unutacaksın, alt tarafı bir kuş, ve birisi tarafından vurulmuş.Hem o türden burada çok var, yani, o gördüğün de muhtemelen seni takip eden bir kuş filan değildi,onların tipi aynıdır.Endişelenmeyi bırak artık,dedi, arabayı sürmekte olan Cihangir."

"Peki unutmaya çalışacağım,muhtemelen saçmaladım, haklısınız, kusura bakmayın,dedi,"Ersin.

"Dert etme arada olur bunlar, dedi," Gamze.

"Hepimizin başına gelmiştir.Bir keresinde halüsinasyon görmüştüm,diyerek itiraf etti,"Aysu.

"Ben gördüğüm rüyayı gerçek sanmıştım,düşünsenize dedi," Kerem. Bunu o anda gülerek söylemişti. Zaman-zaman bunu herkes yaşıyor demek ki,diye düşündü, Ersin, ve bir an için rahatlar gibi oldu. Buna o anda neden inandığını bile bilemiyordu,sadece içi bir anlığına da olsa ürpermişti, o kadar. Ürkütücü şeyler olacağına dair olan hissi birdenbire kayboldu. Ve bu olayı da böylece arkasında bıraktı. Bu olay onun için artık komik birer geçmişten ibaretti.

"Tıpkı çocukken görmüş olduğumuz gölgeleri hayalet sanmamız gibi,"dedi,Kadir.

"Haha bu komikmiş, işte, sevdim bunu dedi,"Burcu.

"Ya bu cinler,periler,şeytanlar filan hikaye bence, en büyük şeytanlar aramızda zaten, sizce de öyle değil mi?başka türlü dünyadaki bu kötülüğü nasıl adlandırabiliriz ki?diyerek fikrini dile getirdi,"Kadir.

Sana bu konuda katılıyorum, dedi, Gamze.Kötülük ve karanlık gittikçe artıyordu.Önemli olan kötü insanlardan uzak durarak, bu hayatta sağ kalmayı başarabilmekti.Gamze, tüm karanlık geçmişini gömerek,kendini yepyeni aydınlık bir geleceğe bırakmıştı.Ve tıpkı gökyüzünde yeni doğmakta olan güneş gibi, gülümsemek ve mutlu olmak istiyordu.Yolunu çiz,diye düşündü,Gamze,içinden.Hiç arkadaşı yoktu.Ve tamamen kendisiyle baş başaydı.Bazen yalnızlıkta insana iyi gelebiliyordu.Tüm insanlardan, yapmacılıktan, sahtelikten uzaklaşarak kafasını dinlemek istiyordu.Kıskanç,kötü kalpli ve alaycı insanlara dayanamıyordu.Ve direk hayatından çıkarıyordu.Aman uzak dursunlar,dedi, içinden.İçinde onlara karşı büyük bir nefret vardı.Minik kızı ona yeterdi.Boşandığı kocasını hiç özlemiyordu.Ona sadece minik kızı için katlanıyordu, o kadar.Gene de evlendiği için pişman değildi, çünkü eğer evlenmeseydi, çok sevdiği Yeşim, şu anda kollarında olmayacaktı.Çok seviyordu, onu ve kızını şimdiden özlemişti.Gerçi annem ona iyi bakıyordur, bundan eminim,diye düşündü,içinden.Bir hafta dediğin nedir ki? göz açıp, kapayıncaya kadar geçer,dedi içinden.Anne olmak böyle bir şey olmalı, diye düşündü,bir kez daha.Onu düşüncelerinden uzaklaştıran daha ne kadar yolumuz var?diye soran Aysu, oldu.Ersin'de,şimdilik olanları unutmuşa benziyordu.

"Daha epey var değil mi Cihangir?"diye sordu, Kerem.

"Evet var, ne oldu yoksa sıkıldınız mı?diye sordu,"Cihangir.

"Yok meraktan sordum,sadece, yolculuk keyifli geçiyor, sıkılmadım, merak etme."

Bir sıkıntı yok abi dedi Kadir. Burcu'da, kafasını sallayarak arabanın arkasında onu destekledi.Seyahat etmek, Burcu'nun, film izlemekten sonraki ikinci hobisiydi.Favori filmleri Örümcek Adam, Stephen King'den, uyarlanan Yeşil Yol, aynı şekilde çok satan romanlardan uyarlanan Yüzüklerin Efendisi,Hobbit, ve Harry Potter, serisiydi.Aynı şekilde Uzay Yolcuları,Lucy,X Files, dizisi, (bunun filmi de yapılmıştı) Matrix, Jojo Mayes'in,kitabından uyarlanan Senden Önce Ben, onun tekrar-tekrar izlemekten bıkmadığı yapımlar arasındaydı.Burcu,zor film beğenirdi,ama, bir şeyi beğendiği zamanda asla vazgeçmezdi.Arabayla yolculuklarını sürdürürlerken Ed Sheeran'dan, "Photograph"adlı şarkı çalıyordu.Burcu, bu şarkıyı beğeniyordu.Şarkı insanın kulağına hoş geliyordu.Müzik ruhun gıdasıdır diye boşa denmemişti,nede olsa.İnsanı ayrıca rahatlatıyordu da.Hepsinin keyfi yerindeydi.Buna turu düzenleyen Cihangir'de, dahildi.

"Karnı acıkan var mı?diye sordu,"Kerem.Neden bilmiyordu,ama, karnı son zamanlarda çok acıkıyordu.

"Valla bende acıktım, bir şeyler yesek iyi olur dedi,"Kadir'de.

"Yol üstünde durabileceğimiz bir yer var mı?dedi " Gamze.

"On dakika sonra arada ufak bir restoran var, orada yiyebiliriz dedi arabayı kullanmakta olan Cihangir."

"İşte bu süper olur diyerek acıktığını belirten diğer isim Burcu,oldu."

"Aranızda acıkmayan bir tek ben miyim? "diyen Aysu'ya,yalnız değilsin diyerek karşılık veren Ersin,oldu.Normalde acıkırdı,ama, şu anda canı hiç de yemek istemiyordu.Neyse belki varınca fikrim değişir,diye düşündü,Ersin, içinden.Bir ara esner gibi oldu, uykusu geldiğini düşünmüyordu, açıkçası,ama, gene de belli olmaz dedi içinden.Şu anda yatağın içinde olsa uyuyup, uyuyamayacağını nereden bilebilirdi ki?muhtemelen uyurum diye düşündü,içinden.Ersin, genelde bira içtikten sonra uyurdu, bu onun adeta bir tür alışkanlığıydı.Her gün televizyonda maçlara bakarken bir kaç kutu bira içerdi.Bazen de makarnayla birlikte şarap içerdi.Bunlar ona göre hayatın ufak mutluluklarıydı.Yemek gibisi var mı? diye düşündü. Tabi birde güzel bir uyku çekmenin de keyfine doyum olmazdı.Kilo aldığının farkındaydı,ama, bu umurunda bile değildi.Onu seven zaten bu şekilde kilolu haliyle sevecekti.Birden eski sevgilisini hatırladı.O onu bu kilolu haliyle de beğenirdi.Ah ah diye düşündü,içinden.Ah o zalim eski aşklar.İnsana fazlasıyla acı verebiliyordu. Halen daha eski sevgilisini unutamıyordu.Üstelik onun şu anda başkasıyla evli olduğunu ve kendisini tamamen unuttuğunu bildiği halde.Aşk ona göre farklı bir şeydi.Bir tür delilik hali olduğu gibi, aynı zamanda hastalıktı da.Bir tür takıntı desek yeridir.

Bazen dünya bile umurunda değildi.Rahat takılıyordu,ve kimseyi umursamadan istediğini yapıyordu.Karanlık geçmişi artık geride kalmıştı.Otuz yaşına kadar ot gibi yaşıyordu.Ailesi ona fazlasıyla düşkündü, ve onlarla yaşlanıp, gitmekten çok korkuyordu.Fakat yurt dışına kapak atıp, çalışmaya başladıktan sonra hayatı tamamen değişmişti.Bu yüzden hayatta asla pes etmemekte fayda vardı.Unutma diye düşündü,Ersin, hayatta hiçbir zaman için asla geç değildir.Onunla zamanında az alay etmemişlerdi,ama, o yurt dışına kapağı atarak iyi işler başarmıştı.Kıskananlar çatlasın dedi içinden.

Özgür olmayı seviyordu.Canının her istediğini kimseyi umursamadan yapabilmekti,özgürlük.Ve o buna sahipti.Şanslıyım diye düşündü.Bu kendisini son derece iyi hissettiriyordu.Mutlu olmayı hak ettiğini biliyordu, çünkü iyi bir insan olduğunu düşünüyordu.Fakat bazen içindeki şeytan ortaya çıkabiliyordu.Eski sevgilisinden ayrıldığından beri kimseye bağlanamıyordu.Takıldığı kadınlar ona aşık oluyorlardı.Oysa o tek gecelik yaşamaktan gayet mutluydu.Tek gecelik takıldığı, yattığı sadece seks düşündüğü kızlarda ona nedense aşık oluyorlardı.O bunu istemiyordu.Biraz acımasız olduğunun farkındaydı,ama, o böyleydi.Kalbi tek bir kadın için çarpıyordu,oda eski sevgilisinden başkası değildi.Adaletini sikiyim dünya dedi içinden.Sevdiği onu çoktan unutmuştu, ve şu anda başkasıyla evliydi.Başka bir erkekle sevişiyordu.O ise halen daha onu düşünüyordu.Bu ona acı veriyordu.Çünkü şu anda hissettiği imkansız bir aşktı.Bir zamanlar yaşadığı mümkün olan,ama, şu anda sadece geçmişe ait anı olan bir aşk.Bir daha asla o günlere geri dönemeyecekti.Geçmiş bir hayalet gibi peşine takılmıştı, ve onu bir türlü rahat bırakmıyordu.Sanki onu izliyordu,geçmiş.Bu aşk adeta onu delirtmişti.Kendisini geçmişte de gerçi yapmak istemeyeceği fedakarlıklar yaparken bulmuştu,ama, neye değmişti bunca zahmet? onu tamamen kaybetmişti.

Olmamıştı işte.

Bitti dedi içinden.Onun için bitmese de ilişki bitmişti.Başkasıyla evliydi, ve onu unutmak zorundaydı.

Hayat o olmasa da bir şekilde devam ediyordu,işte. Aksini kim iddia edebilirdi ki?onun için şarkılarda az ağlamamıştı.Özellikle de Bulutsuzluk özleminden "sözlerimi geri alamam" çalarken.Bunu Levent Yüksel'den, "Med Cezir" adlı şarkı çalarken de yaşamıştı.Oturup, ağlamıştı.Sadece bir kere ne olacak ki? dedi içinden.Tamam itiraf ediyorum, birden fazla kere.Ne olmuş ki?hem artık sonunda bitmişti.Yıllarca onu düşünürsün, kaybedeceğimi bilsem baştan onunla hiç ilgilenmezdim, dedi içinden.Of neyse artık özgürdü.Ve bağlanmadan istediğiyle takılabilirdi.Ondan çok daha güzel kadınlarla, ve daha zeki olanlarıyla.Ya da aptal,ama, seksi olanlarla.Fark etmez diye düşündü.Kız olsun nefes alsın yeter.Yeter ki, bana aşık olmasın.Aşk için artık çok geç diye düşündü,içinden.Ve ömür boyu da o şekilde bağlanmadan yaşamaya kararlıydı. Ve onu da,bu kararından kimse vazgeçiremezdi.

Tam doksanlı yıllardaki şarkıları düşünürken George Michel'dan "Careless Whisper" adlı parça çalıyordu.Ne tesadüf,ama, diye düşündü,içinden.Eski parçalar bazen insana kendisini iyi hissettirebiliyordu.Bu tarz şarkılar üzerinden ne kadar sene geçerse geçsin özeldi, ve onları tekrar-tekrar dinlerdin.Bu tıpkı üzerinden kaç sene geçerse geçsin ,bazen tek bir romantik şarkıda hatırladığın eski bir sevgili gibiydi.Ya da bir tür ilk aşk gibi.O güzel günlere bir daha asla geri dönemeyeceğini bilse de, insan gene de bazen özlemekten kendisini bir türlü alıkoyamıyordu.Çünkü anılar bazen yıllar geçse bile insanın kalbinde yer edinebiliyorlardı.Belki de hiç unutmadım,dedi içinden.Sadece unuttuğumu sandım, bebeğim.Bu tarz düşünceler içerisindeydi ki,kaç kere çikolata yedim,işe yaramadı, bu insanların ürettikleri saçma sapan bir senaryo bence,çikolatanın hiç de mutluluk salgıladığı filan yok.Neymiş efendim? üzüntülü anlarında yediğinde insanın moralini düzeltiyormuş,sen gel de onu külahıma anlat,diyen Gamze, Ersin'i, o an için düşüncelerinden uzaklaştırdı.Ersin, bazen nedensiz yere dalıveriyordu.

 "Sana bu konuda katılıyorum, insanlar meraklıdır,öyle olmayan şeylere inanmaya dedi" Aysu. Çikolatanın, mutluluğu arttırdığı ona göre de palavradan başka bir şey değildi. Bu tıpkı geleceğini öngören falcılar gibi, yalan geliyordu, kendisine.

"İnsan gene de bazen okuyor be abi yani ne bileyim?bazen sıkıntıdan kendimi burçları filan okurken, buluyorum, dedi," Kerem.

"Bir keresinde şeytan görmüştüm, yani, sanki gerçekten de var gibiydi.Gece yatağımdaydım, ve kabus gibi bir geceydi, diyerek konuştu,Kadir.Ersin, ona şaka mı yapıyor? diye düşünerek, uzaktan bir bakış fırlattı,ama, Kadir'in, hiç de şaka yapıyor gibi bir hali yoktu, gayet ciddi görünüyor, ve buna inanıyordu.Neyse dedi Ersin,içinden.Öyle inanıyordu.Onu niçin inancından vazgeçirmeye çalışsındı ki? o zaman bu yaptığı terbiyesizlikten başka bir şey olmazdı."

"Rüya görmüş olmayasın? diye sordu,Burcu".

"Ne yani benimle alay mı diyorsun? şeytanlar, ve cinler varlar, tamam mı? ve evet, bazen gece yatağımda onları görüyorum, bu tıpkı Allahın varlığı gibi bir kanıt, oh sanırım ona dua etsem iyi olacak, çünkü cinler bana zarar verebilirler, ve eğer Allaha dua edersem, beni tüm bu görmüş olduğum cinler, periler,ve şeytanlardan korur.O kadar korkunçlar ki, karşımdaydılar, cinin şekli daha bir garipti, kahverengiydi, ve kırmızı parlak gözleri vardı.Onu gördüğümde bana sadece gülümsüyordu, oysa saldırabilirdi de,ama, bir şey yapmadı.Allah, beni korudu, onlardan, çok şükür, dedi, "Kadir.

"Sana inanıyorum dostum, biliyor musun bende bir keresinde uzaylı gördüm.Saat gecenin üçüydü, ve pencereme kadar geldi, ve bir kaç saniye bakıştıktan sonra birdenbire ortadan kayboldu, neye uğradığımı şaşırdım.Bu beş sene önceydi,diyerek başından geçen bir olayı arkadaşlarıyla paylaştı, Kerem."

"Aşk olsun Kadir, sen benim dostumsun, seninle ne diye alay edeyim? Sadece biraz şaşırdım, o kadar.Bu daha önce hiç başıma gelmedi."

"Gelmesin zaten, ayrıca sakın o üç kelimelerin adını ağzına alma, yoksa gelir,dedi,Kadir."

"Hım tamam merak etme almam, dedi,Burcu.İçinden tüm bunlar birer saçmalık dostum,diye geçirmeyi de ihmal etmedi."

"Evet dostlar, işte yemek yiyeceğimiz yere de geldik, " diyerek arabayı köşeye park etti, Cihangir.Yorulmuş, görünüyordu.Normal diye düşündü,Ersin.Nede olsa söz konusu olan 60 yaşında bir adamdı.O yaşta bizde öyle olsak,daha bu hayattan ne isteriz?diye düşündü, içinden. Issız bir yoldaydılar.Etrafları yemyeşil ağaçlarla çevrilmişti.İn,cin top oynuyordu.Yolda onlardan başka kimse yoktu.Ersin, bu ıssız yeri hiç sevmemişti,nedense.Neyse alt tarafı bir yemek yiyeceğiz nasılsa, diye düşündü.Beğenmese ne olacaktı ki? beğense de bir şey değişmeyecekti.Böyle ıssız bir yerde, tek bir restoranın olması ilgisini çekmişti.Yani, buraya kim gelir ki? dedi içinden.Para kazanamadıkları belliydi.Hem herkes para için çalışmıyordu ki, bu işi sırf zevk için yapanlarda vardı.Hem belki de yanılıyordu, böylesine ıssız, kimsenin olmadığı yerlere de turistler geliyor, ve yemek yiyorlardı.

Kim Bilir?

Hayatta yanıtını bilemeyeceğimiz sorularda var,diye düşündü, Ersin.Gizemli bir o kadarda berbattı hayat.Bu kadar yoksulluk, sefillik, acımasızlık,kötülük ve daha neler-neler?Bunları düşünmekten nefret ediyordu,ama, bunlar ne yazık ki hayatın acımasız gerçeklerindendi.Yani son zamanlarda Ersin'in,çoğu işi ters gitmişti.Kaç sene birlikte olduğu sevgilisinden ayrılmıştı.O şu anda başka bir adamla evliydi, ve onu halen daha özlüyor, ve seviyordu.Arkadaşları, herkes onunla bu konuda alay ediyorlardı.Sanki umurundaydı? İşleri iyiye giderken, birdenbire patron bozuntusunun tekiyle ters düşmüştü.Adam kendini herkesten üstün gören, egonun tekiydi.Nefret ediyordu, ondan.En yakın dostu arada bir görüşürlerken, Kanada'dan, iş teklifi almıştı.Oraya gitmesi şu anda yüzerek okyanusu geçmekten bile daha zordu. Onu yıllardır, göremiyordu, ve özlemişti.Ve bir ay önce çok sevdiği kuzenini trafik kazasında yitirmişti.Hayat devam ediyor, olabilirdi,ama, ona göre çoktan bitmişti.Yaşıyordu,ama, ot gibi.O bu aralar yaşayan bir ölü gibiydi.Bu tatilin kendisine iyi geleceğini düşünmüştü,ama, aslında kalbi paramparçaydı.Bunu sadece dışarıya belli edip, göstermiyordu.Ne yani bunu yüz ifadesiyle belli edip, boş yere başkalarının da mı canını sıkacaktı.Başka insanlarında kim bilir bilmediği ne gibi dertleri vardı?o kadar da kötü kalpli değildi,yani, mutsuzluğunu başkalarına gösterecek kadar alçalmamıştı, henüz.O böyle bir adam değildi, olmayacaktı da.Başkalarını mutsuz etmekten hoşlanan insanlardan mümkün olduğunca uzak duruyordu.Hayat zaten yeterince adil değildi, sıkıntıları,dertleri vardı, birde onlarla uğraşamazdı.En iyisi uzak durmaktı.Aman dedi içinden.Öyle insanlarla asla muhatap olmazdı.Kale bile almazdı.Hayatı çok sorguladığı oluyordu,ama,bazen düşünmemek en iyisiydi.Çünkü düşünmekte bir yere kadar dedi içinden, bazen insanı fazlasıyla yorabiliyordu.Bazen her şeyi akışına bırakmalıydın.Zaman dedi içinden.Şu anda ihtiyacı olan tamda buydu.

"Zaman".

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top