PEKİ YA RÜYALAR GERÇEĞE DÖNÜŞÜRLERSE?

Ersin, eskiden ütopyalara inanmazdı.Zengin bir hayal gücü vardı.Hatta Lise ve Üniversitedeyken arkadaşları ona hayalperest derlerdi.Bunu o kadar çok dile getirirlerdi ki,artık lakabı da bu olmuştu.Ey gidi geçen günler ve de zaman diye düşündü.Zamanı durdurmak ne mümkün zamanı durdurmak mümkün değildi.Geçmişten ders almıştı.Bir daha aynı hataları tekrarlamayacaktı.Hayatımız yaşadığımız anıların toplamından ibaret değil de nedir?ölüm ona uzakken şu anda oldukça yakındı.Uzaylılar tarafından nereye götürüldüklerini bilmiyorlardı.Hangi gezegene?nereye? yaşayıp,yaşamayacaklarını da bilmiyorlardı.Bu gizemli yaratıklarla ilgili çok fazla kitap okuyup, film seyretmişti,fakat bunlar gerçeği ne denli anlatabilirdi ki? hayal gibi görünen olay gerçeğe dönüşmüştü.Ve buna ilk şahit olanda onlardı.Korkuyorlardı.Uzaylıların iyi mi? yoksa kötü mü? olduklarını bilmiyorlardı.Birde tabi neye göre,kime göre kötü veya iyi?Ersin,dünyadayken hep üzülürdü, nedeni ise zaten ölümlü olan bu dünyada insanların birbirlerini yaşıyorken öldürmeleriydi.Ne acı diye düşündü.

Tek kelimeyle yazık.O yüzden işte herkes katildi.Belki de bu yüzden uzaylılar onları kaçırıyordu.

İntikam için.Artık hesaplaşma vakti gelmişti.Hak ve adalet yerini bulacaktı.

Sonunda.

Kim Bilir?

Belki de.

Ya da değil.Şuanda bildiği tek gerçek nereye gittiklerini bilmedikleri yeni bir maceraya atıldıklarıydı.Uzaylılar vardı,adını bilmedikleri başka değişik türlerde canlı türleri de vardı.Bu evrende yalnız değillerdi.Ve artık dünyayı insanlar değil uzaylılar yönetiyordu.Ve tabi diğer canlılar.İnsanlığın devri sona ermişti,artık devir uzaylıların devriydi.Ve dev teknolojik araçlarla daha bir sürü dünyaya hükmedecek güçlü canlılar üretilecekti.Matrix filmi gerçeğe dönüşmüştü.Yıllar önce bilim kurgu,fantastik,gerçek dünyada yaşanılamayacağı düşünülen olaylar birer-birer gerçeğe dönüşmeye başlamıştı.

Peki insanoğlu tüm bu gelişmelere ayak uydurabilecekler miydi?yoksa köle gibi yaşayıp,her şey tamamen sona mı erecekti?

İnsanlık ölmek üzereydi.Ortaya yeni türler çıkıyordu.Şaka gibiydi,ama gerçekti.Kulağa ütopik gelen her şey gerçekti.Değişiyordu,ve sürekli değişim gösteriyordu.Bilim devri başlamıştı.Hiç biri hayatlarında bir kez olsun mucizeye inanmamışlardı.Ta ki bugüne kadar.Artık mucizelere inanıyorlardı,tıpkı doğa üstü güçlerin varlığına bizzat şahit olmaları gibi.İnsanoğlu türleri yok edip,yıkıyorlardı.Artık intikam sırası diğer canlılarlaydı.Yok öyle dünyaya hükmetmek.İnsansan insan olmayı bileceksin,yoksa dünyada yaşamayı hak etmiyorsundur.Dünya artık iyi insanlara kalmalıydı.Sadece iyi insanlar.Kötüler ise asla dünyaya gelip,doğmamalıydı.Her şeyi acımasız ve zalimce tüketen insanoğlu sonunun geleceğini şimdiye dek hiç düşünmemişti.Fakat artık tüm dünya gerçeği biliyordu.

Hata yaptıklarını ve bunun bedelinin de ağır olacağını anlamışlardı.İnsanların devri tamamen sonra ermişti.Kalanlarsa işte bu uzay gemisindeydi.Çünkü onlar seçilmiş kişilerdi.Uzaylılar onları bir amaç için kaçırmışlardı.Ve bunun ne olduğuysa yakın bir zamanda ortaya çıkacaktı.İçlerinden bunun kötü olmamasını diliyorlardı.Gene de gizemli varlıkların arasında olmak onları korkutuyordu.Ayrıca tuhaf hissettirdiği de bir gerçekti.Hayatın acı olan gerçeklerinden.Ey kendini başka insanlardan,ve canlılardan üstün gören zalim insanoğlu işte tamamen yok oldunuz diye düşündü,Ersin.İnsanlığın soyunun tükenmesiyle yeryüzü ve diğer canlılar derin bir nefes almakla kalmamış yeni-yeni türler de ortaya çıkmaya başlamıştı.Türleri yok etmeye devam ediyorduk,ta ki bugüne kadar dedi içinden.İnsan olmayı beceremedik diye düşündü,Ersin .Eğer insan olmayı insanoğlu başarabilseydi,şimdi tüm bunları yaşamıyor olacaktı.İnsan olmayı bilebilmek işte tüm mesele buydu.

İyi insan olabilmek...Kerem haklıymış,diye düşündü.Bu geziye hiç çıkmamalıydılar.O orman lanetliydi.Ve o lanet şu anda tüm dünyaya bir virüs gibi bulaşmıştı.Dünyayı yok etmiş,yepyeni başka bir dünya yaratmıştı.Yaşlı adam onları ölmeden önce, üstelik yaralı bir haldeyken uyarmıştı.O ormana giden kimse bir daha geri dönemedi, demişti.Oysa onlar bunun şaka olduğunu düşünmüşlerdi, ya da belki de gerçeğe inanmaktan korkmuşlardı.Geç kalmışlardı.Artık yapacak hiç bir şey yoktu.Başaramamışlardı.Ve her şey bitmişti.

Sona ermişti.

Lanetli orman yoluna girmişlerdi.Ve yaşlı adamında dediği gibi ,o ormana bir kez giren bir daha çıkamıyordu.

Çünkü lanetliydi.Ve orman bir katildi.Katilin kendisi aslında bir ormandı.Ve ikisi birbirleriyle iç içeydiler.Lanet ormandan çıkarak tüm dünyaya yayılmış,insanlığın adeta sonunu getirmişti.İşte tüm bu olaylar Ersin'e göre birer cezaydı.

İnsanoğluna verilmiş olan bir tür ceza.Bazı insanlar bunu hak ediyordu,ama,olan gene işte iyi insanlara da oluyordu.Kötü insanlar yüzünden onlar da ceza çekiyorlardı.Keşke herkes iyi olabilseydi,ama,değildi.Bazı insanlar çok kötüydü.Hayatlarımızı bazen yakaladığımız fırsatlar belirler.Bazen de kaçırdığımız diyordu,Benjamin Button filminde.Çok doğru bir söz diye düşündü,Ersin.Hayatında bazı fırsatlar yakalamıştı ve bunu iyi değerlendirmişti.İyi işler yapması,işinde terfi alması,biriktirdiği parayla güzel yerler görmesi gibi.Fakat bazı kaçırdığı fırsatlar da olmuştu.Mesela eski sevgilisi Filiz.Onunla her şey çok daha farklı olabilirdi.Oysa o buna izin vermemişti.Onu çok seviyordu,Filiz'in,de kendisini çok sevdiğini biliyordu.Fakat ona gerekli ilgiyi gösterememişti.İşleri onun için hep ilk planda olmuştu.Filiz,onu bu yüzden terk etmekte son derece haklıydı.Bende olsam beni terk ederdim,diye düşündü,Ersin.Kadınlar sevildiklerinin bilinmesini istiyordu.Erkekler,kadınlara sevgisini göstermeliydiler.Göstermeyenler işte benim gibi terk edilmeye mahkumdur dedi içinden.Çok acı,ama, gerçekler zaten acıdır.Hepinizin canı cehenneme dedi daha sonra.Gerçi kime küfür ediyorsa?kendileri dışında herkes geberip,gitmişti.Dünya yok olmuştu.İyi de, benim suçum ne?yani niçin hala yaşıyorum?niçin Allah beni de yanına almadı?bu suçu işleyecek ne yaptım ben?diye düşündü,Ersin.Niçin tanrım?niçin?hem seçilmişler de neyin nesiydi?neye niçin seçilmişti?şu lanet olasıca uzaylılar da bir açıklama yapmıyorlardı ki?niçin kaçırıldıklarını ya da geberip,gebermeyeceklerini bilsinler.

"Korkma biz yanındayız,dostum,dedi,"Gamze.

"Valla şu anda ne düşüneceğimi bilmiyorum,Gamze,dedi,"Ersin.Gamze,ona sarıldı.

"Ah bu başımıza gelenler ah dedi" Cihangir.

"Cihangir,abi iyi misiniz?diye sordu,"Aysu.

"İyiyim kızım iyiyim.İyi olmaya çalışıyorum.Burası çok basınç var."

"Çünkü uzaydayız bu çok normal dedi" Kadir'de.

"Burcu,sen halen daha ağlıyor musun?diye sordu,"Gamze.

"Bırak ağlasın en azından rahatlar.Bari buna karışmayın.Bunların hepsi sizin yüzünüzden başımıza geldi.O lanet geziye asla çıkmamalıydık,dedi, Kerem.Kerem,halen daha aynı keremdi.Sinirli ve de huysuz."

"İyi de bunu nereden bilebilirdik ki?Kerem."Sende artık bizi suçlamayı bırak lütfen diyerek bağırdı,Aysu.Gamze'de,katılıyorum dercesine kafasını sallamıştı.

"Haklısınız ben sanki ne dediğimi biliyorum.Bilmiyorum farkında mısınız? ,,ama bir daha asla dünyaya geri dönemeyeceğiz,her an şu lanet yaratıklar uzaylı mıdır? artık her ne haltsa tarafından da öldürülebiliriz, kapana sıkıldık,keşke şu hayallerin gerçeğe dönüşebilseydi, Ersin?"

"Ne kast ediyorsun?"

"Ne mi kast ediyorum.Şu anda bu yaşadıklarımızın rüya olmasını kast ediyorum.Birazdan yatağımızdan uyanacağız.Bu bir rüya çünkü , içinde bulunduğumuz durum, her şey bunu adeta ispatlıyor.Lanet olsun gerçek hayat bir film değildir."

"Hey sen ne yaptığını sanıyorsun orada?diyerek müzik dinlemekte olan minik kızı şaşkınlıkla izlemeye başladı,"Kerem.

"Ne yapmamı bekliyorsun?ölmeden önce biraz eğlenmek hakkım değil mi sence de abi?dedi minik kız.Ve daha sonra kafasını çevirerek, Michael Jackson,dinlemeyi sürdürdü.Millet kafayı yemiş,kimse normal değil dedi,"Kerem.

"Ne yani dedi yaşlı bir adamda.Tek normal olmayanın kendin olduğunu mu düşünüyordun,dostum?diyerek gülmeye başladı.Oda başka bir deli olmalıydı."

"Buradan bir an önce çıkmalıyız,yoksa ben kafayı yiyeceğim,burada delireceğim anlıyor musunuz?"

"Burcu,yeter kızım çok ağladın artık."

"O sadece ağladığına dua etsin bence, ben şu anda intihar etmek istiyorum.Keşke sadece ağlayabilsem,dedi,"Kerem.

"Yeter diyerek bağırdı,Ersin.Daha sonra elleriyle başını tuttu.Çatlayacakmışçasına ağlıyordu.Sinirliydi,ve ağlamamak,yıkıp dökmemek için kendisini zor tutuyordu."

An-anlıyorum,dedi,Kerem'de.Şu anda bende böyleyim işte,sonunda biri daha benim şu anda yaşadığımı ve de hissettiklerimi anlayabiliyor.

Of Kerem,hepimiz aynı durumdayız,ve de anlıyoruz.Burcu,boşuna mı? saatlerdir ağlıyor.Cihangir,abi boşuna mı kriz geçiriyor?,ve sürekli tansiyonu da düşüp,duruyor?.Bunu bir düşün istersen diyerek bağırdı,Gamze.Belli ki onunda sinirleri gerilmişti.Ve daha fazla Kerem'in,şımarıklıklarına ve de kaprislerine katlanmak istemiyordu.Zaten başında yeterince dert vardı.

Ersin,birdenbire bir elin omzuna dokunduğunu fark etti.Kafasını yukarıya kaldırdığında gözlerine inanamadı.Çünkü karşısında duran Filiz'den,başkası değildi.

Rüya mı bu?

"Merhaba Ersin.Seninle yollarımız nihayet keşişti,burada uzayda.Buna inanabiliyor musun?"

"Filiz,bu-bu bir rüya olmalı.Ben seni çok özledim.Artık çok geç bunun farkındayım.Ve aradan yıllar geçti,ve sen evlisin.Ve ben üzgünüm,ama,seni halen daha seviyorum.Ve hiç unutamadım.Bunu söylerken çok utanıyorum".

"Kocamı hiç sevmedim,Ersin.Evet onu beğeniyordum,iş anlamında da,başarılı bir kariyeri vardı.Kültürlü,bilgili bir insandı.Ondan çok şey öğrendim.O benim hayatımı değiştirdi.Ve kendimi geliştirmem de bana epey yardım etti.Onun sayesinde Amerika'da,yaşadım.Ve dünyaya gezdim.Zengindi.Şimdi bana böyle bir adamı niçin sevmediğimi soracaksın,çünkü bu anlattıklarım dünyadaki bir çok kadının sahip olmak isteyeceği türden bir erkek,ama, benim için değil.Birini beğenmekle,yani ona hayran olmakla,aşık olmak ikisi birbirlerinden çok farklı şeyler.Ben sadece sana aşık oldum.Sevdiğim tek erkek sendin,Ersin.Ve evet bende seni seviyorum,ve hiç unutamadım.Başka bir erkekle evlenmiş olmam sana olan duygularımın bittiğini ve de değiştiğini göstermez."

"Kulaklarıma inanamıyorum.Bu kesinlikle bir rüya.Bana artık beni sevmediğini,kocanla çok mutlu olduğunu hatta karşıma çıkmaman gerektiğini söylemiştin."

"Hepsi yalandı,Ersin."

"Bu sadece bir rüya dedi Ersin."

"Öyleyse güzel bir rüya diyerek" Ersin'i,dudaklarından öpmeye başladı,Filiz.Ve iki aşık tutkuyla,ve de şehvetle oracıkta kimseyi umursamadan çılgıncasına öpüşmeye başladılar.Sanki yıllardır birlikteymişçesine, ve sanki hiç ayrılmamışçasına.Sonra gözden kaybolarak, kuytu bir köşeye çekildiler,ve soyunarak tutkuyla sevişmeye başladılar.Bu sevişecekleri son gün olabilirdi.Ölmeden önce son kez hazla ve de tutkuyla sevişmek istemişlerdi.Ve birbirlerini seven iki insan bunu hak ediyordu.

Son kez ölmeden önce birbirleriyle bütün olmayı...

Aşk buydu.İnsanın hayatına ya hiç gelmezdi,ya da sadece bir kez gelirdi.Eğer şanslıysan bulurdun,ve onu asla kaybetmezdin.Kaybettiğini sandığın asla aşk olamazdı.Çünkü aşk, asla kaybolmazdı.O iki kişi birbirlerini bir şekilde bulur, ve hayatını ona adardı.

Aşk tesadüfleri severdi.

Sever miydi ,gerçekten?

Acaba?

Kim Bilir?

Belki  de.

Ya da değil.

Filiz,Ersin için bir zamanlar kaybettiğini sandığı her şeydi.Onu bir kez daha göreceğini düşünmemişti.Bu yaşadıkları sanki birer rüya gibiydi.Kerem,haklı olabilir mi?dedi içinden bir kez daha.Yaşanılanlar kendisine de gerçek gibi gelmiyordu.Birazdan hepsi yatağından mı uyanacaklardı?

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top