KAYIP GİDEN AŞK

Neyse diye düşündü,içinden.

"Gün olur devran döner".Bu sözü seviyordu.Ah birde keşke inanabilsem,dedi,içinden.

Enseyi karartma,diye düşündü.

Asla.

En imkansız bir durumun bile,bir oluru vardı,nede olsa.

Ah keşke.

Kim Bilir?

Belki de.

Ya da değil.

Olabilir de olmayadabilir.

Sen yeter ki,inancını yitirme.

Ve...asla pes etme...

Bukowski,"daha iyi bir dünya istiyorsak sokaklarda savaşmakla kalmayıp içimizde ve aklımızda da savaşmalıyız".demişti.Doğru diye düşündü.Ersin,Bukowski'nin,şu sözünü de çok beğeniyordu.

"Biliyor musun Meg?kötü olanla,bize kötü olduğu öğretilenler farklı şeyler olabilir.Toplum bize bazı şeylerin kötü olduğunu öğretip bizi köleleştirmeye çalışır".Söz Charles Bukowski'nin,Sıcak Su Müziği adlı kitabına aitti.Tam da günümüzü özetlemiş,dedi içinden.

Filiz'den, sonra hiçbir kadını sevememişti.Denemişti,ama, bağlanamamıştı.İlişkileri bir aydan öteye gidememişti.Hep cinselliğe dayalı kısa süreli ilişkiler yaşamıştı.

"Bir insan neden kimseye bağlanamaz?geçmiş ilişkisinde yara aldığı için mi?yoksa bu kısa süreli ilişkiler o kişi için sadece bir tercih miydi?

Yoksa bağlanmaktan korkmak mıydı?

Hangisi?

Üşüyorum,sevdiğim yokluğunda....aklına gene Filiz,gelmişti.Takıntılı derecesinde tutkulu,aşık olduğu tek kadındı,o.

Geceler bir başka aynı şekilde onu anlamlandırmakta.O geceleri bazen yalnızca Filiz'i,düşünerek geceleri kendince anlamlandırıyordu.İnsan sevdiğini düşünmeden edemez,aşk bu diye boşa denmemişti,nede olsa.Düşünüyordu,düşünmesine de, onun şuanda Amerika'da,çok uzaklarda,evli başka bir adamın koynunda hayal edince tüm hayalleri yıkılıyor,yerini derin bir üzüntüye bırakıyordu.

Elinde değildi,onu sevmemek.Ve elinde değildi,unutamamak.

Unut onu kalbim...

Tutkulu bir aşktı onlarınki.

Bir zamanlar...

Öyleydi.Arada çılgınlık yaparlardı.Arada çılgınlık iyidir,dedi içinden.

Canı sıkıldığında müzik dinliyordu.Müzik dinlemek gibisi yok,diye düşündü.Fakat bu aralar özellikle aşk şarkılarından olabildiğince uzak durmaya çalışıyordu.Çünkü aşk şarkılarının tek yaptığı ona Filiz'i,hatırlatmaktı.

O onun gülen yüzüydü.

Yazık hem de çok yazık.Birde ne kadar geri zekalı insan varsa hepsi sosyal medyada toplanmış,diye düşündü.Gereksiz,boş,sığ,dünyadan bir haber,köle,asalak gibi yaşayan,inançlı mahluklardı bunlar.Tabi ki,inanç onların inandığı inanç değildi.İnanç bir yaşam biçimiydi.

Kadınları ikinci sınıf ve sadece seks objesi olarak gören bir zihniyetten,dünyadan daha başka ne bekliyordu ki.Ne kadar konuşursa konuşsun, söyledikleri karşısındakinin anladığı kadardı.O yüzden uğraşmaya gerek yoktu.Zaten amaçları kendileri mutsuz olduğu için,yapamadıkları için başkalarını da mutsuz etmekti.Onları kafaya takarak hedeflerine ulaştırmayacaktı.Gereksiz insanlar için üzülmeyecekti.Onlarda böylece amaçlarına ulaşamayacaklardı.

Pis,önyargılı insanlar topluluğu,dedi,içinden.

Hepsi hastaydı.Normal değildi,bir kere.

İnanç, bir tür sevgiydi.Kardeşlikti.Ve Barıştı.Barış,kelimesi anlamını yitireli çok olmuştu.

Tıpkı sevgi,kelimesinin anlamını yitirdiği gibi.Gene de dedi içinden.

Her şeye rağmen...

Yaşamaya değer.

Acaba?Ayrıca Ersin,aşkın da anlamını yitirdiğini düşünüyordu.Hem de çok uzun zaman önce.Aşk Ersin,için eskilerde kalmıştı.Çok eskilerde...

Olsun be ya diye düşündü,içinden.İmkansız aşklarda güzeldir.En güzeli bazen zor olandı.

Zor aşklar...imkansız aşklar....uzak aşklar...yasak aşklar...kavuşamayan aşıklar...hayali aşklar...platonik aşklar...karşılıksız aşklar...ve hayatın acı gerçeği bir parçası olan ayrılıklar...

Ah bu ayrılık dedi içinden.Ayrıca ulaşamamanın,elde edememenin verdiği arzu da başkaydı.

Bu aşkı özel kılan zaten imkansız bir aşk olmasıydı.Seni olduğun gibi seviyorum değişmemize gerek yok diye düşündü.Birlikte çılgın,deli günler geçirmişlerdi.Hatta bir keresinde kuralları çiğneyip sarhoş olup kendilerini gecenin bir yarısında Antalya'da,tatillerdeyken denize atmışlardı.Ve denizde çılgınca öpüşmeye başlamışlardı.Bir keresinde sokakta kuytu bir köşede sevişmişlerdi.

E yasaklar,kurallar çiğnenmek içindir nede olsa.Ersin,olaylara değişik açıdan bakmayı seviyordu.Hem bazen aykırılık da iyiydi.Arada çılgınlık-farklılık,farklı düşünmek,düşünebilmek güzeldi.

İçindeki çocuğu-tutkuyu öldürme diye düşündü.

Asla.

Ve vazgeçme ödün verme kendinden...kendini sev.Olduğun gibi,doğal ol seven sever sevmeyen de sevmez.Sen olduğun gibi özel ve de güzelsin.

Bir zamanlar...

Vardı.

Mazide.

kalmıştı.

Geçmiş,geçmişti,belki,ama,bazen asla sadece geçmiş değildi.Zaten ölümlü olan bu dünyada insanların yaşıyorken birbirlerini öldürmeleri ne acı diye düşündü.

Ersin, unutamamıştı.Unutmayı denemişti,ama,bunda bir türlü başarılı olamamıştı.Unutmayı isterdi,evet, içinden bunu dilerdi.Filiz'e, ve ona karşı duyduğu bu karşılıksız,ve imkansız aşk onun içini çok acıtıyordu.Onu kimse anlayamazdı,kendinden başka,hiç kimse.Bari eve dönüp,içebilseydi, en azından rahatlamış olurdu.Fakat bu şu an için zor, hatta imkansız görünüyordu, çünkü bu lanet yolda tıkılıp kalmıştı.Şu anda saçlarını elleriyle yolmamak için kendisini zor tuttu.Bunu herkesin içinde yapmak istemezdi.Hayatta bazı şeyleri yapmak isteyebilirdik,ama, her istediğimizi yapamayacağımız gibi,bazı olaylarda da kendimizi tutmayı öğrenmeliydik.Her istediğimizi de elde edemeyiz,diye düşündü,Ersin.Tıpkı Filiz'i,elde edemediği gibi.Bir zamanlar ona sahip olabilirdi,ama,artık değildi.Onu kaybetmişti.Ve o şimdi çok uzaklardaydı.Amerikaday'dı.Oraya bir gün giderdi,gitmesine,ama, olay bu değildi ki.Onu kocasıyla görmektense ölmeyi tercih ederdi.Bu konuda da gayet ciddiydi.Düşüncesi bile onu sinirlendirmeye yetiyordu.Ayrıca çok kıskandığını da kabul ediyordu.Onu çok seviyor,ve aşırı kıskanıyordu.Herkesten ve her şeyden.Bu ona birden Turgut Uyar'ın, bir sözünü hatırlattı."çözdüğüm bütün bulmacalardan zorludur yüreğin"

Belki de bitmemişti.Bu aklına birdenbire Umay Umay'ın, "bitti ama bitmedi" sözünü getirdi.Birden Filiz'in,evli olduğunu hatırladı.Bazen onu düşünürken, ve hayalinde onunla tutkulu bir biçimde sevişirken evli olduğunu unutuyordu.Başkaları aklından geçenleri bilse ona ne derlerdi?toplum olarak kötü olduğumuz düşünülürse, kadınlara dedikleri orospu kelimesinin tam tersini kendisi için söyleyeceklerdi.O başkalarının gözünde pezevenk olacaktı.Ya da orospu çocuğunun ,ahlaksızın tekiydi.Oysa kalbinden geçenler tam tersini söylüyordu.Kalbi ona Filiz'i,çok sevdiğini söylüyordu.Uğrunda ölecek kadar, her şeyden vazgeçecek kadar hem de.Kalbi ona asla pes etme diyordu.İçinden çok fazla düşünce geçiyordu.En yakın dostu bile onunla alay ediyordu.O buna karşılık sadece susmakla yetiniyordu.Çünkü biliyordu ki,susmak bazen verilebilecek en iyi yanıttır.İngiliz bir arkadaşı ona anı yaşa demişti.Bu kadar acı çekerken acı nasıl yaşayacaktı ki?bunu nasıl başaracaktı?başarabilir miydi?hayatta kalabilir miydi?

Bunu nasıl yapacaktı?onsuz nasıl yapacaktı?hakkında ileri-geri konuşan insanlara gelince bazı insanlar tuhaftı.Bu yüzden onları kendi hallerine bırakmak en iyisiydi.Ne yaparlarsa yapsınlar birbirlerini yesinler dedi içinden.Aman be ya ne halleri varsa görsünler.Bazı ilişkilerin sonu maalesef ayrılıktı.Zor aşkı seçme yorulursun kolayı seç mutsuz da olsan dedi içinden.Ersin'in,yanlış kadınlara kapılma gibi bir huyu vardı.Ve Ersin,onu isteyen,beğenen kadınları değil , illa ki en zoru,en imkansız olanı isteme,ona kafayı takma ve onu arzulama gibi bir huyu vardı.İşte Filiz.Ersin,takıntılı,problemleri olan,zor bir adamdı.Bazen kadınlara nasıl davranması gerektiğini de bilmiyordu.Onları istemeden üzüyordu.Geçmişinde de böyleydi.Filiz,ile şuanda Aralarında bir şey olsa yasak aşk olurdu.Çünkü o evliydi.Fakat hayalinde onunlaydı,şimdi bu hayalinde de mi yasaktı?


Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top