KALBİNE

Sonunda karınlarını doyurmak üzere restoranda oturdular. Aç olmayanların bile,şu anda karnı acıkmıştı,çünkü yemek kokusu insanı aç olmasa dahi acıktırabiliyordu. Bulundukları yer ufak,temiz bir restorandı.Sevimli bir havası var ,diye düşündü,Ersin.Hava hafif esiyordu.Yemeklerini söyleyerek güzelce karınlarını doyurmaya başladılar. Ersin,çorbasını yudumluyordu ki, birdenbire az ileride ağaçlıklı yolun orada bir gölge görür gibi oldu. Sanırım gene halüsinasyon görüyordu. Buraya geldiğimden beri olmayan şeyler görüyorum galiba diye düşündü.İyi de görmüş olduğu baykuş hayal olamayacak kadar gerçekti.Kendisini takip ettiğinden emindi,ya da öyle sanıyordu, bilmiyordu. Çünkü şu anda kafası oldukça karışıktı. Endişeli olan o baykuşu neden hatırladığını bile bilmiyordu, ya da onu neden düşündüğünü. Arkadaşlarına kuşun kendisini bir şeye karşı korumaya çalıştığından söz etmişti.Bundan dolayı oldukça utanıyordu. Çünkü halen daha böyle bir şeyi nasıl söyleyebildiğine inanamıyordu. Bu gülünçtü, aynı zamanda da komik. Arkadaşları onunla alay etmemişti,ama, etseler buna laf dahi etmezdi, çünkü söyledikleri alay edilmeyi hak ediyordu. Ayrıca kafasında kurmuş olduğu tüm o zırva senaryolar da buna dahildi. Kafasında olmayan şeyler kuruyordu,üstelik bunlar gerçek dahi değildi.İçini sıkan meselenin de ne olduğunu bilmiyordu,ayrıca.Bilmek de istemiyordu,zaten. Of keşke daha fazla düşünmeyi bırakabilsem, dedi içinden. Çünkü kafası düşünmekten dolayı yorulmuştu. Oldukça doluydu, ve rahatlamaya ihtiyacı vardı. Görmüş olduğu o gölge kafasından yavaş- yavaş silinmek üzereyken,yolun ortasında durmuş siyah bir köpek gördü. Köpek ona kızgın bir yüz ifadesiyle bakıyordu. Birdenbire havlarken ağzını açtı, ve ağzın içinin kan içinde olduğunu gördü.Kanlar etrafında bir kan gölü oluştururken,köpek birdenbire yere devrildi.

Ölmüştü.

"Köpek-köpek öl-öldü,göz-gözlerimin önünde diyerek bağırdı,"Ersin. Ayağa kalkarken masaya çarpmıştı. Ve buda yüksek bir ses çıkmasına neden olmuştu.

"Neyin var? ne oldu? diye sordu",Gamze. Bunu sorarken oldukça endişeli görünüyordu. Bu yüz ifadesine de yansımıştı. Endişeli bir yüz ifadesiyle bakmakta olan Kerem,ise abi, ne oldu ya,söylesene, adamı çatlatma, ne yani öylece ayakta dikilecek misin? ne olduğunu bize de anlat diyerek,konuştu.

"Üstüne gelmeyin elbette ne olduğunu bize birazdan anlatır,şok olmuş, ve korkuyor, bunu görmüyor musunuz?diyerek tepkisini dile getirdi," Aysu.

"İyi de burada hep birlikte baş başayız korkacak ne var? "dedi Kadir.

"Gel şöyle bir otur bakayım diyerek Ersin'i, diğer sandalyeye doğru çekti,Cihangir.Ve ona sakinleşmesi için bir bardak su ikram etti.Eren, suyu bir hışımda içti.Azda olsa rahatlar gibi oldu."

"Su her derde deva, rahatlattı öyle değil mi? şimdi daha iyisin?"

"Ev-evet abi sağol dedi Ersin."

"Şimdi bize ne olduğunu anlat bakalım,derin bir nefes al, ve yavaşça anlat, heyecana gerek yok.Acele edecek bir şeyde yok, tamam mı? dedi Cihangir."

"Bunun üzerine Ersin, az önce yaşamış olduğu olayı arkadaşlarına kısaca özetledi."

İlk tepki Kadir'den geldi, ve kahkahalarla gülmeye başladı.

"Ersin, sen iyi olduğuna emin misin dostum?" yani kafadan hasta filan olmadığına? burası bir orman yolu,dağınık bölge ve daha öncede bunu sana söyledim. Burada hayvan avcıları var, ve buda son derece normal. Hayvanları vuruyorlar, ve sana bunun hoş bir şey olduğunu söylemeyeceğim, canlı öldürmek bana göre de suç, bu berbat bir şey,ama, insanoğlu bilirsin işte,kötüdür, doğuştan, eh bazısı da karınlarını doyurmak için hayvanları avlıyorlar,diyerek fikrini dile getirdi, Kadir.

"İyi de burada sokak ortasında öldürülmüş olan bir köpekten söz ediyoruz, ve Ersin, bunun az önce gözlerinin önünde gerçekleştiğini söylüyor. Bu sizce de biraz garip değil mi?size garip gelmeyebilir,ama, bana garip geldi. O bir köpek ve öldürüldü, bu yolculukta yolunda gitmeyen bir şeyler var.Anlamlandıramadığım bir şey, şu anda bunun adını koyamıyorum,ama,tuhaf. Gerçekten de tuhaf dedi" Gamze.

"Bence siz abartıyorsunuz,olay benim anlattığım kadar basit, diyerek direndi, Kadir."

"O kadar da basit değil,işte. Bu sana göre öyle.Hayvan avcıları köpek öldürmezler, çünkü köpek eti yenmiyor dedi," Aysu.

"Aysu haklı diyerek ona katıldığını belirtti," Burcu.

"Şaka yapıyor olmalısınız,şimdi, güzelce tatilin tadını çıkarmak varken, kendimizi ormanda yolunda gitmeyen şeyler olduğuna inandırıp, tatilimizin içine edelim öyle mi?diyerek fikrini dile getirdi," Kadir.

"Kadir, haklı buraya eğlenmeye geldik dostlar, dedi," Kerem.

"Kadir, ve Kerem haklılar. Öncelikle hepinizden özür dilerim, tadınızı kaçırmak istemezdim, sadece gözlerimin önünde bir hayvan öldü, ve sinirlerim bozuldu, diyerek konuştu,"Ersin.

"Kimin olsa bozulurdu.Sonuçta bir hayvan öldü, ve bu üzücü bir durum dedi" Gamze.

"Bunların hepsi Filiz, yüzünden dostum,merak etme,zamanla onu unutacaksın, diyerek koluna girdi," Kadir.

"Filiz mi? ne alaka? Yaşadıklarımla bunun ne ilgisi var?o nereden aklına geldi ki?"

"Olmayan şeyler görmen, gezi boyunca herkes neşeliyken, senin gergin olman,arada bir dalıp gitmen, bunların hepsi aslında onunla ilgili dostum. Sadece sen bunun farkında değilsin,o kadar. Yol boyunca seni izledim.Dalıp gidiyorsun, ve onu düşündüğünü hissediyorum. Ne yani yoksa yanılıyor muyum?bunda utanılacak hiç bir şey yok,onu çok severdin, adeta tapardın. Buradaki kimse onu hemen unutmanı bekleyemez. Biz seni anlıyoruz, ve her zamanda yanındayız dostum, bunu unutma. O gördüğün gözlerinin önünde ölen köpek bile, normalde seni o kadar fazla etkilemezdi,ama, aşk acısı çekiyorsun, eski sevdiğinin başkasıyla evlendiğini duymak hayatını cehenneme çevirdi,dostum, acısı halen daha içinde, hassassın ve o ölen köpeğe de bu yüzden fazla tepki gösterdin. Ve gezi boyunca tüm bu yaşadıkların da tamamen onunla ilgili diyerek düşüncelerini açıkça dile getirdi," Kadir.

"Haklı olabilirsin,olaya hiç bu bakış açısıyla bakmamıştım."

"Artık gerçeği bildiğine göre,sıkıntı yok dostum,merak etme, biz yanındayız, diyerek sırtına hafifçe vurdu,"Kadir.

"Normal olmadığım kesin sizce de öyle değil mi? diye sordu,Ersin.vGezi boyunca gerginliği üstündeydi, ve arkadaşlarının da boş yere canını sıkmıştı.Belki de bu geziye hiç katılmamalıydı.Bu gezi onun için baştan bir hataydı.İçinden Filiz'e, bir şiir yazdı."imkansız aşkıma, belki bir gün, buluşuruz bilinmeyen diyarlarda",sadece ikimiz sen ve ben" dünya umurumuzda olmadan" ah hayaller gerçek olsa diye düşündü,içinden. Üstelik bunu asla gerçek olmayacağını bilerek istedi. Filiz, onun için gerçekleşmesi asla mümkün olmayan bir düşten ibaretti, sadece. Uyanmayı bekleyen...Oysa o bu düşten hiç uyanmak istemiyordu.Bu düşü sevdiğini sanıyordu. Mutlu olduğu bir düşe inanmayı niçin bıraksın ki? gerçeğe döndüğünde daha çok acı çekecekti.Hayaller güzeldi, tabi şimdilik.Ah,Filiz, nede güzel bir yalansın sen dedi içinden.Hep inandığım, ve inanmak istediğim."

"Gerçekler acıdır, her zaman diye düşündü, içinden."

"Abi, bence onu unutmanın tek yolu, yeni bir sevgiliye yelken açmak,dedi, Kerem."

"Ondan sonra sevdiğim biri çıkmadı."

"Çıkar, sen sadece görmeyi bil,dedi Kerem.Küçük Prens,kitabında da dediği gibi,"gözler kördür.İnsan ancak yüreğiyle baktığı zaman gerçekleri görebilir."

"Yeter ki,aşka inanmaktan vazgeçme,diyerek araya girdi," Burcu. O vardır.

"Hem illa da aşık olman gerekmiyor, anlarsın, eğer birileriyle yatarsan buda onu unutmanı sağlayabilir, diyerek Ersin'in, kulağına fısıldadı,"Kadir. Ben evliyim, dostum,ama, sen bekarsın, henüz gençsin, ve istediğini yapmakla özgürsün,bilmem,anlatabiliyor muyum? diye eklemeyi de ihmal etmedi.Biriyle yatmak mı? dedi içinden. Aslında arada fena da olmuyor değildi.Anlık bir zevk boşalması. Oluyor, ve bitiyordu,ama, sonra romantik parçalar eşliğinde gene Filiz'i, düşünüyordu. Bir şey değişmiyordu ki. Unutamıyordu,işte. Bir türlü başaramıyordu, bunu.Keşke onu unutabilmeyi başarabilseydi.

Bunu isterdi. İmkansızdı,ama, imkansızı başarabilmeyi, evet, bunu dilerdi.

"Boşandığımda bunu zor atlatmışım. Dünya başıma yıkıldı sanmıştım.Onu zaman-zaman düşünüyordum.Sonra kendi kendime dedim ki, o şuanda başkasıyla mutluysa, ve beni aldattıysa, ve bu evlilik diğer tüm kişisel problemler dahilinde yürümediyse, ve asla anlaşamayacaksak,birlikte mutlu değilsek,uzatmanın ne anlamı var? ve onu düşünmenin ne gereği var? yorulmuştum, sevmekten. Ve birdenbire onu unuttuğumu fark ettim, her şey bitmişti.Yani bence seninde ihtiyacın olan şey sadece zaman.Kimi daha çabuk atlatır,kimiyse daha geç,dedi," Gamze.Şimdi eski eşimle sadece arkadaşız. Aslında o bile değiliz. Merhaba, merhaba o kadar. Oda hafta sonları, kızımı ziyaret ettiğinde.

"Sanırım benim için geçerli olan ikinci şık. Yani üzerinden kaç sene geçti, benim durumum gerçekten de ciddi.Demek ki geç unutacağım."

Dostum, gel biz seninle biraz içelim,dedi, "Kadir.

"Kesinlikle, diyerek" karşılık verdi, Kadir.Ersin, o an için tüm dertlerini unuttu.Keyfi yerine gelmişti.Tabi oda dostlarının desteği sayesinde. Eğer onlar olmasaydı atlatması daha zor olurdu.İnsan bazen sıkıldığı anlarda dostlara ihtiyaç duyuyordu. Ve bu ona iyi geliyordu. Ersin, üzgün olduğu anlarda genelde kendi kabuğuna çekilirdi,ama, arada birde arkadaşlarıyla dertleşmek onu mutlu edebiliyordu. Tıpkı her insanda olduğu gibi.

Yalnızlık iyi, diye düşündü, içinden, ama, oda bir yere kadardı. Hayat bazen Ersin'e, göre ufak mutluluklarda gizliydi.Şöyle ki, güzel bir film izlemek,kitap okumak, güzel bir restoran da karnını doyurmak, ve güzel bir şehre seyahat etmek gibi.Şu anki seyahat rotasında Paris, Amsterdam,Brüksel ve Prague, vardı. Buraları görmemişti, ve merak ediyordu.Görmek için can attığı diğer yerler ise Çin, Güney Kore,Japonya, Vietnam, Taywan, Thailand, Kamboçya,Pakistan Güney Afrika ve Hindistan'dı.Londra'ya,çok gitmişti.Fakat fırsatı olsa gene giderdi.Çünkü orayı çok seviyordu.Ortadoğu ülkelerinden ilgisini çeken Mısır, Lübnan,Fas, Tunus,Ürdün, ve Libya,Cezayir olmuştu.Tarihi yerleri, epey bir fotoğraflamıştı. Amatörce gezdiği yerlerin fotoğraflarını çekmek onun en büyük hobilerinden birisiydi. Bu onu mutlu ediyordu.Listeye Madagaskar,Endonezya,Malezya,Cezayir,Filipinler,Singapur, Fildişi Sahilini de eklerdi, çünkü buraların doğasını beğeniyordu.Ve buralarda bol-bol doğa fotoğrafı çekmişti.Çekmiş olduğu doğa fotoğrafları İnstagram hesabında epey beğeni almıştı.Henüz Senegal,Bangledeş,Bahreyn,Filistin,ve Nijerya'yı görmemişti,ama, görmek isterdi.Çünkü oralarda da doğa fotoğrafçılığı için güzel şehirler barındırıyordu.Eğer karışık olmasa Suriye,Ve Irak'a da gitmek isterdi,ama, bunun için biraz daha beklemesi gerekiyordu.Geceleri uzandığı yatağında gökyüzüne bakarak kafasında hayaller kurduktan sonra bunları kağıda dökmek de bir diğer hobisiydi.Şiirler yazmayı, hikayeler üretmeyi seviyordu,fakat henüz onları bastırmamıştı.Sadece arada bir yazarak biriktiriyordu.Belki ileride bastırırdı, kim bilir?.Hayat insana umulmadık imkanlar sunuyordu.Önemli olan arada bir karşına çıkan bu fırsatları iyi değerlendirmekti.Ersin, içinden Filiz'e, karşılıksız bir aşkın şiirini yazdı.Şiirin adı Özgürlüğe idi.Ve şu şekildeydi, "Özgürlüğe yolculuk yapıyorum, baş ucumda senin resmin,aklımda gözlerin".Bu şiirin ona asla ulaşmayacağını biliyordu,ama, bu onun için önemli değildi.Önemli olan yazmış olmasıydı.

Nereye mi?

"kalbine"








Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top