CESET
"Sen ciddi misin?diye sordu,Gamze.Belli ki,Ersin'den, böyle bir yanıtı beklemiyordu."
"Yaşa be Ersin, ha şöyle.Sen akıllı adamsın,senden de aksini beklemezdim,zaten,dedi,Kerem.Yalnız olmadığını bilmek bir an için kendisini iyi hissettirmişti.Cihangir'de, onunla hemfikirdi,belki,ama,Ersin,onun gözünde daha bir başkaydı."
"Sende artık korkma Gamze,dedi,"Kerem.
"Bunu deneyeceğim,diyerek karşılık verdi,"Gamze.
"Hadi,ama,o kadar kötü ne olabilir ki? yolun ortasında karşımıza bir dinazor çıkacak hali yok dedi," Kerem.
"Kerem,bari saçma olmayan bir örnek verseydin,onlar milattan önce kaldı artık,diyerek güldü,"Kadir.
"Ne bileyim abi,ben bende akıl mı kaldı ki?olumsuz düşüncelerle beni de bu hale getirdiniz,diyerek bir sigara yaktı" Kerem.
"Cesedi ne yapacağız peki?diye sordu,"Aysu.
"Biz ne yapabiliriz ki? yolu bırakıp, birde şimdi mezarlık mı arayacağız,diyerek söylendi,"Yılmaz.
"Yılmaz,haklı,bu bizim ilgilenebileceğimiz bir şey değil,dedi,"Cihangir.Bu konuda oldukça emin görünüyordu.
"o halde yola kaldığımız yerden devam ediyoruz" dedi Ersin.
"Aynen öyle yapıyoruz "dedi Kadir.Fakat bunu söylerken dahi,korkuyordu.İçinde bir türlü atamadığı bir korku vardı, oysa yola ilk çıktıklarında Ersin'le,kafa bulan,saçmaladığını en çok düşünen kendisiydi.Fakat şu anda,Kadir,içinde bazı şeyler değişmişti.Oda bu yolculukta bir tuhaflık olduğunu düşünüyordu,anlam veremediği,bir tür tuhaflık.Umarım hislerimde yanılırım,ve güzel bir yolculuk geçiririz, kötü şeyler de olmaz diye düşündü.Bunu düşünür düşünmez de bu konuyu bir daha açmamak üzere kapattı.
"Tabi şimdilik."
Zamanı gelince bu konu tekrardan her ne kadar bunu istemeseler de açılabilirdi.
Kim Bilir?
Bekleyip göreceğiz,diye düşündü, Kadir,arabaya binerlerken.Ceset az ileride kalmıştı.Cesedin yanında adeta bir kan gölü oluşmuştu.Yazık diye düşündü.Yaşlı bir adam niçin intihar ederdi ki?tuhaf dedi içinden.Peki,ama,ya o söylediklerine ne demeli?
Orman orası lanet-lanetli.Orada hayaletler de var,sizi uyarıyorum, geçmişte bir gurup orada oyun oynadılar, ve şeytanı çağırdılar.Ve şaka gibi, başlayan bu oyun,birdenbire bir kabusa dönüştü.Orada garip bir şey var, varlığının ne olduğu bilinmeyen, bir tür gölge,belki ya da bir tür canavar.Oraya gitmeyin,geldiğiniz yere geri dönün...
Bu durumda bir gariplik vardı,diğerlerine göre olmayabilirdi,ama, içindeki ses Ersin'in de,onun gibi düşündüğünü söylüyordu.Sadece bunu söylemekten çekiniyor,bence,dedi içinden.
Arabayla kaldıkları yerden yolculuklarına devam ettiler.Burcu,son kez arabanın içinde kafasını arkaya doğru çevirdi, kan gölüne çevrilmiş olan ceset,yavaş,yavaş Burcu'nun,gözlerinin önünden kayboluyordu.İğrenç dedi içinden.İyi bari bir şey olmamıştı,çünkü,Burcu'yu,çok fazla kan tutardı.Bunu görmek onu azda olsa etkilemişti.Kan gördüğü için geçmişte çok bayıldığı olmuştu,çünkü onu tutuyordu.Bazı insanları tutar,bazısını ise tutmazdı.O ilk kategoriye girenlerdendi.
Maalesef diye düşündü.Keşke bu konuda daha cesur olabilseydi, ve gördüğü o ufacık kanın onu etkilemesine izin vermeseydi.Fakat ne yazık ki,bazı şeyler insanın elinde değildi.
Bazı korkular,takıntılar,hisler,fobiler, ve hatta ve hatta bazı aşklar.
Burcu,kafasını arabadan dışarıya uzattı.Karşısında,uçsuz,bucaksız bir yol, ve yemyeşil ağaçlardan başka hiçbir şey yoktu.Bir kaç sokak köpeği, ve uçuşan cırcır böcekleri.Birden yolun ortasında ölmüş olan, bir kediye rastladı.Bu ölen kaçıncı hayvan? diye düşündü,içinden.Ersin,haklıydı, bu yolun üzerinde hayvanları öldüren ve onları avlayan kişiler vardı.Bu korkunç diye düşündü.Acımasız insanoğlu.Kötü,insanlar dedi içinden.Herkesten iyi olmasını da bekleyemezdi,ama, hayvanları katletmek de neyin nesiydi?bu artık kötülük de değildi,bambaşka bir vahşetti.Birden yolun kenarında bir arsenik gördü.Tuhaf dedi içinden.
"Yolun kenarında bir arsenik var" diyerek neden olduğunu bilmeden bağırdı Burcu.
"Arsenik mi? "dedi Kerem,şaşkın bir yüz ifadesiyle.
"Evet,arsenik,bu sence de biraz garip değil mi?".
"O bir zehir, onun yolun üzerinde işi ne? "diyerek bir diğer tepki Kadir'den,geldi.İşte bu bile bu gezide bir gariplik olduğunu gösteriyor diye düşündü.Lanet olsun,bunu düşündüğüm,içinde dedi,içinden.Keşke hiç düşünemeseydi.Bu hayatta biliyordu ki,düşünmeyen insanlar daha mutluydu.
"Bunu nereden bilebilirim,Kadir,yola o arseniği ben koymadım,sonuçta."
"İşte,bu biliyordum " diyerek yüksek bir ses tonuyla konuştu,Kerem.O arseniği yaşlı adam içti, ve sonrada öldü."
"İşte şimdi iyice saçmaladın,dostum,adam resmen yaralıydı.Zehirle ölmek çok daha farklı bir durum " dedi Ersin.
"Ersin,haklı.O yaralıydı.Sivri bir bıçakla yaralanmıştı,intihar ettiyse bile,bunu sivri bir bıçakla gerçekleştirdi " diyerek fikrini açıkça dile getirdi Gamze."
"Bir bu eksikti " dedi Kadir.
"İyi de bunu neden bize söyledin ki?boş yere moralimizi bozmak için mi?" diye sordu,Kerem.
"Sadece yolun üstündeydi,ve biraz tuhaf geldi,hepsi bu,tamam,bir daha asla paylaşmam" dedi "Burcu.
"Sende kızın üstüne gitme,bunu hangimiz görsek söylerdik,Kerem,buna sende dair,bunun da sadece bir tesadüf olduğunu düşünerek yolumuza devam edelim,bence " dedi Kadir.
"Herhalde yani.Ne yani? bunun arkasında başka ne olabilir ki? ben hepinizdeki bu gerginliğe bir türlü bir anlam veremiyorum,sürekli olumsuz düşünüp,duruyorsunuz.Bu geziye biraz eğlenmek için çıktık.Senelerdir,yoğun bir iş hayatımız var,çalışıyoruz,ve bunun bize biraz da olsa iyi geleceğini düşündük.Şimdi siz boş yere canınızı sıkıyorsunuz.Kadının, ya da adamın teki arseniği yolda düşürmüştür,bu kadar basit.Fare zehirlemek için kullanıyorlardır, ya da böcekleri öldürmek amacıyla yanında taşımıştır,insanlar. Ve çantalarından kayıp,düştü.Yani herkesin aklına sizin gibi intihar etmek gelmiyor,sizde insanları öldürmeye ne meraklısınız canım,hani sizi tanıyor olmasam, içinizde bir katil olduğunu düşüneceğim" dedi Kerem.
"Hey çocuklar unutmayın,hepimizin içinde bir katil vardır,uyanmayı bekleyen diyerek gülümsedi,Cihangir."Bu Cihangir'den, beklemedikleri bir yorumdu.Hem kim bilir?belki de haklıydı.
"Bu hayatta hiçbir şeyi bilemeyiz.Ve hiçbir şeyden de tam olarak emin olamayız."
"Bekleyip,göreceğiz..."
"Biliyor musun? Haklısın Kerem.Buraya eğlenmeye geldik,dostlar.Boş yere bu yolculukta sürekli bir tuhaflık olduğunu söyleyip,duruyoruz,oysa bu yolculukta hiçbir tuhaflık yok.Bu tamamen bizden kaynaklanıyor,diyerek kendisine katıldığını belirtti,Aysu."Oda şu anda boş yere gerginlik yarattığı için pişmandı.
"İşte bunu senden duyduğuma çok sevindim, yalnız olmadığımı bilmek beni mutlu ediyor.Yolculuklarına kaldıkları yerden devam ediyorlardı,ama,hepsinin yüzünde endişeli bir ifade vardı.Sonuçta söz konusu olan ölen bir yaşlı adamdı,ve buna kim olsa üzülürdü.Bu olay bir intihar değil de,cinayet olabilir mi acaba?diye düşündü,Ersin".Bu şekilde düşünmek istemiyordu,ama, bu ihtimali de yok sayamazlardı.Bu düşüncesi bile korkunç olan olay gerçeğe dönüşebilir miydi?bu hayatta her an,her şey mümkün derdi,babası.
Haklı olabilir miydi?
"Düşündüğüm şeyimi düşünüyorsun , diye sordu,"Burcu.
"Neyi?"
"O olayın az da olsa bir cinayet olabileceği fikri hiç mi aklına gelmedi yani?ben korkuyorum Ersin, ve bunu bu gurupta bir tek seninle paylaşabilirim,çünkü beni bir tek sen anlayabilirsin,diyerek Ersin'in, kulağına doğru yaklaşarak konuştu,"Burcu.Bunu diğerlerinin duymayacağı bir biçimde söylemişti.Çünkü Cihangir'in,Kerem'in,Gamze ve Aysu'nun,kendi gibi düşünmediğini biliyordu.Hatta bundan adı kadar emindi.Kadir'de,belki onu biraz anlayabilirdi,ama, sonuçta ne olursa olsun oda yolun başında en olumlu düşünen kişilerden biriydi,ve sonradan az da olsa fikirlerinin değişmiş olması,ve korkuyor oluşu,kendisini Ersin,kadar anlayacağı anlamına gelmiyordu.Ersin,ta yolun başında bu gezide bir tuhaflık olduğunu sezdi,tıpkı benim gibi,diye düşündü,içinden.Hem Cihangir'in, olumlu düşünesi iyi bir şeydi,yaşı vardı,ona bir şey olmasını istemezlerdi,hem ona bir şey olursa,arabayı kim kullanacaktı?Kerem, ya da Kadir,kullanabilirdi, belki,ama, Cihangir,kadar usta bir şekilde değil.Bir gezide insanın başına gelebilecek en korkunç olay bence yolda kalmasıdır,dedi içinden.Benzinin bitmesi,ve ıssız bir yolda günlerce aç karnına hayatta kalmaya çalışmak.
Bunu eğer bir kelimeyle özetleyecek olursa şöyle derdi" Cehenneme hoş geldin"
"Bu gezide bir türlü adlandıramadığım bir gariplik var,dedi," Burcu.Bu beni anormal,ya da garip biri yapmaz öyle değil mi?
"Boşversene bu gurupta hangimiz normaliz ki?hiçbirimiz takma kafana,yalnız değilsin diyerek karşılık verdi," Ersin.
"Ne konuşuyorsunuz öyle fısır-fısır bakalım? diye soran Gamze'ye,aynı anda hiçççççç öyle havadan sudan diyerek karşılık verdiler.Bunu söyledikleri anda ayrıca aynı anda gülüştüler.Ersin, bu geziyi olurda sağ salim atlatırsa eve dönünce erotik tarzda farklı bir kitap yazmayı istiyordu.Kitabında ağırlık olarak eşcinsellere,Trans bireylere escortlara bir diğer adıyla seks işçilerine ve Kürtlere de yer verecekti.Tabi diğer toplumda dışlanmış olan tüm Rus,Rum,İsrael,Ermeni,Alevi,Ateist ve bu tarz değişik kökenlerdeki insanları da anlatacaktı.Kitabında vermek istediği mesaj sevgi ve de barıştı.Kimsenin etnik kimliğinden,cinsel tercihinden ve dini inancından ötürü dışlanmamasıydı.Ersin, ırkçılıktan nefret ederdi. Ve bu aşırı milliyetçiliğin yarattığı sorun tüm dünya ülkelerini ciddi biçimde etkiliyordu. Kendi ulusunu başka milletlerden üstün görmekte buna örnek olarak verilebilirdi.Herkes doğduğu ülkeyi,vatanı severdi,ancak, bunun aşırıya kaçmaması gerekiyordu.Çünkü Ersin, biliyordu ki,her şeyin aşırısı zararlıydı.Kitabın konusunu bile kısaca kafasında belirlemişti. Seks işçiliği yapan Merve'nin, yolu bir gün siyahi Fransız, bir genç adamla kesişir.Derken Merve', hayatının birdenbire son derece değiştiğini fark eder.Yolları Kürt,Ermeni,Rum,Rus,Alevi,Dindar,Ateist bir sürü kişiyle kesişir,ve Merve,can kulağıyla onların hayat hikayelerini de dinlemeye başlar,ve bunları not eder.Fransız,siyahi sevgilisinin de desteğiyle bunları yazıp,basmaya karar verir.Tabi Merve, ve Carlos'un, arada yaşadıkları erotizm de Ersin'in,eski sevgilisi Filiz'i, düşünerek yazdığı fantezilerle kitapta yer alacaktı.Bu kitaptaki bir diğer mesaj da,aşkın cinsiyeti olmadığı gibi,renk,ve ırk da dinlemediğiydi.Öyle ki, beyaz seks işçisi bir Türk,kadınını siyahi Fransız,bir adama aşık etmesini başka türlü açıklayamazdı, herhalde.Burada vermek istediği bir diğer mesaj da,kadının da kendi ayakları üstünde durarak, herhangi bir erkeğe bağlı kalmak zorunda kalmamasıydı.Kadın da özgür olabilmeli, ve erkek egemenliği altına girmeden hayatını kurabilmeliydi.Kadını ikinci sınıf yapan zihniyeti yıkmak amacıyla da yazacaktı, bu kitabı.İşe yarayacak mıydı peki? asla yaramayacaktı.Hatta dışlanacak, ve sosyal medyada bir sürü küfüre maruz kalacaktı.Git defol git bu ülkeden de diyeceklerdi,ona.Fakat o yazıp, rahatlayıp, mutlu olacaktı.Ve asıl önemli olanda zaten buydu.
Kitabı rahatlayarak yazıp,başarıyla tamamlamasıydı, mühim olan.Gerekirse bir kişi bile okumasın,onun için önemli değildi.O sadece yazacaktı, o kadar.Kendisiyle baş başa kalarak yapacaktı,bunu.Ve yazarak mutlu olacaktı.İstediği her şeyi,özgürce yazacaktı.
Keşke fırsatı olabilseydi, Hollanda,ya da Kanada'ya, yerleşebilseydi.
Peki,ama, kaçmak çözüm müydü?
Çözüm değildi,kaçmak,ama, dışlanmak da bir yere kadardı,öyle değil mi?
İnsanın da bir sabrı vardı, olmalıydı.
İşte diye düşündü,içinden.İkinci kitabının konusunu da bulmuştu.Ersin, ikinci kitabında da, birbirlerine aşık olan iki kadın ile iki erkeğin,aşkını birlikteliğini yazacaktı.Farklı olmayı seviyordu, ve yazdıklarını da tüm dışlanmış kesime armağan ediyordu.Uç olmayı,özgürlüğü seviyordu.Ve üçüncü kitabının konusunda da, bu sefer Trans bireylere yer verecek, ve onların hayatını yazacaktı.
Koşuyordu, özgürlüğe...
Durmadan.
Hayalinde de, gerçek hayatta da.
Ah diye düşündü içinden bir kez daha, "keşke hayaller gerçek olabilseydi".Ve dördüncü kitabının konusu cinsellikten yıllarca uzak kalmış,yalnız bir kadının yaşam mücadelesi.Bunu bir polisiyeye dönüştürebilirdi.Cinselliği vibratör,ve dildo kullanarak kendi bedenini keşfeden bir kadın,tabi mastürbasyonsuz olmaz,diye düşündü,içinden.Birde kendisine İspanyol,bir sevgili yaparsa, kullandığı seks oyuncaklarına,bir partnerde eşlik eder.Başta her şey güzel görünmektedir,ta ki Madrid'den yeni satın aldıkları evin yakınlarında sevdikleri dostları Marry,adında bir kadının öldürülüşüne kadar.Katil kimdir? Ve ne istiyordur? yeni satın aldıkları evin gizemi nedir? bu eve taşınmaları en başından hataydı, ve şimdi bu ateşli,seksi çift yaptıkları hatanın bedeli ödemek zorundadırlar.Katil bir an önce yakalanmalıydı,aksi taktirde sıra her an onlara da gelebilirdi.
Ve öldürülebilirlerdi.Bakalım bu sıra dışı çift katili o kendilerini bulmadan önce yakalamayı başarabilecekler miydi?
Ateşli bir savaşa hazır olun.Hım kulağa hiç de fena gelmiyor,diye düşündü, içinden.Şu anda kafasında yaratmış olduğu bu konuyu sevmişti,bunu belirlemişti,geriye sadece oturup, bir kahve eşliğinde yazmak kalıyordu, o kadar.Aklına birde evli iki çiftin birbirlerini aldatmasıyla ilgili bir kitap yazmak gelmişti.Adam evli,kadın bekar olabilirdi,ya da tam tersi kadın evli,adam bekar olabilirdi.Neden olmasın ki?diye düşündü.Aldatma da hayatın içinde bir şeydi,sonuçta.Hayatın içinde ne varsa yazacaktı,bunlar gerekirse mahrem,gizli konular olsun,hiç fark etmez diye düşündü.O insanların gizli-saklı yaptıkları şeyleri yazacaktı.Bundan daha doğal ne olabilirdi ki? kitabında birbirini seven iki erkeği ya da iki kadını da evlendirebilirdi.Bir trans bireyin hayatını yazarak çok şey öğrenebilirdi.Bir kürdün bu toplumda geçmişte ne gibi zorluklardan geçtiğini de anlatabilirdi.Evli bir çiftin gurup seks yaptığından,ya da seks oyuncaklarıyla yaşadıkları cinselliğe ne gibi bir renklilik getirdiğinden de bahsedebilirdi.Aynı şekilde evli birbirlerini seven ama başkalarıyla da beraberlik yaşayan açık evlilik yaşayan kişilerden de bahsedebilirdi.Dünyada çok azdı,belki,ama,yok da değildi.
Denemezdi.Ersin,bunu aslında dürüst bir ilişki çeşidi olarak da görüyordu.İki taraf da başkasıyla yatacağı zaman bunu birbirlerine söylüyorlardı,yani kısacası arkadan gizlice iş çevirmek yoktu.İkisi de evliydi,birbirlerini seviyorlardı,ve çok da iyi bir cinsel hayatları vardı,ama, ilişki açık evlilikti,yani arada birbirlerine bildirip,başkalarıyla da rahatlıkla takılabiliyorlardı.O yüzden bu ilişki türü için asla aldatma söz konusu olamazdı.O ünlü ne kaçırdığını bilmiyor,dedi, içinden.Geçmişte yazıştığı o ünlü olduğunu iddia ettiği kadın onun gibi özgür ruhlu birini bir daha başka yerde zor bulurdu.O yüzden o kaybetti,ben değil,diye düşündü,Ersin,içinden.
Tabi o kişi fake bir hesap değilse,gerçek bir hesapsa.Ünlü biriyle de yatmak hoş olurdu,diye düşündü,içinden.Şöhret de başka be amına koyayım,dedi içinden.
Kim bilir?
Bir gün...
Belki de ya da değil.Ersin,kendisini sapyoseksüel olarak tanımlıyordu.Zeka ona seksi ve çekici geliyordu.O bedene değil, beyne tutkundu.O geçmişteki gizemli kadının kendisini etkilemesinin bir diğer nedeni de buydu.Çünkü yazı dili kendisine oldukça hoş, gelmişti.Zeki birine benziyordu.Sapyoseksüel zeki kişilere ilgi duyanlara verilen sıfatlardan biriydi.Aksi taktirde halen daha Filize , duyduğu aşkı nasıl açıklayabilirdi ki?ayrıca üniversitedeyken aşık olduğu evli hocasını da unutmamak gerek.Onun ilk platonik aşkıydı,ve kadın güzel olmamasına rağmen sırf bilgili ve de zeki diye ona tutulmuştu.Bu yüzden Ersin,tam bir Sapyoseksüeldi.Geçenlerde seksin bir hastalık olduğuna dair bir yazı okumuştu.Böyle hastalığa canım kurban diye düşündü,içinden.Çünkü seks hastalığı diye bir şey varsa,bu kesinlikle kendisi içinde geçerli bir durumdu,sekse bağımlıydı, ve onu yapmadan ve düşünmeden bir türlü duramıyordu.Bu yüzden Ersin'in, böyle bir hastalığa diyecek lafı yoktu,ve olamazdı da.
Yürüyorum, diye düşündü,içinden.Eren,hiç bir kalıba sığmıyordu,ve bundan dolayı da son derece mutluydu.Olduğu gibiydi,doğaldı,ve kimse için değişmeyecekti,onu seven olduğu gibi sevmeliydi.
Hatalarıyla,ve günahlarıyla.
Sevmeyenlere gelirsek; haydi bay bay diye düşündü.Git,hayatımdan çık,ve bir daha asla beni arama.
Cehenneme kadar yolun var,dostum.
Ve koşuyorum özgürlüğe...Ersin,'in aklına birdenbire geçmişte okuyup,etkilendiği bir kitap geldi.Kitabın adı "Görme Biçimleriydi".Yazarıysa John Berger.
John Berger'ın, görme biçimlerini herkes mutlaka okumalı diye düşündü,Ersin. Kitap onu epey etkileyip, bilgilendirmişti.Kitap herkesin bakış açısının farklı olduğunu söylüyordu.Bir resme bakıp herkesin gördüğü ve anladığı farklıydı.Resimleri gördüklerimizle anlamlandıran bizleriz aslında.Kitap görmenin konuşmadan önce geldiğini söylüyordu.Çocuk konuşmaya başlamadan önce bakıp tanımayı öğreniyordu.Kitap ayrıca bir şeyi gördükten hemen sonra, aynı zamanda kendimizin görülebileceğini de fark ederiz bunu anlatıyordu.Kitap tüm bunların yanı sıra karşımızdakinin gözleri bizimkilerle birleşerek görünenler dünyasının bir parçası olduğumuza bizi bütünüyle inandırır, bundan bahsediyordu.Mesela kitapta şöyle diyor; karşıdaki tepeyi gördüğümüzü kabul edersek o tepeden görüldüğümüzü de kabul etmemiz gerekir.Görüşün iki yanlılığı konuşmaların iki yanlılığından daha baskındır.Çoğu zaman karşılıklı konuşma bu görme- görülme işlemini dile getirme çabasıdır.Sizin her şeyi nasıl gördüğünüzü benzetmeyle ya da doğrudan açıklama çabanızla onun her şeyi nasıl gördüğünü anlama çabanızdır.
John Berger Görme Biçimleri,bu kitabı sevdim,diye düşündü,Ersin.Ersin,çocukluğundan beri Özgürlükler ülkesi Amerika'nın,hayalini kuruyordu. Los Angeles,tıpkı rüya gibi,diye düşündü.
Orada yaşamayı çok isterdi.Hayaller Amerika gerçekler Antalya,diye düşündü.Ersin,sekste sınır tanımayan birisiydi.Gizli ve yasak ilişkilerden hoşlanıyordu.Ayrıca sadomazoşişt eğilimleri vardı.Koç burcu, da öyleymiş,yani sadomazoşişt olayını kast ediyordu,amannnn dedi içinden,siktir et,o asla burçlara inanan biri olmamıştı.Hepsi ona göre saçmalıktan ibaretti.O bir ayak fetişiştiydi.Ve yatakta da oldukça sertti.Geçmişte biseksüel eğilimleri olmuştu, ve kadınların strapon takarak kendisini becermelerine bayılıyordu.Tabi öncesinde ona reming yapmalarını da isterdi,daha güzel oluyordu.Bunu yapan,yapabilen ve yapmaktan çekinmeyen kadınlara hayrandı.Oda bunu yapmaktan hoşlanıyordu.Öylesi de zaten zor bulunuyordu, bulduğun anda öylesini kaçırmayacaksın diye düşündü,içinden.Şişman, ya da balıketli,hafif toplu kadınlardan hoşlanıyordu,nedense zayıf,uzun boylu kadınlardan daha çok tahrik ediyordu, onu.Farklıydı, ve böyle düşünmekten dolayı da herhangi bir pişmanlık duymuyordu.O böyleydi.Ayrıca lezbiyenlerle gurup seksi de severdi.Arada bu tarz kaçamaklarda güzel oluyordu.Sakso çektirmekten,vajina yalamaktan, 69 yapmaktan,porno filmler izleyip, mastürbasyon yaparak boşalmaktan hoşlanırdı. Tek gecelik ilişkilerden hoşlanıyordu.Bağlanma problemi vardı, bu yüzden de, hiç bir kadına bağlanamıyordu.Bir iki sanal ilişkisi de olmuştu,kamera karşısında karşılıklı soyunmuşlardı.Kadının biri Rus,diğeri ise Fransız'dı.Zevk aldığını söyleyemezdi,ama,o dönem sürekli evde oturmaktan dolayı canı sıkılmıştı,ve bu kendisine az da olsa eğlenceli gelmişti.Ne olduysa kadınlar daha sonra kendisini silmişlerdi.Oda zaten onlarla tekrar yazışmayı düşünmüyordu,bu yüzden iyi olmuştu.
Hem zevk meselesi ne diye duysundu ki?beğeniler göreceliydi,ve herkese göre değişirlerdi.Sapyoseksüeldi de.Zeka da başka be dedi içinden.İşte o bambaşkaydı.Zekanın çekiciliği ve seksiliği de dünyada çok nadir bulunurdu.Bunu anlayabilense çok azdı.Seksiliği büyük göğüs,sarışınlık,estetik,ve manken olmak sanan bir toplumdan daha başka ne beklenirdi ki?
Aman benden uzak dursunlar diye düşündü.En kısa zamanda Amsterdam'a, gidecekti.Bunun için para biriktirmişti.Biraz kafa dağıtmaya,dinlenmeye ihtiyacı vardı.
Tabi önce bu geziyi atlatması gerekiyordu.Niçin buradayım?diye düşündü,içinden.Bu geziye hiç katılmamalıydı.Şu geziyi bir sağ salim atlatsın,alıp başını gidecekti.Çok uzaklara gitmek istiyordu.Bu ülkeden uzaklaşmak ona da iyi gelecekti.Olabildiğince uzağa gitmek istiyordu.Kanada,Avustralya,Yeni Zellanda düşündüğü ülkeler arasındaydı.
Gidenler tamam da peki ya gitmek isteyip de gidemeyenler?
Özledik...geçmişi....
Sağ salim atlatayım,diye düşündü.Bu gezi onu sıkmıştı,açıkçası hayal kırıklığına uğramıştı.Böyle beklemiyordu.Resmen gözlerinin önünde bir adam ölmüştü.Tuhaf tuhaf bakınmakta olan baykuşlardan tut ta, yırtıcı ,vahşi hayvanlara,onların seslerin tut ta, yolun ortasında çantasından arsenik düşüren bir kadına kadar bir sürü değişik şey görmüştü.En tuhaf olanı yol boyunca kimseye rastlamamış, olmalarıydı.Bir tane bile mi araba geçmez? diye düşündü.Yol çok ıssızdı, ve buda işin bir diğer tuhaf kısmıydı.Kimsecikler yoktu.Daha doğrusu buraya kimsenin yolu düşmüyordu,demek ki.Bunda da, bir tuhaflık vardı, yok değildi,ve tüm bunların yanı sıra ,bu gezideki genel anlamda tuhaflığın ne olduğunu halen daha bulamamıştı.
Bunu bir türlü çözememişti.Diğerleri bu olayı bu denli ciddi görmeyebilirlerdi,ama, bu bir garipliğin olmadığı anlamına gelmiyordu.Burcu'nun da,onunla hemfikir olması onu azda olsa rahatlatıyordu.Sonuçta yalnız olmadığını bilmek insana kendisini o an için iyi hissettiriyordu.Hatta mutlu hissettirdiği bile söylenebilirdi.Bunu düşündüğü esnada yüzünde hafif bir tebessüm vardı.Dışarıdan onun hoş bir kadın filan düşündüğünü sanırdı,ama, işin aslı bundan çok daha farklıydı.
Bir kere bu hayatta hiçbir şey göründüğü gibi değildi ki.Ersin,her şeye rağmen seviyordu.
"hayatı".
Ve yaşamayı.
Bir Gün...
Belki.
Ve belki yarın her şey değişebilir...
Mucizelere inanıyordu, her şeye rağmen....Çünkü biliyordu ki,masallarda gerçektir.
Evet, her şeye rağmen mucizelere inanıyordu.Ve aynı şekilde, bir gün her şeyin değişebileceğine de...
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top