Dünyadaki 'biricik acı'ya ve sana

Bir 'hiç' olup 'kendi' olmakta ısrar eden tüm cesur yürekli insanlara.

Varlıkta kapımı çalan tüm iyi gün dostlarıma, yoklukta yalnızlığımı yalnız bırakmayan nefsime. Sizin bana yaptıklarınız korkunçtu ama benim kendime yaptıklarım daha korkunçtu... Sizlere merhamet gösteren, kendisine acımayan ruhuma ve iç sesime...

Kaybettiklerim arasında en çok özlediğim kendime, gençliğime, geri gelmeyecek yıllarıma, çocukluğuma. Vaktimi boşa harcadığım her anıma... Bana böyle bir kaderi uygun gören kaderime 'Eyvallah Eyvallah.'

İçimde yaşamaya devam eden, hep genç kalan 'Melek Çıkmazı' İlknur'a...

Dünyadaki 'biricik acı'ya...

Dünyadaki 'biricik acı' sevildiğini sanmakmış...

ve sana...

Sen herkesi kendin gibi sandın, senin en büyük hatan buydu. Gerçek yüzlerini gördüğünde bile onlara kıyamadın. Çoğu zaman acımasızdın, kendine çok sert davrandın, ama onları affettin. Kendi değerini bilemedin, potansiyelinin farkına varamadın, belki de yalnızca sevilmek istedin. Hiçbir şey yapmadan birilerinin 'yalnızca' seni, çıkarsızca, hesapsızca, kitapsızca sevmesini bekledin, 'olmadı'. Yaşamayı beceremediğin gibi ölmeyi de beceremedin.

Sevilmemek nasıl bir duygu olduğunu biliyorsun ama sevilmek hakkında en ufak bir fikrin yok. Yalnızca sevildiğini sandın ve dünyadaki biricik acıyı da tattın. En güzel gülüşün 'dünyadaki biricik acı sevildiğini sanmakmış' cümlesini duyduğunda gösteriyorsun. Acıya gülümsemen diğerlerinden farklı. Mutluyken değil, mutsuzken gülümsüyorsun. Gerçek mutluluk nedir onu bile bilmiyorsun.

Gürültüden uyuyamadığın gecelerde, dışarıda hiç ses yoktu. Uyumak için farklı yöntemlere başvurdun. Merhametin ve vicdanın sana düşmandı, iç sesin düşmanınla müttefik. Sen bile kendinden yana değildin, insanların senin yanında olmasını bu yüzden bekledin. Onlar kendi yanlarındaydı sen ise kendi yanında sandın.

Henüz ölmedin, hala yaşıyorsun. Hala yaşıyorsun cümlesi küfür gibi geliyor sana aslında yaşayan sadece fikirlerin. Önce çocukluğun sonrasında ise gençliğin öldü. Peşine hayallerini katletti seri katilin. Peşine ise umutların öldü. Geriye senden canlı bir organizma kaldı. Onun da ölümü senin için bir anlam ifade etmiyor. Ruhunun öldü senin, kırkı, elli ikisi, çoktan çıktı. İçindeki hiçlik duygusunun büyümesi, o büyük boşluğu hiçbir şeyle dolduramayan zavallı şeytan, sana gülümsüyor. Sende ona karşı boş değilsin. O kadar çok vakit geçirdiniz ki, içindeki o büyük boşluk seni seven tek gerçek. O varsa sen varsın, o yoksa sen yoksun.

Senin gibi insanların kimsesi olmaz. Bunu sana defalarca söylemiştim. Sen kimsesizlerin sahip olabileceği bir 'düşünce'den ibaretsin. Sen yalnızlığın ta kendisisin, sen yalnızlığın vücut bulmuş halisin.

Normal olabilmek için çok çaba sarf ettin, elinden geldiğinin fazlasını yapmaya çalıştın ama beceremedin. Hücrelerine sinmiş normal biri gibi davranma kabiliyetinle yaşamaktan da sıkıldın. Biliyorum.

Her sabah uyandığında hayata karışmak için özel bir çaba sarf ediyorsun. Yüzüne taktığın maske mi gerçek? Yoksa sakladığın 'sen' mi? Gerçekte nasıl güldüğünü? Nasıl ağladığını? Nasıl mutlu olduğunu ve nasıl mutsuz olduğunu ve yalnızlığın nasıl bir şey olduğunu hatırlıyor musun?

Sahip olamadığın şeylere aittin. Kendini ait hissetmediğin yerlerde yaşadın durdun. Artık bundan acı duymuyorsun alıştın. Öyle büyüdü ki içindeki boşluk, sevilmeyi beklerken, yalnızlığı sevdin.

Uzun zaman sessizdin. Hayaller kurmakla meşguldün. Tuhaftı. Ağzındaki kan tadı kadar tuhaftı. Bu hayaller geleceğe yönelik değildi, geçmişi onarmaya çalışıyorlardı.

Kabullendiklerini kendi tercihleri gibi sergileyenler senin gözünde senden daha acınası canlılardı. Yalnız kalamamak adına sevmediği insanları seviyormuş gibi yapan insanlar. Onlara kendinden daha fazla acırdın, kabullendiklerini kendi tercihleri gibi sergilerlerdi bir bakışta bunu anlardın.

Seni yaşama karışmaya iten, yarının merakıydı. İnsanın elinden yarınlarını alırsan, bugününü öldürürsün. Senden yarınlarını aldılar.

Çaban sevilmek için değil sevdiğin içindi o yüzden merhametliydin tanıdığın herkese karşı. Yalnızlıktan korksaydın lafını esirgendin. Onlara sinirlenerek kendine ihanet etmedin. Artık uykunun çözemediği bir yorgunluk içindesin.

Asla tek başına değildin, ama daima yalnızdın. Başkaları üzülmesin diye kendini üzmedin. Sen kaldırabiliyorsan onlarda kaldırabilir diye düşündün.

Mutlu da değilsin, mutsuzda değilsin derin bir boşluktasın. Nasıl hissettiğini hiç kimse bilmiyor. Geceleri hayal kırıklığı ve öfkeden uyuyamıyorsun. Her hangi bir yere gitmek istiyorsun. Gerçekten kendi yerini bulabileceğin, içinde yaşayabileceğin bir yere. Birkaç gerçek dostun olsun istiyorsun. Ama senin yerin diye bir şey yok, senin arkadaşın dostun yok, sen fazlalıksın.

Seni bir kere tanıdılarsa bir daha hiç unutamazlar. Akıllarının bir köşesinde hep kalırdın. Hele ki birini sevdiysen, o sevgiyi ömürleri boyunca bir daha bulamazlardı. Senin insanların hayatına dokunman buydu, senin imzan ömür boyu sürerdi.

Sen hiç sevilmedin, seni sadece onlara olan sevgin için sevdiler. Sen hiç sevilmedin, onların işine yaradığın kadar seni sevdiler. Sen onlara her şeyini verdin. Değer verdin, ekmeğini paylaştın. Ekmeğin bittiğinde onlarda gitti.

Herkesin olduğunu sandığı kişi değildin sen, sen bile olduğunu sandığın kişi değildin. Her şeyden vazgeçe vazgeçe yaşarken en sonunda hayatından vazgeçerek bir başkası oldun. Kendine bile yabancısın artık.

Çıkıyorsun dışarı, bakıyorsun hava yine güzel. Bir sigara yakıyorsun ve yıllardır kurduğun cümleyi bilmem kaçıncı kez kuruyorsun; "Ne yapayım kısmet değilmiş." Koca bir ömrün bu cümlede saklı. "Kısmet değilmiş."

Sadece bir gün, kendin gibi olabileceğin bir gün yaşamak istiyorsun. Nasıl bir his olduğunu merak ediyorsun.

Kolay değil, biliyorum. Uğruna her şeyinizi verdiğin insana bir yabancı gibi bakmak. Uğruna dünyaları yakarken, bir taştan daha anlamsız olması senin için. Hiç kolay değildi.

Seni sessiz kalmaya zorlayan acı, seni bağırmaya zorlayan acıdan çok daha ağırdı. İyi birisiydin özündü, bu kendin dışında herkesin işine yaradı. Kaç kişiyi öldürdün içinde, kaç kere ezildin altında hatıralarının. Artık uyuyunca da geçmiyor, kanıyor ruhun.

Kendi içinde yürürdün bazen ve saatlerce kimseye rastlamazdın. Bu kez iyileşemeyeceksin, bu kez değil. Binlerce kez iyileştin ama artık iyileşemeyeceksin. Bu yüzden yapılacak en iyi şey olarak gördüğün şeyi yapmaya çok hazırsın. Artık savaşacak gücün kalmadı. Serçe parmağını kaldıracak halin bile yok. Artık senin için her şey bitti.

Çok sevdiğin ama geri döndüremeyeceğin kişileri her hatırladığında seni tekrar tekrar terk ettiler. İyi bir hafızan vardı ve bu senin cehennemindi. Hatıralarının hepsi acı veriyor sana. Tanıdığın için mutlu olduğun herkes yüzünden daha da yalnızlaştın.

Haftalardır kimseyle konuşmadın. Hatta kimseyi görmedin. Bu durum hoşuna gitmişti. Bir süre sessiz kalmak iyi geldi sana. Tedavi etmeye çalıştın kendi kendini ama olmadı.

Ruhun parçalandı senin, herkesi tek parçada tutmaya çalışırken, ruhun parçalandı senin. Ruhunu parçalayan herkesi sevdin, kendinden ise nefret ettin.

Hiç üzmediğin hiç hayır demediğin insanlar seni paramparça etti.

Ne içindeki dünyaya, ne de dışarıdaki dünyaya ait olabildin. Arafın kendisisin sen.

Yaşıyorsun ve can çekişiyorsun, kimse acıdan öldüğünü görmüyor. Araf'ın ta kendisisin sen... 

NOT: Wattpadde defalarca silinen, mücadele üstüne mücadele ederek wattpad platformunda ayakta kalmaya çalışıp, sonra kitabım çıktığında birçok kitap fuarında ve bir sürü yerde yasaklanan 2016 - 2017 yıllarında Dokuz Yayınlarından çıkan kitabımdır.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top