Saray Hanımı☯
BÖLÜMÜ OYLAMAYI VE YORUMLAMAYI UNUTMAYIN!
Bölüm Şarkısı: AURORA - Runaway
Yayımlanma Tarihi: 11.02.2019 (18:39)
Aşağıda Dranil, Talayer, Prasad, Latika, Rakhi var.
İyi Okumalar!
☯
Larastka Krallığı/Azinkayt Bölgesi -Başkent:Esla - Yakut Sarayı
Loya (Yaş:20)
Kestane rengindeki saçlarım düzenlenmiş ve tacım yerleştirilmişti. Dudaklarım hafifçe renklendirilmişti. Yeşilimsi kahve gözlerime ise herhangi bir makyaj yapmamıştım. Bugün Larastka Prensi Ce-Jayce Dutarse gelecekti. Onun için hazırlanmamızı, en güzel halimizde olmamızı dayım Dranil istemişti. Larastka Prensi'nin karşısında ezilmek istemiyordu ve haklıydı. Tamam, sömürülen bir ülke olabilirdik ama bizlerde insandık. Karşımızdaki kişi bizim efendimiz olamazdı.
Kokumu süründükten sonra hızla odamdan çıkmıştım. Sarayın önüne gelmiştim. Kuzenim olan Latika'nın yanına geçmiştim. Latika bana kibirle bakmıştı ve önüne dönmüştü. Aramız hiçbir zaman iyi olmamıştı. Sebebi ise dayımın bana daha çok önem vermesiydi. Ona danışmanlık yapmam, onun varisi gibi yetişmem Latika'yı delirtiyordu. Ona göre başa geçmesi gereken kendisiydi. Kabul etmeliydim ki yetenekliydi ama benim kadar değildi, olamazdı.
Latika "Bu kadar süslenmen boşunaydı, Loya." dedi sessizce ve ona baktım.
"Haklısın, senin gibi olmalıydım değil mi? Baştan kaybedeceğimi kabullenmeliydim." dedim tatlı bir sesle. Onun yüzü ise bozulmuştu. Ardından geliyorlar sesiyle önüme bakmıştım.
İlk önce Larastka bayraklarını taşıyan atlılar gelmişti. Bayrakları kırmızı, beyaz ve siyahtı. Kırmızı zeminde Ayın üstünde kanatları açık siyah bir kuzgun vardı. Ardında ise beyaz atının üstünde Prens Jayce ve arkasında ekibi gelmişti. Kızıl kahve kıvırcık saçları, mavi gözleri ile klasik Larastka kibriyle karşımızdaydı. Prens kahverengi deri bir üst, kumaş pantolon tercih etmişti. Kılıcı belindeydi. Biraz yakından bakınca yüzünde morluklar vardı. Sanki kavgaya karışmış gibiydi. Atından inmişti ve dayım saygıyla başını eğmişti.
Dayım "Larastka Prensi, Azinkayt'a hoş geldiniz! Yeni evinizde mutlu olacağınıza inancım sonsuz." dedi ve Prens derin bir nefes aldı. Dayımın dediğine göre burada onu denetlemek amacıyla gönderilmişti ama asıl amaç Prens'i sürgün etmekti. Bunun için Azinkayt harika bir yerdi.
Prens "Hoş bulduk, Yönetici Dranil." dedi ve bizlere bakmıştı. Dayım ise gülümsemişti.
"Sizleri ailemle tanıştırayım. Eşim Saniy-Rakhi'iy Ostraye, oğlum Akila-Prasad'la Ostraye ve kızım Akila-Latika'la Ostraye. Kızımın yanındaki ise yeğenim ve manevi kızım, evlatlığım Yildaka-Loya'ka Mesta." dedi gururla ve dizlerimi hafif kırıp, saygıyla başımı eğmiştim.
"Tanıştığımıza memnun oldum." dedi sakin bir sesle ve Prens'e baktım.
"Sizinle bizzat ben ilgileneceğim, ekselansları. İsterseniz odalarınıza kadar eşlik edeyim. Yorulmuşsunuzdur." dedim.
"Harika olur! Akşam yemeğine kadar rahatsız edilmek istemiyorum." dedi ve onunla gitmiştim.
Yanımda yürürken oldukça sessiz ve düşünceliydi. Diğer Larastkalılar gibi böbürlenme huyu, ezme huyunu henüz görememiştim. Yüzündeki morlukların sebebini ise merak ediyordum. Direk sorsam ne olurdu? Sonuçta üstün birisi değildi. O da benim gibi bir insandı ve ondan ben sorumlu olduğuma göre sormamda bir sakınca görmüyordum.
"Prens Jayce..." dedim ve elini havaya kaldırdı.
Prens "Jayce demenden daha memnun olurum. Sürgündeki birisi için Prens diye saygı göstermek saçma geliyor. Sizli bizli konuşmana da gerek yok." dedi soğukça ve kendimi gülümsemeye zorladım. Sakin kalmalıydım. Hayatımda en sevmediğim şey sözümün kesilmesiydi.
"Peki, Jayce. Acaba sarayın hekimlerini yüzün için göndermemi ister misin?"
"Gerek yok! Basit bir sokak kavgasına karıştım ve bedelini ödedim."
"Ah pis varoşlar! Üzgünüm ama bazı serserilerin haddini henüz bildiremedik. Fakat sonunda dizginleyeceğimizden emin olabilirsin. Eğer bize o serserileri tarif edersen en uygun cezayı verebiliriz."
"Acaba bu varoş diye küçümsediğin insanların neden bu halde olduklarını düşündün mü, Loya? Şehri gizlice gezmek ve tanımak istedim. Fakat gördüğüm manzara içler acısıydı." dedi soğukça ve şaşırdım.
"Onların yaşamları gayet, iyi." diye mırıldandım ve güldü.
"Küçük bir pencereden bakmamanı tavsiye ederim. Bu saray mükemmel olabilir ama dışarısı çürürken, halk sefillik çekerken buranın mükemmel olması kimin umurunda ki? Hoş, ben burada gördüğümü Larastka'ya bildirsem umursamayacaklardır. Çünkü aynı anlayış hâkim." dedi ve şaşkınlığım daha da artmıştı.
"Ben böyle düşünmüyordum." dedim şaşkınca ve odasının önüne gelmiştik. Mavi gözleri benim üzerimdeydi. Bir Kuzeyliydi ve ciddiydi. Fakat onun karşısında ezilmeye niyetim yoktu. Cesur bir şekilde onun gözlerine bakıyordum. Beni şaşırtmış olsa bile karşısında ezilip, duramazdım.
"Madem benimle ilgilenen, benden sorumlu olan sen olacaksın bilmeni isterim. Sonuçta bu sarayda senden başka yakın olabileceğim var mı? Beni en iyi tanıyan sen olacaksın."
"Olabilir. İyi dinlenmeler, akşam yemeğinde görüşürüz." dedim ve yanından ayrıldım.
Jayce oldukça farklıydı ve neden sürgün edildiğini de anlıyordum. Farklı ve ilgi çekici düşünceleri vardı. Fakat saray gibi güç savaşlarının olduğu yere uymuyordu. Halkı önemsemek, tuhaftı. Dayımın düşüncesine göre halk birer basamaktı. O basamaklara doğru çıkarsan en zirvede olurdun ve onların efendisi olarak yönetirdin. Eğer onları önemsersen onlar senin üzerinden geçerdi ve senin efendin olurlardı. İstediğin sert yönetimi uygulayamazdın ve yumuşak olduğun için ezilirdin. Bu düşünce doğru gibi gelir iken Jayce'in birkaç cümlesi kafamı karıştırmış gibiydi. Ah, Jayce'in bu muhalif düşüncelerini umursamamalıydım. Sakin kalmak en güzeli olacaktı.
Odama giderken dayımın beni çağırdığını duymuştum. Odasına geldiğimde ise masasındaydı ve bana bakmıştı. Odası genişti. Kapının solunda büyük ceviz masası vardı. Masanın önünde yumuşak koltuklar konulmuştu. Duvarda kitaplarla beraber kendisi ve ailesi olarak bizlerin büyük resmi vardı. Hayalindeki gibi Ostraye Hanedanlığı'nın resmiydi bu. Eh, benim soyadım Ostraye değildi ama ona göre kesinlikle bu hanedanlığa aittim. Sağ koltuklarının ardında ise büyük bir balkon vardı. Dayım ara ara o balkonda şehri izler ve şarabını içerdi.
Koltuğa oturmuştum ve dayıma baktım. Kıvırcık siyah saçlı, kahverengi gözlü, çatık kaşlı ve sert yüz hatları olan bir adamdı. Askerlikten kalma bir alışkanlık olarak düzenli olarak sakal tıraşı olurdu. Sert Tiran diye adlandırıyorlardı ve dayım bu adın hakkını veriyordu. Kendi koyduğu kurallarla Azinkayt'ı yönetiyordu. Larastka'nın sömürü ülkeleri içinde en bereketli olandık ve en sorunlusuyduk. Fakat dayım gibi harika bir yönetici bu sorunları çözüyordu. Ona hayran olmamak elimde değildi.
"Evet, dayıcığım. Beni istemişsin." dedim ve koltuğunu arkasına yaslandı.
Dayım "Prens Jayce senin sorumluluğunda ve onun hakkında her şeyi bana aktaracaksın. Sarayımda olmasından memnun değilim ama dizginleri benim elimde olabilir. Sonuçta Larastka'nın gözden çıkardığı bir prens." dedi soğuk bir sesle.
"Açıkçası neden gözden çıkardıklarını ilk konuşmamızdan çözdüm. Prens oldukça muhalif birisi. Zamanımızın düşüncelerine uymayan bir yapısı var, dayı ve bu bizi zorlayabilir." dedim ve güldü.
"Loya, tatlı kızım. Muhalifler her daim susturulur, susturmasını bildik çünkü. Prens Jayce'de susturulacaktır. Belki de ileri zamanlarda onu kullanabiliriz ama şu an gözlemlemek istiyorum." dedi düşünceli bir sesle.
"Dikkatli olmanı öneririm."
"Uyarını ciddiye alacağım. Seni bile bu kadar düşündüren birisi ise göründüğünden daha fazlası. Yine de ondan korkmuyorum. Onu Azinkayt'ın büyülü güzellikleri ile uyuşturmak arzum." dedi ve tek kaşım kalktı.
"Nasıl?"
"Rakhi ile Prens için bir dans gecesi düzenleyeceğiz. Amacımız ülkemizin zenginliğini, gösterişini göstermek. Saraydaki dansçılar çok beceriksiz olduğu için dışarıdan bir dans ekibinin olması daha uygun olacaktır. Esla Tiyatrosu'na gitmeni ve baş dansçıyı seçmeni istiyorum." dedi ve gözlerim kısıldı.
"Sadece dans gecesi değil mi?" dedim ve dayım güldü.
"Prens Jayce, o baş dansçıyı arzularsa bir şey yapamam. İçgüdülere sözümü geçiremem. Gerçi uçkuruna düşkün birisi olmasını isterim böylece kafası daha çok dağılır."
"Dansçı bir fahişe ile hemen rezil olması hiç doğru olmaz." dedim huysuzca.
"Ne oldu, Loya? Kıskandın mı? Yoksa Prens'e göz mü koydun?" dedi ve gözlerim irileşti.
"Asla! O kibir budalası, soğuk Larastkalı ile ne işim olur?" dedim sinirle.
"Sakin ol, sakin ol Loya. Sen her daim daha iyilerine layıksın." dedi yumuşak bir sesle ve derin bir nefes aldım.
"Elbette, dayı. Daha iyilerine layığım. Şimdi izninle odama çekilmek istiyorum. Akşam yemeğinde sizlerle olamayacağım. Bu baş dansçı için tiyatroya gitmek istiyorum."
"Olur, olur. Tiyatroya giderken sivil askerlerle beraber yanına Prasad'ı da gelecek. O leş ortamlarda başına bir şey gelmesini istemiyorum."
"Peki!" dedim ve yanından ayrıldım.
Odama çekilmiştim. Dans gecesi için en uygun dansçıyı seçecektim. Dayıma yardımcı olmak hoşuma gidiyordu. Kendimce yardımcı oluyordum. Onun yanında yönetimi öğreniyordum. Bir gün ben burayı yönetecektim. Buna inanıyordum. Bunun için ise saray yönetimini iyice öğrenmem lazımdı ve dayım iyi bir öğretmendi. Sert ve soğuktu. Başarılıydı benim için.
Kendi yemeğimi yedikten hazırlanmıştım. Koyu mavi bir tunik ve siyah pantolon giymiştim. Belime kalın bir kemer bağlamıştım. Kemerime iki kısa kılıç yerleştirmiştim. Saçlarımı ise ördürmüştüm. Kadife mor pelerinimi üstüme almıştım. İşte hazırdım. Dışarı çıktığımda ise kuzenim Prasad karşımdaydı. Düşünceli ve soğuk bir yüz ifadesi vardı. Baygın bakan mavi gözleri, siyah kıvırcık saçları vardı. Onunla aram kız kardeşi Latika gibi değildi. Anlaşabiliyorduk ve beni seviyordu.
Prasad "Oldukça güzelsin, Loya." dedi ve gülümsedim.
"Bakan gözlerin güzelliği sayesinde güzelim, kuzen. Hadi, at arabasına binelim ve gidelim." dedim ve at arabasına binip, gitmiştik.
Tiyatro ise kalabalıktı. Çeşit çeşit insanlar gelmişti. Oldukça kalabalık bir alandı. Kalabalıklardan hoşlanmıyordum. Oldukça boğucu geliyordu. Prasad'ın koluna girmiştim ve bizim için ayrılan yere ulaşmaya çalışıyorduk. Esmer bir adam sayesinde kalabalıktan kurtulmuştuk. Onu tanımıştım elbette! Talayer'an Sumashd! Kendisi sarayla yakın temasları olan, oldukça varlıklı ve iyi mallar satan bir tüccardı. Kendisinden birçok defa Nizar ipeği ve takıları almıştım. Onu burada görmek şaşırtıcıydı. Neden diye sorduğum zaman canının sıkıldığını demişti.
Üçümüz beraber bize ayrılan yere gelmiştik. Hızla önümüze meyveler, tatlılar ve şerbetler konulmuştu. Yeşil üzümden bir parça almıştım. Oldukça lezzetliydi. Ortadaki alan ise daha boştu. Henüz bir gösteri başlamamıştı.
"Acaba bugün dans gösterisi olacak mı?" dedim ve Talayer gülümsedi.
Talayer "Evet, Leydi Loya. Gümüş Dansçı'nın dans gösterisi olacak." dedi gülümseyerek.
Prasad "Gümüş Dansşçı mı? Ah, onun oldukça yetenekli olduğunu duymuştum." dedi heyecanla ve ona baktım.
"Gümüş Dansçı denilen kızı bildiğine göre daha önce izlemişsin. Düşük seviyedeki kızları takip etmen, sana hiç yakışıyor mu?" dedim ve gözleri irileşmişti.
"Loya!"
Talayer "Leydim, oldukça kuralcısınız ama soylu bir erkeğinde ihtiyaçları var olduğunu unutuyorsunuz."
"Dayımın hoşlanmayacağı şeyler için kuzenimi uyarıyorum." dedim kibirle.
Prasad "Dayının bu zamana kadar yaptıklarını gerçek anlamda görseydin, benim gibi ona muhalif olurdun." dedi ve derin bir nefes aldım. Bir tüccarın yanında kendi babasını küçümsemesine müsaade edemezdim.
"Açıkçası dayıma hayranım! Böyle bir baban olduğu için şanslısın." dedim sertçe ama o omzunu silkmişti.
Talayer "Yönetici Dranil oldukça başarılı ve rüyası olan Ostraye Hanedanlığına ulaşmak üzere! Neden babanızı eleştirdiğinizi anlamıyorum." dedi ama gözlerindeki kurnaz ifadeden hoşlanmamıştım. Prasad'ın konuşmasına izin vererek dayımı kötü duruma sokamazdım.
"Babasını eleştirebilir ama ona gönülden bağlı. Baba ile oğul arasına kim girebilir ki?" dedim gülümseyerek ve Prasad'ı bakışlarımla susturmuştum. Talayer ise gülmüştü.
"Haklısınız, tatlı leydim. Baba ile oğul arasına hiçbir şey bence de giremez, girmemeli. Fakat yaşadığım deneyimlere göre bu dediğiniz ancak hayal oluyor." dedi ve davullar çalmaya başlamıştı.
İlk önce bir ayıyı oynatan bir adam gelmişti. Bu oldukça sıkıcıydı. Daha sonra başlarında kırmızı tüyler olan dansçılarla beraber başında siyah tüy bulunan bir kız gelmişti. Siyah tül etek ve yarım bir üstü vardı. Saçları ise beyaz ile sarı arasıydı. Oldukça ritme uygun dans ediyordu. Dans mitolojik bir hikâyeyi anlatıyordu. Azinkayt'ın en eski inancı olan Tanrıça Yasher ve Tanrı Arynad'ın tanışma hikayesiydi. İnanışa göre Tanrıça Yasher oldukça hırslıydı. Sertti ve istediğini elde etmek adına her şeyi yapardı. Tanrı Arynad ise ona göre daha bilgeydi ve yumuşaktı. İkisi bir göl kenarında tanışmışlardı. Tabii Tanrı Arnynad ilk başta onun Tanrıça Yasher olduğuna inanmamıştı ve Tanrıça bunu dansıyla ispatlamıştı. Bu dansı ile Tanrı Arynad'ı kendisine bağladığı gibi o da ona bağlanmıştı ve bir daha asla ayrılmadıkları söyleniyordu.
Açıkçası ben o iki yaratıcıya inanıp, inanmamak arasındaydım. Halkın bir kısmı hala inansa bile Larastka sayesinde çoğu kişi onlara sırtını dönmüştü. Larastka'ya göre yaratıcı yoktu. İnsanlar kendi kaderlerini kendileri belirlerdi. Eğer bir yaratıcı varsa insan yaşamına müdahale etmezdi çünkü insanı anlayabilecek kadar aşağıya inemezdi. Bu görüşlerini sömürdükleri ülkelere de yaymışlardı. Kısmen başarılı oldukları denilebilirdi.
Prasad "Oldukça büyüleyici!" dedi sakin bir sesle ve şarabını yudumladı.
"Kesinlikle! Yine de böylesine masalsı bir hikayeyi dansıyla canlandırması gereksizdi. Dayım duyarsa bunu yasaklar. Tiyatronun yöneticisini uyarmak lazım." dedim.
Talayer "Dansı sevmediniz mi, Leydim?" dedi bana bakarak.
"Hayır, sevdim ama dayım en son böyle mitolojik hikayelerin oyunlarını yasaklamıştı. Bildiğiniz gibi o da Larastkalılarla aynı düşüncede. İnsanlar kendi kaderini kendisi yazar." dedim umursamazca.
"Larastkalılar her şeyi çok biliyor!" dedi gülerek.
"Prasad, sence dans gecesi için bu Gümüş Dansçı uygun mu?"
Prasad "Kesinlikle! Şu dans ederken adımlarına, belini oynatmasına bakar mısın Loya? Saraydaki o aptal dansçılardan daha yetenekli olduğu kesin değil mi?"
"Fakat böyle inancı yansıtacak dans oyunlarından hoşlanmadım." diye mırıldandım.
Talayer "Ah, yapmayın! Böyle dans oyunlarını burada dansçılar seçmiyor, onları eğiten kişiler belirliyor. Üstelik bir dans gecesi olacak ise Gümüş Dansçı mükemmel bir seçim olmaz mı?" dedi ve siyah kurdelelerle dans eden kıza baktım. Oldukça yetenekli olduğu bir gerçekti ve dayımın istediği gibiydi.
Prasad "Eğer bu dans gecesine el atarsan babamın istediği gibi olur."
"Bilemiyorum! Prens Jayce'i kızdırırsa bunun sorumlusu ben olacağım. Dayımda bundan dolayı bana çok kızacak ve dayımı üzmek istemiyorum." dedim ve parmağımdaki yüzükle oynadım.
Talayer "Korkmayın, leydim. Kendisini bizzat tanıyorum ve onu uyarırım. Sözünüzden asla çıkmayacaktır." dedi kadife sesiyle. Gizli bir ikna çabası vardı.
"Bu dansçıyı nasıl tanıyor olduğunu merak ettim."
Prasad "Aptallaşma, Loya! Dansçının diğer kimliğini unutuyorsun. Talayer açıkçası senden de kimse kaçmıyor olmalı. Oldukça çapkınsın." dedi alaycı bir şekilde ve unuttuğum gerçek karşısında gözlerim irileşmiş, yanaklarım kızarmıştı. Ah, nasıl unutturdum? Tiyatroda çalışan dansçılar, oyuncular aynı zamanda birer fahişeydi. Azinkayt'ın değişmez bir kuralıydı ve bu bize Larastka'dan geçmişti. Şu Gümüş Dansçı denilen kızda bir fahişeydi ve Talayer gibi zengin tüccarların, asilleri memnun etmek üzere çalışıyordu.
Talayer "Elbette kaçmayacak, değil mi? Bir gün benimle olmanızı isterim, Efendi Prasad. Leydi Loya buna izin vermeyecektir ama Efendi Prasad'ın gerçek Esla'yı tanıması gerekir." dedi ve ona baktığımda umursamazca gülümsüyordu.
"Ah, yeter! Talayer bu Gümüş Dansçı denilen kızla yarın saraya gelmenizi istiyorum. Kendisi Prens Jayce için yapılacak dans gecesinde baş dansçı olacak fakat bunun dışında bir şey hayal etmesini istemiyorum. Gerçi yarın bunu ona bizzat ben diyeceğim." dedim sertçe.
Prasad "Gümüş Dansçı'nın geleceği ile oynuyorsun. Prens'in metresi olursa hayatı kurtulurdu." dedi ve ona sertçe baktım.
"Bir soylunun bir fahişe ile ne gibi bir beraberliği olabilir! O buradaki çöplüğünde rezilce çalışabilir ama sarayda sadece dansçıdır."
Talayer "Dediğinizi kendisine bizzat ileteceğim, leydim." dedi soğukça ve düşünceli gözleri dansçı kızdaydı. Bir ara kız bizden tarafa bakmıştı ama geri işine devam etmişti.
"Prasad, hadi gidelim. İyi eğlenceler, Talayer!" dedim ve Prasad ile oradan ayrıldık.
Saraya dönesiye kadar konuşmamıştık. Daha sonra kendi odama çekilmiştim. Saçlarımı açmış ve geceliğimi giymiştim. Yatağıma uzandığımda ise bugünden sonra oldukça farklı bir şeylerin olacağı hissine kapılmıştım. Prens Jayce'in varlığından dolayı olmalıydı. Azinkayt'a sürgün edilen ilk Larastkalıydı. Artık nasıl bir nefret kazandırmış ise böylesine bir son ona uygun görülmüştü. Oysa mantıklı konuşan birisiydi. Kendi düşünceleri vardı ama zamanın koşullarına uymuyordu. Belki zamanla değişirdi ve buradan giderdi. Fakat gözlerinde düşüncelerinin değişeceğine dair bir şey görememiştim.
Ah, bana ne! Neden onun durumunu düşünüyordum ki? Ben kendi kaderime odaklanmalıydım. Gelecekte ben Azinkayt yöneticisi olacaktım. Dayımdan aldığım mirasla iyi bir yönetici olacak, yönetecektim. Hırslı ve güçlü olacaktım. Larastka'ya boyun eğsem bile yönettikleri ülkeler içinde en güçlü olursam ve onların açığını bulursam, zamanla ben onları sömürürdüm. Neden olmasındı ki? Yaşattıklarını yaşayabilirlerdi.
Sabah kalkmış ve kahvaltımı etmiştim. Seçmiş olduğum yeşil elbisemi giymiştim.Saçlarımı açık bırakmıştım. Kendi çalışma odamda belgelerimi incelerken Rakhi'nin beni çağırdığını öğrenmiştim. Onun odasına geldiğimde saygıyla gülümsedim. Onun soğuk duruşu vardı. Koyu saçları, donuk mavi gözlere sahipti. Siyah korseli ve ağır işlemeleri olan bir elbise giymişti. Yanında kızı Latika vardı.
Rakhi "Prasad'ın dediğine göre baş dansçıyı seçmişsin, Loya." dedi ve başımla onayladım. Rakhi ile bir sorunum yok gibiydi. Bir anne şefkatini bana göstermişti ama asla kendi çocuklarının yanına sokmamıştı.
"Evet, efendim. Bugün onunla konuşacağım." dedim.
Latika "Umarım seviyesiz birisi değildir. Prens Jayce'i kızdıracak hareketlerde bulunmamalı."
Rakhi "Ben Loya'ya güveniyorum. Yalnız baş dansçıyı uyarman gereken bir konu var. Asla inançlara, ülkelerin durumuna yönelik bir dans sergilemeyecek. Larastka Prensi kızdırılmamalı."
"Kesinlikle! Bu benim aklımda ve bu yüzden kızı uyarımı yapacağım."
Latika "Acaba aşk konusunda bir dans nasıl olur? Aşk, insanları asla kızdırmaz." dedi hevesle.
"Olabilir." dedim sessizce.
Rakhi "Bu daha doğru bir seçim. Aferin, Latika! Hatta seçilecek dans şarkısını sen seçebilirsin kızım."
Latika "Memnuniyetle! Bildiğin gibi anne, şarkılardan çok daha iyi anlıyorum ama bu tek anladığım konu değil." dedi ve kibirle beni süzdü.
"Olması gereken bu, değil mi?" dedim.
"Terbiyesizleşme!"
Rakhi "Kavga etmenizin zamanı değil, kızlar. Sizler ailemizi temsil ediyorsunuz ve aranızdaki meselelerle bizi küçük düşüremezsiniz." dedi sertçe.
"Özür dilerim. Odadan çıkabilir miyim?" dedim.
"Elbette!" dedi ve oradan ayrıldım.
Kendi çalışma odama geçmiştim. Dans gecesi için neler olabileceğini planlarken tüccar Talayer ve yanında dansçı kızın geldiğini bildirmişlerdi. Gelsinler dediğim zaman karşımdaydılar. Talayer Nizarlı giyimindeydi. Kahverengi pantolon, uzun turuncu bir ceket, içinde beyaz gömlekti. Belinde ise hançerler ve kılıcı vardı. Yanındaki kız ise dün gece ile alakası yoktu. Oldukça düz bir mavi elbise giymişti. Saçları tek örgüyle toplanmıştı. Beyaz tenliydi ve minyondu. Yeşil gözleri ise benim üzerimdeydi. Bakışlarından hoşlanmadığım ise bir gerçekti. Bu kadar küstah bakmasından memnun değildim.
"Küstah bakışlarını üzerimden çekecek misin, dansçı?" dedim sertçe ve bakışları yerdeydi.
Talayer "Ah, Loya! Gümüş Dansçı'yı oldukça yanlış anladın." dedi yumuşak bir sesle.
"Onu anlamak derdim değil, Talayer. O kim ki, ben onu anlayacağım? O bir dansçı, oyuncu ve ben bir soyluyum, geleceğin hükümdarıyım. Karşımdaki tavırlarına dikkat etmesi onun yararına olur. İsmin ne senin?" dedim soğukça ve kız bana tekrardan baktı. Oldukça soğuk ve hissizdi.
Kız "Ayashri!" dedi soğukça.
"Ayashri. Bir dansçıya göre oldukça soylu ve asil bir ismin var. Tanrıça Yasher'e Tanrı Arynad tarafından verilen bir isim. Bunu biliyor musun?"
"Evet, annem anlatmıştı." dedi ve güldüm.
"Bir soysuza göre ne çok şey biliyormuşsun!" dedim alaycı bir şekilde.
Talayer "Leydi Loya, Ayashri basit bir kız değil. Oldukça öğrenmeye hevesli birisi." dedi ve gözlerimi devirdim.
"Basit değil mi? Yaptığı mesleğe bakar mısın, Talayer? Senin yatağında da bu kadar hevesli olduğu için mi karşımda onu koruyorsun?" dedim ve Ayashri ellerini sıkarken Talayer'e sertçe bakmıştı. O ise ona yaramaz bir ifadeyle gülümsemişti.
"Üzgünüm, tatlım sadece Leydi Loya seni nasıl tanıdığımı merak etmişti."
Ayashri "Bence burada iş konuşalım! Daha fazlasını değil."
"Akıllı kızmışsın. Prens Jayce için bir dans gecesi düzenlenecek ve sen baş dansçısın. Dansın aşk üzerine olacak. Prens'e asla inançlar, ülkelerin durumu üzerinden bir gösteri yapmayacaksın. Sarayın dansçıları veya kendi arkadaşlarınla dans etmen konusunda serbestsin. Kıyafetlerin ise bizden olacak. Prens Jayce sunacağın dansa güveniyorum. Dün gece oldukça iyiydin." dedim.
"Memnuniyetle kabul ediyorum, Leydi Loya."
"Fakat aklına sakın Prens'in metresi olacağım diye düşünceler gelmesin. Tek görevin dans ve eğlence olacak. Bu konuda seni sertçe uyarıyorum. Sizin gibiler yükselmek ve rahat bir yaşam için bedenlerini satıyorlar. Zengin ve aptal erkekler de sizleri kullanıyorlar. Üzücü bir durum ama Prens Jayce ile aranda bir şey olmayacak."
"Anladım."
"Para konusunda hiçbir derdin olmasın. Oldukça iyi bir kazancın olacak."
Talayer "Sana anlattığım gibi gördün mü, Ayashri?" dedi ve Ayashri ona baktı.
Ayashri "Fazlasıyla! İzninizle saraydaki dansçılarla görüşebilir miyim?"
"Elbette! Şimdi gidebilirsin, dansçı." dedim ve ikisi gitmişlerdi.
Ben ise arkama yaslandım. Oldukça iyi bir iş çıkarmıştım. Dayımı memnun etmiştim. Bana verdiği işi harika bir şekilde halletmiştim. Bu dans gecesi harika olacaktı! Fakat içimde tuhaf bir his vardı. Özellikle Ayashri denilen o kızdan hoşlanmamıştım. Tuhaf ve rahatsız ediciydi. Her neyse basit bir kızdı. Bana ne zararı dokunabilirdi ki?
☯️
Prasad
Dranil
Rakhi
Latika
Talayer
☯️
☯️Loya'yı nasıl buldunuz? İlk izlenimleriniz ne?
☯️Sarayı nasıl buldunuz?
☯️Prens Jayce için düşünceleriniz ne? Sizce Azinkayt onun için nasıl olacak?
☯️Dans gecesi nasıl olacaktır?
Bir dahaki bölüm Jayce den olacaktır. Sevgilerle!
Jayce
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top