Ruh Eşi◑
◑BÖLÜMÜ OYLARSANIZ VE YORUMLARSANIZ SEVİNİRİM!
EĞER GÜNCELLEME BİLDİRİMİ GELMİYORSA KÜTÜPHANEDEN ÇIKARIP, BİR DAHA EKLEYİN VEYA BENİ TAKİP EDİN.
Bölüm Şarkısı: Bruno Mars - Talking to the Moon
Yayınlanma Tarihi: 15.08.2019 (23:42)
Aşağıda Aiden, Kaisra var.
İyi Okumalar!
◑
Larastka Krallığı - Kantre - Ulu Saray
Talayer
Sıcak çay ve kurabiye ikilisine bayılıyordum. Ayashri ve diğerleri ile beraber yiyor, sohbet ediyorduk. Dondurucu bir Kantre gününde bu şekilde vakit geçirmek güzeldi. Kantre'de sayılı günlerimiz kalmıştı. Bir an önce bu buz topraklarından gitmek istiyordum. Sıcaklığa hasret kalmıştım. Ömrüm boyunca bana yetecek kar gördüğüme inanıyordum. Güney, bizim evimizdi. Sıcaklığın insanıydık ve soğuk bize iyi gelmiyordu.
Ayashri Miriam'in dediği bir şeye gülmüştü. Şükürler olsun ki, durumunda herhangi bir sıkıntı yoktu. Bir an için gerçekten bebeği kaybedeceğimizi düşünmüştüm. Rahat bir hamilelik geçirmeliydi ve bunun için bizim Kantre'den gitmemiz lazımdı. Burada kaldığımız sürece rahatlık yoktu ama tatlı kralımız misafirperverliğini daha fazla göstermek adına bizi burada tutuyordu. İstediklerimizi vermediği sürece burada olacağımız açıktı.
Adag "Yönetici Enrico siz ne zaman buradan gideceksiniz?" dedi ve Enrico ikinci bardak çay doldurmuştu. Çayın kokusu etrafa yayılmıştı. Melisa çayıydı. Gerginliği alırdı ve rahatlatırdı.
Enrico "Hazırlıklarımız tamamlandığı zaman gideceğiz, burada ne kadar fazla kalırsak o kadar zararlı oluyor." dedi ve çayını yudumlamıştı.
Miriam "Kral'ın bizden istediğini gerçekleştirdik, diz çöktük. Görevimizi yerine getirdiğimize göre gitmemiz en doğrusu olacak."
Misha "Bizde ise olayları biliyorsunuz. Kaç gündür rapor yazacağım diye uykusuz kaldım. Umarım Kral ve Kraliçe onaylar." dedi ve ellerine bakmıştı.
Adag "Seni yalnız bırakmışım gibi konuşuyorsun, alınıyorum sevgilim. Talayer ve Ayashri, kelimelerdeki gücümüzü bildiği için bunu bizden istediler." dedi ve Misha'nın elini tutup, öpmüştü. Misha ise ona cilveyle gülümsemişti.
Ayashri "Nasıl yenilikler yapacağımıza dair bir rapor hazırlamak, Kral'ı ikna edeceğini düşündüm. En azından samimiyetimizi görmüş olur."
Enrico "Kral, Azinkayt'ın halini görmüş iken buna yanaşmaması mantıklı değil."
"Kral, olaylara kişisel duyguları ile yaklaşıyor Enrico. Eğer Azinkayt'ın başka yöneticileri olsaydı ve bunu isteseydi, seve seve onaylardı." dedim.
Miriam "Küçük bir ülkeyi kendisine tehdit olarak görmesi, komik veya sizin yapacaklarınız onu korkutacak kadar ciddi bir tehditsiniz." dedi ve Ayashri gülümsemişti.
Ayashri "Kral, böyle düşünüyorsa bunu övgü olarak görürüm. Benim amacım Larastkalılar gibi kirli değil. Ben halkımın huzurlu yaşamasını istiyorum ve bunun için her şeyi yaparım."
Enrico gülerek "Halkın için her şeye yapmaya hazır olduğun çok açık, değil mi? Belki de Kral'ın senden ve Talayer'den çekinmesinin nedeni budur. Bir kere asi olmak, karşı gelmek nedir biliyorsun." dedi ve minik kurabiyelerden bir tane almıştı.
"Asi olmayı biliyoruz, birilerine karşı ayaklanmak nedir farkındayız ama mantıklı olmalı. Sırf bize kızıyor diye halkını kendisine küstürmemeli. Bizler öldükten sonra bizden sonra gelecek olanlar da ona karşı çıkabilir. O zaman ne yapacak?" dedim.
Misha "Ana Kraliçe Kaisra, en azından bizden yana değil mi?" dedi ve bana baktı.
"Elbette bizden yana olacak. Sarayda iki ayrı güç var ve asla birleşmeyecek olan iki güç bu. Bunu değerlendirmeseydim bugün daha zor olurdu işimiz."
"Açıkçası Kraliçe Loya'da beni şaşırttı. Kendi ülkesinin halini umursamadı, gerçekten Dranil'in yeğeni olduğunu gösterdi. O, Dranil'in kızı."
Ayashri "Misha, ben ona kızmıyorum çünkü o Larastka Kraliçesi oldu. Ülkesini düşünmeli ve Kral ile ters düşerse ülkesi adına iyi olmayacaktır. Sadece canımı sıkan şu hak etme sözü oldu ama bunun dışında bir şey olduğu yok."
"Sevgilim bizde hakkedeceğiz, göreceksin." dedim ve Ayashri bana yumuşak bir gülümsemeyle baktı.
"Hak etmek için çabalayacağız. Çocuklarımız, torunlarımız daha iyi bir gelecekte yaşamayı hakkediyorlar."
Enrico "Sizler bir şeyler yapabilirseniz, her şey değişebilir. Tüm kıtanın geleceği yaşanacaklara bağlı. Zor zamanlardan geçiriyoruz."
"Zor zamanlar geçiriyor olabiliriz ama bunu aşacak gücü kalbimizde, çevremizdeki insanlarda bulabiliriz Enrico. Mesela babamın kaybında kendimde hiç değildim ama Talayer'in bana olan desteği çok iyi geldi. O zaman doğru insanın yanında olduğumu anlamıştım."
Miriam "Kız kardeşin Yamuna ile konuşmuşluğum oldu ve çok farklısınız, Ayashri. Buna çok şaşırdım."
Misha "Kardeşler birbirilerine benzemek zorunda değiller. Ben ve ablamda çok farklıyızdır. Mesela ben daha hareketliyimdir, direk lafımı çekinmeden söylerim ama o biraz sinsidir. Gerçek niyetini saklar, iki yüzlü bir şekilde oynar ve istediğini alır. Sonra ise nankörlükle karşısındakine saldırır."
"O zaman sana göre Kral Jayce'in ablanı hükümdar ilan etmesi ve sınırlarına asker vermesi, hata."
"Evet, bu bir hata veya değil. Larastkalılar da içten pazarlıklılar. Zaman umarım haklı çıkarmaz ve ablam ona uzatılan yardım elini ısırmaz."
"Latafah'ı biliyoruz, Misha. En uygun anda Jayce'e saldıracaktır. Annesinden ne gördü ise onu yapacak." dedim.
Ayashri "Jayce'i de biliyoruz, Talayer. O da en uygun anda Latafah'ı ortadan kaldırır. Belki de en doğru olan ikisini karşı karşıya getirmektir."
Omzumu silkerek "Ne halleri varsa görsünler, beni ilgilendirmiyor." dedim ve sohbetimizin konusu değişmişti.
Akşam yemeğini ise saray dışında yemeği tercih etmiştik. Kar yağmıyordu ve bunu değerlendirmeliydik. At arabasından inmiş ve sokağı yürüyorduk. Yol, kardan arınmıştı. Dükkanlar ise canlıydı. İnsanlar tezgahlarını doldurmuşlardı ve satmak için çabalıyorlardı. İnsanlar ise akşam indirimi olduğu için daha çok ilgiliydi. Ayashri ile beraber bizde alışveriş yapmıştık. Birkaç takı seti, kumaşlar almıştık.
Yemek için lokantaya oturmuştuk. Masanın deniz ürünleri ile donatılmasını istemiştim. Farklı tatlar denemeliydik. Sürekli olarak baharatlı şeyler yiyemezdik. Ayashri de merak ediyordu. Değişik şeyler denemek kimi zaman güzeldi. Kantre'de de bu lokantanın deniz ürünlerini iyi hazırladığını duymuş iken sevgilimle gitmemezlik yapamazdım. Ayrıca gergin saray ortamından kopmamız lazımdı. Ulu Saray, boğucu geliyordu. Kaos her tarafa yayılmıştı ve insanların hırslarını körükleyerek besleniyordu. Hırs doğru kullanıldığı zaman iyi bir şeydi.Kontrolsüz hırs ise ölüme götürürdü. Ben kendi hırsımı kontrol ettiğimi biliyordum yoksa bu zamana kadar çoktan ölmüş olurdum.
Masamıza istediklerimiz gelmişti. Salatalarımız, mezelerimiz ve ana yemeklerimiz servis edilmişti. Levrek tercih etmiştim, Aya ise somon dilimi yiyordu. İçecek olarak benim biram vardı ama Ayashri ona zarar vermeyecek bir içki tercih etmişti. Yemekten memnun gözüküyordu. Farklı konular hakkında konuşuyorduk.
Birinin uzaktan Talayer demesiyle kafamı kaldırdığımda Jayce'in kuzeni Aiden'i görmüştüm. Burada görmek, tuhaftı. Saraydaki eğlencelerin vazgeçilmez ismi olmuştu. Bekar, genç leydilerin kalplerini çalmakta ustaydı. Tatlı flörtler ediyor, danslar ediyordu. Teyzesi için mi çalışıyordu yoksa kuzeni Jayce için mi, emin değildim. Jayce'e yakındı açıkçası ama güvenebilir miydi bilemiyordum. Bu Jayce'in meselesiydi zaten.
Aiden masamıza oturmuştu ve kendisi de sipariş vermişti. Pirinç şarabı ile çipura tercih etmişti. Yemeği gelesiye kadar bizim mezelerimiz ve salatalarımızla atıştırmıştı. Yemeği ve içkisi geldiğinde ise mutlu olmuştu. Keyifle yiyordu.
Aiden balığını keserken "Demek ki bu akşam tek sıkılan ben değilim. Buna sevindim." dedi ve çatalındaki parçayı ağzına atmıştı.
"Bunalmıştık ve Kantre'nin akşam güzelliğinin tadını çıkarmak istedik. Akşam yemeğinde varlığımız veya yokluğumuz aynı değil mi?" dedim.
Gülerek "Kendini çok hafife alıyorsun, dostum. Yokluğunuz kesinlikle fark ediliyor." dedi.
Ayashri bardağını içtikten sonra "Sizin de yokluğunuz hemen fark edilecek." dedi ve Aiden omzunu silkti.
"Açıkçası saraydan ayrılmam iyi olmuş. Yani sürgüne gönderilmemden bahsediyorum. Saray dışındaki hayatı tanıdım ve saray şimdi beni boğuyor."
"O zaman tekrardan gitmen yakındır." dedim ve yosun salatasını tatmıştım.
Kafasını iki yana sallayarak "Pek mümkün değil. Bu sarayın bana ihtiyacı var. Jayce, o sarayda tek başına iken gitmem mümkün değil." dedi.
"Eh, başına geleni çekeceksin. Belki seni buraya bağlayan genç bir leydi olur, Aiden." dedim ve Ayashri gülmüştü.
Ayashri "Aşkı düşünmüyordur belki niye böyle dedin ki?" dedi gülerek.
Aiden "Sizin gibi evli, mutlu olmayı ben de isterim ama doğru insan olmalı. Benim gibi geçimsiz birisi için uyumlu insanı bulmak zor. Hem ben böyle mutluyum!"
"O zaman kimse karışamaz. Gerçi Ana Kraliçe kendi menfaatleri için bunu yapabilir. Zira çıkarlar uğruna evlilikler çok oluyor."
"Teyzem bunu yapar mı, emin değilim. Kendisi de çıkarlar üzerine bir evlilik yapmıştı ve sonucu gördük. Kral, onu sevmedi ve teyzem de onu hiç sevmedi. Birbirilerini sürekli suçladılar ve kendi çocuklarını da bu evlilikte mutsuz ettiler. Teyzem, Kral'a göre devlette daha çok söz sahibi oldu ama anneliğini bir kenara bıraktı. Kral ise devlette geri planda kaldı ama babalığını daha çok öne çıkardı."
"Prens Arnav ve Kral Jayce için üzücü." dedim ve biramı yudumladım.
Ayashri düşünceli bir şekilde "Jayce'in neden annesini sürekli suçladığı açık. Anne sevgisi görmemiş bir çocuk olmak kadar zor bir şey yok." dedi.
"Bir yanı bu sevgiden eksik kalacak. Bu saf sevgiden mahrum kalmak, kötü. Bu hayat keşke herkese adil davranabilseydi."
Aiden "Teyzem böyle bir kadın olmak zorunda değildi ama yaşadığı hayat onu bu hale getirdi. Dayım anlatırdı. Teyzem genç bir kız iken çok neşeli, cana yakın birisiymiş. Hayat dolu birisi anlayacağınız. Tıpkı Loya gibi! Fakat Kral Ahmar ile evlenmek yıldan yıla onu çürütmüş."
"Nasıl?"
"Kral sevgili teyzemden pek hoşnut değildi. Ben bile bunları net hatırlıyorum. Sürekli bir iğneleme, aşağılama peşindeydi. Sürekli böyle bir insanla ömür geçirdiğinizi düşünün. Elbette onun bu hale gelmesi, normal."
Ayashri "Lord Richard tüm bunların sorumlusu. Kendisini kurtarmak adına kendi kızının hayatını mahvetti." dedi ve Aiden gülümsemişti.
"Dedem bunu yaptı ve pişman olduğunu sanmıyorum. Ülkenin en zengin adamı olarak öldü ama bir hayatı harcadığı ortada. Üstelik size bir şey söyleyeyim mi?"
"Elbette!" dedim.
"Teyzem de annem gibi sıradan birisiyle evlenmek istemiş hatta kaçacakmış. Fakat adamın korkaklığı yüzünden kaçamamış." dedi ve şaşırdım.
"Ana Kraliçe Kaisra, her şeyi bırakıp kaçacak mıydı?" dedim ve Aiden kafasını salladı. Düşünceli mavi gözleri tabaktaydı.
"Evet, bunu yapacakmış ama adam gelmemiş, korkak davranmış. Aşkına sahip çıkamamış ve teyzemde onun için verilen karara boyun eğip, Kral Ahmar ile evlenmek zorunda kalmış. Dayım teyzemin kendi canına kıymaması için zor sakinleştirmiş."
Ayashri "Ana Kraliçe'nin bu yaşadıklarını Jayce bilmiyor mu? Oldukça üzücü ve zor bir hayat bu. Annesinin ona ilgi göstermemesi hoş değil ama annesinin de yaşamı fırtınalarla geçmiş." dedi. Bakışlarında Kaisra'ya üzüldüğünü anlıyordum.
"Leydi Kaisra ile tanışmak isterdim." dedim.
Aiden "Onunla tanışmamız mümkün değil, Talayer. Hayat onu öldürdü ve yerine Kraliçe Kaisra geldi."
"Peki o adama ne olmuş? Bir izi var mı?"
Omzunu silkerek "Bilmiyorum." dedi ve bir lokma yemişti.
Ayashri "Zor bir hayat ve birçok kişi etkilenmiş. Kraliçe'nin kendi çocukları bile bundan nasibini almışlar." dedi ve Aiden Ayashri'ye bakmıştı.
"Ayashri, senin de bir seçimin birçok insanı etkiledi. Jayce'i seçmedin."
"Bunun olumsuz bir etki olduğunu sanmıyorum. Ben yaptığım seçimden memnunum. Ülkem ve Jayce arasında kaldım, doğru. Jayce benimle beraber kaçmak istedi. Mutlu, huzurlu bir hayat ama ben ülkem bu halde iken bunu yapamazdım. İçim acısa bile ülkemi tercih ettim. Benim yerimde kim olsaydı bunu yapardı. Ülke, her şeyden üstün gelir. Aşktan bile!"
Arkama yaslanmış "Üstelik Jayce ve Ayashri'nin ilişkisinde bir gelecek yoktu. Jayce, Ayashri ile beraber iken bile Loya ile samimiydi. Farklı bakış açıları da vardı, Aiden." dedim ve Aiden güldü.
Aiden "Senin için çok zor olmuştur, Talayer. Sevdiğin kadının başka birisini gözünün önünde sevmesi, acı çekmene neden olmuştur." dedi ve Ayashri ile bakıştım.
"Beni en çok üzen şey Aya'nın üzülmesiydi. Jayce için üzüldüğünü gördükçe inan bana, zorlanıyordum ama geçti. Artık o benimle ve biz beraber mutluyuz. Ruh eşim olduğuna inanıyorum. Herkesten önce bana güvenen o, benim eksik yanlarımı tamamlayan o ve beni ben yapan o."
"Aşkın tanımı da bu bana göre. Eksik yanların tamamlanacak, herkesten önce o kişi sana güvenecek ve seni sen yapacak."
Ayashri gülümseyerek "Talayer sayesinde ben de tamamlandım. Seni seviyorum." dedi ve kadehimi ona doğru kaldırmıştım.
"Seni seviyorum, Dara." dedim ve içkimi içmiştim.
Lokantadan üçümüz beraber ayrılmıştık. Aiden ile sohbet etmek keyifli olmuştu ama dikkatli edilmesi gerektiğinin düşüncesindeydim. Bu akşamki konuşmaları bile anlatabilirdi ama sorun yoktu. Sonuçta ters bir şey dememiştik. Arkadaşlığın göstergesi olarak onu Esla'ya da davet etmiştik. Aiden ise vaktim olursa neden olmasın demişti.
Yatak odamıza geçtiğimizde ise Ayashri yorgundu. İlaçlarını almıştı ve yatağa yatmıştı. Ben ise şömineyi kontrol ettikten sonra yanına gelebilmiştim. Aya'nın eli karnındaydı. Gözleri tavandaydı ve düşünüyordu.
Ayashri "Sence bebek kız mı olacak yoksa erkek mi?" dedi ve güldüm.
"Kız veya erkek, ne fark eder? Sonuçta bizim evladımız olacak. Önemli olan bu. Cinsiyeti fark etmiyor." dedim ve bana baktı.
"Bunu biliyorum." dedi ve yanağımı öpmüştü.
"Peki sen ne hissediyorsun?"
"Bir kız. Bir kızımız olacak." dedi heyecanla.
"Koca kıtaya bir Ayashri yetmemişti, ikincisi olacak öyle mi? Tanrılar bizi cezalandırmış!" dedim ve Ayashri yumruk atmıştı.
"Dalga geçme!"
"Sana benzeyen bir kızımız olsun, itirazım yok. Tamamen sana benzesin. Saçları, bakışı, hayata karşı dimdik inatçı duruşu." dedim ve saçlarından öptüm.
"Annemin de bugünleri görmesini isterdim, babamın da. Bu konuda hayalleri vardı. Annem torunu için kıyafetler dikecek iken babam ona oyuncaklar yapacaktı. Ama şimdi hep birer hayalden ibaret kaldı." dedi ve iç çekmişti. Tatlı hayallerin acı gerçekler karşısında zayıf kalması üzücüydü ama yapacak bir şey yoktu.
"Onların kaderi de böyleymiş, Aya."
"Çaresiz kaldım, güçsüz kaldım ve onları kaybettim. Onlar böyle bir kaderi hakketmiyordu. Babamın Jayce'in hastalıklı takıntısı yüzünden kaybettim, annem ise beni korumak için kendisini Dranil'e feda etti."
"Şöyle düşün, ikisi de kendilerine en uygun ölümle bu hayattan ayrıldılar. Annen seni çok seviyordu ve seni korur iken öldü. Baban ise ailesi için her şeyi yapardı ve ailesi uğruna öldü."
"Şimdi ise beni izliyorlar, biliyorum. Onları gururlandırmak istiyorum ve öldüğüm zaman ruhum karşılarına çıktığında başım eğik olmamalı."
"Göreceksin, küçük yaseminim. Biz birlikte çok güzel şeyler başracağız.Sen her daim onları gururlandıracaksın." dedim ve Ayashri bana sarılmıştı. Yaşlarını tenimde hissetmiştim, saçlarını öpmüştüm. Saçlarını okşarken o uyuyakalmıştı. Ben ise onun saçlarını okşarken uykuya kendimi bırakmıştım.
Sabah ise erken kalkmıştık. Kahvaltıdan sonra meclis toplantısı için hazırlanmıştık. Ayashri kendisine ayrı bir önem veriyordu. Sade giyiniyordu ama kendisinin dikkat çekilmesini istiyordu. Bana göre başarıyordu. Benzersiz saçlara sahipti. Minyondu, sesi dikkat çekiciydi. Yüz ifadesini iyi kullanıyordu. Sonuçta oyuncuydu. Sahte bir ifadeyi karşısındaki kişiye gerçek ifadesiymiş gibi aktırabilirdi. Gerçi diz çökme töreninde bunu yapamamıştı. Çünkü öfkesini kontrol edememişti. Ah, şu öfkesini kontrol edebilse her şey o kadar iyi olacaktı ki! Yıllar geçtikçe olacağına inanmaktan başka çarem yoktu.
Örgülerini tamamladıktan sonra odadan elele tutuşarak çıkmıştık. Ayrıca yanımıza Misha ile Adag'a yazdırdığımız rapor vardı. Bu toplantı sonrası Jayce'e ve Loya'ya kendimizi açık açık ifade ettirmeyi umuyordum. Bir şekilde odalarına girmeliydim. Buradan gitmemiz lazımdı ama istediğimizi almadan gitmeyeceğimiz açıktı. Yenilikleri yapma hakkımız verilirse hemen giderdim. Arkama bile bakmazdım. Bir daha uğramayacağım bu sarayda yeterince kalmıştım. Evim beni çağırıyordu ve yapılacak çok iş var iken burada oyalanmak zaman kaybıydı.
Diğer ülkeler kendileri için bir şeyler istemişti ve Jayce ikili oynamıştı. Ne evet ne hayır diyordu. Kendisi için şartlar öne sürüyordu. İstekleri vermemek için yapıyordu bunu ve başarılıydı. İstenen şeyden insanlar pişman oluyor, geri dönüyorlardı. Kraliçe Anita, ülkesi için para yardımı istemişti ama Jayce ile Loya bunun karşılığını fazlasıyla isteyince yaşlı kadın öfkeyle yerine geçmişti. Yanımızda homurdanıp, duruyordu. Sıra bize geldiğinde ise karşılarına çıkmıştık.
Ben yine aynı şeyi istemiştim. Loya'nın gözleri bendeydi ve dikkatliydi. Ayashri raporu önlerine bırakmıştı. Jayce elindeki kitapçığa göz gezdirmişti. Daha sonra kitapçığı ayaklarımın dibine umursamazca fırlatmıştı. Kağıtlar yere dağılırken Jayce'in yüzü donuktu. Ben ise sakin kalabilmek adına derin bir nefes aldım. Hataya hata ile karşılık verilince işler büyürdü, gereksiz bir inat olurdu. Bu inadın bedelini ise her iki taraf öderdi.
Kaisra yerdeki kağıtlara bakarak "Toplayıp bana getirebilir misiniz?" dedi ve Ayashri sakince toplamıştı.
Jayce "Bakmaya değer bir şey göremedim, anne. Azinkayt şu anki haliyle iyi durumda." dedi ve gülümsedim. Alaycı bir gülüştü ama olsundu.
"Kral Jayce, insanların sefaletini gördüğünüz için ekmekler dağıtan sizdiniz. Ne zamandır kalbiniz o insanlara taşlaştı?" dedim ve Ayashri raporu Kaisra'ya vermişti. Daha sonra yanıma gelmişti.
Ayashri "Yenilikler yapınca insanların yaşam kalitesi yükselecek, bir devlet kalkınmış olacak. Bunu gözden kaçırıyorsunuz." dedi ve Loya Jayce'e sakince bakmıştı.
Kaisra rapora bakarken "Ben hala bu yeniliklerin yapılmasından yanayım. İncelenmeden ret edilmesi çok saçma! Azinkayt ne kadar kalkınırsa, ne kadar zenginleşirse Larastka hazinesine o kadar çok katkı sağlayacak. Altınlar artacak, Jayce." dedi ve oğluna bakmıştı.
Loya "Peki Azinkayt insanları bunun kıymetini bilecek mi? Dayım onları mükemmel yönettiğine inanırdı ama sonucu ortada. Öldüğü zaman sevindiler! Belki de Ayashri'ye daha iyi bir örnek vereyim. Komutan Abshek! Bir halk kahramanıydı, insanlar onun peşinden gitmek için delirirmiş. Fakat öldüğü zaman yapayalnızdı. Onu çok seven halk neredeydi?"
Ayashri "Dayınız Dranil ile bizi bir tutmanız, komik değil mi? Komutan Abshek'i destekleyen halk cahil bir halktı. Korkan bir halk. Eğer cehaleti yenersek bu halk yöneticileri ihanet etmeyecektir. Cehalet, beyni köreltir." dedi. Bunu der iken Loya'dan bakışlarını kaçırmıyordu. Genç Kraliçe ise ondan kaçırmıyordu.
"Halkların nankörlüğünü cehalete mi bağlıyorsun? Halk bir küçük bir çocuktur, sürekli ilgi ister. Ona daha iyi ilgi gösterenin peşinden gider."
Ayashri gülümseyerek "Halkın annesi herkes olamaz. Gerçek bir anne çocuğunu ne istediğini bilir. Bir başkasına emanet etmez ve çocuk annesinin verdikleri ile yetinmeyi öğrenir. Sizin dediğiniz ise bir bakıcının veya bir üvey annenin yapacağı şeyler." dedi ve Loya Ayashri'nin bu dediklerine bozulmuştu.
Jayce "Çok ısrarcısınız ama dedikleriniz imkansız şeyler."
"Neden imkansız olsun? Bırakın, yapalım ve imkansız mı değil mi görelim." dedim.
"Beni kışkırtman anlamsız, Talayer. Bu tuzağa düşmem, büyüdüm."
"Büyümek, olgunlaşmak hemen olacak bir şey değildir ekselansları! İnsanlar yıl yıl büyür, bu büyüme insan ölünceye dek devam eder." dedim ve Jayce ofladı. İnat etmemizden memnun değildi. Başından kolayca savamamıştı. İnat ettikçe o da inat ediyordu.
Kaisra "Bir kral olarak kişisel duygularının esirinde kalıyorsun, oğlum. Gözlerini aç ve gör. Sana neler yapacaklarını sunmuşlar iken okumadan ret etmen, sana yakışmıyor."
Loya "Jayce, mantıklı bir kral. Kişisel duygularının etkisinde kalan birisi var ama o Jayce değil." dedi ve Kaisra gözlerini kısarak Loya'ya bakmıştı.
"Bakıyorum Jayce'i de kendine çabuk benzetmişsin. Duygularınızın, hırslarınızın esiri olmuşsunuz. Sizden gizlileri yok ve siz küçük bir ülkeden korkuyorsunuz."
"Korku değil, önlem bu. Yazılanları görüyoruz ama akıllarından neler geçtiğini biliyor muyuz? Bu yazdıkları kelimelerin ardındaki gerçeğin devamını onlar görüyor. Lütfen, bu ülkenin Ana Kraliçesi olacak şekilde davranın."
Jayce "Loya gibi düşünüyorum. Yapılacakların devamını onlar biliyor ve ben bunu görebiliyorum. Gördüğüm şeyden ise memnun değilim."
Ayashri "Keşke Esla'daki Prens Jayce olarak düşünebilseniz, Kral. Halka yardım elini uzatabilseniz ama bunu yapamayacağınız açık. Onlara nasıl baktığınızı şimdi hatırladım. Küçümseyen bakışlarınız vardı. Leydi Loya ile geziyordunuz, uzaktan görmüştüm. Halka olan küçümseyici bakışlarınız içimi yaralamıştı."
"Herkese mesafeli olmayı severim, bunu bilmiyor muydun? Yardımlarım olmalıydı ama fazla yüz verirsem benden daha fazlasını isterlerdi."
"O zaman bırakın, biz verelim. O insanlar sefalete mahkum olmamalılar. Küçücük çocuklar cehaletin karanlığında yetişmemeli." dedim.
Loya "Bu kadar ısrar etmeniz, anlamsız. Talayer lütfen bizi de anlayın." dedi. Bakışlarında ufakta olsa yalvarma vardı. Pes etmemizi istiyordu ama hayır, etmeyecektim. Biz diğerleri gibi değildik.
"Halkımız için çabalayacağız ve istediğimizi alasıya kadar burada kalacağız. İstediğiniz zaman arzuları fazlasıyla gerçekleştirecek gücünüz olur iken bize karşı mı cimrisiniz?"
Ayashri "Kral Jayce, lütfen toplantıdan sonra bizi dinleyin." dedi ve Jayce'e bakıyordu. Jayce ise gözlerini ondan ayırmamıştı.
Jayce "Bunu çok mu istiyorsun?" dedi ve Ayashri kafasını sallamıştı.
"Azinkayt halkı hakkediyor ve bunu siz de anlayacaksınız." dedi ve Kaisra'dan raporu geri almıştı.
Kaisra "Nizarlılar nasıl istediklerini verdi iseniz Azinkaytlılar da istediklerini almalı. Krallık olmasınlar ama ülkelerini geliştirsinler."
Jayce bıkkın bir sesle "Toplantı bitmiştir. Ayashri ve Talayer, çalışma odama gelin." dedi ve Ayashri Jayce'e ışıl ışıl gülümsemişti.
Dördümüz beraber salondan çıkmıştık. Tüm dikkatler üzerimizdeydi. Jayce ve Loya asaletleriyle önümüzdelerdi. Kral ve Kraliçe olarak bu olması gerekiyordu. İkisi birbirine çok yakışmıştı. Loya, Larastka Kraliçesi olmak için doğmuştu. Davranışları, bakışları ve sözleri bunu kanıtlar nitelikteydi. Jayce ise Larastka Kralı olarak geleceği parlaktı. Şimdiden ikili oynuyordu, insanların isteklerini almasına müsaade etmiyordu. Daha fazlası olacağından ise şüphem yoktu.
Çalışma odasına girmiştik. Jayce ve Loya masaya geçmişti. Loya için ayrı bir sandalye konulmuştu. Biz ise masanın yanındaki tekli koltuklara karşılıklı oturmuştuk. Ayashri raporu önlerine koymuştu ve Jayce bu sefer ciddiyetle incelemişti. Daha sonra Loya'ya vermişti. O da bakmıştı ve kimi zaman tek kaşı kalkıp bizi incelemişti.
"Evet, düşünceniz nedir?" dedim.
Ayashri heyecanla "Okudunuz! Gördüğünüz gibi kötü bir şey yok. Tek amacımız insanları doğru bir yola sokabilmek." dedi.
Jayce derin bir nefes alıp "Bu yazılanlar harika ama ileride bize karşı tehlike olabilirsiniz!" dedi ve Ayashri hayal kırıklığına uğramış gibi bakmıştı.
"Gerçekten mi? Seni böyle bilmiyordum. Kendi insanların söz konusu olsaydı seve seve yapardın ama başka bir ülkenin insanları olunca bencilsin. Tipik bir Larastkalı olarak onaylamıyorsun. Oysa Esla'da ben diğerleri gibi olmayacağım diyordun."
"Zaman ve şartlar, asla olmam dediğin şeye dönüştürüyor. Üzgünüm." dedi ve Ayashri derin bir nefes almıştı.
Loya "Yine de sizi tebrik etmeliyim. Harika şeyler düşünmüşsünüz. Okurken hayran kalmamak mümkün değildi."
"Bize bir iyilik yardımı borcunuz vardı." dedim ve Loya kafasını salladı.
"Söz konusu devlet çıkarları olunca verilen sözler tutulmuyor. Bence elinizin boş dönülmesine razı gelin."
Jayce "Peki bu yenilikler bu yazılanlarla sınırlı kalacak?" dedi merakla.
"Elbette. Gizli saklı bir şey yok. İsterseniz denetleyin." dedim.
Ayashri "Biz bunu bencil hırslarımız için istemiyoruz, bunu biliyorsun. İnsanları düşün, küçücük çocukları düşün. Onları karanlığa mahkum edip aydınlığa hasret bırakamazsın." dedi ve hançerimi çıkarıp, raporun yanına saplamıştım. Loya irkilmişti. Jayce ise kaşlarını çatıp bana bakıyordu.
"Şu hançer gibi keskin değiliz, kalbinize saplanmamız mümkün değil. Kör bir bıçağız ve sapımız sizin elinizde iken ne yapabiliriz? Sorarım size."
Jayce derin bir nefes almıştı. Jayce "Keskin bir hançere dönüşebilirsiniz ama haklısın, sapınız bizim elimizde. Kendi kendimizi kesmemiz mümkün değil." dedi ve Loya ona baktı. Daha sonra gözleri hançerdeydi.
Loya "Peki bir gün bu hançerin bizi kesmeyeceği garantisi var mı?"
"Yazılanlar dışında bir şey yapar mıyız? Üstelik size ödeyeceğimiz vergiler, insan gücü de artacağı açık iken bu mümkün mü?" dedim.
Ayashri "Çirkin yollarla bu hakkı elde etmemizi sağlamayın. Mesela Larastkalılar yüce hükümdarları Jayce'in zamanında isyancı örgütte yer aldığını duysa ne derlerdi?" dedi ve Jayce derin bir nefes aldı.
Jayce "Beni tehdit ediyorsun. Karşımda bir an için Talayer var sandım. Onun gibi konuştun."
"Beni buna sen mecbur bırakıyorsun. Ayrıca Talayer gibi olmakta bir sorun görmüyorum. Tanıdığım Jayce olsaydın hemen kabul ederdin ama nazlanıyorsun. Üstelik daha tehdit etmedim, olasılık söyledim. Güzellikle kabul edin."
"O zaman şunu yapalım mı? Bizim seçtiklerimiz olacak." dedi ve Ayashri ile bakıştık. İşte olmuştu. Rapordakilerin bir kısmı fazlalıktı. Asıl yapacaklarımızla asla yapamayacaklarımızı karışık yazmıştık. Jayce'in onaylayabileceklerini daha az kelimeyle, daha sade ifade ederken asla olmaz diyeceklerini ise onu kışkırtacak şekilde hazırlanmasını istemiştik. Misha ve Adag ile bunun üstünde baya kafa yormuştuk.
Gülümseyerek "Memnuniyetle! Buyrun rapordaki yazılanları eleyin. Ayashri odadan çıkalım." dedim ve odadan beraber çıkmıştık.
İşte bu sefer olmuştu. Azinkayt için geleceğimiz hazırdı. Küçük bir hamleyle almıştık. Güzellikle olmuştu ve içim rahattı. Artık eve dönebilirdik. Buradaki kaostan kurtulmak istiyordum. Güzel Esla'm için sabırsızdım. Ayashri ile benim yuvamdı. Yuvamızı güzelleştirecektik. İnsanlarımızı mutlu edecektik. Ruh eşimle beraber her şeyi yapacaktım. Ondan aldığım güçle kendimi buluyordum.
◑
Aiden
Kaisra
◑
◑Sizce Latafah Jayce'e karşı ihanet edebilir mi bunca yardımdan sonra? Yoksa sadık mı olmalı?
◑Aiden sizce sarayda bir taraf tutmalı mı? Kimin tarafında olur? Ona güveniyor musunuz?
◑Tal&Aya'nın istediklerini aldıklarına göre bundan sonra ne yapabilirler? Onlardan ne tarz yenilikler, reformlar, inkılaplar görmek istiyorsunuz? Sizce doğru bir yolla mı istediklerini aldılar?
◑Jayce&Loya'nın bu kararı vermeleri için düşünceniz nedir? Doğru muydu yoksa yanlış mı?
Bir dahaki bölüm Ayashri olacaktır! Sevgilerle.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top