Koca Bir Yalan☯
BÖLÜMÜ OYLAMAYI VE YORUMLAMAYI UNUTMAYIN! KENDİNİZİ BELLİ EDİN, LÜTFEN!
Bölüm Şarkısı: Lana Del Rey Gods and Monsters
Yayınlanma Tarihi: 03.06.2019 (18:35)
Aşağıda Dranil, Prasad ve Naely var.
İyi Okumalar!
☯
Larastka Krallığı/Azinkayt Bölgesi -Başkent:Esla - Yakut Sarayı
Loya
Yatağımdan sıçrayarak uyanmıştımç Korkunç bir kabusun etkisiydi. Sarayın yıkıntıları altında kalıyordum. Bu yıkıntılardan bir adam sayesinde çıksam bile kurtarmam gerekeni kurtaramadığım için çığlık çığlığa idim. Fakat hepsi kabustu. Basit bir kabustu. Yüzümü yıkadıkça buna ikna olmuştum. Basit bir kabustu ve kabuslardan korkmamam gerekirdi. Kendine gel, Loya kendine gel.
Kahvaltıda az yemiştim. İştahım yoktu. Daah sonra giyinmiştim. Koyu pembe bir elbise giymiş ve saçlarımı açık bırakmıştım. Yasemin kokumu sürmüştüm. Daha sonra ise hizmetçilerden sarayda olanları öğrenmiştim. Saray son günlerde oldukça gergindi. Geçen hafta olan patlama sonucu dayım sıkı önlemler almıştı. Şehir güvenliğini artırmıştı ve en ufak bir şüphede tutuklanma emri çıkartmıştı. Kimin yaptığı ise belliydi. Asilerin lideri yapmıştı ve utanmadan dayımdan bunu izlemesini istemişti. Cesurdu ama cesurluğunun bedelini ölümüyle ödeyecekti.
Aslında dayımda da hata vardı. Doğru bir yönetim anlayışı ile ilerleseydi şu an ona karşı çıkan kesim olmazdı, nefret eden insanlar olmazdı. Halkı onu tamamen sever, bağrına basardı. Bir yöneticinin asıl gücü zalimlikten değil halktan gelmeliydi. Bu geç olsa bile öğrenmiştim ve buna göre bir hükümdar olmak istiyordum. Halkımın beni sevmesi en büyük isteğimdi. Fakat burada kalırsam insanlar bana baktıkça dayımın gölgesini göreceklerdi ve ön yargı ile yaklaşacaklardı. Eğer Jayce ile olursam ve o kral olursa, Larastkalılar beni aşağılayacaklardı. Azinkaytlı asilzade olsam bile küçümsemeleri olacaktı. Her türlü direnmem, savaşmam gerekiyordu. Hoş, ben bunu yapacak güçte birisiydim.
Bunaldığım için odamdan çıktım ve dayımla sohbet etmek için onun yanına gitmiştim. İçeride tek başına değildi, yanında Yatin vardı. Beni gördükleri zaman ikisi de gülümsemişti ve nazikçe koltuğa oturdum.
"Nasılsın dayıcığım? Son zamanlarda sinirlerin oldukça gergindi ve senin için endişeleniyorum." dedim ve dayım hafifçe gülümsemişti.
Dayım "Yeterince iyiyim, Loya."
Yatin "Dayınızla son büyük olayı konuşuyorduk. Yapan kişiyi biliyoruz ama nerede olduğuna dair mevcut bir bilgimiz yok." dedi ve tek kaşımı kaldırdım.
"Kim yaptığı zaten belli mi değil mi?" dedim.
"Leydim, göründüğünden daha fazlası var. Bu olayı yapan kişi Yönetici'nin tahmini üzerine hain Abshek'in kızı." dedi ve ağzım açık kaldı.
"Ne diyorsunuz? Leydi Selange'nin yaşamadığından bahsedilmişti. Hainin başka bir kadından çocuğu mu var?" dedim heyecanla.
Dayım "Selange yaşıyor, Loya ve onu aratıyorum. Prens Jayce'in dediğine göre Selange Esla'dan çıkmış ve Nizar sınırına doğru yol almış. Adamlarımı oraya yönlendirdim. Selange'nin 2 kızı olduğunu ve yaşadığını öğrendiğim korsanlar öldürüldü. Basit bir çete işi olamaz bu. Abshek'in kızı, bana kendi aklınca mesaj vermek istedi. Ben ona ulaşamasam bile onun sessizce geleceğine işaret etti." dedi ve önündeki kağıdı buruşturmuştu.
"O kızı bulup öldürmemiz gerekir o zaman. İşlerin bu noktaya geleceğini asla bilemezdim."
"Aldığım tüm önlemler boşa gitti. Aptal Thaman, kızına sahip çıkamadı." dedi sinirle.
Yatin "Tiyatrocuların başı olan Thaman'ı yeterince araştırdım. 2 kızı var gerçekten. Birisi kızıl saçlı ve kendi öz kızı, diğeri ise Ayashri." dedi soğukça.
"Ayashri. Annesi elime düştüğü vakit eninde sonunda bana teslim olmayı tercih edecek. Bu yüzden ona dokunmuyorum. Daha çocuk o. Bırakayım kazandığını düşünsün."
"Ben o kızın bir hain olmasını beklemiyordum. Jayce'in bundan haberi var mı?" dedim.
"Evet, ona dedim ama umursamadı. Tipik bir Larastkalı işte, olaylara karşı soğuk." dedi umursamazca.
"Jayce o kızı bulabilir, bunu kullanabiliriz."
"Loya, buna gerek yok diyorum! Eğer Selange'ye ulaşırsam Ayashri de bana teslim olacaktır."
Yatin "O kızda bir şeyler olduğunu anlamalıydık. Bakışlarında hep bir karanlık vardı." dedi sakince.
"Şimdi daha iyi anlıyorum. Neden o kıza çekildiğimi görebiliyorum. O kızı durdurmazsam müthiş işler başaracaktır. Babasının inadı, tutkusu onda var. İnsanları kendisine bağlayabilme yeteneğini de almış gözüküyor."
"Yeteneklerine yazık olacak, efendim." dedi sinsi bir gülümsemeyle.
"O yetenekleri iyi bir amaç uğruna kullanmıyor! Babasının suçlu olduğunu biliyor ve babasını savunuyor." dedim.
"Leydim, her çocuk babasını asla kötülemek istemez ve babasına sığınır."
Dayım "O kız tüm yaptıklarının bedelini ödeyecek. Sevdiklerinin ölümünü görecek, gerçek bir hain olmanın ne demek olduğunu anlayacak ve en sonunda bana yalvaracak. Bunu yapacağım ona ve sonunda anlayacağı tek şey benim karşımda olmaması gerektiği olacak." dedi soğukça.
"Kesinlikle dayıcığım." dedim.
Yatin "Ah, efendim Leydi Loya ile Prens Jayce'in nişanlanma meselesi ne oldu?" dedi ve heyecanlanmıştım. Kapalı kapılar ardında konuşulan bir konuydu ve şu an açıkça bahsediliyordu.
Dayım "O konu bulanık. Larastka yönetimi zor dönemden geçiyor. Kral Arnav'ın iktidarı tehlikede olduğu için Ana Kraliçe Kaisra'dan bir haber alamadım. Fakat ilk bahsedildiğinde konuya ılımlı yaklaşmıştı. Şimdi ise işler karışık. Belki iktidarını sağlama almak adına kendi yandaşlarından birinin kızı ile Prens Jayce'i nişanlandırır."
"O zaman bizimde yapmamız gereken, Kraliçe Kaisra'ya muhalif olanlarla iletişime geçmemiz. Leydi Loya ile Prens Jayce'in evliliğinin oldukça karlı olacağına ikna etmemiz lazım. Sonuçta dışarıdan gelen bir güç onların işine yarayabilir, Prens Jayce'in kral olması işimize gelir."
"Larastka Kraliçesi Loya. Kulağa oldukça güzel gelmiyor mu? İşte o zaman her şey çok farklı olabilir. Büyük bir ülkeye hükmedebilirsin, Loya."
"Büyük bir ülke, büyük sorumluluklar demek. Özellikle Kraliçe Kaisra gibi bir kadın var iken buna imkanım olur mu?" dedim.
"Kaisra'yı devirirsin, kızım. Seni ben yetiştirdim, ben büyüttüm ve sen benden daha iyi yerlere geleceksin. Buna en başından beri inanıyorum." dedi ve gülümsedim.
"Teşekkür ederim, dayı. Sen benim için en başından beri bir aile oldun. Benim aile kavramım sadece senden ibaret ve bu beni çok mutlu ediyor." dedim ve ayağa kalktım.
Yatin "Leydim, nereye gidiyorsunuz?" dedi merakla.
"Prens Jayce'i görmem lazım. Yine son zamanlarda odasından dışarı çıkmıyor, bir sorunumu var merak ediyorum."
Dayım "Gidebilirsin, Loya." dedi ve odadan ayrıldım.
Jayce'in bölgesi oldukça sakindi. Kapısının önünde sadık köpeği Vadim vardı. Oldukça sakin ve düşünceliydi. Jayce tarafından ilk başta hain Abshek'in soyunu aramasına dair emri vardı şimdi ise buradaydı. Jayce'in gerçeği öğrendiği andan itibaren tepkisini merak ediyordum. Sevdiği insanın aslında bu hayatta en nefret ettiği insanın kızı olduğunu bilmek nasıl bir histi? Ayashri'den soğumuş olabilirdi. Ah, keşke bu olsaydı ama imkanı yoktu. Jayce Ayashri'yi takıntı haline getirmişti ve bu takıntıdan kurtulması için ne yapabilirim diye düşünüyordum.
"Vadim, kapıyı aç." dedim ve kafasını hafifçe salladı. Karşı çıkmamış olması oldukça ilginç gelmişti.
İçeri girdiğimde ise Jayce koltuğunda oturmuş, Esla'yı izliyordu. Şehrin karmaşıklığını görüyor, batan güneşin şehirdeki etkisine bakıyordu. Varlığımın farkında bile değildi. Hafifçe öksürdüğümde ise bana dönmüştü. Hasta değildi, bu sevindirici bir haberdi ama mutsuzdu. Uykusuz mavi gözleri vardı. Keskin yüz hatları hala onu muhteşem yapsa bile bakımsız sakalı ile iyi durmuyordu. Yanına oturdum ve elini elime almıştım. Jayce ise burukça gülümsemişti.
"Hiç iyi gözükmüyorsun ve bunların sebebi o kız değil mi? O kızın seni mutsuz etmesine dayanamıyorum." dedim.
Jayce "Ayashri hakkındaki gerçeği biliyorsun demek ki." dedi ve yutkundu.
"Böyle olmak zorunda değilsin, Jayce. Onunla olmak zorunda değilsin. O kız sana acıdan başka bir şey vermiyor."
"Hayatım altüst oldu, Loya ve sen bunun ne demek olduğunu biliyor musun? Kendime çok kızıyorum. Ayashri'den kopmak istesem bile kopamadığım için kendime kızıyorum." dedi ve derin bir nefes aldım.
"O kızı korumak istiyorsun, o kızı herkesten saklamak istiyorsun ama bunun bir faydası var mı? O kız herkese zarar veriyor. Bu saraydaki herkesin ölümünü arzulayan bir asi iken onunla olman mümkün mü?"
"Her şeyin değişeceğine inanmıştım, Ayashri'yi aşkımla değiştirebilirim ve bana bağlayabilirim diye düşünmüştüm. Fakat olmadı."
"Peki ne oldu şimdi? Ayrıldınız mı?"
"Hayır, sadece düşünmek istedim. Fakat şimdi yolumu buldum. Ayashri'yi bir seçim yapmaya zorlayacağım. Çünkü ben her şeyimi feda etmeye hazırım. Evet, hazırım Loya. Delirmişim gibi bakma bana, lütfen."
"Neyin seçimi bu?"
"Ben Ayashri için Larastka'dan vazgeçeceğim, izimi kaybettireceğim ve ondan da Azinkayt'dan vazgeçmesini isteyeceğim. Beraber buradan kaçalım diyeceğim. Yarın bunu diyeceğim." dedi ve derin bir nefes aldım.
"Onu bir seçime zorlayacaksın, öyle mi? Sence vazgeçer mi?"
"Beni seviyorsa geçecektir. Ben onu her şekilde kabul ediyorum, Loya. Etmem gerekiyor." dedi ve elimi yanağına koydum.
"Böyle olmak zorunda değil, sadece onunla mutlu olabilirim diye düşünme. Sen onsuz da mutlu olursun, Jayce. Artık Ayashri'yi kurtaramazsın. Bu seçimin sonucu belli, değil mi?"
"Ben onu ikna edeceğim. Tekrardan benim Ayashri'm olacak, inan bana. Her şeyin çözümü Ayashri'nin ortadan kalkması ise ben bunu sağlamış olacağım."
"Onu öldürmek istemen bile daha mantıklı olurdu. Onunla kaçsan bile bir süre sonra mutsuz olacaksınız, bunu biliyorsun. Üstelik kaçak olarak nereye kadar kaçabilirsiniz ki?"
"Loya, beni vazgeçeremezsin. Ben yarın onunla konuşacağım." dedi ve başımı eğdim.
"Seni Ayashri takıntından vazgeçirmenin bir yolu yok. Bu benim kalbimi kırıyor." dedim ve yanağımdan bir damla yaş süzülmüştü. Jayce ise başımı kaldırmış, gözyaşımı silmişti.
"Keşke her şey bambaşka olsaydı, bambaşka bir yerde ve bambaşka bir zamanda seninle ikimiz olsaydık. O zaman her şey farklı olurdu."
"Hala buna imkanımız var. Hala beraber olabiliriz, yeter ki sen bir delilik yapma. Beraber çok mutlu olabiliriz."
"Ben kararımı verdim."
"Ben seni hayal kırıklığından korumaya çalışırken sen kendini acılara boğuyorsun. Söyle, daha ne yapabilirim seni Ayashri'den daha çok sevdiğimi gösterebilmek için? Onurumu, gururumu ayaklar altına mı alayım?"
"Ben seni üzmek..." dedi ve elimi dudaklarına götürdüm.
"Üzmek istemiyorsun ama kendini üzüyorsun. Sen üzüldükçe ben kahrolmuyor muyum? Dışarıya kahkahalar atarken aslında kendi içimde acıya boğuluyorum. Bunu hakkedecek ne yaptım? Bir zamanlar tek isteğim Azinkayt'ı yönetmekti ama sen gelince sadece seni istemeye başladım. Fakat bunun karşılığı ne oldu? Kocaman bir kalp kırıklığı. Ben buna dayanamam, Jayce. Bu beni yavaş yavaş öldürür."
"Herkes göründüğü gibi değil." diye mırıldandı.
"Olsun, olmasınlar. Bu hayatta birbirimizin olduktan sonra gerisinin ne önemi var? Şunu bil ki ben her daim buradayım, senin yanındayım. Ayashri gibi olmam, olamam. Seni yüzüstü bırakmam."
"Biliyorum, Loya. Biliyorum. Lütfen şimdi git. Daha fazla birbirimizi üzmenin anlamı yok."
"Peki, Jayce. Yaralanıp döndüğünde ben burada olacağım. Seni teselli etmeye açık olacağım ve beraber yaralarını iyileştireceğiz." dedim ve ayağa kalktım.
Daha sonra odadan çıkmıştım. Canım yanıyordu ama ağlayamazdım. Ağlamak bana yakışmazdı. Ben Loya isem bu fırtınadan hasar almadan kurtulmayı bilecektim. Üstelik Jayce'in de benimle olmasını sağlayacaktım. Ayashri seçimini yapmamış mıydı? Azinkayt'ı seçmişti işte. Azinkayt için Jayce'in aşkını reddediyordu. Jayce neden bunu göremiyordu? Görebilseydi her şey daha iyi olurdu. Aptal! Aptal Jayce! Gelecek daha güzel olabilirdi.
Yatak odama girdiğimde ise yatağımın üstünde bir zarf vardı. Nereden geldiğini bilmiyordum. Zarfın içindeki kağıdı çıkardım. Kağıdın üstünde güneş battıktan sonra aşağıdaki adrese gelmem yazıyordu. Talayer göndermişti. Bu çok ilginçti. Beni neden çağırıyordu ki? O tüccarla herhangi bir sorunum yoktu. Güzelce alışveriş yapardım ve o da oldukça iyi kazanırdı. Fakat güneş battıktan sonra gel demesi, oldukça tuhaftı. Jayce hakkında diye de ufak bir dipnot düşmüştü. Gitmem gerekirdi o zaman. Üstelik Talayer'den olması bu durumu ilginç kılıyordu.
Odamda kitap okuduktan sonra akşam yemeğine katılmıştım. Dışarıya en içten kahkahalarımı saçarken içimden ise acıya boğulmaya devam etmiştim. Aptal gülümsemelere, aptal cevaplara tahammül etmiştim. Sabrımı deniyor gibiydim. Yemekten ise erken kalkmak için müsaade istemiştim. Dayım nedenini sorduğunda ise Esla'da ufak bir işim olduğunu belirtmiştim. O ise sorgulamadan izin vermişti. Ben ise hızla odama çıkmış ve üstümü değiştirmiştim. Basit bir gömlek, uzun bordo etek seçmiştim. Kısa kılıcımı almış ve saçlarım açıktı. Pelerinimi giydikten sonra sivil giyimli asker grubumla çıkmıştım.
Talayer'in verdiği adres, bir depoydu. Onun dükkanına oldukça yakındı. Askerlere burada kalmalarını demiştim ve içeri girmiştim. İçerisi boştu. Oldukça iyi aydınlatılmıştı.Kimse yok mu dememle karşıda kıpırdanmalar olmuştu. Daha sonra Talayer ile Ayashri karşıma çıkmıştı. Arkalarında ise pelerinli birisi vardı.
Kaşlarımı çatarak "Beni bu kızla yüz yüze getirmek için mi çağırdın, Talayer?" dedim sertçe.
Ayashri "Mektubu yazan bendim, Talayer ise ulaşmasını sağladı." dedi ve sinirden güldüm.
"Ah, senin bir avuç serseri asileri yönettiğini unutmuşum hain!"
"Bir avuç serseri asiler dediğin insanlar gün geçtikçe artıyor, biliyor musun? Ülkedeki insanların Dranil ve onun zalimliğinden kurtulmak için nasıl çabaladıklarını görsen şaşırırsın."
"İstesem seni şu an tutuklatırım, haberin var mı? Gücün kimde olduğunu unutuyorsun.Asilere liderlik ederek güçlü olduğunu mu sanıyorsun?"
"Ben özgürlük isteyen insanlara yol gösteriyorum." dedi ve derin bir nefes aldım.
"Talayer, ben buraya bu kızı dinlemek için mi geldim? Jayce hakkında demiştin."
Talayer "Seni buraya çekmek içindi ama emin ol, bu mesele Jayce'in kendisinden daha önemli. Buraya geçmişini aydınlatmak için toplandık." dedi ve güldüm.
"Geçmişim mi? Ben sizler gibi değilim. Benim ailem açık değil mi?"
Ayashri "Annen ve baban hakkında ne biliyorsun?" dedi ve kollarını kavuşturdu. Dikkatle bana bakıyordu.
"Annem ben doğumda iken ölmüş ve babam ise düşük tabakadan birisi. Dayım kötü bir ortamda yetişmemem için beni yanına almış ve babamın tarafı ile görüşmeme izin vermedi."
"Dranil'i hiç bu konuda sorgulama ihtiyacı duymadın mı? Ya gerçekten akrabası değil isen ne olur?"
"Dayım bu konuda bana asla yalan söylemez!" dedim sertçe.
Talayer "Leydim, Ayashri ile sevgili dayın bir gece dertleşmişler. Dayın Ayashri'ye gayrimeşru bir çocuktan bahsetmiş ve ömür boyu saklamak zorunda olduğu sır demiş. Bu çocuk Komutan Abshek'in gayrimeşru çocuğu ve dayın için bunu saklamak zor olmalı." dedi ve güldüm.
"Masalına inanmam mı lazım?"
"Dalga geçin ama gerçek bu. Üstelik ben Ayashri'den de önceden öğrendim. Yanımdaki kahyam, sevgili dayının öğretmeni ve Abshek'in de öğretmeni. Bana Komutan Abshek'in gayrimeşru bir çocuğu olduğunu, Dranil'in bunu bildiğini demişti."
"O çocuğu bulmak istiyorsanız yardımcı olabilirim."
Ayashri "Evet, yardımını şimdi göstereceksin zaten. Loya, karşındaki hanımefendi Naely. Komutan Abshek ile kızkardeşimin veya ablamın annesi. Naely başlığını çıkartabilirsin." dedi ve kadın pelerininin başlığını çıkarmıştı. Sarı saçları topluydu, benim gibi gözleri vardı. Bu kadını daha önce görmüştüm.
Talayer "Araştırmalarım sonucu Naely buldum. Kendisi Dranil tarafından sürgün edilmiş ama bebeği ile biraz vakit geçirdiği için aklında bir şey var. Bence Naely, Loya'ya sorabilirsin." dedi ve kadın bir adım öne çıkmıştı.
Naely "Leydi Loya, sağ omzunuzun arkasında çiçeğe benzer doğum lekesi var değil mi? Ufak bir güle benziyor." dedi ve birkaç adım geri gitmiştim. Doğum lekemin yerini bilmişti. Kimsenin dikkat etmeyeceği bir lekeydi o ve şimdi bu kadının demesi ile her şey kırılmış gibiydi.
"Ne?" diye fısıldadım.
Ayashri "Doğum leken Naely'nin dediği gibi değil mi, ablacığım?" dedi. Yüzünde bunu kabullenememe vardı. Ben ise kendimi bir enkazın altında ezilmiş hissediyordum. Hayatımın enkazının altındaydım.
"Bu bir yalan! Bu koca bir yalan!" diye bağırdım.
Naely "Gerçek Loya, gerçek. Adını ben verdim, sana ve Dranil bunu değiştirmemiş. Omzundaki lekeyi görünce böyle bir isim verme gereği duydum." dedi ve dayımın aklıma ismini annen verdi demesi gelmişti. Derin derin nefes alıyordum.
"Dayım beni kandırmış olamaz. Ben onun kanındanım. O benim için dayıdan öte, bir baba oldu ve bu dediklerinizin hepsi oyundan ibaret!" dedim öfkeyle.
Talayer "Oyun olsaydı bunu daha önce yapmamız lazım. Üstelik doğum lekeni bile ayrıntısıyla biliyor ve farkında isen geçmişinde oturmayan parçalar var."
Ayashri "Ne oldu? Komutan Abshek'in kızı olmak zoruna mı gitti?" dedi ve ona baktım. Deliydi o. Benimle kardeş olacağını düşünecek kadar delirmişti. Hırsı aklını köreltmişti.
"Seni tutuklatırım, Ayashri. Beni zorlama!" dedim.
"Ben sana gerçeği söylüyorum. İnanmıyorsan git dayına sor."
Talayer "Üstelik bunu Prens Jayce de biliyor. Ayashri'den bile önce öğrendi. Seni kontrol etmesi ve koruması için bunu istedim." dedi ve Ayashri ona bakıp, hafifçe gülümsedi.
"Bunu yaptığını bugün öğrendim ve haklı olduğunu şimdi görüyorum. Teşekkür ederim, Talayer."
"Önemli değil, güzelim."
"Jayce bilseydi daha önce söylerdi. Neden bunu saklasın ki?" dedim.
Ayashri "Seni gerçekten korumak istediği içindir, Loya. Jayce sana değer veriyor ve olduğun gibi kabul ediyor seni. Şanslısın." dedi buruk bir gülümsemeyle.
"Ben kabul etmiyorum. Ne bu kadın benim annem ne de Komutan Abshek. Hainin kızı olamam! Benim hayatım bir yalandan ibaret olamaz."
"Dranil'e sorabilirsin ayrıca hiçbir şey göründüğü gibi değil, Loya. Dranil babamı, babamızı kumpasa düşürdü. Yükselmesini engellemek adına Larastka ile oyun oynadı. Benimle olabilirsin." dedi ve yanıma gelmişti. Karşımda, bana dikkatle bakıyordu. Kız kardeşim olduğunu iddia ediyordu.Bu zamana kadar düşman gibi birbirimize davranmıştık. Peki bundan sonra ne olacaktı? Bunun cevabını bulamıyordum.
"Olmazsam ne yaparsın? Senden korkacağımı mı sanıyorsun?"
"Eskisi gibi kaldığımız yerden devam etmiş oluruz. Kan bağından öteye geçmez hiçbir şey."
"Şu an sana inanmamak o kadar cazip geliyor ki! Hayatımın, şu kısacık ömrümün aslında koca bir yalandan ibaret olduğunu öğreniyorum. Baba gibi gördüğüm insanın bana yalan söylemesi canımı çok yakıyor."
"Seni anlıyorum dersem yalan söylemiş olurum. Yaşadığın zor, farkındayım ama bundan sonrası zor olmak zorunda değil. Birbirimize aile olabiliriz. Her şeye sıfırdan başlamak zor yaşananlardan sonra ama deneyebiliriz." dedi ve ellerimi tuttu. Gözlerinin içindeki samimiyeti görmüştüm.
"Ben bilmiyorum, bilemiyorum. Ailem sandığım adamın ailem olmaması, en sevmediğim insanın ben senin kardeşinim diye ortaya çıkması. Delirmediğim için şanslı olmalıyım."
"Biz beraber her şeyi yapabiliriz! Babam masum, Loya. Annem hep bunu anlattı, Talayer'in yanında olan Bazdar'dan da bunu duydum. Hepsi Dranil'in oyunu."
"Abshek yaşasaydı, ne olacaktı? Sen Yakut Sarayında olacaktın ve ben dışarıdan sizi izleyecektim.Belki dışarıda imkanlarım iyi olurdu ama senin kadar olamazdı. Bu hayatta piçlere ve hainlere yer yok."
"Bu düzeni bozmak için varım. Bu düzeni yıkmak istiyorum."
"Buna çok inanıyorsun."
"İnanmasaydım bu işe başlamazdım. Benimle ol ve bu düzeni yıkalım." dedi ve elimi çektim.
"Ben bilmiyorum. Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Bu kardeşlik olayına bile inanamıyorum."
"Dranil'e sorabilirsin bunun saklanacak bir hali kalmış olamaz." dedi ve güldüm.
"Daha gündüz geleceğimden bahsettik. Beni Larastka Kraliçesi olarak görmek istyor! Hain olan bir adamın kızını kraliçe yapmak istemesi normal mi?"
Talayer "Senin gerçek kimliğini o zaman pek umursadığı söylenemez, Loya. Bak, her şey daha iyi olabilir. Bu elinde bir imkan olarak var." dedi ve derin bir nefes aldım.
"Dayımla konuşmak istiyorum ve ona göre kararımı vereceğim."
Ayashri "Geç kalmamanı dilerim yoksa zarar göreceksin. Ben sana teklifimi sundum artık gerisi senin tercihin."
"Biliyorum, biliyorum. Sadece bana biraz zaman ver. Şimdi gitmem lazım."
"Peki o zaman." dedi ve Talayer'in yanındaki kadına baktım. İçimde o kadına dair bir şey yoktu. Bir şey hissedemiyordum. Belki de bu saçmalığa inanmak istemediğim içindi. Belki de koca bir yalan olduğu içindi. Nedendi? Cevabı yoktu.
Arkamı döndüm ve oradan çıktım. Daha sonra askerlere gidelim demiştim. Yol boyunca yürürken ben, ben değildim. Karmakarışık hisler içinde boğuşuyordum. Hayatım bir yalandan ibaret olabilirdi veya Ayashri yalan söylüyor olabilirdi. Fakat oldukça ciddi ve samimiydi. Yalan söyleseydi anlardım diye düşünüyordum. Peki dayım neden beni bu yalanın içinde sürüklemişti? Abshek'in kızı isem neden beni yanında büyütmüştü? Daha bugün benim için hep iyisini istediğini söylüyordu.
Saraya geldiğimde dayımın çalışma odasına girdim. Orada değildi. Fakat benim görmek istediğim dayım değildi. Masasının karşısında duran tabloydu. Tablo büyüktü ve Ostraye ailesi yer alıyordu. Oldukça güzeldik. Bu tabloya dayım benimde olmamı istemişti. O gün bunun için çok mutlu olmuştum ve dayım gibi bir adama sahip olduğum için şanslı olduğumu düşünmüştüm. Tablodaki kendime dokundum. Oldukça mutlu, oldukça asil bir duruşa sahip olarak resmedilmiştim. Latika'dan bile daha güzeldim. Yönetici Dranil'in yeğeni Loya idim. Onun varisi, onun mirasçısıydım. Peki neden böyle kalamamıştık? Neden bu hale düşmüştük? Biz bu hale nasıl gelmiştik?
Odadan çıkmış ve kendi odama girmiştim. Pelerinimi bir kenara atmıştım. Geceliğimi giymiş ve hizmetkarlarıma rahatsız edilmek istemediğimi söylemiştim. Yatağa girdiğimde ise uykum yoktu. Kafam karmakarışık olduğu içindi. Acaba Ayashri'nin dediklerini umursamadan yoluma devam etsem nasıl olurdu? Ah, bu benlik değildi. Gerçekle yüzleşmem gerekiyordu, gerçekten kaçmam değil! Dayımla konuşmam lazımdı.
Birkaç gün boyunca odamdan çıkmamıştım. Yemeklere katılmıyor, kimseyle görüşmek istemiyordum. Jayce'i bile görmeyi ret etmiştim. O ise bana beyaz güller göndermişti. Her daim bekliyorum seni diye not göndermişti. Ben ise bunu ilk defa umursamamıştım.
Sabah olduğunda ise yataktan hemen kalkmıştım. Uykusuz geçen bir gecenin ardından kendimi bitkin hissediyordum. Güzel bir banyo keyfinden sonra kahvaltımı etmiş ve giyinmiştim. Ruh halimi yansıtır gibi gri bir elbise seçmiştim. Saçlarımı açık bırakmıştım. Kapım tıklanmış ve gel sesimle Prasad içeriye girmişti. Onu görmek şaşırtıcıydı. Daha sonra onunla beraber koltuğa oturmuştuk. Kuzenimin veya sözde kuzenim düşünceliydi.
"İyi misin?" dedim ve bana baktı.
Prasad "Nasıl olduğunu merak ettim, Loya."
"Neden?"
"Son zamanlarda oldukça moralsiz ve mutsuz gibisin. Bir şey mi var?" dedi ve güldüm.
"Ne olabilir? Her şey gayet yolunda sen hiç bunu merak etme." dedim. Koca bir yalanı ona söylemekten mutlu değildim. Her şey yolundan çıktı Prasad, bana yardım et demek istiyordum ama bana yardım etmeyeceğinden korkuyordum.
"Bana yalan söylüyorsun. Bir şeyler oldu ama kimse farkında değildi. Bunu içinde yaşıyorsun ve kimseden bir şey istemiyorsun." dedi gözlerimin içine bakarak.
"Ben hiçbir zaman kimseden bir şey istemedim, bunu biliyorsun kuzen."
"Fakat şu an gördüğüm Loya, tanıdığım Loya değildi. Enkaz gibisin ve tuhafsın. Kuzen derken bile zorluk çekiyorsun, benden çekiniyorsun. Ne oldu?"
"Bir şey olduğu yok!"
"Buna inanmam mı lazım?"
"Evet!"
"Loya, biz birlikte büyüdük ve seni tanıyorum."
"Bir şey yok dedi isem yok. Bunun için mi geldin?" dedim ve kollarımı kavuşturdum.
"Hayır, biraz seninle konuşmak istedim. Son zamanlardaki olaylar hakkında konuşmak istiyorum. Sarayın gizli kapıları ardında Ayashri'nin hem asilerin lideri olduğu hem de Abshek'in kızı olduğu konuşuluyor. Yaptıkları hayranlık verici değil mi? İnsanları beslemek için Esla dışına yemek çadırları kurdurmuş, kıyafetler dağıtırmış. İnsanların sevgisini kazanıyor ama bir yandan da düşmanlarını korkutuyor. Korsan yangını bunun en iyi örneği."
"Bakıyorum sesinde hayranlık var." dedim alaycı bir şekilde ve omzunu silkti.
"Çünkü babamı devirecek gücü görüyorum. Bu sarayda bazılarımız gibi kör değilim. Açıkçası yaşamak için Latika ile beraber onun tarafında olmamız gerektiğine inanıyorum ve senin de bizimle olmanı istiyorum. Babam kaybedeceği bir savaşa hazırlanıyor. Ayashri'yi yenebileceğine inanıyor, tıpkı Abshek'i devirdiği gibi devireceğim diyor ama hayır olmayacak. Çünkü kehanet babamın devrileceğini gösteriyor."
"Kehanet mi? O aptal tekerlemeye çocuklar inanır." dedim gülerek.
"Geliyor, gelmekte olan sessizce, adım adım,
O duyamıyor geldiğini."
"Sözler uyuyor olsa bile hepsi bir delinin uydurmasından öteye geçemez. Dayım çok güçlü, anlıyor musun?"
"Babam zalimlikle, soğukluğu ile güçlü ama Ayashri'nin arkasında halkın gücü var. Her zalim halkın karşısında boyun eğmek zorundadır. Azinkayt halkı kendi liderini buldu ve buna babamın gücü yetemez. Üstelik Ayashri halka Abshek'in kızı olduğunu söylerse kimse önünde duramaz." dedi ve derin bir nefes aldım. Abshek'in kızı olmak. Ayashri bunu bilerek büyümüştü ama ben buna yabancıydım. Bu his bana yabancıydı. Hep hain diye bahsedilen bir adamdı ve bir gece babam olduğunu öğrenmiştim.
"Abshek'in kızı olmak gerçekten önemli mi?"
"Adalet arıyorsan, önemli. Loya yaşamak istiyorsan bizimle beraber Ayashri'nin tarafına geç. Eminim ki Ayashri bizi geri çevirmeyecektir. Babamızdan dolayı yargılamayacaktır." dedi ve sinirden gülmüştüm. Kız kardeşim beni ret eder miydi?
"Kesinlikle yargılamaz ve ben size yardımcı olabilirim. Ayashri ile olmanızı sağlarım ama ben onunla aynı tarafta olabilir miyim, bilmiyorum."
"Loya..." dedi ve elini tuttum.
"Prasad, ben bu zamana kadar hep hükmetmek istedim. Azinkayt'ı hükmetmek benim hayalimdi ama bu hayal Jayce'i tanıyınca değişti. Şimdi arzum Larastka'yı yönetmek, orada bir hüküm kurmak. Bunun için benim Jayce'in yanında olmam gerekiyor. Jayce'i yalnız bırakamam."
"Bunun için kendini feda edemezsin. Yaşam, her şeyden daha önemli."
"Hayallerim için savaşıyorum ve bundan vazgeçmeyeceğim. Ayashri Azinkayt'ı alabilir ama ben Larastka'yı alacağım."
"Zamanı gelince onunla karşı karşıya gelebilirsin. Bunun farkında mısın?" dedi ve kafamı yavaşça salladım.
"Olsun. Bu yaşamda her daim denge için 2 zıt gücün varlığından bahsedilir. Ayashri'nin karşısında bir zıt güç mutlaka olmalı değil mi? Belki de onun zıt gücü benimdir." dedim ve Prasad derin bir nefes aldı.
"Loya, yaşamanı istiyorum ama sen hedeflerin için ölmeyi göze alıyorsun. Cesur birisin." dedi ve buruk tebessümle ona baktım. Belki de Abshek'e benzediğim yan buydu.
"Ölümden korkmuyorum. Hadi, sen şimdi git ve ben sizleri Ayashri ile buluşturmak için bir şeyler ayarlayayım. Bundan mutlu olacaktır."
"Peki, Loya. Şunu bilmeni istiyorum ki, her daim yanımda olabilirsin."
"Desteğin için teşekkürler." diye mırıldandım ve Prasad bana sarıldı. Bende ona sarıldım. Daha sonra Prasad gitmişti. Ben ise tek başımaydım.
Bütün gün Prasad'ın dediklerini düşündükten sonra artık harekete geçmem gerektiğini anlamıştım. Hayat bekleyenleri sevmezdi ve ben çok vakit kaybetmiştim. Dayımla konuşmam lazımdı. Akşam olunca dayımın çalışma odasına çekilmiş olduğunu öğrenmiştim. Artık dayanacak gücüm kalmadığı için onun yanına gitmiştim. Aniden odaya girmem onu şaşırtmışa benziyordu. Kolay kolay şaşıran bir adam değildi.
Dayım "Loya, tatlım. Bende sana gelecektim. Müjdeli haberlerim var. Larastkalılar Jayce ile senin nişanını onayladı. Doğrusu Jayce'in taraftarları seninle nişanlanmasını uygun gördüler. Karşılığında Larastka İsyanı için bizden asker talep ediyorlar. Bende onayladım." dedi keyifle.
"Jayce bunu biliyor mu?" dedim ve masasının karşısına oturdum.
"Şimdilik bilmiyor çünkü başka meselelerle uğraşıyoruz. Selange yakalandıktan sonra nişanınız ilan edilecektir. Mutlu olmadın mı, Loya? Ben çok sevindim. Larastka Kraliçesi Loya! İsmin çok güzel değil mi? Benim güzel yeğenim en zirvede olacak." dedi ve derin bir nefes aldım.
Ellerimle eteğimi sıktım. Gözlerim dolmuştu. Nasıl bu yalana inanmaya devam ediyordu? Beni nasıl kendi kanından gibi görebiliyordu? Zorlanmıyordu, hayır kendisi bu yalana çılgınca inanıyordu. Abhsek'in ölümünü sağlamıştı ama onun kanından olan birisini büyütmüştü. Bunun nedeni aslında dayımın herkesin kaybettiğini sandığı vicdanı olabilir miydi? Vicdanını rahatlatmak için yapıyorsa Ayashri'nin dediği doğru olurdu. Abshek'e büyük bir oyun oynamış ve başa geçmişti. Beni ise yanında büyüterek vicdanını rahatlatmıştı.
Dayım "Loya, iyi misin? Bu habere sevinmedin mi?" dedi ve ona baktım.
"Söylesene her gece başını yastığa koyduğunda vicdanının sesini nasıl bastırıyorsun? Benim hayatımı bir yalan üstüne kurmak, bana her baktığında Abshek'i görmek nasıl bir duygu?" dedim soğukça ve yaşlarım süzülmüştü. Ona baktığımda ise gülümseyen yüzü donmuştu.
"Ne dediğinin farkında mısın? Sen benim kanımdansın, yeğenim..." dedi ve elimi havaya kaldırdım durması için.
"Ben buna inanır mıyım sence? Her şeyi biliyorum, her şeyi. Beni kandırdın, hayatımı bir yalan üstüne kurdun. Ben Abshek'in kızıyım ve üstelik onun gayrimeşru kızıyım. Söyle bana, neden bunu yaptın?" dedim ve o arkasına yaslanmıştı. Yüzü donuktu, bir şey diyemiyordu.
"Seni ben yetiştirdim, ben büyüttüm. Sen Abshek'in kızı olamazsın. Onun kanını taşıyor olsan bile sen bana aitsin." dedi soğukça.
"Ne diyorsun?" diye fısıldadım.
"Senin benim olduğundan bahsediyorum! Sen onun kanını taşısan bile benimle büyüdün. Bu seni Abshek'in kızı yapmaz!" dedi bağırarak.
"Bunu neden yaptın? Bana bunun cevabını ver!" dedim ve dayım ayağa kalktı. Karşıma gelmiş, dizlerinin üstüne çökmüştü. Ellerimi tutuyordu.
"Çünkü sen Loya son kalan vicdanımın eserisin. Senin yaşamanla vicdanımı öldürmediğimi kendime ve Abshek'e kanıtlamış oldum. Abshek'in emanetini büyüttüm. Ölmemen için çabaladım ve seni her daim kanımdan gibi gördüm. Seni büyütüp, ülkenin başına geçirmek istedim. Abshek'in asil kanına sahipsin ve benim tarafımdan yetiştirilmiş olacaktın. Bu seni harika bir yönetici yapardı. Ben buna inandım, kızım. Bu yüzden seni koca bir yalana itmiş bulundum."
"Vicdanını benimle temizleyemezsin, dayı." dedim ve dayım elleriyle yaşlarımı sildi.
"Biliyorum, biliyorum günahlarım oldukça ağır ama benim bu yaşamımda en büyük eserim sen olacaksın. Sen benim kızımsın, kanımı taşımasan da. Abshek'in kızı değilsin. Bunu bil."
"Dayı." dedim ağlayarak ve o bana sarılınca hıçkırarak ağladım.
Şimdi ben ne yapacaktım? Nereye savrulacaktım? Gerçekle yüzleşmiştim. Enkazın altında kalmıştım. Ayashri'nin dedikleri ile dayımın söyledikleri arasındaydım. Bunun seçimi zor geliyordu. Bir yandan beni büyüten adam vardı ve bir yandan da benden destek bekleyen kız kardeşim. Yanlışa dur demek en doğru olanıydı ama bu sahip olduğum tek kişiyi kaybetmem demekti. Keşke tüm bunlar olmasaydı. Sorunsuz hayatıma, yalanlarla dans ettiğim zamana geri dönmeyi bu kadar çok istememiştim.
☯
Dranil
Prasad
Naely
☯
☯Sizce Loya Larastka'ya kraliçe olabilir mi? Nasıl olur?
☯Jayce'in kaçma teklifini Ayashri sizce kabul eder mi? Bunun sonuçları ne olur?
☯Loya'nın gerçeği öğrenmesi nasıldı sizce? Doğru bir tepki verdi mi? Siz onun yerinde olsaydınız ne yapardınız? Sizce Ayashri ile mi hareket edecek yoksa Dranil ile mi?
☯Dranil'in Loya'yı yetiştirmesi sizce doğru bir hareket mi? Ona en başında gerçeği söylemeli miydi?
Bir dahaki bölüm Jayce olacaktır. Sevgilerle!
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top