Gelecek&Geçmiş◑

BÖLÜMÜ OYLAYINIZ VE YORUMLAYINIZ!KENDİNİZİ BELLİ EDİN, LÜTFEN! OY VERMEK BU KADAR ZOR OLMAMALI EN AZINDAN!

Bölüm Şarkısı: Game of Thrones | Soundtrack - Truth (Extended)

Yayınlanma Tarihi:09.06.2019 (00:05)

Aşağıda Selange, Rakhi var.

İyi Okumalar!

Larastka Krallığı/Azinkayt Bölgesi - Esla - Yakut Sarayı

Dranil   (Yaş:44)

Baharın ortasında bitmeyen kışı içimde hissediyordum. Çiçekler açsa, güneş capcanlı olsa bile benim ruhumdaki kış asla bitmezdi, bitmeyecekti. Bu kışı kabullenmiştim. İnsanlar kendisiyle barışık olmalıydı. Hayatım boyunca tanıdığım insanları düşünüyordum. Onurlu, asil, kendilerini üstün gören insanlardı. Benim gibi insanlar onlar için birer silahtı ve kolaylıkla harcanabilirlerdi. Fakat bu düzeni ben bozmuştum. Gittiğim yolun onurlu olduğu söylenemezdi ama bozmuştum. Kendi kendimin efendisi olmak adına büyük oyunlar oynamış ve kazanmıştım.

Benim geçmişim oldukça sıradandı. Ailem Abshek'in ailesine hizmet ediyordu. Pobeda ailesinin yaverlerini benim ailemden seçiyordu ve bizde onların himayesinde yaşamıştık. Abshek'in babası ise yaşıt olduğumuz için küçüklüğümüzden bu yana bizi yan yana yetiştirmişti. Abshek'in başarılı bir komutan olmasını istiyordu ve ben de onun hem yaveri olacaktım, hem de ordusunun askeri. Hayata daha üç adım geriden başlamıştım.  Acımasızlıktı!

Abshek. İlk başta onu yalan söylemeyeyim ki gerçekten kardeşim olarak görmüştüm. Babası babamı defalarca aşağılarken o bana karşı oldukça iyi davranmıştı. İçime kapanık, hassas olduğumu bildiği için bana abi gibi davranmıştı. 7 yaşında bir çocuk iken ona efendim dediğim zaman bana efendim deme dediğini hatırlıyordum. Beraber büyümüş, beraber savaşmış, beraber içki içmiştik. Babasını 17 yaşında kaybedince ailesinin başına geçmişti. İnsanları yönetiyor, savaşlara katılıyor ve zaferlerle dönüyordu. Esla'da büyüyen hayranlık tüm Azinkayt'a yayılmıştı ve bu Abshek'i şımartmıştı az biraz. Kafasında olmayan düşünceler meydana gelmişti ve beni yavaş yavaş aşağılamaya, küçük görmeye başlamıştı. Yine de onu alttan almayı bilmiştim. Umursamıyordum. Fakat Selange'yi görünce umursamaya başlamıştım.

Selange. Esla'nın Gülü. Onu 18 yaşında görmüştüm. Saçları capcanlı bakır rengiydi. Çiçekler açmış bir ağacın altında dans ediyordu ve çiçekler onun o güzel saçlarına düşmüştü. Yanındaki kızların içinde en güzeli oydu. Bana baktığında yumuşak bir şekilde gülümsemişti. Sanki elimi uzatsam kaybolacaktı. Hayatım boyunca gördüğüm en güzel manzara olabilirdi. Bir süre üstelik konuşmuştuk. Beni oldukça eğlenceli buluyordu ve beni beğendiğini demişti. Ona açılacağım akşam ise Selange ile Abshek'in nişanlandığını öğrenmiştim. Abshek bana bunu heyecanla anlatmıştı. Selange'nin de bu nişan için arzusu olduğunu derken kalbimin kırıldığını biliyordum. Ben istemiştim ama Abshek Pobeda soyisminin verdiği güçle Selange'yi kendisine bağlamıştı. Beni daha da üzen birbirilerini gözümün önünde sevmeleri olmuştu. Esla'nın kusursuz çifti olarak insanlar onlara tapıyorlardı. Tanrıça Yasher ve Tanrı Arynad'ın yansımaları demişlerdi. Selange mutlu olması adına geri çekilmek ve onu elde etmek arasında kalmıştım.

Kendimi bir süre kontrol etmiş olsam bile olmuyordu. Selange'yi Abshek hakketmiyordu. Özellikle Loya'nın annesiyle Selange'yi aldatması, bunu Selange'den saklaması benim için son nokta olmuştu. Beni istediği kadar küçük görmeye başlayabilirdi, istediği kadar Selange'nin harika bir kadın olduğunu övebilirdi, istediği kadar halk onu sevebilirdi ama o Selange'yi hakketmiyordu, bu halkın sevgisini hakketmiyordu.

Planımı en ince ayrıntısına kadar hesaplamıştım. Larastka Kralı ile işbirliği kurmuştum ve bana verdiği sözleri sevmiştim. Ben ve benim soyum Azinkayt yöneticileri olacaktı. Ostraye ailesi en yüksekte olacaktı ve ben kendi düzenimi kuracaktım. Selange ise evli olsa bunu yapmak istiyordum.Yeni evliydi ama artık hiçbir şey umurumda değildi. Abshek onu ve Azinkayt'ı hakketmiyor iken duramazdım.

Durmamıştım ve Abshek'e ihanet etmiştim. Onu ustalıkla Larastka Kralı'nı öldüreceğimize inanmıştım. O ise kardeşi olarak gördüğü insana inanmıştı. Krala sadece o kılıç çektiği zaman ise hayal kırıklığına uğramıştı. Bana bakarken bunu görmüştüm. Yüzünde acı vardı. Fakat ben sakin kalmıştım. Sessizliğim ilk defa işime yaramıştı.

O zamandan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmamıştı. Ben Yönetici Dranil olmuştum ve Halk Kahramanı Abshek, Hain Abshek olmuştu. Selange ise ölmüştü. Onun ölümünü duyduğum an, bir süre kimseyle konuşmamıştım. Ölümünün yıkımıyla çökmüştüm ama kendimi zar zor toparlamıştım. Sonuçta artık bir devleti yönetiyordum. Selange ölse bile Azinkayt yaşıyordu. Hiçbir şey eskisi gibi olmasa bile yaşamak zorundaydım.

Şimdi ise mutlak gücüm sallantıdaydı. İktidarıma meydan okuyan Ayashri ve asiler vardı. Abshek peşimi bırakmamıştı. Bir kızını büyütmüştüm. Açıkçası kendi çocuklarımdan bile önde tutmuştum. Çünkü Abshek onu bana emanet etmişti. Ona yaptığım kötülüğü bilmesine rağmen kızımı senden başka kimseye emanet edemem demişti. Bende kabul etmiştim eski Dranil olarak. Yaptıklarımın kefareti olarak Loya'yı büyütmeyi ve onu ülkenin başına geçirmeyi hedeflemiştim. Babasının kanı asildi ve benim büyüttüğüm bir çocuk olarak o ülkeyi harika bir şekilde yönetirdi. Daha sonra ise Larastka Kraliçesi olmasını istemiştim. Azinkayt ile harcanmamalıydı.

Çalışma odamdaki pencerenin önünden ayrılmıştım. Odadan çıkmıştım ve askerlerim başlarını eğmişlerdi. Ayashri ve tüccar Talayer'in kaçak olmaları canımı sıkıyordu. Nizar Kralı Dinuri oğlunu ve onun misafirini vermeyi ret etmişti. Larastka'nın bu durumda ise haberi yoktu ve olsa bile yardımcı olamazlardı. Kral Arnav, ülkesindeki iç karışıklıklarla uğraşıyordu ve Ana Kraliçe Kaisra ise küçük oğlu Jayce'i destekleyenlerle anlaşma yolundaydı. Ayashri'yi yakalayabilseydim rahat bir nefes alırdım ama olmuyordu. O kız buraya bir gün elbette dönecekti. Annesi ve kardeşi, benim misafirlerimdi. Abshek'in kızı ise sevdiklerini  korumak adına savaşırdı.

Meşe ağacından yapılmış kapının önünde durmuştum. Kapıyı yavaşça açmıştım ve büyük odanın içine girmiştim. Burası Selange ve kızının kaldığı odalardı. Loya'nın da isteği üzerine Selange ve kızını sarayımda oldukça rahat ettirmek istemiştim. Beni aşağılasa bile onu ziyaret ediyordum. Esla'daki çoğu insan onun Abshek'in eşi olduğunu bilmiyordu ve neden özel muamele yapıldıklarını anlamış değildi. Ayashri'ye karşı rehinelerim olsalar bile zindanda olmaları gerekirdi ama ben kural bozuyordum. Rakhi bu konuda bana kızıyor olsa bile umurumda değildi.

Selange koltukta oturmuş ve düşünüyordu. Gençliğindeki gibi saçları canlı değildi ama oldukça güzeldi. Çok şey yaşamıştı ve bunun izleri yüzündeydi. Beni görünce öfke dalgası yüzünde oluşmuştu. Ben ise gülümsemiş ve hizmetkarlardan içecek bir şeyler ile atıştırmalık tatlılar istemiştim. Daha sonra Selange'nin yanına oturdum. Bana bakan öfkeli gözleri umursamadan elini tutmuş ve Esla Gülü'nün elini nazikçe öpmüştüm. O ise hızla çekmişti.

Selange "Bana bir daha dokunma!" diye bağırdı. Thaman ölmemiş olsaydı bana olan öfkesi yine böyle olur muydu, merak ediyordum.  Larastkalı asker Vadim, öldürme dememe rağmen Ayashri'yi öldürmek istemiş ve o sırada Thaman kızını korumuştu. Ah, kahramanca bir ölümdü. Selange bunu duyduğu an yere çökmüştü ve Thaman için çok ağlamıştı.

"Neden? Bu sarayda benden başka arkadaşın var mı?" dedim ve hizmetkarlar dediklerimi getirmişlerdi. Selange ise umursamamıştı.

"Beni sonunda kendine esir ettin. 21 yıl öncede bunun olmasını istiyordun."

"İstedim, Selange. Seni çok istedim, sana olan hislerimi bilmeme rağmen sen Abshek'i seçtin ama o seni hakketmiyordu. Seni hakketmeyen bir adamla olmana izin veremezdim." dedim ve Selange acıyla güldü.

"Abshek beni seviyordu ve ben onu seviyordum. Neden buna saygı duymadın ki? Yaptığın her şeye değdi mi? Senden nefret eden bir halka hükmediyorsun, çocukların ve eşin seninle mutlu olamıyor ve en önemlisi seni kardeşi gören bir adama ihanet ettin."

"Yaptıklarımdan pişman değilim ve emin ol Abshek öyle masum bir adam değildi." dedim soğukça ve kristal bardağımdaki meyve suyunu içtim.

"Eğer bu korkunç olaylar yaşanmasaydı sen yine bu sarayda olurdun. Abshek yönetirdi ve sen yanında yardım ederdin."

"Bu bana yetmezdi." diye mırıldandım.

"Senin bu kör hırsına hiçbir şey yetmezdi!"

"Bunları her gün tartışmanın anlamı var mı? Söylesene bana, kızın Ayashri ne zaman seni ve sana benzeyen Yamuna'yı kurtarmaya gelir?"

"Ayashri aklı varsa bu çukura bir daha gelmez. Prens Jayce'den ne kadar uzak olursa o kadar iyi olur." dedi elbisesini sıkarak.

"Ah, yapma ama böyle Selange. Güzel güzel konuşuyoruz ve sen geriliyorsun. Bence Ayashri buraya geri dönecek kadar deli. Babasının deli cesareti onda da var. Benim merak ettiğim Nizar'ın ona karşı tutumu nasıl olacak? En son Smeryn'e doğru yol aldıklarını biliyorum belki Smeryn'e çoktan varmıştır."

"Akreplerin içine sürüklendi." diye mırıldandı ve derin bir nefes aldı.

"Akrepler tehlikeliler, biliyorsun. Zehirleri oldukça keskin olur. Yanında o tüccar olsa bile Ayashri orada hayatta kalır mı?"

"Kalmak zorunda olduğunu biliyor! Aya inatçıdır, savaşarak ölmek ister ve kimse onu korkutamaz."

"Buna yeterince ikna oldum. Baskındaki askerlerimle konuştum. Oldukça iyi dövüşürmüş. Thaman iyi bir askerdi ve kızına iyi öğretmiş." dedim ve Selange'nin gözleri dolmuştu.

"Thaman için Ayashri bambaşkaydı. Kendi kızı gibi gördü her daim ve o şekilde büyüttü. Ayashri de Thaman'ı baba gibi bildi. Kendi öz babası gibi." dedi ve derin bir nefes aldı.

"Thaman sana ve ailesine düşkün bir adamdı ve bu özelliğini takdir ettim. Bana boyun eğseydi askerliğine devam ederdi ama eğmedi. Eğmedi ve seni buldu."

"Abshek onu överdi ve beni bulduğu zaman Abshek'in dediklerine katıldım. İyi bir adamdı ve bana değer veriyordu. Bu yüzden evlendim onunla ve bir kızımız oldu. Keşke hep Esla dışında kalsaydık. O ölmezdi."

"Seni Esla dışında bile bulabileceğime inanmadın mı?" dedim ve kafasını iki yana salladı.

"Hayır, inanmadım. Söylesene bana eğer Abshek yerine seni seçseydim yine Azinkayt'ın başında olmak ister miydin?" dedi ve soluk yeşil gözlerine baktım.

"Bunun cevabı hayır olurdu." diye fısıldadım.

"Buna asla inanmıyorum! Şimdi ise yapacağım tek şey kızımı beklemek olacak. O beni, kız kardeşini ve Azinkayt'ı kurtaracak."

"Bekliyorum gelmesini sabırsızlıkla. Azinkayt'ın ruhu olan Ayashri şu an nerede? Nizar'a kaçtı! Orada yaşayabilirse gelsin ve Azinkayt'ı benden alabilsin." dedim alaycı bir şekilde.

"Ayashri'ye inanıyorum. Oradan güçlenerek dönecek!"

"İstediğine inanmakta özgürsün. Ayashri gelesiye kadar misafirimsin. O geldikten sonra ne olacağını planlamadım. Ayashri büyük ihtimalle hainlikten dolayı ölecek. Sana ve diğer kızına ne olacağını Yasher bile bilmiyordur." dedim ve ayağa kalktım.

"Peki oradan güçlenerek dönerse ne olur? Teslim olur musun?"

"Abshek'den en iyi öğrendiğim şey savaşmak oldu. Cesurca savaşmak, ölümüne savaşmaktı Selange. Benim ruhumda teslim olmak yok." dedim ve odadan çıktım.

Selange'ye karşı daima dürüst olmuştum. Benim ruhumda teslim olmak yoktu. Askerdim bir zamanlar ve hala öyleydim. Savaşmanın ne demek olduğunu biliyordum. Yenilgiyi biliyordum ve zaferi biliyordum. Fakat teslim olmak nedir, asla bilmiyordum ve öğrenmeye hevesim yoktu. Ben bu sarayın hakimiydim ve burayı Ayashri veya başkasına bırakmayacaktım.En dipten en yukarıya ben gelmiştim ve kimse beni buradan alamazdı.

Akşam yemeğine kadar kitap okumayı tercih etmiştim. Daha sonra ise yemek için bahçeye inmiştim. Rakhi beni mutlu edecek şekilde akşam yemeğini düzenlemişti. Sarayın bahçesinde kurulmuştu. Kalabalık yerine ailemiz vardı. Bir yandan müzisyenler hafif melodiler çalıyorlardı. Rakhi oldukça iyi bir kadındı. Onunla evlenmekten pişman olmamıştım ama onun zaman zaman pişman olup olmadığını düşünüyordum. Beni seviyordu ama sevgisi karşılık görememişti. Çocuklarımla aram ise mesafeli olmuştu. Sevgimi göstermeyi becerememiştim. Oğlum bana karşı asi iken kızım sürekli ilgimi çekmek ister olmuştu. Rakhi bunları gördükçe üzülüyordu. Şimdi ise Selange vardı. Onun varlığına karşı tepkisiz kalmaya çalışıyordu ama zorlandığının farkındaydım.

Masada yerime geçmiştim ve benimle beraber yemek başlamıştı. Ben oldukça hafif şeyler yemeği tercih ediyordum. Gençlikten kalma eski bir alışkanlıktı. Rakhi'de bunu bildiği için tabağıma yakın tarafta benim seveceğim şeyleri göstermişti. Sohbet ise oldukça sıradandı. Loya hevesle tanışmış olduğu gezgini anlatırken Jayce onu dikkatle dinliyordu. Arada Prasad Loya'yı onaylıyor, Latika ise Loya'nın ilgi çekmesinden memnun değildi.

Loya'ya bakmak, beni rahatsız etmiyordu. Ona baktıkça gerçekten kendi kızım gibi görüyordum. İlk başlarda Abshek aklıma gelirse ne yaparım diyordum ama olmamıştı. Loya oldukça şımarık, kendine güvenen ve akıllı birisi olmuştu. İstediğim gibiydi ama son zamanlarda gerçeği öğrenmesiyle beraber çocuksu şımarıklığı gitmişti. Onun yerine daha sakin olmuştu ve  korktuğum başıma gelmişti. Ayashri'ye yardım elini uzatmıştı. Ona engel olmaya çalışsam bile başarısız olmuştum. Eğer söylemeseydi her şey şu an farklı olabilirdi. Bunu Loya umursamıyordu ama ben umursuyordum. Ona karşı dikkatli olmam gerektiğinin farkındaydım. Büyüttüğüm bu çiçeğin zehri bana değil, düşmanlarımıza akmalıydı.

Loya "Dayıcığım, iyi misin?" dedi ve kafamı salladım.

"İyiyim Loya fazlasıyla iyiyim." dedim ve haşlanmış etimi kesmiştim.

Rakhi "Nizar'dan bugünde ret mektubu geldi. Ayashri ve Talayer'i vermeyi Kral Dinuri şiddetle ret ediyor." dedi sakin bir sesle ve Jayce Rakhi'ye baktı.

Jayce "Kral Dinuri'nin bunu yapmasını beklemiyordum." dedi ve şarabını yudumladım. Prens Ayashri konusunda yaptığının hata olduğunun farkına varmıştı ama geç kalmıştı. Yaptıklarıyla yüzleşirken bunu yüzünde görmüştüm. Ayashri benden nefret edecek demişti Thaman'ın cesedine bakarken. Fakat yapacak bir şey var mıydı? Olanlar olmuştu.

"Oğlunu koruması normal." dedim. Kraliçe Elzira sayesinde Talayer'in Venaim hanedanının piçi olduğunu öğrenmiştim ve bunu dikkate alıyordum.

"Talayer'in bu şekilde davranacağı keşke tahmin edebilseydim. O beni benden iyi tanıyor ama ben onu bilmiyorum. O adamda derin bir karanlık var ve insanlar bunu görmüyor." dedi soğukça.

Prasad "Ayashri'yi peki ondaki bu karanlık yanı görmedi mi?" dedi ve Jayce elini sıkarken gülümsemişti.

"Görmemiş olmalı, Prasad. Bunun o kızın sonu olmasından endişe ediyorum."

Loya "Hainlere endişe eder miydin, Prens?" dedi Jayce'e bakarak. Bakışları oldukça sertti.

"İnsanların insan olduğunu kabullendiğimden beri endişe ediyorum, Loya. Bunu öğrendim."

"İnsanları insan olarak kabul edemeyiz. Birçok sınıflar var, Prens. Yönetici, asker, çiftçi, asil, hain, piç gibi sınıflar var. İnsanlar birbirilerinden üstünlüğünü göstermek için sınıflar oluşturmuş ve amaçlarına ulaşmış. Ayashri gibi hainler ezilmek için varlar. Onlar ezilmedikçe senin, benim gibi yöneticilerin iktidarları nasıl güçlenecek?" dedim ve Jayce'in mavi gözleri bendeydi. En başından beri o Ayashri'yi sevdiğini ve takıntı haline getirdiğini biliyordum. Şimdi o kızın yokluğu Jayce'e acı ve hüzün veriyordu. Üstelik onun yüzünden gitmiş olması onu daha çok yaralıyordu. Fakat alışması lazımdı. Zamanında aynı hisler beni de bulmuştu.

"Bunu ret ediyorum."

"Hayatımızın düzeni böyle iken ret etmeniz neyi değiştirecek ki? Ayashri yine hain kalacak. Sen yine asil soylu olacaksın."

Rakhi "O kız için bir kez daha mektup yazacağım ama bu sefer Kraliçe Elzira'ya olacak. Belki o bizden yana olur." dedi ve güldüm.

"Kral Dinuri ile eş hükümdarlar ve bu dediğin doğru. Aynı güçte olsalar bile Dinuri zaman zaman eşini bazı konularda bastırdı. Bence Ayashri'nin yakalanması konusu da aynı, hayatım."

Prasad "Belki orada yeni bir hayat kurmak istecek." dedi ve güldüm. Oğlumun bu saf düşüncesi beni eğlendirmişti.

Jayce "Ayashri'yi tanımıyorsun, Prasad. O, oldukça inatçıdır ve sevdiklerini arkasında bırakıp asla gitmek istemez. Ölümüne mücadele vermek için geri dönecek." dedi sakince ve içkisini içmişti.

Loya "Bence Nizar'da mutlu olmayı öğrensin. Buraya gelince ne olacak? Kaybedecek! Kaybetmeye mahkum olmak istemiyorsa Talayer ile mutlu olsun." dedi ve Jayce'in bakışları Loya'ya karşı sertti.

"Neden Talayer ile mutlusun?"

"Birbirilerine çok yakışmıyorlar mı sence?" dedi alaycı bir şekilde.

"Konumuz gittikçe tatsızlaştı. Bence ben arp çalayım ve güzel bir müzik şöleni yaşayalım. Ne dersiniz?" dedim ve konu değişmişti.

Çaldığım ezgilerle insanların kalplerine dokunabilmeyi çok isterdim. Keyifli olduğum zamanlar veya düşünceli olduğum zamanlarda çalardım. Ben arpımı çalarken arkamdaki müzisyenler bana eşlik ederdi ve çıkan seslerin uyumu harikaydı. Arp çalmayı bana Abshek'in babası öğretmişti. Bir gün çalışma odasında iken tellere dokunmuştum ve birkaç ses çıkmıştı. Daha fazlasını yapınca arkamdan alkış sesi gelmişti. Abshek'in müzisyenlikle ilgisi olmamıştı ve bu yüzden babası bana öğretmişti bildiği her şarkıyı. Kendi babama bu çocuk harika bir müzisyen demişti ve ben bununla gururlanmıştım. Sonunda Abshek'i geçen özelliğim vardı. Ondan daha iyi olduğumu kanıtlamıştım.

Müzikten sonra herkes kendi odalarına çekilmişti. Yorgundum. Yatağa yatınca bu yorgunluğu hissediyordum. Rakhi takılarını çıkarmıştı ve saçlarını açmıştı. Daha sonra yanıma yatmıştı. Hatta kollarımın arasına girmiş, bana sarılmıştı. Selange'nin burada olmasıyla bana daha çok düşkün olmuştu.

Rakhi "Selange ve kızı nasıl?" dedi sakin bir sesle. Her gün sorduğu klasik bir soruydu. Onun yanına gitmek istemiyordu. Selange'yi görmeyi ret etmesi iyi değildi.

"Öfkeli, kırgın. Yılların öfkesiyle yaklaşıyor bana." dedim ve Rakhi'nin koyu saçlarını parmaklarımla oynamaya başladım.

"Ona acıyorum desem ne dersin?"

"Şaşırmam! Acınacak bir halde."

"Çünkü zor şeyler yaşadı. Esla Gülü diye anılıyordu, güzeldi. Asiller peşindeydi ve o yanlış adama kalbini verdi. Sonra hain ilan edildi, kaçak hayatı yaşadı. Başka bir adamla evlendi ve o adam da hain ilan edilerek öldü. Bir kızı kayıp, kaçak diğer kızı ise hayata karşı büyük bir şekilde öfkeli."

"Yamuna'yı gördün mü?" dedim şaşkınca.

"Evet, gördüm. Prasad onunla ilgileniyor ve o sırada fark ettim. Selange'nin soluk bir kopyası fiziksel olarak fakat daha hırçın."

"Prasad'a ben dedim. Loya ve Latika'nın o kızla konuşacağını sanmıyorum hatta aşağılamaları mümkün ama oğlumuz fazlasıyla nasıl desem insancıl." dedim ve Rakhi güldü.

"Oğlumuz onu mutlu ediyor bir şekilde, biliyor musun? Kızı bugün gülerken gördüm. Utangaçtı ama gülüyordu."

"Selange ve kızı, bu sarayda rahat etmeleri amacım. Korkuyla geçirdikleri bir gün olmasını istemiyorum. Hatta istersen sende Selange ile konuş."

"Selange ile konuşmak mı? Ne anlatacağız acaba?" dedi alaycı bir sesle.

"Bir zamanlar arkadaş değil miydiniz?" dedim kısık bir sesle.

"Bir zamanlar öyleydik ama o şımarık davrandı. Abshek ile evlenince Yakut Sarayı'nın hanımı olmayı kesin gözüyle baktı. Bak, şimdi ne oldu? Bu sarayın hanımı benim ve o bir hainin eşi olmaktan öteye gidemedi."

"Ah, geçmişi unutmak mümkün değil."

"Öyle değil miydi? Abshek'i de biliyoruz! İnsanların desteğini görmek onda kibre neden oldu, Dranil. Bu kibirle önünü göremedi."

"Eğer görseydi şu an yöneten o olurdu." dedim sakin bir sesle.

Kafasını hafifçe kaldırmış, bana bakarak "İşte bu yüzden ben seninle olmayı seçtim. Senin hüznünde bile derin bir asalet var. Sen onlar gibi değilsin." dedi ve dudaklarımı nazikçe öpmüştü.

"Bir gün kaybedebilirim, bunu biliyorsun değil mi?" diye mırıldandım.

"Olsun, beraber kaybedeceğiz."

"İyi ki varsın, Rakhi ve iyi ki yanımdasın." dedim ve saçlarından öptüm.

"Zor günleri beraber atlatacağız, inan bana bu olacak."

"İnanıyorum, inanıyorum. Hadi uyuyalım, hayatım." dedim ve birbirimize sarılarak uyumuştuk.

Sabah erken kalkmak huyumdu. Sakal tıraşımı özenle yaptıktan sonra kahvaltımı ederdim. Bu süre zarfında Rakhi çoktan uyanmış olurdu. Daha sonra beraber meclis toplantısını yönetirdik. Meclis oldukça iki yüzlü insanlarla doluydu. Bugün kim iktidarda ise onun yanında olurlardı. Bugün beni destekliyorlardı ama arkamdan iş çeviriyorlardı. Bu sebeple onlara karşı daima sert olmuştum ve kendi çıkarlarıma göre kullanmıştım.

Meclis toplantısından sonra çalışma odama geçmiştim. Yatin'in verdiği raporları inceliyordum. Esla'da dikkat çeken bir hareketlilik yoktu. Ayashri'nin kaçmasından bu yana Zaferin Ruhu sakindi ama içten içe hazırlıkların olduğunu biliyordum. Eğer Talayer'in elimde açığı olsaydı belki onun mallarına el koyarak bir zayıflatma çabam olurdu. Fakat  Talayer kurnaz bir adamdı. Arkasında ona kullanacağım bir şey bırakmamıştı. Zekası takdir edilmeliydi.

Bir süre sonra kapım çaldığında içeri Jayce girmişti. Larastka Prensi oldukça asildi. Ayashri'nin kaçışından sonra daha soğuk olduğu ise gerçekti. Karşımda otururken onun buz gibi mavi gözlerine bakmaktan çekinmiyordum. Neden geldiğini ise merak ediyordum.

Önümdeki kağıda bakarken "Ne oldu, Jayce?"  dedim.

Jayce "Ben Nizar'a gitmek istiyorum, Yönetici." dedi sakin bir sesle ve tek kaşımı kaldırdım.

"Neden?"

"Hainleri yakalamak vazifem değil mi? Başladığımız iş bitsin." dedi ve kağıdı bıraktım.

"Jayce, genç dostum, bu arzunu anlıyorum ama mümkün değil. O meseleyi artık arkamızda bırakmamız lazım ve geleceğe odaklanalım diyorum."

"Nasıl? Ayashri'yi yakalamak istediğini sanıyordum, Yönetici." dedi şaşkınca.

"Ayashri Nizar'ın ateş çukurunda istediği kadar yansın ve ölsün. Biz kendimize odaklanmalıyız."

"Nasıl?" diye fısıldadı ve ona gülümsedim.

"Loya ile nişanını düşünmeye ne dersin? Bu nişanın sana getireceği Larastka Kralı unvanı seni heyecanlandırmıyor mu?" dedim ve Jayce donup kalmıştı. Gözleri iri iriydi.

İşte geleceğe yönelik hamlemi yapmıştım. Benim konum sadece Ayashri değildi. Benim konum Azinkayt idi. Ben Azinkayt'ın geleceği için her şeyi yapmıştım. Azinkayt'ın iyiliği için her şeyi yapardım. Bu iktidarı almak için her şeyi yapan ben yine iktidarım ve gücüm her şeyi yapardım. Loya Larastka Kraliçesi olursa gelecek çok güzel olacaktı.O zaman Azinkayt'ın karşısında Larastka boyun eğerdi.

Rakhi

Selange

Dranil'i nasıl buldunuz? Onun düşünceleri için ne dersiniz? Sizce yaptıklarını neden yapmış?

◑Geçmiş için düşünceleriniz nedir? Dranil'in ağzından duyduk gerçekleri. Bu davada kim haklı?

◑Rakhi ve Dranil ilişkisi için düşünceleriniz nedir? Selange ve Dranil için düşünceleriniz nedir?

◑Sizce Jayce Loya ile nişanı kabul edecek midir? Yoksa o da Nizar'a mı gidecektir?

Bir dahaki bölüm Talayer olacaktır! Sevgilerle. Nizar için görmek istediğiniz, merak ettiğiniz ne varsa yazın bu arada. Bölüm içinde yer vermeye çalışacağım.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top