Ateşler ve Küller♕
BÖLÜMÜ OYLARSANIZ VE YORUMLARSANIZ SEVİNİRİM!
EĞER GÜNCELLEME BİLDİRİMİ GELMİYORSA KÜTÜPHANEDEN ÇIKARIP, BİR DAHA EKLEYİN VEYA BENİ TAKİP EDİN.
Bölüm Şarkısı: Most Emotional Music Ever: Usure Yuku Omoide *(Mix)
Yayınlanma Tarihi: 17.03.2020 (23:52)
İyi Okumalar!
♕
Larastka Krallığı/Azinkayt Bölgesi - Esla - Yakut Sarayı
Talayer
Boşlukta kalmayı istemezdim. Berbat bir histi. Hayattan, akıştan kopuyor ve bilinmeyen bir karanlık çukurda hapsolurken zamanın geçmesini bekliyordum. Bir şeyler yapmadan kalmak berbattı. Karanlık çukurda hep yukarıya baktığımda gördüğüm şey bir çift iri, soluk yeşil gözdü. Beni beklediğini, benim için üzüldüğünü görüyordum. Üzülme diye haykırıyordum ama senin o gözlerin sahibine ulaşamıyordu. Bu seferde daha çok debeleniyor, yukarıya çıkmak için çabalıyordum. Olmuyordu ama pes etmeyecektim. Boşluktan kurtulacaktım.
Bu azimle çabalamıştım, başarmıştım. Parmakları hareket ettirince bir sıcaklık hemen elimi tutmuştu. Sesler vardı. Ne dediklerini anlamıyordum. Yavaş yavaş gözlerimi açmıştım. Yoğun ışık gözlerimi ilk başta acıtmıştı. Ardından yavaş yavaş görüntü netleşmişti. İlk gördüğüm yüz o güzel gözlerin sahibi, benim biricik Dara'm idi. Elimi öpüyor, yaşları yanaklarından süzülürken gülümsüyordu. Ona yavaşça gülümsedim."Beni özledin mi, Dara?" diye fısıldadım. Kafasını heyecanla sallarken yatağın diğer tarafına baktım. Orada kardeşim Daljat ile Misha vardı. İkisi de buruk bir tebessümle gülümsüyorlardı.
Ayashri ağlayarak "Uyandın, şükürler olsun uyandın!" dedi. Saçlarımı okşuyordu.
"Sakin ol, basit bir olaydı. Ben iyiyim. Sen ağladıkça benim canım daha çok acır, lütfen ağlama." dedim.
"Elimde değil. Sen burada yattıkça delirmemek için kendimi zor tuttum. İnsanlar senden ümidini kestiklerinde inatla uyanacağını savundum. Bak, uyandın! Yanımdasın, benimlesin."
"Başka bir durum mümkün değil. Ben hep seninle olacağım, sana söz veriyorum." dedim ve elimi yavaşça kaldırdım. Ayashri'nin yüzündeki yaşları silmiştm.
Misha yatağın diğer ucuna oturmuştu. Sürmeli gözleri dikkatle bendeydi. Misha "Uyanman eminim ki herkese büyük bir mesaj verecek, abi."
"Bu şekilde beni yıkacaklarını sanıyorlarsa yanılıyorlardı. Ükhel ile pazarlık yapabilecek kurnazlıktaki nadir ruhlardan biriyim."
Daljat "Ondan şüphe etmiyoruz. Uyandığına göre aklıma çok takılan soruyu cevaplayabilirsin. Neden Kral'ı kurtardın?"
Ayashri sert bir sesle "Daljat! Bu soruyu sormanın vakti mi? Talayer yeni uyandı, yorma." dedi. Daljat omzunu silkmişti. Ayashri'yi ciddiye almamıştı, bu Aya'yı daha çok sinir etmişti.
"Merak ediyorum, Aya. Abimden beklemediğim bir hareketti."
Derin bir nefes aldım. Yaralarım sızlıyordu."Jayce ile sorun onun Kral olan tarafıyla. İnsanlığıyla bir derdim yok. Bana davrandığı gibi davransaydım benim ondan ne farkım olacaktı? Üstelik Azinkayt sınırları içinde ölmesi de hoş olmazdı." dedim.
Ayashri "İşte benim sevgilim böyle merhametli bir adamdır! Seninle gurur duyuyorum ama bir daha kendii tehlikeye atmanı istemiyorum."
"Peki o zaman hemen Ükhel'e söylüyorum."
Misha "Talayer fazlasıyla kendisine gelmiş. Alaycı şakaları da başladı. Daljat, hadi çıkalım. Ayashri pek sevgili kocasıyla ilgilensin." dedi. İkisi odadan çıkmıştı. Ayashri ise kapıdaki hizmetkardan etli kemik suyu çorbası istemişti.
Çorba geldiği zaman bana içirmişti. Bir bebek gibi benimle ilgileniyordu.Soluk yeşil gözlerindeki şefkati görmek benim için asıl ilaçtı. İstediği ilaçları bana sunsun, istediği yemekleri yedirsin. Bir çift yeşil gözün verdiği etkiyi veremezdi. O gözün sahibinin ilgisi beni iyileştirirdi. O gözlerde ben hayat buluyordum. Benim hayatımın yegane anlamı o gözlerdi.
Ayashri bana ben uyurken yaşanan her şeyi baştan sona anlatmıştı. Nizar'ın asıl hedefinin ben olduğum konusunda ona katılıyordum. Düşününce bana da mantıklı gelmişti. Kimse kendi topraklarında sorun çıksın istemezdi, bunun için her şeyi yapardı. Kendi canını bile riske atardı. Latafah benim Jayce'i kurtaracağımı bu şekilde tahmin etmiş olabilirdi. Hoş, Jayce'i kurtarmasam da Latafah'ın işine yarıyordu. Her türlü kârlı çıkacaktı. Tabii tüm bu ihtimaller ben ölseydim veya Jayce ölseydi olacaklardı. Fakat olmamıştı. Ben yaşamıştım. Zaten bu hayatta yapabildiğim en iyi iki şeylerden birisi ne olursa olsun hayatta kalmaktı, diğeri ise Ayashri'yi sevmekti. Bunda asla başarısız olacağımı düşünmüyordum.
Akşam ise odaya Jayce ile Loya gelmişti. Uyandığımı tüm saray halkı duymuştu, onlarında duymaması imkansızdı. Jayce ile ormanda geçirdiğimiz sürede ona emirler vermiştim. Canım acırken onun makamı zerre umurumda olmamıştı. İsterse kendisini tanrı ilan etsin, yine ona emir verirdim. Kendi canım dışında hiçbir şey önemli değildi. Jayce ise şaşırtıcı bir şekilde her dediğimi yapmıştı. Ondan böyle bir şey düşününce beklenmezdi. Halime acımış olabilirdi belki de o an şoka girmişti. Jayce'in buzdan kalbinde bana duyabileceği merhamet imkansızdı. Aevni'nin dokunuşuyla merhamet duyardı, onda bile inat ederdi.
Gerçi hayat tuhaftı. Onun hoşlanmadığı kişiler onun hayatını kurtarıyordu. Ben o lanet okların önüne atlamıştım. Aiden ise bizi bulmuştu. Jayce'in şaşkınlığı o zamanda görülmeye değerdi. Kendisi bizim yerimizde olsaydı kurtarmazdı. Jayce'in insanlığını, merhametini biliyordum. O, düşmanlarının veya kendi fikirlerine uymayan insanların hayatlarını kurtarmak gibi bir işe girişmezdi. Ölürlerse benim iyiliğim için olur der, kenara çekilip bakardı. Sonuçta zamanında beni Dranil tutuklamıştı, Jayce ise benim ölümümü arzulamıştı.
İkisi koltuğa oturmuştu. Oturur poziyona geçince Ayashri'den arkama yastık koymasını istemiştim, koymuştu. Loya sevecen bir ifadeyle bana bakıyordu. Sanırım bu olayda en çok aklı başına gelen kişi oydu. Jayce ile küskünlüğü bitmişti. Ayashri'nin anlatımına göre Loya artık Aya'ya daha ılımlı yaklaşıyordu. Loya adına sevinmiştim. Ona değer veren insanları anlamıştı. Yöntem yanlış olsa bile uzatmamak lazımdı.
Loya "Uyanmana çok sevindim, Talayer! Gerçekten çok mutlu oldum."
"Teşekkür ederim, Loya." dedim.
"Durumun nasıl? Ağrın, acın vardır."
"Evet var ama o kadar çok umursadığım söylenemez. Daha kötüleri başıma geldi." dedim. Ayashri elimi tutmuştu.
Ayashri "Artık uyandı, başka bir şeyin önemi yok." dedi ve elimi öpmüştü.
Jayce Ayashri'ye bakmıştı. Jayce "Ayashri Talayer şu ufak yangınını biliyor mu?" dedi. Sesi alaycı çıkmıştı. Bahsettiği olayı elbette biliyordum. Ayashri öfkelenince etkisi çok feci olabiliyordu.
"Elbette biliyorum, benim için hiçbir sorun yok. Her türlü ölüm olacaktı, Ayashri kendisine has bir ölüm şekli seçmiş."
"Peki Prasad'a ne olacak? Latafah ile işbirliği yapan kişi o. Biz buradan ayrılmadan önce onun tutuklandığını görmek istiyorum. Yüzüme her baktığında hiçbir şey olmamış gibi davranıyor, çok zoruma gidiyor."
Ayashri "Merak etme, tutuklanacak. Prasad'ın yaptığının yanına kâr kalmasına izin vereceğimi mi düşünüyorsun? Fakat onun kuşku içinde delirmesini istiyorum, içindeki kuşku onun o çürük kalbini kemirsin. Bunu istemem çok mu? Zaten duyumlarıma göre oldukça tedirgin bir haldeymiş. İkide bir tutuklu olan askerlerin yanına girmeye çabalıyormuş."
Jayce gülmüştü."Aptal! Başından büyük işlere kalkıştı ve bedelini ödeyecek."
Loya "Ona üzülüyorum. Hayattan asla memnun olmadı, elindekilerle yetinemedi. Elindekilerle memnun olmadı. Şimdi ise bunun bedelini ödeyecek."
"Ben ona acımıyorum, Loya. Sen de üzülme."
"Elimde değil. Bir yanım ona çok kızgın, çok öfkeli. Bir yanım ise üzgün. Sanırım çocukluğumuzdan kaynaklı. Rakhi, Latika ve Prasad üçlüsünde bana en yakın isim Prasad idi. Gerçek bir kuzen ilişkimiz vardı, asla babasının beni varis yapma isteğini sorgulamadı. Latika gibi kıskançlık krizlerine girmedi. Şimdi ise onun bu sonunu görüyorum, üzülüyorum. Çocuğuna dokunmayacaksın, değil mi?"
"Çocuklar masum, Loya. Çocuklar asla anne ve babanın günahını yüklenmemeli. Prasad'ın oğlu Damras'ı Latika'ya veririz. Onun gözetiminde büyür. Latika güvendiğimiz bir isim." dedim.
"Dayım oğlunun bu halini görseydi eminim çok kızardı. Bir ahmağın yapacağı planı uyguladın derdi."
Ayashri "Ben acımıyorum, Loya. Prasad eğer babasının sonundan ders alsaydı karşımda olmazdı. O ise bana meydan okudu, bedelini ise canıyla ödeyecek. Tabii ilk önce delirmesi lazım. Delirmeden onu öldürmeye niyetim yok."
"Acımasızlık değil mi?" dedi. Ayashri ise omzunu silkmişti.
Jayce "Ben Ayashri'yi anlıyorum.İnsan kendi içinde acıdan delirecek seviyeye gelince onu bu hale sokanlarında kendisinden daha beter hale gelmesini istiyor. Benim anlamadığım şey bu salağın ordudaki askerlere nasıl ulaşmış olduğu, bunun cevabı ne?"
Ayashri "Rishen'in erkek kardeşinin marifeti. Bu yüzden Rishen ve kardeşlerini de ortada kaldıracağım."
"Akrabaların değil mi? Onlara karşı merhametli olman gerekmez mi?"
"Akraba olmak dışında her türlü şey oluyorlar. Akrabalarımı pek sevmiyorum. Menfaatçi insanlar, ben güçlü olunca bana sahip çıkma ihtiyacı duydular. Daha öncesinde yoklardı hatta görmek istemedikleri için kaçmışlardı. Şimdi ise peşimdeler."
Loya "Hayattaki koşullarımız değişince insanların bizlere olan tavrı da değişiyor. Kaçınılmaz bir şey. Emin ol, sen en başta olmasaydın senin ne halde olduğun onların zerre umurunda olmazlardı."
"Aslında her akraba kötü değil. Mesela Latafah'ın eşi Armin, bana çok yardımcı oldu." dedim.
Jayce "Bu suikast haberini sana bildirmesi gerekmez mi? Neden söyleme ihtiyacı duymadı?"
"En son mektuplarında sık sık dikkat diyordu, uyardı. Zaten Latafah iyice kontrolden çıktığı için Armin onu takip edemiyordu. Bu yüzden bana bildirmedi."
Loya "Armin'in sana çalışan bir casus olmasını Latafah biliyorsa Armin'in de canı tehlikede demektir. Gerçi Armin kral olabilecek iken sana çalışması da ilginç değil mi?"
"Nizar, başka ülkelere benzemez. İnsanlar her daim yapılacak işi en iyi yapacak birisi varsa çekilmesini bilir. Bu Yüzsüz Tanrı'nın bize öğrettiği bir kuraldır. Mesela Aeje hayata Amidral kadar iyi hükmedemeyeceğini bildiği için Amidral'in hayata hükmetmesini ister."
"Sizin insanlarınızı anlamak zaten güç. Nizarlılar kıtanın en değişik insanları. Azinkaytlılar gibi değiller. Gerçi şu anki Azinkaytlılar da benim bildiğim Azinkaytlılar gibi değil."
"Azinkayt da değişti. Değişim kaçınılmazdır, Loya. Kimse aynı şekilde kalamaz."
Jayce "Değişmeyen şey değişim kendisidir. Bunu bilmek için dini bir öğretiye gerek yok." dedi. Ardından konu değişmişti.
Odadan gittiklerinde gece yarısını geçmişti. Güzel bir sohbet olmuştu, kin ve nefretten sıyrılınca birbiriyle anlaşan insanlar oluyorduk. Bundan memnun da olmuştum. Normal hayata bir an önce dönmek istediğim için olabilirdi. Evet, uyanalı kısa bir süre geçmişti ama benim gibi bir adam için bu kadar hasta olmak yeterli değil miydi? Yaşanmıştı, bitmişti. Bu konuda sabırsız olacaktım. Üstelik yapılacak birçok iş var iken yatacak olmak şimdiden canımı sıkıyordu. Ayashri asla hareket etmeme izin vermezdi. Yatağa bağlı olmak çok can sıkıcıydı.
Birkaç gün yatağa bağlı kaldıktan sonra hekimleri ikna ederek odanın içinde hareket etme imkanına sahip olmuştum. Sarayın hekimleri ikna ettiğim için Ayashri karışmamıştı. Yatak odamıza taşındıktan sonra yavaş hareketlerle ayağa kalkıyor, odanın içinde geziniyordum. Hekimlere kalsa yataktan asla çıkmamalıydım ihtiyaçlarım dışında ama bu bana göre değildi. En azından odada ayağa kalkıp gezinmek bana mutluluk verebiliyordu. Böyle basit şeylerden dolayı mutlu olan bir insandım. Balkondan Esla'yı izliyor, bol bol resim çiziyordum. Ayashri beni oyalayacak birçok şey buluyordu. Bu konudaki başarısını hiçe sayamazdım.
Kucağımda defterim resim çizerken kapı tıklanmıştı. Gel dememle içeri Raji girmişti. Elinde bir 2 zarf vardı. Raji benim dışarıdaki hayatla olan bağlantımdı. Ona bu konuda görev vermiştim, sorunsuz yerine getiriyordu. Zarfları bana uzatmış, yanımdaki koltuğa oturmuştu. Birinci zarf Valhares idi. Kim olduğunu bilmiyordum, diğeri ise Kaisra idi. Kara mührü kırmak istemiyordum. Okumasam ne kaybederdim ki? Fakat okumalıydım. Kaisra benim sözde dostumdu. Nizar konusundaki ydeek planımdı. Şimdi ise Nizar için Jayce'e daha çok güveniyordum. Bana bir can borcu vardı, bu can borcunu ödemesi için Nizar'ı vermesini isteyecektim. Larastkalılar bu hayatta can borçlarını önemserlerdi. Can borcu olan kişilere saygı duyarlar, her isteklerini yaparlardı. Jayce de tipik Larastkalı olduğuna göre bana Nizar'ı verecekti.
"Biliyor musun? Kaisra'nın mektubunu okumayı hiç istemiyorum. Bu Valhares mektubunda da ne yazıyor, fikrim yok. Enrico'nun mührü değil, yabancı bir mühür." dedim.
Raji "İkisi de gizlice geldiler, Talayer. İkisi de Kral'ın bu mektuplardan haberi olsun istemiyor."
"O zaman ilk önce Ana Kraliçe'yi okuyalım. Bakalım derdi neymiş, öğrenelim. Ardından Valhares'e geçeriz. Ne dersin?"
"Sen nasıl istersen, Yönetici." dedi.
Kaisra'nın mektubundaki mührü kırdım. Kağıt önümdeydi. Kraliçe'nin asil yazısını yüksek sesle okumaya başladım.
Azinkaytlı Dostum, Azinkayt'ın Yöneticisi Talayer
Bu mektubu yazarken oğlumun sizin bölgenize geçtiğini tahmin ediyorum. Bu yüzden bu mektuptan asla ama asla Jayce'e bahsetme. Yazacaklarımdan her zamanki gibi memnun olmayacaktır. Ah, ne zaman benden memnun oldu ki? Bunu da sorguluyorum. Ben bu hayatta ona ilgi gösteremedim. Bunun içinde kendimce haklı olabileceğim nedenlerim vardı. Jayce hiçbir zaman bu nedenleri benden dinlemek istemedi. Her daim babasına inandı, onun sözleri ile karşıma çıktı. Babası ölmüş olsa bile babasının etkisinden çıkamadı. Oysa babasının bana yaptığı eziyetlere inanmayı seçse her şey çok farklı olabilirdi.
Son mektubunda bana Loya'nın kimliğini bilen kişiyi bulamadığını iletmişsin. Gerçeği öğrendim, Talayer. O adamı buldun ve saklıyorsun. Eduard'ın adamları sayesinde oldu. Jayce'in arasına sızanlar bana bir rapor ilettiler. Korkma, bulduğunu biliyorum. Nerede sakladığına dair bir fikrim yok. Bunu tüm samimiyetimle diyorum. Olsaydı şu an elinde olmazdı, emin ol. Seni de anlıyorum. Sonuçta büyük bir idealin var, hayranlık duyduğum bir ideal. Eskiden birleşik olan iki ülkeyi birleştirmek ve piç kanına rağmen o toprakların hükümdarı olmak istiyorsun. Azinizar Kralı Talayer! Oldukça iştah kabartıcı bir unvan değil mi? Bu makamı almak uğruna her şeyi yapmak ise senin en doğal hakkın.
Ortaklığımız bitecek mi, beni cezalandıracak mı diye düşünebilir hatta korkabilirsin ama buna gerek yok! Seninle dostluğum devam edecek. Zeki ve zekasını kullanan insanları severim. Senin de zekanı kullandığın açık. Yepyeni bir döneme girecek olduğumuz şu günlerde senin de gelecek adına doğru kişinin yanında olacağın açık. Çok kıymet verdiğin Larastka Kraliçesi Ce-Loya'nın süresi bitiyor. Zaman onun için artık kısıtlı. Kendisi tarihe geçecek ve bu beklemediği bir geçiş olacak. Onu istersen şimdiden uyar ama bu uyarı boşuna olacaktır. Geç kaldı, Talayer. Kendisi buradan gitti ve işler yolunda sandı. Oysa her şeyin yoldan çıkması için onun gitmesi gerekliydi. O gidince her şey onun tersine döndü.
Benden bu kadar sevgili dostum. Merakla mektubunu bekliyor olacağım. Eğer bir gün karşılaşırsak umarım karşımda Azinizar Kralı olarak seni görmüş olurum. En azından kandırılmamın bedelini görmüş olurum. Senin için sevinirim, bunu umursamam ama Azinizar Kralı olamazsan bu çok üzücü olur.
Larastka ve Sömürgeler Ana Kraliçesi
Ce-Kaisra Dutarse
Aeje aşkına! Bu kadın neler diyordu? Loya'nın kimliğine dair oyunumu öğrenmişti, sorun değildi ama buna ihtiyacının kalmadığını belirtmesi daha çok canımı sıkmıştı. Loya'nın yaşamı tehlikedeydi. Hislerime güvenen birisiydim ve içimdeki ses Loya tehlike altında diye haykırıyordu. Kaisra Loya'nın kimliğine ihtiyacım kalmadı diyorsa elindeki koz direk Loya'nın yaşamını sona erdirecek kadar güçlüydü. Mektuba tekrar baktım. Evet, doğru okumuştum. Bir yanlış yoktu. Gergin bir şekilde Raji'ye baktığımda düşünceliydi.
"Loya tehlikede." dedim.
Raji "Ana Kraliçe bu sefer kendinden daha çok emin gibi duruyor. Kraliçe Loya'nın sırrına bile ihtiyacı yokmuş gibi davrandığına göre elindeki koz çok büyük."
"Loya yaşamalı. Buna dair bir şeyler bulmalıyım ama olmuyor. Kaisra'nın elindeki kozu çözmek gerekli."
"Eğer çözülmezse Larastka'nın idam edilen ilk kraliçesi Kraliçe Loya olacak gibi duruyor. Ana Kraliçe'nin onu sevmediğini herkes biliyor."
"Loya yaşamak zorunda. Loya ölürse evlatları da ölür. Bunu görmek hayatta istemem. Aklıma bir şey geliyor ama olamaz diyorum. Eğer bu ise Loya'nın kaçışı çok zor."
"Ne?"
Yüzümü ekşitmiştim. Bunu demekle dememek arasındaydım.Kısık bir sesle "Aiden meselesi." dedim. Raji'nin koyu gözleri iri iri olmuştu.
"Ayashri'nin Aiden'i öldürmek istemesi onu haklı kılıyor!"
"Loya ve Aiden'in arasında bir şey olmadığına dair yemin edebilirim ama Kaisra'nın elinde eğer benim dediğimin tersini iddia eden bir şey varsa veya oluşturulmuşsa bu Loya'yı zina ve vatana ihanetten dolayı idam edilmesine yeterli olur. Üstelik Kaisra iyice çirkefleşip çocuklarında Aiden'den olduğunu iddia ederse olay daha çok tatsızlaşır."
"Prensesler, babaya benziyor! Özellikle Prenses Adeline'ın babası gibi bakır kızıl saçları var iken bunu demeleri anlamsız olmaz mı?"
"Her şeyi diyebilirler, Raji. Onlardan her şeyi beklerim. Aiden ve Loya arasında olmayan bir şeyi oldu gibi gösterecek sağlam bir kozu varsa bunu bile yapabilirler. Düşündükçe çıldırıyorum."
"Kaos senaryoları oluşturmak kötü. Kraliçe Loya'yı uyarmalısın."
"Uyarsam ne fayda edecek? Ölümüne hazırlan demek gibi bir şey olacak bu."
"Peki Kraliçe Loya her şeye rağmen yaşarsa ne olacak?"
Buruk bir tebessüm yüzümdeydi."Her şeye rağmen yaşarsa Kaisra ölmüş olacak. Loya'nın bunu Kaisra'nın yanına bırakacağını düşünecek kadar iyimser değilim."
"Hadi, şu Valhares mektubunu oku. Ana Kraliçe'yi düşünecek bolca zamanın olacak."
"Haklısın. Bakalım bu gizemli Valhares mektubu ne içeriyor?" dedim. Valhares zarfından mektubu çıkarmıştım. Mektubu yüksek sesle okumaya başladım.
Azinkayt Yöneticisi Talayer'an
Ben Valharesli Endyza Er-Gael. İsmim yabancı gelebilir. Sonuçta senin sık sık mektuplaştığın kişi Yönetici Enrico. Gerçi Enrico ile aranızda eskisi gibi değil. Her ne oldu ise aranız bozuldu, bir daha eskisi gibi olamadınız. Bunun nedenini de biliyorum ve sonuca şaşırmadım. Enrico her zamanki gibi ikiyüzlü davrandı. Üstelik saraydaki arkadaşlarımdan aldığım duyumlara göre sizi de Larastka Kralı ve Kraliçesi'ne kötü göstermek için olağanüstü çaba harcamış. Bunun meyvelerini topladı mı, fikrim yok ama yaptığı büyük bir adilik.
Enrico gibi seviyesiz bir yöneticiyle dost olmak yerine benimle dost, müttefik olmanı istiyorum. Valharesliler Dylara iktidarından memnun değiller. Endyza Ailesi'nin yönetimini isityorlar. Bunu Larastka Kralı'ndan talep ettim ama kendisi sıcak bakmadı. Haklı aslında. Adamın biri geliyor, senden yöneticilik istiyor. Buna yönelik bir çabası yok üstelik. Kim olsa bir şey vermez hatta döver bile. Kral bana insaflı davranmış. Ben ve eşim bir adım değil, birçok adım atmaya karar verdik. Böylece hakkederek istediğimiz konumu alacağız.
Sizden isteğimiz bizim yakın zaman içinde gerçekleştireceğimiz isyana destek vermeniz. Bu isyana vereceğiniz destekle biz Valhares'in başına geçebiliriz ve ilerideki büyük bağımsızlık savaşında sizin yanınızda oluruz. Bunu biliyoruz çünkü Leydi Anita ile göürştük. Biz Enrico ve Miriam gibi neden lider biz değiliz diyerek çekilmeyeceğiz. Sizinle omuz omuza savaşmaktan onur duyacağız. Üstelik Nizar'a vereceğiniz savaşta sizin için Endyza ve diğer 3 büyük aile Kraliçe Latafah'a yardım etmeyeceğiz. Sizin için elimizden geleni yapacağız, siz de bizimle olun.
Cevabını için merakla bekliyorum, Yönetici. Umarım bu mektup sağlam bir dostluğun başlangıcı olur. Eşim Narnie ve ben, Enrico ile Miriam gibi değiliz. Size karşı ikili olmayacağız.
Valharesli Dostunuz, Endyza Ailesinin Lideri
Endyza Er-Gael.
Bu mektupta diğer mektup kadar çarpıcıydı. Valhares karışıklığını duymuştum, casus ve tüccar raporlarından bilgisi gelmişti. Şimdi ise Enrico'nun hükmünü tehdit eden Gael benden yardım istiyordu. Aslında neden olmasın diye düşünmeden edemiyordum. Enrico çirkef davranmıştı. Olmayacak bir teklifle karşımıza çıkmışlardı, istedikleri olmayınca da karşımızda engellerdi. Gael ise Enrico'ya göre gelecek vaad ediyordu. Valhareslileri iyice kışkırtmakla Endyza hükmünü sağlayabilirdik. Gerçi bunu Ayashri'ye sormadan hareket edemezdim. Bu ülkede ikimizin hükmü geçiyordu.
Raji "Valhares şaşırttı. Böyle bir mektup beklemediğim açıktı."
Mektubu zarfına koyarken "Ben de şaşırdım ama gelmesine sevindim. En azından Latafah'a karşı elimizde Valhares kozu var. Enrico yardım etmeye kalksa bile Gael sayesinde buna engel olabilirim." dedim.
"Şartların değişkenliği beni şaşırtıyor, Talayer. Mortale şans küllerini bizden yana üflemiş."
"Anne Ölüm'ün ateşi düşmanlarımızın üstünde diyorsun, öyle mi? Bunu çok sevdim. Şimdi bu mektupları al, kendi odanda tut. Jayce görürse hiç nazik karşılamaz." dedim. Zarfları eline almış, ayağa kalkmıştı.
"Başka bir emrin var mıydı?"
"Şu Loya'nın ufak sırrını bilen adamı kontrol etmeni istiyorum. Bunu bizzat sen yap. Kaisra adamın yerini bilmiyorum dese bile tedbirli olmakta fayda var."
"Sen nasıl istersen, Talayer."
"Şimdi gidebilirsin." dedim ve Raji odadan çıkmıştı. Ben ise resmime kaldığım yerden devam etmiştim.
Resim çizerken aldığım 2 mektubu düşünüyordum. Birisi içimi rahatır iken diğeri içimi huzursuz etmişti. Kaderin oyunu olsa gerekti. Kaisra olayını iyileştirebilecek bir şey bulamıyordum. Loya burada kalırsa Kaisra ona dokunamazdı ama bu da mümkün değildi. Loya hayatta çözüm bulanasıya kadar burada kalmazdı. Bile bile ölüme yürüyecek cesarete sahipti. Ayashri'nin ablasıydı sonuçta. Ayashri'nin tersine korkak davranan birisi olabilir miydi? Pobeda kanına sahip olanların çılgın bir cesareti olduğunu biliyordum. Bazdar bunu anlatmıştı. Abshek cesaretinin bedelini ölümüyle ödemişti. Ükhel aynı ölümü umarım Abshek'in iki kızına yaşatmazdı.
Valhares meselesi ise bizim yararımıza bir olaydı. Valhares önemli bir bölgeydi. Larastka'nın doğusuydu, savaşçılarıyla ünlüydü. Böyle bir yeri ne Latafah'a ne de Jayce'e kaptırmak asla hoşuma gitmezdi. Şimdi ise benim kullanabileceğim bir durum meydana gelmişti. Amidral uyandığım için böyle bir hediye veriyor olmalıydı. Belki de Raji'nin inandığı ölümün tanrıçası Mortale düşmanlarımıza ateşe vermiş, bize kül üflemişti.
Akşam yemeğim Aya ile beraber hizmetkarlar getirmişti. Yer sofrası yanmayan şömine karşısına kurulmuştu. Her zamanki gibi Ayashri'nin bana zorla içirttiği etli kemik suyu çorbası karşımdaydı. Yaralarım adına zorunlu olarak içiyordum. Diğer yemekler de sevdiğim yemeklerdi. Ayashri de benimle beraber yiyordu, oldukça mutluydu. Loya ve Jayce'e eşlik etmesi için diğerlerini görevlendirmişti. Beni bu halde tek başına bırakamayacağını söylüyordu.
Ayashri "Bugün Valharesli bir kadından mektup aldım. Adı Endyza Er-Narnie. Bizden Valhares'i almak adına ittifaklık istiyorlar."
"Ben de aynı kadının kocasından bir mektup aldım. Gael bana yazdı, birçok güzel vaadi vardı. Sen ne düşüyorsun?" dedim. Çorbam en sonunda bittiği için önüme et kavurması ile bulgur pilavını almıştım. Kokusu beni büyülemişti. Eti ağzıma attığımda çiğnemek, o baharatla kekik tadını hissetmek beni daha da mutlu etmişti.
"Bence olabilir. Biz neden onlara yardım etmeyelim? Bize karşı ters davranmalarına imkan yok çünkü geçen günlerde Leydi Anita'nın mektubu gelmiş, ben ise seninle ilgilenmekten okuyamadım. Anita Valhares de konuştuğu soylu ailelerden bu Endyzaları beğendiğini, yönetimde olmaları gerektiğini söylüyor. Narnie'nin cümleleri de tutarlı. Miriam gibi sessiz bir sinsiliği yok."
"Gael de Anita ile olan konuşmalarından bahsetti. Bence de olabilir, hayatım. Yetenekli ve faydalı insanları desteklemeliyiz. Nizar konusunda ve diğer büyük konuda Valhares etkisi iyi olacaktır."
Gülümsemişti."Miriam ve Enrico o attıkları çirkin iftiranında bedelini taçlarını kaybederek öderler. Düşündükçe sinir oluyorum ama karşılığını alacaklar."
"Ah, Aya. Buna takılmamalısın. Gerçekten yapma. Hadi sana çizim defterimi göstereyim. Yemekte daha güzel şeylerden bahsedelim." dedim. Defterimdeki çizimleri göstermiştim. Ayashri ise hepsine ayrı ayrı yorum yapmıştı. Hepsini çok çok beğenmişti.
Merhemlerimi sırtıma Ayashri sürmüştü ve ilaçlarımı içmiştim. Bu ilaçlarda en sevmediğim şey beni hemen uyutmasıydı. İçtikten sonra hemen uyuyakalıyordum. Derin uyuttuğu kesindi. Kimi zaman uyandığımda Ayashri'yi yanımda bulmuyor, öğle güneşini yükselmiş görüyordum. Kimi zaman Ayashri'yi hazırlanırken görüyordum, yerimden kalkamıyor ve geri uyuyordum. Bu sefer gözümü açtığımda Ayashri yanımda uyuyordu. Bedenim yatmak için dirense bile ben kendimi kalkmak için zorladım. Artık bu odadan çıkmalıydım. Yeterince kalmıştım. Banyoda yüzüme soğuk suyu çarpınca kendime gelmiştim. Odaya geri geldiğimde Ayashri uykulu gözlerle bana bakmıştı.
Ayashri "Talayer yatmalısın." diye mırıldandı ve esnedi.
"Bence yeterince bu odada hapsoldum. Artık dışarı çıkmalı, insan içine karışmalıyım." dedim. Dolabımı açmış, kıyafetlerime bakmıştım.
Ayashri ayağa kalkmış yanıma gelmişti."Yorulmanı istemiyorum, dinlenmelisin." dedi ve zümrüt yeşili uzun ceketime dokunmuştu.
Ceketi çıkarmıştım."Bunu ben de giymek istiyorum, uzun zamandır giymiyordum." dedim ve koltuğa doğru attım.
"Talayer! Beni dinler misin?" dedi ve ona baktım. Ardından belinden tutup kendime çektim. İri gözleri bendeydi.
Dudaklarını öpmüştüm. Tutkuyla ve şefkatle. Onu ikna edebilmenin başka bir dili buydu. Dudaklarımız ayrıldıktan sonra "Beni burada hapis tutmak istiyorsan yanımda sen de olmalısın. O zaman güzel zaman geçirebilirim." diye fısıldadım.
Kaşlarını hafifçe çatmıştı."Ben seninle ne yapacağım? Benden bile inatçı olduğun zamanlar oluyor ve bununla baş edemiyorum."
"Ben senin gibi ufak bir başbelası ile baş edebiliyorum ama sen benimle edemiyorsun, öyle mi?"
Kollarını boynuma doladıktan sonra gülümsemişti."Evet, edemiyorum!" dedi ve dudaklarımı bir kez daha öpmüştü.
"O zaman beni serbest bırakacaksın!"
"Kaçınılmaz olanı kabulleneceğim. Aslında bu odada başka şeylerde olabilirdi. Uyumak dışındaki faaliyetlere ne derdin?"
"Aklına gelen şeylerde hemfikirim ama biraz beklemen gerekmez mi, minik yaseminim? Hadi, şimdi giyinmeme izin ver."
"Peki, peki." diye mırıldandı.
İkimizde meclis toplantısı için hazırlanmıştık. Aya sargılarımı sarmıştı, merhemlerimi sürmüştü. Kahvaltıdan sonra ilaçlarımı içmiştim ve meclis toplantısına girmiştik. Jayce ve Loya'dan önce gelmiştik. Meclis üyeleri beni gördüklerine şaşkınlardı. Hala dinleniyor olmamı bekledikleri kesindi. Oysa boş boş duruyor olmak bana göre değildi. Prasad'a baktığımda bakışları gergindi. Huzursuzca sağa sola bakmıştı. Gözlerini benden kaçırmıştı.
Aya ile geçici yerimize geçmiştik.Loya ve Jayce var iken biz kimdik ki? Loya ile Jayce salona geldiklerinde bizim önceden oturduğumuz yere oturmuşlardı. Loya mavi elbisesi içinde kusursuz iken Jayce her zamanki gibi asildi. Soğuk asaletini taşıyordu. Beni gördüğüne şaşırmıştı. Hatta gülümsemişti bile diyebilirdim. Toplantı ise oldukça normaldi. Jayce burada katıldığı son toplantı olduğunu söyleyince herkes şaşırmıştı. Artık veda zamanıydı. Evine gitmeliydi. Bunca olaydan sonra döndüğü zaman yaşayacaklarını düşünmek beni daha çok geriyordu. Kaisra'nın tekin durmayacağı açıktı. Loya'yı devirmek için büyük oyununu oynamış olacaktı. Amidral Loya'yı korusundu.
Jayce "Bildiğiniz üzere burada ben ve Yönetici Talayer talihsiz bir saldırıya uğradık. Kendisi Larastka'nın dostu olduğunu göstermiş, canını riske atarak benim hayatımı kurtarmıştır. Larastka asla kendisine dostlarını unutmaz ve ödüllendirir. Larastka hükümdarları olarak Yönetici Talayer ve Yönetici Ayashri'ye Nizar'ın sapkın kraliçesi Latafah'ı devirmeleri için gerekli yetkiyi veriyoruz."
Loya "Ayrıca Nizar'ın yönetimi de Yönetici Ayashri ile Yönetici Talayer geçmiş bulunmaktadır. Bunun için gerekli kraliyet mühürlü belge onlara ulaşacaktır." dedi. Ayashri heyecanla ayağa kalkmıştı.
Ayashri "Gerçekten mi?" dedi heyecanla.
Jayce sakalını kaşımıştı.Sakin bir sesle "Aslında bir şartla olabilir. Sapkın Kraliçe'nin aramızdaki ortağını şimdi tutuklamanı istiyorum! Sen onu kuşkuyla delirtmek istiyordun ama benim onun tutuklanmasını görmeden içim rahat etmeyecek." dedi.
"Seve, seve! Askerler." diye bağırdı. Dışarıdaki askerlerin bir kısmı içeriye girmişti. Ayashri bana bakmıştı."Bence bu emri sen vermelisin." dedi.
Ayağa kalktıktan sonra "Vatanına ihanet eden asla bağışlanmaz. Biz bağışlasak bile bu topraklar ona ihanet edeni affetmez, cezalandırır. Bunun bedeli ise kan olur. Krimdra-Prasad'la Ostraye! Seni vatana ihanetten dolayı tutukluyorum." dedim.
Prasad'ın hayır, hayır haykırışları ile tutuklanmıştı. Ben masumum haykırışlarıyla salondan çıkartılmıştı. Onunla beraber eşi Rishen'in kardeşleri de götürülmüştü. Onların boşulan yerine Jayce bakmıştı. Jayce "İşte Larastka düşmanlarının sonu budur. İbret almanızı tavsiye ederim. Kararlarım sorgulanmasın, ihanete ve dostluğa karşılığımızı gördünüz. Bu toplantı burada bitmiştir." dedi.
Jayce ve Loya salondan çıktıktan sonra meclis salonundaki herkes tek tek bizi tebrik etmişti. Sonuç olarak Nizar'ı resmi olarak almıştık. Savaşla da bunu başaracaktık. Dikkatimi çeken şey Jayce'in Azinizar kelimesini kullanmaktan kaçınmasıydı. Eh, onu da almasını bilecektim. Bu tebriklerden sonra hakkımın son kısmını ondan alacaktım.
Çalışma odasına gittiğimde Jayce'i Vadim ile şarap içerken bulmuştum. Beni gördükleri zaman şaşırmışlardı. Vadim "Neden geldin, Nizarlı? İstediğini aldın, git dinlen. Yaraların iyileşmedi."
"İstediğimi almış değilim, Vadim." dedim. Ardından kendime bir bardak şarap doldurmuştum. Ayakta duracaktım. Otururken yaralarım sırtıma batıyordu.
Jayce kaşlarını çatmış bana bakıyordu. Mavi gözleri dediklerimden memnun değildi. Jayce "Derdin ne, Talayer? Larastka tahtını istiyorsan seni şuracıkta öldürürüm." dedi ve güldüm.
"Aevni adına! Senden senin o buzdan tahtını isteyen kim? Benim gibisi daha mütevazi hediyelerden hoşlanır. Ben bana olan borcunu ödemeni istiyorum, hepsi bu."
"Nizar'ı verdim, daha ne istiyorsun?"
"Azinizar Krallığı! Bana bunu vermedin, Kral. Nizar'ı verdin ama ağzından Azinizar Krallığı lafı çıkmadı. Karımı ve kendimi kral ile kraliçe olarak görmek istiyorum. Borcunu bana bu şekilde ödeyeceksin."
Vadim sert bir sesle "Haddini bil, piç! Kral'ın canını kurtardın diye her şeyi isteyemezsin." dedi.
"Her şeyi istemiyorum. Can borcumun ödenmesini istiyorum. Eğer hayır denilirse Larastka'ya haber salırım. Kral bana can borcunu ödemedi derim ve bu sizin bölgede hoş karşılanmaz."
"Sen bir belasın!"
Jayce derin bir nefes almıştı. Kadehini masaya bıraktıktan sonra "Peki o zaman. Azinizar Krallığı kurulsun. Sen Azinizar Kralı Talayer olacaksın, Ayashri ise Azinizar Kraliçesi. Oldu mu?" dedi.
"Kesinlikle! Şerefe Kral Jayce." dedim ve kadehimi havaya kaldırdım. Zevkle içerken Vadim uğursuz bakışlarla bana bakıyordu.
Vadim "Umarım bu bize sorun olmaz." diye mırıldandı.
Kadehimi bıraktıktan sonra odadan çıkmıştım. Böylece ufak bir sorunu halletmiştim. Azinizar ismini kanımın hakkıyla almıştım. Eh, bunu yapmasaydım bana Talayer demesinlerdi. Bu işimi hallettikten sonra Loya'nın yanına gitmiştim. Onu Kaisra konusunda uyarmıştım. O da beni ciddiyetle dinlemişti. Uyarılarımı ve tavsiyelerimden sonra artık geri kalan her şey ondaydı. Ya yaşayacaktı, yükselecekti ya da düşecek, ölecekti.
Akşam eğlenceleriyle geçen 3 günün sonunda Larastka kafilesi seyahat için hazırdı. Sabahın erken ışıklarıyla kalkmıştık. Erkenden yola çıkmak istemişlerdi. Loya ve Jayce karşımızdaydılar. Bir daha ne zaman görürdük, fikrim yoktu. İkisine sarılmış, vedalaşmıştık.
Jayce "Burası çok farklı şeyler kattı. Her geldiğimde farklı şeyler öğretiyor."
Ayashri "Benim en çok sevindiğim kısım anlaşabilmekti. Olgunlaşınca anlaşmak daha kolay oluyor ama şu unutulmasın. Eğer canımı acıtırsan Jayce karşılığını sana veririm. Loya'yı koru!"
Loya "Ayashri!"
"Ben dediğimde ciddiydim."
"Ayashri haklı. Loya'yı koru, Jayce. Larastka uğruna bir kurdun kanı dökülmesin. Buna engel ol." dedim.
Loya "Ben güçlü olacağım, endişelenmeyin."
Jayce Loya'ya belden sarılmıştı."Korkmayın, Loya benim canım. Koruyacağıma yemin ediyorum."
"Göreceksiniz, korkularınız boşa çıkacak."
Ayashri "Arynad seni duysun, kutsasın abla." dedi. Loya ona gülümsemişti.
"Yasher de senin korkularını alsın, kardeşim." diye fısıldadı.
Bu sözlerden sonra Loya ve Jayce atlarına binmişti. Kafile uzaklaşırken içim huzursuz olmuştu. Kaisra'yı düşündükçe keşke Loya ile beraber gidebilseydim diyordum. Loya'yı korumak için her şeyimi ortaya korardım. O benim kanımı taşımayan kardeşimdi. Fakat burada da yapmam gerekenler vardı. Kazanmam gereken bir savaş vardı, cezalandırmam gereken hainler vardı. Bunlar önümde daha ciddi sorunlardı. Loya ise tek başına savaşını verecekti, bir şahin olarak yükselecekti. Böylece kuzgunun çığlığına bir adım daha yaklaşmış olacaktık. Loya'yı kalpten desteklemekten başka çarem yoktu.
♕
♕Jayce-Loya-Ayashri-Talayer dörtlüsünü nasıl buldunuz? Zaman onlara yaradı mı? Bir dahaki karşılaşmalarında halleri ne olur?
♕Gael'in mektubu için düşünceniz nedir? Valhareslilere yardım edilmeli?
♕Jayce'in Nizar'ı vermesi için düşünceniz nedir? Talayer'in can borcuyla Azinizar kelimesini alması için yorumunuz ne olacaktır?
♕Kaisra'nın mektubu için düşünceniz nedir? Sizce Tal'a dost olmaya devam edecek mi? Loya ve Jayce'i Kantre'de ne bekliyor?
Bir dahaki bölüm Latafah olacaktır. Sevgilerle!
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top