Küllük - Çiçekler ve Fısıltılar - 0.4

ÇİÇEKLER VE FISILTILAR - 0.4

🌟

Başlangıcımı hatırlasam n'olurdu? Ensemdem tutan uğursuz karga, hayatın tam ortasına bırakmadan öncesini. Nereden getirmişti beni? Tüm sır oradaydı. Bence benden orada daha çok vardı. Üç yüz tanesi yolda gelirken düşmüştü mesela. Yüz yirmi yedinci Afrika'da bir köye düşmüş, su arıyor olabilirdi. Demek ki zenci akrabalarım vardı. Sen seninle akraba olmuyorsun Feyza. Doğru, ben bana düşman olurum hep.

" Ne düşünüyorsun öyle? "

Salondaki koltuğa uzanmış, yüzüme okuduğum kitabı kapatmış duruyordum öyle.

" Zenci beni. " diye, mırıldandım. Kitaptan dolayı boğuk çıkmıştı sesim.

" Anlamadım. " dedi, Anıl. Ayaklarımı kaldırıp koltuğa oturdu ve dizine bıraktı.

Kitabı çekip karnımın üstüne koydum. " Seni leylek mi getirdi karga mı? "

" Başladın yine saçmalamaya. "

" Hangisi? "

Gözlerini devirip gülümsedi. " Peki, leylek getirdi. " dedi, " Seni? "

" Karga. "

" Tatlı bir leyleğin getireceğini düşünmezdim zaten. " dedi, gülerek.

" Seni getirdi ama. "

" Çünkü ben daha iyiyim. "

" Anıl. " dedim, sakince. Doğrulup bağdaş kurdum. " Bu kadar kötüyüm madem neden hâlâ benimlesin? "

" Bilmem, hem kötüsün demedim ki. "

" Ben biliyorum. " dedim, " Kendinden aşağı gördüğün birisinin yanında daha özgüvenli hissediyorsun. Bana sürekli haraket ederek daha da aşağı çekiyorsun. Bana kötü demek, seni daha az kötü yapıyor. Bana aptal demek, seni daha az aptal yapıyor. Çekilmez olduğumu söylerken dünyanın en uyumlu insanı gibi hissediyorsun. Ama gerçek ne biliyor musun? Sen zaten aşağılıksın. Yani hep oradaydın. Kompleks falan değil bu. Bildiğin diz altındasın. "

Yüzüme birkaç saniye dikkatle baktı. " Ne çok şey biriktirmişsin içinde. " dedi, sahte bir gülümsemeyle.

" Sesin hep en tepeden gelirdi. Bazen nereden geldiğini anlamazdım. Tepeden mi aşağıdan mı? Yankı gibi. Sanırım hep aşağıydı. "

" Haksızlık ediyorsun. " dedi, rahatça arkasına yaslanıp. " Seni hiç aşağı çekmedim. Ben hep iyiydim her konuda. Yardımsever -sürekli bağış yapıyorum, biliyorsun- zeki bir avukatım, aileme karşı saygılıyım, arkadaşlarım arasında popülerim ve seni dört yıldır seviyorum. "

Kendini anlatırken ki o yüzünde oluşan gururlu gülümsemeye, konuşmasını destekleyen el kol hareketlerine, belli belirsiz küçümsemeyle kıvrılan kaşlarına baktım. Bir parça onu kırdığıma dair işaret aradım. Onca ağır konuşmama biraz olsun üzülsün istedim.

Alaycı bir gülümsemeyle başını yana eğerek konuştu. " Nerede olduğumu bir daha düşün istersen. "

İç çekip kitabıma baktım boş gözlerle. Bunu nasıl yapıyordu bilmiyordum ama yine Kaf Dağı'na atmıştı kendini. Belki de gerçekten hep oradaydı, aşağıda olan bendim. Nasıl bir yerdi acaba orası? Ama ben var ya Kaf Dağı'ndan da üste çıkacağım bir gün. Bulutlara oturacağım, oradan Anıl'ın kafasına tüküreceğim.

" Bu arada çalışma odamdaki mavi çiçek nerede? "

" Çok konuşmaya başlamıştı, çöpe attım. "

" Ne? "

" Yaprakları kurumuş, attım. "

" O en sevdiğim çiçekti. " dedi, sinirlenerek. " Keşke bana da sorsaydın. "

" O seni sevmiyordu ama. "

" Ne demek sevmiyordu? "

" Ölmeni istiyordu. " dedim, parmaklarımı kitabın üstünde dolandırırken.

" Feyza, iyi misin sen? "

Başımı kaldırıp şaşkın, şüpheyle karışık korkmuş yüzüne baktım. " İyiyim, yorgunum biraz. "

" Sarhoş musun? " dedi, eğilip alkol kokup kokmadığımı kontrol etti. " İçmemişsin. "

" Uykusuzum biraz. "

" Daha fazla kitap okuma. " dedi, elimin altındaki kitabı çekip. " Dinlen biraz. Zaten saçma sapan şeyler okuya okuya düşüncelerin garipleşti hep. "

" Kitapla bir alâkası yok. " dedim, uzanırken. Dizlerimi kendime çekip cenin pozisyonu aldım. " Düşünceler kendiliğinden gelişir. "

" Dış faktörlerle onu beslersin ama. "

" Seninki biraz cılız kalmış o zaman. "

" Ne demek istiyorsun? "

" Gelişmemiş düşüncelerin diyorum, iyi beslememişsin. "

Belli belirsiz gülme sesi geldi. Anıl'a bakmıyordum. Tüm dikkatim, halının ipine takılmış ince bacaklı böcekteydi.

" Seninki iyi gelişmiş galiba. "

" Evet, obez oldu düşüncelerim. Yakında beynimi patlatıp dışarı çıkacak. "

" Neyse. " dedi, dizlerine vurup ayağa kalktı. " Daha fazla düşünme de uyu. "

" Giderken şuradaki böceği de kurtar. " dedim, işaret parmağımla debelenen böceği gösterdim.

" Böcek yakalayamam şimdi, çıkar gider birazdan. "

" Öldür o zaman, ayağınla ez. "

" Kurtar dedin. "

" Çaresizce çırpınmaktansa ölmeyi tercih eder. Kurtarmıyorsan öldür. "

" Böceğin adına karar verme. "

" Yok, kendisi söyledi. "

" Feyza. " dedi, bağırarak. " Lütfen, dur artık. "

Durdum. Böcek de durdu. Kurtarmıştım iplerden onu. Sıra bendeydi. Kendimi de Anıl'dan kurtaracaktım. Parmağımın ucuna yapışmış ince bacağa baktım, tişörtüme silip gözlerimi kapadım.

DEVAM EDECEK






Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top