-6-

(Oy verip yorum yapmayı unutmayalım)


      Yaşadığım kararmış toplumda kabul görmek için bazı şartlar gerekliydi. İlki, Alfa olarak doğmaktı. Alfa olarak doğanların bu kararmış toplumu aydınlatacağını düşünürlerdi. Ama aslında onlar herkesin kabul ettiği normları kabul ederek toplumu daha çok karartıyorlardı. Bu benim şahsi görüşüm değildi. Bu gerçekti.

      Alfa olarak doğmadığım için ailemde ve arkadaşlarımın arasında sürekli dışlandım. Çocukken sürü lideri olan ben, Omega olduğum öğrenildikten sonra sürüye bile alınmadım. Liderlik içgüdümü bir yere gömdüm ve çıkarmadım. Ta ki kendi sürümü kurma arzusu bastırılamaz hale gelene kadar.

      Annem kızgınlık dönemi yüzünden kendime bir Alfa bulmamı söylemişti. Ama ben bunu kabul etmedim. En savunmasız anımda bana dokunacak birini istemedim. Bastırıcılarla geçirdim kızgınlık dönemimi. Babamın odamın kapısına dayanıp artık bir Alfa bulmam gerektiğini haykırdı. Ama ben yine reddettim. Kabul edemezdim. Zaten toplumda Omegalar hak etmedikleri şekilde muamele görüyorlardı. Eğer anne ve babamın dediğini yapsaydım muhtemelen onların normlarını kabul etmiş olurdum. Ben bunun için mi yaşayacaktım? Bir eş vasfına uygun olan Omega olarak mı yaşayacaktım?

Hayır!

Ben böyle bir hayatı yaşayamazdım.

      Sadakatin yüksek olduğu bir sürü kurmak istedim. Kurdum. Bölgeleri işgal ettik. O bölgelerde yaşayanları kendi sürümüze dahil ettik. Alfaları bölgelerden attık. Benim sürümde sadece Omegalar lider olabilirdi ama onlar bile bir yerde bu kararmış toplumun normlarını benimsiyorlarmış. Bunu fark etmemiştim. Fark ettiğimde ise artık geriye bir sürü kalmamıştı.

"Genç Efendi," dedi şoför. "Bayan Geraldine burada olacağınızı biliyor mu?" Gülümsedim ve şoföre baktım.

"Bu akşam sadece babam değil, herkes burada olduğumu bilecek. Sen sadece sürprizi bozma."

"Peki."

       Araçtan indim ve karşımdaki büyük bölge kapısına baktım. Diğerleri de araçtan indiğinde onlara doğru döndüm. Şaşkınca bana ve bölge kapısına bakıyorlardı. Şaşırmaları normaldi. Sonuçta burası Rory Bölgesiydi ve biz dün buradaydık.

"Neden buradayız Carrie?" dedi Cyrus.

"Carrie değil. Francis. Bundan sonra Francis deyin tamam mı?"

"Peki, neden buradayız?" dedi Georgia. Gülümsedim. "Yakında bir düğünümüz olacak."

"Şaka yapıyorsun değil mi?" dedi Babs.

"Hayır."

"Car- Francis saçmalama istersen. Bir Alfa ile evlenecek misin gerçekten de?"

"Tamamıyla çıkara dayalı bir ilişki olacak."

"Ona çocuk vereceksin o da sana liderlik mi? Bu mu çıkar ilişkisi?" dedi Aisha. Başımı salladım. "Üstüne bastın."

"Francis saçmalama. Bizim değerlerimiz var unuttun mu? Değerlerimiz için ölümü bile göze almıştık."

"Georgia," dedim yavaşça. "Değerlerimiz için şu anda buradayız. Değerlerimizin yaşaması için." Aisha kaşlarını çattı ve ardından kahkaha atmaya başladı. Ne demek istediğimi anlamıştı. En sonunda kahkahasını durdurdu.

"Francis sen gerçekten de zeki bir adamsın."

"Biliyorum."

"Ya ne oluyor? Bana da söyleyin," dedi Cyrus. Gülümsedim ve ona baktım. "Yakın da anlayacaksınız. Ama dua edin de doğan çocuklarım Alfa olurlar."

"Sen!" dedi Georgia. "Doğan çocukları kendi sürüne mi katacaksın?"

"Kendi değerlerimizle yetişen çocuklar... Bu harika olmaz mıydı? Toplumun soyunu ilerletecek olan çocuklar bizim değerlerimiz ile büyürse yeni bir çağın ilk adımları atılır. Ben sadece lider olmam aynı zamanda Alfaların, Omegalara değer verdiği bir çağın adımını atacak çocukların annesi olurum."

"Vay be," dedi Babs. "Bunu hiç düşünmemiştim."

"Şimdi gidelim ve yeni sürümüze merhaba diyelim."

      Bölge kapısı ardına kadar açılırken omuzlarımı dikleştirdim. Neler olduğundan elbette haberi olmuştur. Neden burada olduğumu da biliyordur. Eğer çıkarlarımız uyuşursa planlarım gerçekleşirdi. Gelecekte Rory Bölgesinin Lideri olacak o Alfayı doğurursam artık Omegaların çağı açılırdı. Ah, neden daha önce aklıma gelmedi ki bu benim? Alfayı kullanarak, Omegaları kurtarmak...

"Hoş geldin," dedi Rex. Karşısında durduğumda beni dikkatlice süzdü. "Bölgeleri işgal edilmiş birine göre oldukça iyisin."

"Bunu burada mı konuşacağız?"

"Eve geçelim," dedi ve elini ileriye doğru uzattı. Ben yürümeye başladığımda diğerleri de yürümeye başladı. En çok onlar için üzülüyordum. Çünkü onlarda buradaki baskın Alfalar ile evleneceklerdi. Bunu bilerek benimle gelmişlerdi.

       Bizi dünkü odadan daha farklı bir odaya getirdi. Odada Dinae, Darcy, Vincent ve dün görmediğim üç Alfa daha vardı. Koltuklara oturduğumuzda Rex bakışlarını üstüme dikmişti. Konuşmamı bekliyordu.

"Seninle evleneceğim."

"Neden?" dedi birden. Bunun nedenini biliyordu ama yine de söylememi istiyordu ha? "Nedenini burada söylememi mi istiyorsun?"

"Onlar benim ailem."

"Peki," dedim. "Sürümdeki Beta ve Omegalar isyan etti. Sadece dört kişi benim yanımdaydı. Bölgelerim işgal edildi. Senin istediğini yapacağım ve sen de bana Krallığının getirdiği o korkuyu vereceksin."

"İddialı," dedi Diane'nin yanında oturan Alfa.

"Sana neden güveneyim?"

"Eşin olacağım. Eşin olmadığım sürece Krallığının bir parçası olamam değil mi? Bu yüzden güvenebilirsin."

"Çocuklarım olmasını istiyorum."

"Ben de," dedim gülümseyerek. "Bir erkek kardeşim var. Çok tatlı oluyor çocuklar."

"Kendini tanıt."

"Francis Irving."

       İsmimi söylememle bir sessizlik oldu. Herkes gözünü bana dikmişti. Tüm bakışlar benim üzerimdeyken dik durmak çok zor oluyordu. Soyadımı bilmelerine şaşırmadım. Ait olduğum sürü en iyi sürülerin içindeydi.

"Geraldine Irving'in nesi oluyorsun?" dedi Vincent. Gülümsedim ve Rex'in gözlerine baktım. "Geraldine Irving'in Omega olan tek çocuğuyum."

"Beni şaşırtmaya devam ediyorsun Carrie," dedi Rex.

"Francis... Bundan sonra Francis demeni istiyorum."

"Sen nasıl istersen," dedi. "En yakın zamanda ailene durumu açıklamalıyız."

"Babam dün burada olduğumu biliyordu. Bugün de burada olduğumu elbette öğrenecektir. Ben durumu bu akşam açıklayacağım."

"Harika," dedi Diane. "Yeni bir aile ile tanışacağız. Bir şey soracağım evde başka Omega var mı?"

"Hayır. Annem, babamın kız kardeşi Emilia ve ben Omegayım. Diğerleri Alfa."

"Nasıl delirmedin?" dedi Darcy. Gülerek omuz silktim. "Delirmediğimi kim söyledi?

"En yakın zamanda bu evliliğin gerçekleşmesini istiyorum Frnacis," dedi Rex. "Senin için bir sorun olur mu?"

"Ne kadar erken o kadar iyi," dedim. Rex ayağa kalktı ve karşıma geldi. Elimi tutup beni de ayağa kaldırdı. "O zaman şunu daha iyi yapalım," dedi.

       Beklemediğim bir anda önümde diz çöktü. Kaşlarımı çattım. İşte bunu gerçekten de beklemiyordum. Bir eli elimi tutarken boştaki eliyle pantolonunun cebinden bir kutu çıkardı. Siyah kadife kutunun kapağını parmakları ile araladı. Kutunun içinde, zarif, gümüşi, taşlarla süslenmiş bir yüzük vardı.

"Francis Irving," dedi gözlerimin içine bakarken. "İyi günde kötü günde, hastalıkta sağlıkta, ölümde yaşamda eşim olmayı ve sürümün annesi olmayı kabul ediyor musun? Benimle evlenir misin?"

      Ne dediğini tam yakalayamamıştım ama aklıma takılan bir kısım vardı. Sürümün annesi derken ne demek istemişti ki? Başımı salladım ve elimi tutan elini sıkıca tuttum.

"Evet," dedim. Gülümsedi ve ayağa kalktı. Elimi bıraktı. Yüzüğü kutudan çıkardı ve elini açtı. Sol elimi avcuna koydum. Yüzüğü sol elimin yüzük parmağına taktı ve elimin üstünü öptü. "Wilhelmina Ailesine ve Rory Sürüsüne hoş geldin."

***

      Eve geldiğimde etrafın çok sessiz olması şüphelenmeme neden olmuştu. Hizmetçilerin ayakkabılarının çıkardığı ses bile yoktu. Kim olsa şüphelenirdi ama bu çok farklı bir şeydi. Bu kadar sessizlik Irving Ailesinin evinde neredeyse imkansızdı. Ki şüphelenmekte kesinlikle haklıymışım. Evdeki sessizliğin nedeni aslında bendim.

      Şu anda herkes koltuklara oturmuş sessizce babamın konuşmasını bekliyordu. Babam ise çayını yudumluyordu. Artık dik oturmaktan belim ağrımaya başlamıştı. Rahatça arkama yaslanacaktım ki annemle göz göze geldim. Başını sağa sola salladı. Başımı salladım ve omuzlarımı dikleştirdim. Gergin olmaktan nefret ediyorum.

"Frank," dedi annem. Başımı ona çevirdim. "Sürüne ne oldu?"

"Dağıldı," dedim düz bir ses ile. Annemin dudakları şaşkınlıkla aralanırken Gwen kahkaha attı. Abim Darian'da onun gibi kahkaha attı. Diğerleri sadece bıyık altından gülüyorlardı. Miles hafifçe boğazının temizlediğinde sustular.

"Teselli için Rory Bölgesine mi gittin?" dedi babam. Gülümsedim. İşte şimdi asıl konuya geldik. "Evet," dedim sakince. "Irving Ailesinde beni teselli eden çok kişi yok. Genelde gülmeyi tercih ediyorsunuz."

"Francis!" dedi Emilia. "Frank!" dedi annemde. Onlara bakmadım. Dosdoğru babama baktım.

"İstediğin teselliyi bulabildin mi?"

"Evet," dedim ve sağ elimle gizlediğim sol elimi kaldırdım. Yüzük parmağımdaki, yüzük ışığın altında parladı. Herkesin bakışları sol elime kilitlendi. Gülümsemem büyüdü. Eğer bir meydan okuma istiyorlarsa bu iyi bir meydan okuma olsa gerek.

"Rory Sürüsünden biri sana evlenme teklifi mi etti?" dedi Cara.

"Hayır. Rory Sürüsünden biri değil. Rex. Rex Wilhelmina bana evlenme teklifi etti. Ve ben de kabul ettim," dediğimde Miles öksürmeye başladı. "Sana inanamıyorum Francis. Bunu bana nasıl söylemezsin?"

"Abi," dedim yavaşça. "Çok ani oldu."

"O herifi sevmediğimi belirtmek isterim."

"Neden? Harika biri."

"Onu tanımıyorsun."

"Tanıyacağım. Sonunda boşuna dememişler birini tanımak istiyorsan onunla aynı evde kal diye."

"Yani evleneceksiniz?" dedi annem. Başımı salladım. "Eğer izniniz olursa evet. Evlenmek istiyoruz."

"Bir Alfanın hakimiyeti altına girmeyeceğini söylüyordun," dedi babam. Başımı salladım. "Artık birilerinin aile kurması gerektiğini düşündüm baba. Bana Alfa olmadığımı öğrendiğim gün artık bir sürü kuramayacaksın demiştin. Evet, başarısız oldum. Şimdi şansımı aileden yana deneyeceğim."

"Irving Ailesi yıllar sonra ilk defa gelin verecek," dedi ablam Cara. "Bunun için büyük kutlamalar yapmalıyız."

"Hey, onların içinde Omega var mı?" dedi Gwen. Başımı sağa sola salladım. "Hayır, yok."

"Yazık olmuş."

"Francis," dedi babam. Başımı ona çevirdim. Yüzüne düşen birkaç tel saçı geriye attı ve bana düz bir şekilde baktı. "Emin misin?"

"Hiç olmadığım kadar," dedim. Eğer beni lider yapacaksa bir eş olmayı bile kabullenirdim. Ben sadece Omegalarında toplumda bir yerlerde var olduğunu göstermek istiyorum. Yıllar sonra da Omega doğan çocukların aynı muameleyi görmesini istemiyorum.

"Frank seninle daha sonra biraz konuşabilir miyiz?" dedi annem. Başımı salladım. "Tabi ki de."

"Ne zaman tanışmaya gelecekler?" dedi Emilia.

"Ne zaman müsait olursunuz?" dedim sadece. Artık onlara yakın davranmayacaktım. Çünkü yakın bir zamanda ben Irving Ailesinden olmayacaktım. Soyadım Wilhelmina olacaktı. Francis Wilhelmina.

"Yarın gelebilirler," dedi babam. Başımı ona çevirdim. "Bu ciddi bir iş değil mi? Uzatmanın bir anlamı olamayacaktır. Rex Wilhelmina ile doğrudan tanışma fırsatımız olacak. Umarım kendine iyi bir eş seçmişsindir." Ayağa kalktım ve gülümsedim.

"İyi bir eş ve iyi bir lider," dedim. "İyi bir baba olacağına da eminim. Şimdi izninle odama çıkacağım."

"İzin senin," dedi. Yeşil gözlerini üzerimden ayırmıyordu. Annem, babamın eline uzandı ve onun elini tutup sıktı. Babamda annemin elini sıkıca tuttu ama bana bakmaya devam etti. Arkamı döndüm ve merdivenlere ilerlemeye başladım.

       Bir Omega olabilirdim ama toplumdaki Omegalar iyi bir eş olmalı fikrini yayanlara inat bir lider olacağım. Sadece topluma değil, babama inat yapacağım bunu. Bir sürüm olacak. Ben bu sefer küçük bir sürüyü değil Rory sürüsünün lideri olmak istiyorum.

       Belki abartıyorum ama yine de umurumda değil. Bir gün o sürüdeki tüm Alfalar dizlerinin üstüne çöküp beni selamlayacak. O sürüde olup olmadıkları önemli değil. Alfa olmaları yeterli...

***

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top