-16-
-+18 sahne bulunmaktadır. Rahatsız olacaklar o kısımları atlayabilir.-
Bedenimdeki karıncalanma yüzünden yüzümü buruşturdum ve gözlerimi hafifçe araladım. Beyaz tavanı gördüm. Hafifçe esnedim. Her yerim ağrıyordu. Uykumda biri tarafından dövülmüş gibi hissediyordum. Burnumu kırıştırdım ve başımı yanımda uyuyan Rex'e çevirdim. Her sabah yanımda bir Alfa ile uyanmak garip geliyordu. Dün geceden sonra garip gelmemeliydi. Dün gece resmi olarak onun eşi olmuştum. Çekilen fotoğraflar gözlerimin önüne geldiğinde burukça gülümsedim ve Rex'in yüzünü inceledim.
Yüzünün keskin hatları bile bir Alfa olduğunu söylüyordu. Benim de yüzümde babamınkine benzeyen keskin hatlar vardı ama Rex'in yüzü kalemle çizilmiş gibiydi. Herhangi bir yerde onunla karşılaşsaydım 'yakışıklı' olduğunu düşünebilirdim. Hala da düşünüyorum ama kafamın içindeki şeytanlar onu yasak bir meyveye çeviriyordu. Uzanıp almam katiyen yasaktı ama o bana dokunabilirdi. Ben ona dokunmayı bırak uzanamazdım bile.
"Rex," dedim kısık bir ses ile. "Uyanmalısın. Güneş doğdu." Rex yüzünü hafifçe buruşturdu. Ardından gözlerini araladı. Yüzünde hafif bir gülümseme belirdi. "Zaten gün doğarken uyumadık mı?" dediğinde gözlerimi devirdim. Yanaklarımın yandığını hissettim. Buna kızararak tepki vermem çocukça değil miydi?
"Sen sürü liderisin. Eminim ki yapman gereken işlerin vardır." Sırtının üstüne döndü ve gözlerini kapattı.
"Daha dün evlendim. İzindeyim," dediğinde güldüm.
"Sen ciddi misin?"
"Oldukça."
"İzinli olman sürünü kontrol etmeyeceğin anlamına gelmez," dediğimde başını bana çevirdi. "Lider ruhlu olman çok güzel ama lütfen bir diktatör gibi davranma Francis," dedi. "Kendimi senin çalışanınmış gibi hissetmeme neden oluyorsun." Ben de onun gibi sırt üstü yattım.
"Bundan sonra böyle olacak. Alışsan iyi edersin."
"Alışacağım," dedi yavaşça. Ardından üzerime çıktığında gözlerimi dehşetle büyüttüm. Tepkim onu güldürdü. Bu komik değildi. "Sen de bir Alfayla evli olmaya alışmalısın." Bakışlarımı kaçırdım. Buna alışmak benim için zor olacaktı.
"Her yerim ağrıyor. İner misin üstümden?"
"Masaj yapmamı ister misin?" Tek kaşımı kaldırarak ona döndüm. "Gerçekten yapar mısın?" Başını salladı.
"Elbette."
Güven vermemişti.
"Gerek yok," dedim.
"Korkma," dedi yavaşça. "Seni yemeyeceğim." Yüzümü buruşturdum ve bedenime baktım. Isırık izleri beni yemeyeceğinin aksini söyler gibiydi. Gerçekten Alfalar konu cinsellik olduğunda bana güven vermiyordu. Başımı yeniden ona çevirdiğimde ciddileştiğini gördüm. Yutkundum.
"Bir sorun mu var Rex?" Başını salladı.
"Seni ısırmadım."
"Biliyorum."
Normalde ilk gece beni ısırması gerekliydi ama o beni ısırmamıştı. Isırsaydı hissederdim. Alfa'nın Omega'yı ısırmasının hakkında birçok şey söylüyorlardı. Bunlardan biri de Omega'nın hisleriydi. Şu anda birçok kokuyu kolayca algılayabilecek kadar hassas bir burnum vardı ama Rex beni ısırdığında sadece belirli kokuları alabilecektim. Sadece Rex'in FEROMONLARI beni kızışmaya sokacaktı.
"Bunun anlaşmalı bir evlilik olduğunu biliyorsun Francis ama anlaşmamızda böyle bir madde belirtmedim. Bu yüzden sen isteyene kadar seni ısırmayacağım."
"Sana sadık olmazsam?"
"Yemin ettin!" dedi sertçe. "Irving'lerin sözlerinden dönmediklerini duymuştum. Sadece bir söylenti olamaz değil mi?" Başımı sağa sola salladım.
"Irving'ler sözlerinden dönmezler," dedim. "Ama artık ben Wilhelmina değil miyim? Söylesene Rex, Rory Sürüsü sözünden döner mi?" Başını sağa sola salladı. Bakışlarını gözlerime kilitledi.
"Hayır," dedi.
"O zaman bende sözümden dönmeyeceğim." Dudakları yavaşça yukarıya doğru kıvrıldı.
"Seni bir gün ısırmamı isteyecek misin?" Omuz silktim.
"Bilmiyorum. Eşim olarak bu senin hakkın. Evlilik sana bu hakkı verdi," dedim gözlerimi kısarak. Bir anda kendisini benim üstüme bıraktığında çıplak bedenlerimiz yeniden birbirine yapıştı. Dün gece bu defalarca olmuştu. Sabaha kadar, güne doğana kadar bedenlerimiz birbirine yapışmıştı. O anda FEROMONLAR yüzünden kendimden geçmiş gibi hissediyordum ama şimdi onun bedenini hissetmek içimdeki canavarı zorluyordu. Başını boyun kavisime yerleştirdi.
"Dünya düzeni umurumda değil," dedi. "Ailem, atalarım yüzyıllarca ormanda hayatlarını yerli olarak idame ettirdiler ve bu süreçte kendi geleneklerini oluşturdular Francis. Bu gelenekler Omega'ların istekleri üstüne kuruldu." Başını boynumdan çekti ve çenesini göğsüme bastırdı. Yüzüme baktı. "Senin isteklerin her şeyin üstünde... Benim canımın bile." Başımı sağa sola salladım. Böyle söylememeliydi.
"Bir gün beni ısıracaksın." Gözleri parladı. "Ama o gün, bugün değil."
Başını salladı. "Biliyorum. Bugün fazla yorgunsundur," dedi. Başımı salladım.
"Çok değil," dediğimde sırıttı.
"Seni öpebilir miyim?" Başımı salladım. Eşim olmasına rağmen hala benden izin alıyordu. Bu çok tuhaftı... Evlilikten sonra Alfalara verilen hiçbir hakkı umursamıyordu. Her şeyde benim isteğimi gözetiyordu. Rex Wilhelmina diğer Alfalardan farklıydı.
Dudaklarımı buluştuğunda dün gece defalarca aldığım o tat yeniden ağzımın içinde belirdi. Dili dudaklarımın arasından ağzımın içine kaydı ve benim dilimle buluştu. Bu dışarıdan bakınca mide bulandırıcıydı ama yaşayınca... İçimde sıcak bir his bırakıyordu. Hafifçe doğruldu. Sadece kasıkları bedenime değiyordu. Elini yanağıma koydu ve başımı kaldırıp kendisine yaklaştırdı. Öpüşlerimiz hızlandıkça nefes alışverişlerimizde hızlanıyordu. Dudaklarımızı sadece birkaç saniyeliğine ayırıyorduk.
Kolumu onun boynuna doladım ve diğer elimi omzuna koydum. Elimi yavaşça boyun kavisine götürdüm. Benim her hareketimle elleri yeniden bedenime dolanıyordu. Bu beni korkutmuyordu. Bunu ona borçluymuşum gibi hissediyordum. Ama o bunu bilse ürkerek onunla birlikte olmamı, borçlu olduğum için onunla birlikte olmama tercih ederdi. Ürken zamanla alışırdı ama borçlu olan zorunda olduğu için yapardı.
Özür dilerim Rex...
"Francis," diye fısıldadı dudaklarımızı ayırdıktan sonra. Gözlerine baktım. "Teşekkür ederim. Benimle evlendiğin için sana minnettarım." Başımı salladım.
"Ben de."
"Seni... Bundan sonra sürümün kralı yapacağım."
"Biliyorum," diye fısıldadım. Üstümden hafifçe doğruldu ve aşağıya kaymaya başladı. Gözlerime onu takip ediyordum, o da gözlerini bir saniye olsa bile yüzümden ayırmıyordu.
Dudakları göğsümü bulduğunda ağzımdan biri inleme kaçtı. Elimi ağzımın üstüne kapattım. Göğüs ucumu emerken eliyle diğerini bastırıyordu. FEROMONLARININ kokusu yetmezmiş gibi bir de bunu yapması... Sadece göğüslerimi emerken bile boşalabilirdim.
Dudaklarını göğsümden çekse bile hala diliyle göğüs ucumu yalamaya devam ediyordu. Eli yavaşça karnıma doğru kaydı. Karnımdan kasıklarıma ve bacaklarıma ulaştı. Tıpkı dün geceki gibi parmaklarını deliğime yasladığında elimi saçlarını üstüne koydum ve sıkıca kavradım. Parmakları içime girdiğinde elimin altından boğuk iniltilerim duyuluyordu.
"Çek elini," dedi Rex. Ani bir içgüdü ile elimi dudaklarımın üstünden çektim. Bu Alfa'nın Omega üstündeki etkisiydi. Doğruldu ve bacaklarımın arasına yerleşti. Sıkıca çarşafı kavradım. "Hala yumuşak," diye mırıldandığında FEROMONLARI baygınlık geçirmeme neden olacak şekilde etrafımı sarmıştı. Bedenim istemsizce FEROMON salgılıyordu. Bu da ikimizin de içindeki hayvansal içgüdüyü ortaya çıkarıyordu. Parmakları tıpkı dün geceki gibi içime girip çıkarken dudaklarımdan iniltiler dökülüyordu. Elini uzattı ve iki parmağını ağzımın içine soktu. Dilimle parmaklarını kavradım ve ellerimle bileğini sıkıca tuttum. Tırnaklarımı koluna geçirirken parmaklarını içimden çıkardı. Bakışlarımı ona çevirdim. Ağzımdaki parmaklarını çıkardı ve kendi ağzına götürüp yaladı. İçimde bir şeyler kıvrandı.
Kollarımdan tuttu ve beni yataktan kaldırdı. Kucağına çektiğinde kalçalarım penisine sürtündü. Dün gece bunu defalarca yapmış olmasına rağmen her yaptığından bayılacakmış gibi hissediyordum. Bakışlarımı yüzüne çevirdim. Gözlerinin rengi iyice koyulaşmıştı. Elimi kaldırdım ve kırmızı yanaklarına dokundum. Yanakları yanıyordu. Tıpkı bedenlerimiz gibi... Tıpkı içim gibi... "Bana enseni gösterme," diye fısıldadı. Başımı salladım. Dizlerimin üstünde doğruldum. Penisinin üstünde duruyordum. Kollarımı boynuna doladım ve ona sıkıca sarıldım. Büyük ellerini belime koydu. Beni yavaşça penisinin üstüne oturttu. "Rex..." dedim inleyerek. Belimdeki ellerinin baskısı arttı. Penisi tamamen içime girdiğinde dudaklarımı omzuna dayadım. "İyi misin?" dedi yavaşça.
"E-evet."
"Emin misin?"
"Evet."
"Devam edeyim mi?" Başımı kaldırdım ve ona baktım. Devam etmek için can atıyor gibi görünüyordu ama beni umursuyordu. Yarım yamalak gülümsedim. "Devam et," dedim. Kollarını bedenime sardı ve beni kucağından kaldırıp yeniden oturttu. Penisi içimde hareket ettikçe dudaklarımdan çıkan inlemeler yükseliyordu. Rex dudaklarını dudaklarımın üstüne örttüğünde inlemelerim boğuklaştı. Dili, bana kendimi unutturacakmış gibi hissediyordum. Bir anda öpüşmeyi ve hareket etmeyi bıraktığında ona baktım.
"Ne oldu?"
"Biri geliyor." Gülümsedim. Alfalar ve kurtlar arasındaki benzerlik şaşırtıcıydı. Birkaç saniye sonra kapı tıklandı.
"Kuzen?"
Diane'nin sesini duyduğumda gözlerimi devirdim.
"Ne oldu?" dedi Rex.
"İçeri girebilir miyim?" Rex kaşlarını çattı.
"Hayır!" dedi sertçe.
"Francis'e sormam gereken bir soru var," dedi Diane. Önemli olduğunu Diane'nin ses tonundan anlayabiliyordum. Derin bir nefes aldım ve içimdeki penisin varlığını unutmaya çalıştım.
"Seni duyabiliyorum," dedim. Sesim normal çıkmıştı. Bu iyiydi.
"Güzel. Acaba bana Cyrus'un nerede olduğunu söyler misin?"
Kaşlarımı çattım. "Ne demek istiyorsun?" dedim.
"Şey... Dünden beri Cyrus'u bulamıyorum."
"Dışarı çıkmıştır."
"Onu gören olmamış. Kapıdaki korumalarda görmemiş." Başımı salladım.
"Muhtemelen evin içindedir."
"Ama bulamıyorum."
Cyrus benim ve diğerlerinin aksine biraz daha çocukça davranıyordu. Muhtemelen dün aralarında bir şey geçti ve Cyrus saklanıyordu. Derin bir nefes aldım ve başımı Rex'in omzuna yasladım. "Neden onu rahat bırakmıyorsun o zaman?" dedim bıkkın bir ses ile.
"Anlamadım..."
"Muhtemelen seninle karşılaşmak istemiyor Diane. Onu rahat bırak."
"Ama-"
"Diane!" dedi Rex, onun sözünü keserek. "Francis'i duydun. Şimdi bizi de rahat bırak."
"Ah, peki."
Adım sesleri uzaklaşırken yanağımı Rex'in omzuna sürttüm. Bu evin Alfalarla dolu olması yanımdaki Omegalara zarar veriyordu. Sürüden oldukları için onlara karşı sert davranamıyorlardı. Ama buna bir çözüm bulmalıydım. Cyrus'un üzülmesini istemiyorum. O çocuk peşime takıldığında bana güvenmişti. Şu anda bir yerlerde saklanıp, onu bulmamızı istiyor olabilirdi.
Rex beni belimden tuttu ve kaldırdı. Şaşkınca ona baktım. Penisini içimden çıkardı. "Ne yapıyorsun?" dediğimde gülümsedi. "Aklın doluyken bunu devam ettiremeyiz. Endişelisin. Hadi git, o küçük Omegayı bul."
"Rex..."
"Francis," dedi Rex. "Hadi."
"Ama sen?"
"Duşa gireceğim."
"Bende girmeliyim."
"O zaman ilk önce sen gir," dedi ve çarşafı beline sararak yatağa uzandı. Yataktan kalktım ve hızlı adımlarla banyoya ilerledim. Cyrus'un nereye saklandığını bulmalıydım. Korktuğu zamanlarda kimsenin onu bulamayacağına emin olduğu yerlere saklanırdı. Şimdi de aynısı olmuştu.
Hızlıca duş aldıktan sonra kıyafetlerimi giyip banyodan çıkmıştım. Rex tüm çıplaklığıyla camın önünde sigara içiyordu. Başımı omzuma yasladım ve sırtını izledim. Sırtı dün geceden kalma izlerle doluydu. Ellerime baktım. Tırnaklarım uzun değildi ama o izleri ben yapmıştım. Başımı sağa sola salladım.
"Rex," dedim. "Duşa girebilirsin." Omzunun üstünden bana baktı ve gülümsedi.
"Tamam," dedi sadece.
Hızla odadan çıktım ve etrafıma bakındım Hizmetçi Betalardan biri bana selam verdiğinde onu durdurdum. Cyrus'un hiç odasından çıkmadığını söylemişti. Hizmetçiler gün doğmadan kalkıyorlardı. Evin her yerine hakimlerdi. Elbette onlara sormalıydım. Cyrus'un odasına gittiğimde kapının önünde diğerleriyle karşılamıştım.
Onları aşağıya gönderip odaya girmiştim. Cyrus'un odada olduğuna emindim. Odaya girdiğimde hiç bozulmamış yatakla karşılaştım. Yavaşça odadaki koltuğa ilerledim ve oturdum.
"Cyurs," dedim yavaşça "Neden saklandın?" Ses gelmedi ama beni duyduğunu biliyordum. Derin bir nefes aldım. "Dün bir şey mi oldu? Ben yokken?" Dudaklarımı ıslattım. "Ne olduysa bana söylemelisin, unuttun mu? Böyle anlaşmıştık." Başımı koltuğa yasladım ve bir bacağımı diğerinin üstüne attım. "Korktuğunu biliyorum ama ben buradayken korkman gerek olmadığını bilmelisin. Eğer korkarsan her şey daha fazla üstüne gelir. Unuttun mu? Çok unutkansın Cyrus. Sana söylediğim her şeyi unutuyorsun." Bakışlarımı yatağa diktim. "Bir daha yatağın altına saklanmayacağına söz vermiştin halbuki."
Hareketlilik oldu. Cyrus ilk önce yatağın altında başını çıkarttı. Göz göze geldik. Yavaşça yatağın altından çıktı ve yere oturdu. Bakışları yerdeydi. Başını kaldırmıyordu. Derin bir nefes aldım.
"Ne olduğunu söylemek ister misin?" dedim.
"Burada kalmak istemiyorum." Başımı salladım. Bu beklenmedik bir şey değildi. Bu sürüde Omega olmadan önce onları uyarmıştım. Ama beni dinlememişlerdi. "Seni uyarmıştım." Başını salladı. Artık bundan geri dönüş olmayacağının o da farkındaydı. "Nedenini söyleyecek misin?"
"Diane..." dedi yavaşça.
"Sana zarar mı verdi?" Başını sağa sola salladı.
"Kokusunu üstüme bulaştırmış." Başımı salladım. "Çok korktum Carrie. Yine o zamanki gibi olacak sandım." Gözleri dolduğunda bakışlarımı kaçırdım ve dişlerimi birbirine bastırdım. Korkması benim için son noktaydı. "Yine birileri bana dokunacak sandım."
"Öyle bir şey olmayacak."
"Alfalarla dolu bir evdeyken mi?"
"Biz onların sürülerinin parçasıyız. Bize, sana böyle bir şeyi yapamazlar. İzin vermem!"
"Carrie-"
"Bana güveniyor musun?" dediğimde başını sağa sola salladı.
"Güveniyorum!"
"O zaman?"
"Sadece korktum."
"Korkma!" dedim ve ayağa kalktım. Onun yanına gidip dizlerimin üstüne çöktüm. Bana sarıldığında kollarımı ona doladım. "Ben varken korkma. Hepimizi koruyacağım... Herkesten... Tüm Alfalardan..."
Cyrus...
Benden yaşça küçüktü. Kardeşim gibiydi. Evan'dan farkı yoktu benim için. Ben liseye giderken belki de şimdiye göre Omegalar en iyi zamanlarındaydı ama şimdi... Bu değişmişti. Sadece karşılarındakinin Omega olması bile Alfaların ağızlarının sularının akmasına neden oluyordu. Cyrus böyle bir zamandayken Omega olduğunu öğrenmişti. Sınıfındaki Alfalar tarafından tecavüze uğramıştı. Hamile kaldığını öğrendiğinde Cyrus sadece on altı yaşında bir çocuktu. Ona daha sıkı sarıldığımda hıçkırdı. Dişlerimi birbirine bastırdım. Babası bunu öğrendiğinde ona dövmüştü. Ve Cyrus düşük yapmıştı. Düşük yaptıktan sonra evden kaçmış ve sokaklarda yaşamaya çalışmıştı. Bize, bana söylemese de sokaklarda kaldığı zamanlarda tacize uğradığını biliyordum. Onu bize getiren Babs olmuştu.
O bana geldiğinde yaşamaktan soğumuş, intiharın eşiğindeki bir çocuktu.
Sadece kendim için değil, onun içinde güçlü olmalıyım.
Gücü elimde tutmalıyım.
***
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top