MAVİ DUMAN

Perileri buharlaştıran,

o buğusuz alevin peşindeyim.

Yakmak derdiyle, yanmak için çırpınan

elbiselerimi kuşandım.

Kuşatma çetin...

Bir duman zerresi kadar gülmek isterken,

Gülmeyi unuttum.

Sazlardan gurursuz bir nota işittim,

Şarkıcıların dilinde alevli ateş çığlıkları duyulurken.

bed sesli bir veda satıcısını viran eyledim sokaklarda

Ve

Kırık dökük bir çatının altında sabahladım sessizce.

O gökyüzü artık dumanlarla kaplı.

Mavi tozlardan yapılmış mavi bir dumanın bedenimce kuşatılışı,

Ve benim usandırılışımın uzun öyküsü

Destanlasti bu gece...

Konuşursam dilsiz, susarsam sağır,

İkisi arasında gönlüm De ağır kaçtı bu gece.

Gecenin yükü bir pelerin misali beni altında boğmaya çalışır.

Bu boğuş bir aşkın neticesini doğurdu kalbimde,

Ben artık sahici ve mavilenmis dumanlara aşığım,

Seni uğurlayan...

Ugurumu senin gidişinde saklayan

Ve

Beni benden alarak sana adayan.

Sahici bir hasret çınarı,

Dikilmeye yanaşmış bahçelerde.

Onu eken bir, ekmeyen bin yıl çekmiş

Sabır yükünü ,el pençe divan.

Artık sabrın kölesi olan dumanlara aşığım ben.

Mavimsi biraz da bulutlarla süslenmiş.

Aynası ise uçsuz bucaksız beden mahzenindeki göz kuyuların olsun.

Hissettim, mavinin canı yandı,

Buluttaki inanca kandı,

Oysa bulut da acısından kanadı eskilerde.

Yanıp da usul usul tukenirken,

mavi bir dumanın kalbinden aldı ellerini denizler.

Gökyüzü bu yanısın altında artık bir köle.

Rengini kaybetmek üzere olduğunun çağrısı duyulur gözlerinde

Gözlerin bir gün olur da kavuşmayı kabul ederse

Mezarından mavi bir bulut yükselir

Ve

Beni diriltir.

Ben dirilen bir gökyüzüne dönüşürüm belki De...

Kim bilir bulutların mavi dumanla olan bu söyleşisinde,

Ben De bir mezar bekçisi olurum.

Mezarın başında başsız bir bicarenin,

Çaresizce toprakla karıştırdığı naralarini

Ağaçlardan toplama vakti simdi.

Çınar ,yükünü boşalttı,

hasret ise dikenlerini yesertti ansızın.

Artık bitmez bu ayrılık.

Gökyüzü De rengini unuttu artık

denizler de şimdi bu kuşatma altında kuruyuş nöbetinde.

Acımasız sevda yükü boynumu vurdu.

Ah sızı! Attirdigin naralar kesik kesik şimdi

Sen ise,içime akıp akip idam ettin varligimı.

Öldükçe gökle yarıştım..

Kazançsizim.

Artık senle olan mazim bana lazım.

Kaşların korum

Sızın ''sızı''m.

Yanlışın ise dumanım ıssızca.

Veda yükünün temsilcisi çöktü artık,

Bu yükün Resmiyeti altında bitişim saklı şimdi...

Sen bana yabancı kaldın.

gökte yalancı ruzgarlar tarafından öldürüldüm.

Artık gözlerim seni mezarın altında karşılamaya başladı

Cesedimde bir hançer kokusu yaramı derinlestirir.

Bu yara ayrılık yükünü daha fazla derinleştirir bedenimde.

Orda gökyüzü yok,

hasret çınarının kökleri

mezarlık mahzeninin demirlerine dönüşmüş artık.

Ben bu sonsuz mahkumiyetin aciz suçlusuyum

Suçundan kan damladı bu sevda belasının.

Kanım kurudu.

Kurudum,kurutuldum,

Ve sonunda kurtuldum yer mahzeninden

Göğe perilerim yükseldi

Ve

Artık her şey mavileşti mazilerde.

Bedenimdeki kesik bağlardan,

kavuşma çiçekleri yesermeye başladı

Mezarına o çiçekleri ektim senin

onların kokuşu, senin dirilişin

Benim ise hayal edisimin sınırlarını zorladı...

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top