- 44 -

"Oğlum Zeynep için vuruldu!" diye yükseldi Özlem hanımın sesi. Ardından Zeynep'e dönerek nazikçe gülümsedi, "Sakın seni suçladığımı zannetme güzel kızım." dedi, sesi yumuşaktı.

Ortamın gerginliği artarken Merve Hanım'ın yüksek sesi duyuldu. "Zaten Zeynep'in orada o halde olmasının sebebi de sizin oğlunuzun düşmanlarıydı."

Ardından o da hasta yatağında yatan Fırat'a döndü "Yanlış anlama oğlum." diye nazikçe özür diledi.

"E o zaman sizin derdiniz ne?" dedi sonunda İlayda. Zeynep ve Fırat da en az onun kadar şaşkındı. Hakan Bey ise karısının bir adım arkasında büyük hanımların atışmasına gülmemek için kendisini zor tutuyordu.

"Ben Merve Teyzeye katılıyorum ve Fırat beni yanlış anlayabilir." İlayda ona gözlerini devirdi. Bir şey söyleyeceği sırada Aras ile el ele olan Selim içeriye girerek bütün ilgiyi üzerine çekti.

Aras elindeki çikolatalı sütü sallayarak hasta yatağındaki babasının ve yanı başında oturan Zeynep ablasının yanına koştu.

Kendisine doğru koşan çocuğu koltuk altlarından yakalayarak kaldırdı ve kucakladı Zeynep. "Bak Zeynep abla Selim amcam bana ne aldı." dedi elindeki çikolatalı sütü göstererek. "Dondurma da istedim ama almadı." diye şikayetini de eksik etmemiş.

"Ama şimdi sütün var, dondurmayı başka zaman ben sana alırım tamam mı?"

"Tamam." Aras onu kafasıyla onayladıktan sonra kadın kafasını kaldırdı. Abisi hariç herkesin onları gülümseyerek izlediğini gördü, utandı. Selim ve İlayda'nın yüzünde alaylı bir gülümseme peyda oldu.

Zeynep gözlerini kısarak yan yana ayakta dikilen ikiliye bakıyordu ki odaya doktorları giriş yaptı bu sefer.

"Ohoo bu ne canım. Başka kimse yok muydu gelecek. Oda tıka basa dolmuş. Hadi boşaltalım artık burayı. Hastayı yeterince yormuşsunuz gördüğüm kadarıyla."

Doktordan uyarı alan ziyaretçiler biraz utandı. Okan hariç. O Zeynep'in yanına gelerek başına bir öpücük kondurdu yatakta yatan adama bir bakış attıktan sonra yarım ağız veda ederek odadan çıktı. Çıkmadan önce göz göze geldiği Selim ile de bakışmayı ihmal etmedi.

"Eh doktor bey haklı hasta ziyaretinin kısası makbuldür." dedi Merve Hanım. "Geçmiş oldun Fırat evladım, sen bizim Zeynep'imizin hayatını kurtardın. Sağol. Kızım sen de kendine dikkat et olur mu? Bir ihtiyacınız olduğu zaman İlayda'dan isteyin ben size gönderirim, çekinmeyin. Yoksa alınır bak."

"Merak etmeyin Merve Hanım." diye araya girdi Selim, tam Zeynep teşekkür edeceği sırada. "Ben her ihtiyaçları için buradayım. Sizin aklınız kalmasın. Zeynep bize emanet."

Merve Hanım Selim'e gülümsedi. "Sağol evladım." Ardından şaşırtıcı bir şekilde Özlem Hanıma doğru adımladı. "Az önceki üslubum için kusura bakmayın." diye özür diledi.

"Zeynep kızım elimde büyüdü. Dolayısıyla duyduklarımız bizi korkuttu. Fırat evladımızı biliyoruz. Zamanında İlayda vurulduğunda ne Selim evladım ne de Fırat oğlum bizi yalnız bırakmadı. Siz de annesiniz üzerinize gittik."

"Estağfurullah Merve Hanım ne kusuru. Bir gün hep beraber sizleri bizim çiftliğimizde misafir etmek isterim."

"Olur inşallah o da olur. Görüşmek üzere."

Fırat, Selim, Zeynep, İlayda hepsi şaşkındı. Geldiklerinden beri didişen iki kadın nasıl olmuştu da bir anda misafir olmak için sözleşen arkadaşlar gibi olmuşlardı.

Hakan Bey kendisine dönen gençlere omuzlarını kaldırarak elleriyle 'ben bilmem' der gibi bir jest yaptı. "Hadi kızım kendinize iyi bakın. Sizlere de tekrar geçmiş olsun Özlem Hanım." dedi ve karısının peşinden odadan çıktı.

"Oğlum başında ben kalsaydım bu gece. Bak kız da perişan olmuş, o da dinlensin."

"Ben iyiyim Özlem Hanım, siz rahatsız olmayın. Aklınız da burada kalmasın efendim."

Özlem hanım kararsızlık ile genç kadının gözlerine baktı. "Zeynep haklı Özlem Sultan, sen olmasan çiftlik bir günde ne hale gelir düşünebiliyor musun?"

"Gerzek sen de!" diye Selim'in omzuna vurdu yaşlı kadın ama söylenen sözler bellç ki hoşuna gitmişti. Gülmemek için kendisini tutuyordu.

"İyi, peki öyleyse. Kendinize dikkat edin." dedi kadın ve oğlunun kafasına bir öpücük kondurdu. "Aras hadi oğlum gidelim." dedi.

Zeynep ablasının kucağındaki çocuk omuzlarını silkti ve kadının kucağına iyice sokuldu.

"Hadi Aras babannneni dinle." dedi fısıltıyla Zeynep ona sarılarak kulağına eğilmişti. "Burada kalamazsın, bak doktor amca da kızıyor. Baban iyileşsin biz de çıkacağız buradan."

"O zaman dondurmam büyük olacak ama." Zeynep ona kıkırdadı. "Tamam büyük olsun."

"Tam üç top." diye heyecanla yükseldi çocuk, bir yandan da parmaklarıyla üç yapmaya çalışıyordu.

"Tam üç top." diye gülerek onayladı onu Zeynep. "Oleey." dedi çıcuk heyecanla kadının kucağından yere atlayarak babannesine koştu.

"Üç top dondurma için babanı sattın ha?" diye sitem etti Fırat şakayla. Çocuk utanarak güldüğünde. "Bari bi öpücük verseydin babaya!"

Bunun üzerine babasını öptü ve Selçm onlarla arabaya kadar eşlik etmek için çıktı.

"Ben de gidiyorum. Sana yarın yeni kıyafetler getiririm. Bir şeyr ihtiyacın olursa haber edersin." Zeynep arkadaşını onayladıktan sonra birbirlerine sarılıp vedalaştılar.

"Şimdi şu yaralarınızı bir kontrol edelim." dedi doktor en sonunda sessizliğini bozarak. "Ve lütfen bit daha bu kadar kişiye müsade etmeyin." Birkaç gün sonra taburcu olacaksınız zaten."

-

Ve böyle böyle çift tam bir hafta hastanede kaldı. Ardından küçük sargıları ve kolundaki askısı ile hastaneden çıktı Fırat.

Koluna yüklenmemesi gerektiği için tam iki hafta boyunca annesinin gözetimi altında çiftlikte kaldı. Bu zman zarfında Zeynep her gün gelip gitmesine rağmen orada kalma tekliflerini geri çeviriyordu.

Fırat kolu askıdan çıktıktan sonra koltuk değnekleri ile de olsa yürümeye başlaması için hastanede fizik tedaviye başlamalıydı. O gün Zeynep, Selim ve Fırat ile hastanede buluştu.

Fizik tedavi odasına tekerlekli sandalye ile girerken Fırat'ın gergin olduğunu görebiliyordu Zeynep. Selim sandalyeyi ittiği için kendisi Fırat'ın yanında adımlıyordu. Sol elini onun omzuna koydu, kendisine bakan adamı rahatlatmak adına gülümsedi.

Fırat da elinden geldiğince gülümsemeye çalıştı ona.

"Merhaba, Fırat Bey siz olmalısınız." diye bir fizyoterapist karşıladı onları. Yakışıklı ve fazla enerjik olan adam ilk saniyeden Fırat'ın gözüne battı.

"Ne kadar zekice bir çıkarım." diye mırıldandı, sadece yanındakilerin duyabileceği bir şekilde. "Efendim?!" diye gerçek bir kafa karışıklığı içinde sordu doktor.

Zeynep boğazını temizleyerek Fırat'ı uyardı. "Evet, Fırat Durmaz. Bizler de yakınlarıyız."

Doktor Zeynep'e gülümsedi. Fırat ona kaşlarını çatarak bakarken elini kadına uzatarak tokalaştı. "Ben Serdar, Serdar Şanslı. Memnun oldum."

Adam kadına uzun uzun bakarken elini bırakmayı da geciktirdi. Fırat o an yapabilse yerinden fırlayıp ona yumruğu geçirirdi. Bunu bilen Zeynep gerginlikle öksürdükten sonra yavaşça elini çekti tutuştan.

"Ben de memnun oldum doktor bey."

"Hayır doktor değil. Fizyoterapistim ve Serdar demenizi tercih ederim."

"Pekala Serdar Bey. Şey.. Artık başlasak mı diyorum. Hani hastanız Fırat falan..." diye araya girdi Selim sonunda. Yılışık adamdan midesi bulanmıştı.

"Ah evet Fırat Bey." dedi transından kurtulan Serdar. Şöyle alalım sandalyeyi. Diye iki tarafında tutnma yeri olan alana aldı onları.

"Şimdi şu barlardan tutunarak ayakta durmanızı rica edeceğim. Zeynep hanım siz de abinize yardımcı olabilirsiniz ayağa kaldırmak için."

"Selim ikilinin arkasında kıs kıs gülerken Fırat sinirle kaşlarını çattı ve ne cevap vereceğini merak ederek Zeynep'e döndü.

"Şey..." dedi Zeynep. Gülmemek için kendini tutmaya çalışsa da beceremiyordu. "Fırat benim sevgilim." Fırat'ın keyfi yerine geldi. Selim'in kendisine destek olması ile ayaklanarak barlardan tutundu.

Fırat, yüzüne yerleşen kendinden emin gülümsemeyle Serdar'a dönmeden önce hemen yanında ayakta bekleyen Zeynep'in dudaklarına bir öpücük kondurdu. Selim arkadaşının bu haline gülerken Zeynep utançla kızardığını hissetti.

<▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪>
Kelime Sayısı: 1081
Yayınlanma Tarihi: 30 Ağustos 2023

Zafer bayramımız kutlu olsuuuuun

Bölüm çoook boş biliyorum zaten kitabın sonuna da geliyoruz yavaş yavaş

Yeni kitsplar grliyor takipte kalın ve kitaplığımdaki Johnny Depp tabına bakmayı unutmayın

Oy vermeden geçmeyin Lütfen

Sevgi sağlıcakla kalın
_Binsan_

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top