- 40 -

Teras kapısından içeriye girdi giriş kapısının yanındaki sehpanın üzerindeki çiçek buketini gördüğünde kaşlarını çatmadan yapamadı.

"Zeynep!?" diye seslendi dairenin içine doğru. 'Bu çiçekler burada olduğuna göre uyanmış olmalı.' diye akıl yürüttü. Yatak odadına doğru yöneldiğinde içeriden çıkan kişi ile olduğu yerde kalakaldı.

"Sen?!"

"Fırat be-"

"ALİ SEN BURADA NAPIYORSUN?"

▪▪▪

Ali üzerine doğru gelmeye başlayan sinirli adam ile birkaç adım geriye gitti. "Zeynep yok." dedi hemen durumu açıklamak için.

Fırat durumu anlamaya çalışırken "Ben geldiğimde kapı ağzına kadar açıktı en başta içeriye seslendim ama bir şey olmadı ben de odaları gezdim. Hiçbir yerde yok Zeynep." diye tane tane anlattı ama onun da telaşlandığını hareketlerinden anlayabiliyordu Fırat.

"Sen biliyorsun neler olduğunu!" diye hayretle bağırdı Ali, Fırat durgunlaşıp yakasını bıraktığında. Fırat ise onu görmezden gelerek cebine az önce koyduğu telefonu geri çıkardı.

"Selim kayıt işini iptal et herkes evde kalsın. Hemen buraya gel. Zeynep yok." dedi telefonu açan adamın konuşmasına fırsat vermeden ve hemen telefonu kapattı.

"Neler döndüğünü bana da anlatacaksın." Fırat arkasından söylenen Ali'ye sinirle döndü. "Çeneni kapat!" diye gürledi. Şu an neler olduğunu kendi kendine bile konuşacak hali yoktu. Zeynep'in kendisi yüzünden kaçırıldığını kabul etmek istemiyordu.

"Yoksa ne olur Fırat?" Bilmediği şeyler belli ki onun da sinirlerini bozmuştu. "Belli ki bir şeyler biliyorsun." Bu sırada açık kapının ağzından tanıdık bir ses bağırarak dikkatleri üzerine çekti.

"İkinizin burada ne arıyorsunuz?" Fırat en başta şaşırsa da elindeki anahtarı gördüğünde onun Zeynep'le barışmış olabileceği aklına geldi ve içinden lanet okudu.

İlayda birkaç kere Zeynep'e seslenerek daireye girdi. "Zeynep yok ve Fırat bir şeyler biliyor." diye İlayda'ya sinirler şikayet etti Ali.

Fırat, İlayda'nın ateş saçan gözleri önce Ali'ye ardından kendisine dönerken gerildiğini hissetti. İlayda "Doğru mu bu?" diye sordu üzerine doğru yürürken.

Zeynep'in arkadaşı ve polis olan İlayda'nın olaya karışmış olduğunu anladığında Fırat bu işten sessiz sakin kurtulamayacağına emin oldu.

Fırat tam neler olduğunu anlatmak için ağzını açacaktı ki hâlâ açık olan kapının olduğu yerden birinin koridorda koşturduğunu belli eden ayak seslerini işitti. Kimin geldiğini görmek için hafif başını eğerek İlayda'nın arkasına baktı.

İlayda da Selim'in geldiğini görmek için onun bakyıpı yöne döndü.

"Hemen şimdi anlatmazsan zora başvuracağım." diye tehdit etti kadın. Siniri her grçen saniye artıyordu. Arkadaşının durumu hakkındaki korkusu da gerginliğine hiç yardımcı olmuyordu.

"Zeynep kaçırıldı." diye özetledi Fırat. Olaydan bihaber Ali ve İlayda'nın şaşkınlık nidalarını duymamazlıktan gelerek "Beni tehtidit etmek isteyen bir aptalın marifeti." dedi.

İtirafının ardından Ali tehditkar bir şekilde üzerine atılmak üzereyken bir anda durdu. Yakasından çekildiğini anladığı adam gerisine doğru savrulduğunda Fırat şaşkınlıkla donakladı. Çünkü hemen arkasındaki İlayda savrulmuş Ali'nin üzerine çullanarak onu yüzüstü yere serdi ve kolunu arkasına doğru çevirerek pozisyonunu kilitledi.

"Senin ben yokken Zeynep'e neler yaptığını duydum." dedi dizinin altında acıyla inleyen adamın kulağına. Fırat onun öfkeyle dişlerini sıktığını boğuk çıkan sesinden anladı.

"Şimdi buradan siktir olup gidiyorsun. Bir daha da seni buralarda görmeyeceğim. Yoksa pişman ederim."

Biraz daha atkaya doğru büktüğü kolunun acısından dolayı Ali tekrar acıyla inledi. "Tamam tamam gideceğim." diye kabul etmek zorunda kaldı.

Kadın üzerinden kalkar kalkmaz bileğini tutarak yerden kalktı. Şaşkınlıkla gözleri büyümüş iki adama baktıktan sonra son bir kez öfkeyle kendisini izleyen polis kadına döndü. Sonra hiçbir şey söylemeden seri adımlarla daireden çıktı. Selim onun ardından hemen açık olan kapıyı kapattı.

"Şimdi..." diye Fırat'a döndü İlayda. "Ne biliyorsanız anlatın hemen."

-

"Ona en başından beri senden uzak durmasını söyledim." diye söylendi İlayda. Selim'in anlattıklarını ayakta, onların oturduğu koltuğun önünde dinledikten sonra; onların önünde birkaç adımlık mesafede volta atoiıyordu bir yandan.

Fırat'ın sinirle söyleyeceği şeyi Selim, onun koluna dokunarak engel oldu. "Şimdi ne yapıyoruz?" diye sordu ortaya.

"Siz hiçbir şeye karışmayacaksınız. Ben gidip güvenlik kamerlarını mobeseleri araştıracağım ve şu dediğiniz herife de bir ekip göndereceğim. Zaten daha önceden şikayette bulunmuşsunuz. Bu işimize yarar."

"Hayır." diye karşı çıktı Fırat. Kendisine şaşkınlıkla dönen kadına "Sen istesen de istemesen de biz bu işin içinde olacağız. İster bizimle olursun ister bizi görmezden gelirsin ama unutma ki o adamın derdi benimle. Benimle mutlaka iletişime geçecektir."

Selim kafadını onaylar nitelikte salladı. "Fırat haklı. Bizi ortalıktan öylece çekemezsin. Unutma ki ben de eski bir polis amiriyim ve elim kolum zannettiğinden daha uzun. Sen bizimle öğrendiklerini paylaş biz de kendimizinkini paylaşalım."

İlayda bir süre düşündü. Düşünürken yine etrafta volta atıyor ve bir yandan da sanki sşnirleri giderek artıyordu. Sonunda sinirle dişlerini sıkarak boğuk bir şekilde bağırdı. "Lanet olsun tamam." .

"Ben buraya birini çağıracağım. Kimseye görünmeden buraya gelmesini söyleyeceğim o adamlar sizi izliyor olabilir. Bilgisayarını senin telefonunla bağlayacak. Eğer dediğin gibi seni ararsa yerini tespit edebiliriz. Ben gidip site yönetimiyle konuşacağım. Adamların eşgalleri veya geldikleri araçla ilgili bir şeyler bulacağım."

"Ben de seninle geleyim." diye atladı Selim ortaya. İlayda ve Fırat'ın benzer şaşkın ifadelerle kendisine baktığını gördüğünde. "Yardım etmeye çalışıyorum." diye omuz silkti.

"Sen burada kalsan daha iyi olur. Ekipten arkadaş gelene kadar etrafı bir kolaçan edersiniz herhangi bir şey var mı diye. Sen bu işlerin detaylarını biliyorsundur."

Selim birkaç saniye İlayda'nın dediklerini düşündükten sonra kafasıyla onaylamaktan başka çaresi kalmadı. "Peki öyleyse."

İlayda Selim ile telefon numarasını değiş tokuş ettikten sonra anahtarını beraberinde götürerek dışarıya çıktı.

Selim arkadaşının kendisine tuhaf tuhaf baktığını görmek için İlayda'nın çıktığı kapıdan yüzünü yan tarafına, Fırat'a doğru çevirdi.

"Hiç öyle bakma. Şimdi goy goyun sırası değil. Kalk işimiz var."

Selim, Fırat'ın yanından kalkıp Zeynep'in dairesini incelemeye başladığında arkadaşının sıkıntısını içinden atmaktan istercesine oflamasını duydu.

-

Fırat elindeki sigarasından derin bir nefes çektikten sonra kolundaki saate tekrar baktı. Saat 13.45'di. Yani son 18 dakika içinde dördüncü kez saate bakıyordu.

Sıkıntıyla içindeki dumanlı nefesi dışarıya verdi.

"Peş peşe sigara yakmayı bırak bence. Alkolden arındım derken akciğerlerini mahvedeceksin."

Fırat arkasını döndü. Selim teras kapısına omzuyla yaslanmış kollarını göğsünde birleştirmiş kendisine bakıyordu.

Elinde henüz yarısı bitmiş olan sigarayı küllüğe söndürdü. "Aklımı oyalayacak bir şeye ihtiyacım var. Zaman geçmek bilmiyor. O it de aramadı bir türlü."

Selim olduğu yerden arkadaşının yanına oturdu. Aynı onun gibi kafasını koltuğun arkasına yasladı ve gözlerini yumdu. Üzerlerindeki şemsiye öğlen güneşini engellerken esen sonbahar rüzgarı serin bir dokunuşla yüzlerini yalıyordu.

"Eminim senin bu halde olduğunu bilmek Alman Necdet'i keyiften dört köşe yapardı. Bugün akşama kadar seni aramak zorunda. Yoksa yaptığı her şey boşa gider. Sakin kalman önemli. Mantıklı kalmalısın."

Fırat'ın hareket ettiğini duyduğunda gözlerini araladı. "Bugün ihaleden çekilmek için de son gün." diye açıkladı arkadaşına.

"O bizi arayacak biz anında onun yerini tespit edeceğiz ve birkaç saat içinde Zeynep tekrar bizimle olacak. Akşam yine birlikte olacaksınız."

Fırst kafasını önüne çevirdi. "Umarım." diye mırıldandı.

Arkasından gelen telaşlı ayak seslerini duyduğunda birden oturduğu yerden fırladı Fırat. "O arıyor." dedi İlayda,  heyecanını bastırmaya çalışarak.

Üçlü peşpeşe mutfakta bulunan bar tezgahın bulunduğu yere koşturdu. Bilgisayar başındaki memur hazı bir şekilde kendilerini beklerken masanın üzerinde kablolarla bilgisayara bağlı telefon hâlâ çalıyordu.

Açması için bakışlarıyla memurdan izin aldıktan sonra hızla nefesini düzenledi. "Alo." dedi heyecanını bastırmaya çalışarak. Koştuğundan normale dönmeyen nefesi bir de heyecandan artan kalp atışları yüzünden hâlâ düzensizdi.

"Fırat." telefonun diğer ucundan duyulan Zeynep'in ürkek sesi adamın en son beklediği şeydi. "Z-zeynep!? İyi misin? Nerdesin?!"

"Ben iyiyi-" sonra bir kargaşa sesi duyuldu telefonda. Ardından gür bir erkek sesi "Bu güzel kızı bir daha duyabilmek istiyorsan ne yapman gerektiğini biliyorsun Fırat Duymaz. Bunu söylemem gerektiğini bile düşünmüyordum ama bu saate kadar bir şey yapmadığına göre... Son üç saat. Polise gideyim deme. Yoksa sonuçları beni ilgilendirmez." dedi ve Fırat bir şey demeye fırsat bulamadan telefon yüzüne kapandı.

Hızla herkesin başı masa başındaki polise döndü. Polis üzgün olduğunu belli eden bir sesle hiçbirinin yüzüne bakmaya cesaret edemeden kafasını olumsuz manada salladı.

Tam Fırat öfkeyle onun üzerine atlamak üzereyken Selim arkadaşını sıkıca tuttu. Polis memuru ayaklanarak birkaç adım uzaklaştı. "Ama..." dedi tekrar ilgiyi üzerine toplayarak.

"Arayan son numaranın etkin olduğu yeri tespit edebilirim."

"Neden baştan söylemiyorsun?!?" Bu sefer azarlama sesi İlayda'dan geldi. "He-hemen hallediyorum komserim."

Selim hâlâ sıkı sıkıya tuttuğu arkadaşını tekrar dışarıya sürüklerken "Merak etme." diyordu. "Alman Necdet olduğunu biliyoruz. Polis her yere baktı, henüz bulamadılar ama bulmaları an meselesi. Yaptığı tek şey kendi bacağına sıkmak. Telefon numarasından kesin buluruz. Sakin ol. Çocuğun bir hatası yok."

<▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪>
Kelime Sayısı: 1295
Yayınlanma Tarihi: 12 Temmuz 2023

Selaaaam aşkolar.  Umarım bölüm hoşunuza gider.

Bu kitabı mutlu sonsuza uğurlamk istiyorum artııık.
Yani final yapmayacağım ama çok nadir güzel küçük bölüler yayınlayacağım.

Lütfrn oy vermeyi unutmayın.

Seviliyorsunuz

Sevgi ve sağlıcakla kalın
_Binsan_

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top