- 39 -

Zeynep odasından çıkarken elindeki havluya saçlarını kurutmakla meşguldü. Mutfağına girmeden önce hafif nemli kalan saçlarından yuöuşak havluyu çekti ve onu bitişik olan oturma odasındaki koltuğun üstüne bıraktı.

Bar tezgaha belini yaslamış akşam yemeği için ne yapması gerektiğini düşünürken duyduğu tıkırtılar ile bir an duraksadı. İlk şaşkınlığını attıktan sonra arkasını döndü ve terasında oturan tanıdık silüeti gördü.

Son birkaç haftadır uzak olduğu için Fırat ile bu kadar yakın oturduğunu neredeyse unutuyordu.

Admın koltuğun arka kısmına kafasını koyarak rahatladığını farkettiğinde dudaklarında bir gülümseme peydah oldu. Fırat'ı sevmeyi unutamıyordu.

Akşam yemeğini düşünmeyi erteleyerek yavaş adımlarla terasına doğru adımlarken adamın elindeki bardağı gördüğünde kafasını onaylamadığınj belli ederek sağa sola salladı. 'Fırat... asla değişmeyeceksin değil mi?' diye düşünmeden edemedi.

Teras kapısının sesini duyan Fırat kafasını koyduğu kanepeden henüz başını kaldırmadan sırıttı. Gözleri de kapalıydı üstelik. Zeynep kendisi geldiğini bildiği için böyle sırıttığını biliyordu. Onun bu kendinden emin halleri sinirlerini bozuyordu ama onun bu halini de çok seviyordu.

Fırat gözlerini açtıktı ve başını koyduğu yerden kaldırdıktan sonra tam onun olduğu yere bakacak şekilde kafasını çevirdi. "Saatler olsun." dedi saçlarını nemli gördüğü için.

Henüz bir iki saat önce ayrılmışlardı. İki gün önceki ofis baskınından sonra Fırat sürekli peşinde dolanır olmuştu. Zeynep ne kadar bundan şikayetçi gibi görünüyor olsa da aslında içten içe mutluluktan uçuyordu.

Haftalar önce fevri bir hareketle abisine ve arkadaşına kızmış Fırat'ın da yaptıklarını duyunca neredeyse bütün ihaleyi ona yıkmıştı. Annesinin ailesinden kalan dağ evinde kaldığı için abisinin ve dolayısıyle İlayda'nın nerede olsuğundan haberi vardı.

Onlar kendilerini bir şekilde Zeynep'e karşı affettirmeyi başarmışlardı ama aşık olduğu adam haftalarca ondan uzakta ve bihaber dağılmıştı.

Zeynep, haftalar sonra onu ilk kez gördüğünde onu o halde bulacağını düşünmemişti. Bu yüzden adamın yıkılmış hali bir an yelkenleri suya indirmesine sebep olacaktı ama orada kendisini toparladı.

Daha sonra anlattıklarını dinlediğinde bir hukukçu için tepkisinin ani ve yüksek olduğuna karar verdi ve pişman oldu. Fırat'ın bu dönemde kendisine olan bağlılığını gördüğündeyse ona olan hayranlığının arttığını hissetti.

Elbette Fırat suçluydu ama onu dinlemeden bu kadar büyük ve saçma bir tepki vermesi doğru değildi. Elbette Fırat, ona olan güvenini kırmıştı ama aşık olduğu adamdan uzak kalarak kendisnine de büyük ceza vermişti.

"Ne yapıyorsun burada?" diye sordu naif bir sesle. Bir yandan da adamın yanına aralatına biraz boşluk bırakarak oturdu. "Tadını çıkarıyorum." diye omuz silkti Fırat, gözlerini hâlâ kadından ayırmamıştı.

"Terasın benim olan tarafında alkol alarak neyin tadını çıkarıyorsun?"

"Bu alkol değil." diye karşı çıktı hemen Fırat. "Alkol alımımı azaltıyorum. Bu annemin gönderdiği yemeklerle birlikte geldi. Evde Aras için hazırlattığı soğuk çaylardan sanırım."

Kendisine kaşlarını kaldırmış şaşkınlıkla bakan kadını görmek için elindeki bardaktan başını o tarafa çevirdi. "Ne?! İnanmıyor musun? Tadına bakabilirsin."

"Sadece elindeki viski bardağında her zamanki gibi yine viski olur diye tahmin etmiştim."

"Sanırım artık ev alışverişine gitmesi için birine söylemem lazım." diye kıkırdadı Fırat tekrar elindeki bardağa bakarken.

"Neden kendin gitmiyorsun. Hem istediğin içeceklerden alabilirsin. Alkolsüz olanlardan."

Zeynep ile gözgöze gelen Fırat, aklına gelen hayalle gülümsemesinin büyüdüğünü hissetti. "Belki ilerde." diye cevap verdi birkaç saniye sonra kadına.

Bir süre ikisi de hiçbir şey söylemedi. Sadece birbirlerinin gözlerine baktılar. Aralarındaki mesafe yavaşça kapanırken Fırat'ın dudaklarına bakmadan edemedi Zeynep. Sadece bir nefes önünde durduğunda kendisine geldi kadın.

"Yemek yedin mi?" diye sordu Zeynep aniden geri çekilerek. Fırat gelen soruya ve biraz önce yaşamak üzere oldukları âna şaşırdığı için bir süre cevap veremedi.

Az kalsın Zeynep kendisini öpüyordu.

Kafasını topladığında olumsuz manada kafasını salladı. "Hayır, henüz yemedim." diye cevapladı.

"Ben de." dedi Zeynep gözlerini kaçırarak. "Eee... Yemek ister misin? Yani dışarda." Zeynep duymak istediği soruyu duyduğunda sırıtmak istese de buna engel oldu.

Yine de Fırat onun yüzündeki minik mimik değişimlerinden hoşuna gittiğini anlayabiliyordu, o da az önceki bir anlık gerginliğini unutarak gülümsedi.

"İstersen evde de yiyebiliriz. Ben ısmarlıyorum." diye ısrar etti adam keyifle. "Peki öyleyse. Madem bu kadar ısrar ediyorsun." Fırat kadının sözleri üzerine ağzından kaçan gülme sesini öksürme ile kapattıktan sonra "Evet, evet ıarar ediyorum." diye onayladı onu.

"Boğaza gidelim, ekmek arası balık yemeye. Hem Hüseyin'le  Mehmet'e de farklılık olur." Zeynep kendi söylediklerine kıkırdadı.

Koruma diye peşlerine taktıkları adamlar Fırat ve Zeynep'in peşisıra boşu boşuna geziyorlardı günlerdir. Zeynep her seferinde bu işten şikayet etse de Fırat kesin bir şekilde görevlerine devam etmelerini söylüyordu.

"Sen nasıl istiyorsan.." dedi Fırat ayağa kalkarken. "Öyle olsun."

-

"Hüseyin ve Mehmet'i gereksiz yere peşinizde dolandırmaktan sıkıldığı için Zeynep dün akşam zorla evlerine göndermiş." Selim bir yandan alayla konuşurken diğer yandan da kahkahalarla gülüyordu.

Fırat arkadaşının alaylı sözlerine telefonda olmasına rağmen gözlerini devirdi.

"Başka bir şey söylemeyeceksen kapatıyorum." dedi Fırat. Şu aralar Zeynep ile aralarındaki tuhaf ilişkiyi düşünmek istemiyordu. Dün gece yemeğin ardından otoparkte arabadan indikten sonra Zeynep Fırat'tan birkaç dakika izin isteyip korumaların yanına gitmişti belli ki onları göndermekle meşgul olmuştu.

"Bir şey daha var." diye ciddileşti Selim. "Özlem hanım, biliyorsun bu kreşi beğenmemişti. Aras için daha uygun yeni bir anaokulu bulmuş dün. Bugün kaydını yapmaya gidecekler. İki hafta sonra da açılıyormuş."

"Bizim Özlem Sultan'ın hızına bak be. Neyse o beğendiyse iyidir. Sen yanındaki adamları sıkı tembihle yeter. Şu ihale işi de bir an önce bitse de kurtulsak. Ne zaman bitiyordu ihaleye teklifi verme işi."

"Yarın akşam son." diye cevap verdi  Selim.

"O zaman şu kayıt işini haftaya bıraksa annem. Hiç riske atmamış oluruz."

Selim Fırat'ın teklifini reddetti. "Zaten birkaç gündür farklı bir şeyler döndüğünün farkında Özlem Hanım. Ona bir şey söylemeyi de reddettin madem şimdi hiç karıştırma ortalığı."

Fırat derin bir nefes aldıktan sonra "Pekala." dedi. "Sonra görüşürüz, ben kapatıyorum. Zeynep uyanmıştır bi yanına gideyim."

"Hız konusunda annene çekmişsin." diye şaka yaptı Selim.  Kendi şakasına gülmeye devam ederken"Benden de selam söyle Zeynep'e." dedi ve telefonu kapattı.

"Koskoca adamın mizah seviyesine bak." diye söylendi Fırat kendi kendisine. Hazırladığı kahvaltı masasına son bir kez baktı, her şey tamam görünüyordu. Çay da ocakta kaynıyordu.

Terastan diğer daireye doğru yürürken keyifle gülmeden edemedi. Elbette kadını arayabilirdi ama bu fazladan masraf olurdu hem de onu ilk uyandığı haliyle göremezdi.

Terastaki koltuğa gözü takıldığında gülümsemesi genişledi. Dün az kalsın tekrar öpüyordu Zeynep onu. Çok az kaldığını görebiliyordu. Onu affetmesine çok az kalmıştı.

Teras kapısından içeriye girdi giriş kapısının yanındaki sehpanın üzerindeki çiçek buketini gördüğünde kaşlarını çatmadan yapamadı.

"Zeynep!?" diye seslendi dairenin içine doğru. 'Bu çiçekler burada olduğuna göre uyanmış olmalı.' diye akıl yürüttü. Yatak odadına doğru yöneldiğinde içeriden çıkan kişi ile olduğu yerde kalakaldı.

"Sen?!"

"Fırat be-"

"ALİ SEN BURADA NAPIYORSUN?"

<▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪>
Kelime Sayısı: 1022
Yayınlanma Tarihi: 6 Temmuz 2023

Bu bölüm böyle bitmeyecekti aslında ama heyecanlı bitsin diye böyle yaptım jflvjsşvkşdkvçvö

Umarım beğenirsiniz

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen

Ve hayrına okuduğunuz diğer bölümleri de oylarsanız müteşekkir olurum.

Kendinize iyi bakın
_Binsan_

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top