- 32 -
"Zeynep!" diye mırıldandı Selim kadının gözgöze geldiği Fırat'tan bakışlarını çekip, kendisine bakmasına sebep olarak.
▪▪▪
Fırat kapının önündeki kadını görmek için birkaç büyük adımla arkadaşının yanına dikildi. Evde tek başına olsaydı ve kapıyı kendisi açsaydı gördüklerini hayal ettiğini düşünürdü. Sarhoşluğundan kaynaklı bir halisünasyon.
Kapı eşiğinin öteki tarafında kendisine buz gibi gözlerle bakan kadın siyah maskülen tarzdaki kıyafetleri ve elinde büyük çantası ile duruyordu. Saçları sıkı bir at kuyruğu içinde toplanmıştı.
Fırat bakışları ile haftalardır özlem duyduğu kadını izlemeye devam ederken kendisinde ne konuşacak cesareti ne de herhangi bir kelimeyi bulabiliyordu.
Tam özür dilemesi gerektiğini hatırlayarak ağzını açtığı sırada kadın elini kaldırarak kelimelerini ağzına tıktı. "Öncelikle." diye söze başladı Zeynep ikiliyi izlemeyi bırakarak kapıdan içeriye girdi. Uyarırcasına kaldırdığı işaret parmağı Fırat'ın söylemek istediği sözlerini ağzına tıktı.
Kendisini hala şaşkınlıkla izleyen adamlara dönerek konuşmasına devam etti. "Buraya avukatınız okarak geldim. Bunun dışında bir şey hakkında konuşmaya kalkarsanız çeker giderim."
Fırat transtan kurtulmuş gibi tuttuğu kapıyı kapatarak kadının peşinden oturma odasına gitti. Selim de arkadaşının peşi sıra takip ediyordu.
"Buraya babalık davasını kazandığımızı bildirmek için geldim. Hafta başından itibaren yeni kimlik çıkarmak için işlemlere başlayabilirsiniz. Gerekli belgeleri size getirdim."
"Kazandık mı?" diye sordu Fırat hayrete düşmüş bir şekilde. "Duruşmalar ne oldu?"
"Size mahkeme tarafından haber gönderildiğine eminim, bunları kontrol etmemiş olmanız benim sorunum değil. Duruşmada tek başıma olmamın aleyhimize sonuç göstermediği için dua etmelisiniz."
Fırat dış dünya ile bağlantısını kestiği için bunlardan habersizdi, elbette sekreteri de mahkemenin gönderdiği tebligatı açmaya cürret edememiştir.
Zeynep'in çıkagelerek oğluna kavuşmasının haberini vermesine sevinmeli mi yoksa onu görme şansını kaçırdığı için üzülmeli mi karar veremiyordu.
"Bunun yanında... Belki biliyorsunuzdur." dedi Zeynep bakışlarını kaçırarak. Çantasındaki evrakları çıkarmayı bahane ederek kendisini izleyen admların bakışlarından kaçtı.
"Ali Aslanoğlu hapis cezasını tamamladığı için çıktı. Geçen günlerde bizzat kendisi beni ziyarete geldi. Sanırım velayet davasında bize biraz zorluk çıkaracak, yani buna benzer bir şeyler zırvaladı. Bize engel olması çok güç, sadece durumu size bildirmemin doğru olduğunu düşündüm."
Elindeki pembe karton dosyayı oturduğu koltuğun önünde dikilen Selim'e uzattı. Fırat Selim'den önce davranarak kadının elindekileri aldı ve merakla içini açtı hemen.
Zeynep bu sırada oturduğu koltuktan kalktı ve kapıya yöneldi. Kadının hareketliliğini gören Selim peşinden koşar adım onu takip ederek konuşmak için rica etmeye başladı.
Fırat elindeki dosyayı ortadaki sehpaya bırakarak ikiliye katıldı. "Zeynep lütfen bir dur, dinle... Gerçekten bildiğin gibi değil." Selim açıklama yaparken kadının kapıya erişimini engellemek için önüne geçmiş, nazikçe ikna etmeye çalışıyordu.
Zeynep, Selim'e önünden çekilmesüni rica ederken sol bileğini tutan el ile o yanına döndü. "Bana dokunma!" diye sesini yüksektti, hızla kolunu adamın hafif tutuşundan kurtarırken.
Kadının gözlari artık öfke ile parlıyordu. Ardından kapının önündeki Selim'e dönerek "Sen de önümden çekil ve beni buraya geldiğime pişman etme." dedi, az öncekinden daha net daha kararlı bir ses ile.
"Hayır." diye araya girdi Fırat hemen. Karşısındaki ikili ona döndü hayretle. Selim'in sorgulayan bakışlarını gördüğünde kadına dönmeden önce net ve sakin tutmaya çalıştığı sesi ile "Hayır, çekilme. Bu bir emirdir." dedi.
Selim, Fırat'tan asla emir almazdı.
Çünkü buna gerek kalmazdı. Ya ne yapmak istediğini önceden tahmin eder ve yapardı ya da Fırat ona aklındakileri nazikçe aktarırdı. Yıllarca bu böyle olmuştu. Şu ana dek.
Selim artık kendisi ile değil kadın ile bakışan adamın dediklerini sorgulamak istedi. Hatta olayların karışacağını söyleyerek niyetinden vazgeçirmek.
Ama artık bunu yapamazdı. Kendisi gibi şokunu atlatmış ve korkuya kapılmış olan kadının koşaradım yanından geçme girişimini bir adım geriye giderek kapıya sırtını yaslaması ile atlattı. Ve kendisine çarpan kadını düşmesin diye tuttu.
Kollarında çırpınan kadını bırakmaya korkarken çareyi ona sarılmakta buldu. Fırat ikilinin çırpınışlarını uzaktan izlerken "Zeynep sakin ol." dedi sadece çaresizce. Kadına dokunmaktan en az onun kadar korkuyordu.
"Zeynep." dedi Selim, arkadaşına. O da onun kadar çaresiz durumdaydı. İki arada bir derede kalmıştı. "Bak beş dakika dinle sonra söz veriyorum gitmene izin vereceğim."
Sözlerinin ardından Fırat'a çevirdi başını, korku ve çaresizlikle ile gözleri yaşarmış kadın da onun gibi yanlarında dikilen ve kendilerini izleyen adama çevirdi başını.
Fırat süratle başını sallayarak arkadaşının sözlerini doğruladı. "Söz veriyorum gitmene izin vereceğim." diye güvence verdi. İçten içe o kadar çaresiz hissediyordu ki...
Sevdiği, herkesten korumak istediği kadın, en çok kendisinden korkar kendisinden kaçar olmuştu.
Selim, sakinleşmiş kadını bırakırken bir 'özür dilerim' mırıldandı. Burada herkes için en iyisini yapmaya çalıştığını anlamasını umuyordu.
Zeynep Selim'den kurtularak uzaklaştı. İkisine de bakmadan gözlerinden akmakla tehdit eden gözyaşlarını elinin tersi ile sildi ve yüzünü eski duygusuz haline geri getirdi.
Koltukların olduğu yere geri döndü. Az önceki yerine oturdu ve kolundaki küçük saate bakarak "Beş dakikanız başladı." dedi.
Fırat kendisine bakan adam ile göz göze geldikten sonra koşaradım kadının karşına geçti. Cam sehpaya onun önüne oturdu. Kadına daha fazla yaklaşmamak adına aralarında boşluk bırakmaya özen gösterdi. Ve heyecanla anlatmaya başladı.
"Onunla yani babanla buraya ilk geldiğimiz gün karşılaştık. Benim babam yeni ölmüştü. Cenazesi için Amerika'dan döndüm. Birkaç gün annemle çiftlikte kaldıktan sonra buraya geldik, burası Amerika'ya gitmeden önceki son dairemdi zaten."
Zeynep karşısında konudan uzaklaşan adamı uyarmak için ona baktı. Bir an duraklayan Fırat, "Yani ondan önce seni tanımıyordum bile. Buraya kadar olan kısmı tamamen tesadüftü." diye savundu kendisini.
"Sonra benimle bir konu hakkında konuşmak istediğini rica etti. En başta kabul etmek istemedim. Ama baban... yani o biraz pişkin bi herif... yani öyleydi. Sonra ofisime geldi, seni Ali'den korummı teklif etti. Senin terasındaki Ali ile karşılaşmamızdan hemen sonra oldu bu olay."
"Evet para teklif etti ama o an umrumda olan tek şey Ali'nin hapse atılma düşüncesiydi. Babanın vereceği hiçbir miktar bundan daha önemli olamazdı. Üstelik o gün, terasta ona nasıl kafa tuttuğunu gördüğümde babanın söylediklerine olan güvenimi arttırdı. Sen cesurdun. Bu yüzden seni korumalıydım."
Fırat, kadının ne söyleyeceğini beklerken umutla ona baktı. Zeynep, kucağındaki ellerine dalmış bir şekilde düşünürken, Fırat usulca kadının elini tutmak için uzandı.
"Yemin ediyorum kelimesi kelimesine doğru. Sonra zaten sana aşık oldum. Ne zaman oldu bilmiyorum ama bir anda oldu. Sonra her fırsatta sana söylemeye çalıştım... ama korktum. Seni kaybetmekten korktum."
Zeynep yüzünde mimik oynatmadan önündeki adam ile göz göze geldi. Bir an bakıştıklarında Fırat içinde giderek büyüyen umut ile gülümsedi.
<▪▪▪▪▪▪▪▪▪>
Kelime Sayısı: 974
Yayınlanma Tarihi: 19 Mart 2023
Helllooooo
Ay oldu mu bilemedim bu kitaba da uzun süredir yazamıyorum ama özür dilemeyeceğim. Çünkü sizin yüzünüzden bölümlere oy vermiyorsunuz bütün hevesim kaçıyor.
Oy veren okuyucularımdan özür dilerim
cjslcjxldnlcmg
Oy vermeyi ve fikirlerinizi benimle paylaşmayı unutmayın
Sevgi ile kalın
_Binsan_
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top