- 26 -

Kadın gerilirken Fırat kadının uyluğuna koydu elini. "Merak etme annem seni çok sevecek." diye temin etti.

Zeynep ağaçların arasındaki büyük çiftliğe giden yolun iki yanındaki çitlerin arkasında, yeşilliklerde koşuşturan atları görünce derin bir nefes aldı. Tam karşısına dönerek büyük eve bakarken "Umarım sever." diye mırıldandı Zeynep.

▪▪▪

Yüksek duvarlarla çevrilmiş, büyük demir kapılı lüks eve yaklaşmaya devam ettikçe Zeynep heyecanının da aynı oranla arttığını hissetti. "Durdur! Arabayı durdur!" dedi sol elini Fırat'ın ön koluna koyarken.

Fırat kendileri geldiği için çalışanlar tarafından ağzına kadar açılan kapının tam önünde fren yaparak durdu. Zeynep'in ifadesini görünce "Ne oldu?" diye sordu endişeyle.

Zeynep gözlerini büyük evin merdivenlerinin önünde kendilerini karşılamak için bekleyen Selim'den çekerek, Fırat'a çevirdi. "Ya sevmezse?" diye sordu merkala.

Adam sorduğu soruya anlam veremediği için kaşlarını çatarak baktı kadına. "Ya annen, beni sevmezse Fırat? Bu senin için bir şey değiştirir mi?" Zeynep'in dikkatle kendisinin mimiklerini izlediğini görünce derin bir nefes aldı.

"Değişmez." dedi kadının gözlerine bakarak. "Ben seni seviyorum ve kimsenin söylediği bir şey bunu değiştiremez. İnsanların senin hakkında olan düşüncelerini bu kadar önemsemeyi bırak."

Zeynep buruk bir şekilde omuzlarını silkerek gülümsedi "Hayatımda beni seven çok az kişi var. Olanları da kaybetmek istemiyorum. Hele seni..." "Beni asla kaybetmeyeceksin. Ben her zaman yanındayım." diye temin etti Fırat, bu sırada sağ eli ile kadının elini tutuyordu.

Sol elini kadının yanağını nazikçe tutarak kendisine bakmasını sağladı. Dudaklarına öpücük kondurmak için kandisine çekeceği sırada Zeynep ona izin vermedi. "Fırat, sanırım şu an annen dahil bahçeye inen herkes bizi izliyor." dedi göz ucuyla evin önündeki avluya bakarken biraz kızararak.

Fırat, yüzünde oluşan yan gülümseme ile kadını kendisine çekti ve dudaklarına küçük bir öpücük kondurdu. Zeynep'in utançtan kıpkırmızı olarak bakışlarını ellerine indirdiğinde çapkın bir şekilde sırıtarak arabayı tekrar çalıştırdı.

Zeynep'in de dediği gibi onlar kapıda durduğunda annesi de Selim'in yanına inmişti. Birkaç çalışan da kendilerini karşılamak için oradaydı ve elbette Aras da. Fırat arabasını onların önünde durdurdu.

Çalışanlardan biri inmesi için Zeynep'in kapısını açarken Fırat, kimseye izin vermeden hızla indi kaldırım taşı döşenmiş olan ön avluya. Arabadan inerken çalışana gülümseyerek teşekkür eden kadının yanına gelerek elinden tuttu.

Kendilerini sırıtarak izleyen Aras sonunda babannesinin elini bırakarak küçük bacaklarıyla kendilerine doğru koşmaya başladı. "Zeynep abla!" diye kendisini es geçerek yanındaki kocaman gülümseyen kadına yönelen oğluna kaşlarını çattı Fırat.

Zeynep, Fırat'tan elini çekerek kendisine koşan çocuğa eğilerek hızla kucakladı. "Seni çok özledim." dedi küçük çocuk kadının kollarında havalanırken kollarını boynuna sarmıştı.

"Ben de seni çok özledim." diye karşılık verdi kadın gülümseyerek, o da kollarını sıkıca çocuğa dolamıştı. Fırat gördüğü sahne ile gülümsedi ama nerede olduğunu farkederek çabucak yüz ifadesini toparladı ve ciddiyetini geri kazandı.

"Hoşgeldiniz." dedi Selim'in yanındaki yaşlı kadın. Gayet şık bir şekilde giyimi, uyumlu bir makyajla tamamlanmış ve saçları özenle yapılmıştı. Fazla şık olmasına rağmen üzerinde her zaman böyle giyindiğini belli eden bir tavrı vardı. Yüzünde nazik ve gülümseyen bir ifade olsa da dışardan bakan herhangi biri bu ifadenin sahte olduğunu söyleyebilirdi.

"Hoşbulduk anne." dedi Fırat da düz bir ifadeyle. Zeynep Aras'ı yere indirdiğinde çocuğu Selim kucağına aldı. Aras ne olduğunu anlamaya çalışan bir ifade ile büyükleri izlemeye başladığında Fırat destek olur bir şekilde kadının elinden tutarak annesine doğru adımladı.

Bu sırada kendilerini karşılayan çalışanlar -Selim dışında- getirdikleri eşyalarını arabadan eve taşıyarak gözden kayboldular. "Hoşbulduk efendim." diye cevap verdi Zeynep kadının tam karşısında durduğunda cesaretini toparlayarak.

Tekrar Fırat'tan elini çekti ve "Ben Zeynep Gümüş." diye nazikçe elini uzattı. Yaşlı kadın bir süre gözleriyle Zeynep'i süzdükten sonra elini uzatarak "Özlem Durmaz." diye tanıttı kendisini.

Zeynep gülümseyerek uzatılan elini tuttu. "Memnun oldum Özlem Hanım." Özlem, kadının gözlerinin içine bakıyordu dikkatle, sanki kadının ne zaman pes ederek gözlerini kaçıracağını bekler gibi ama beklediği gibi olmadı.

Zeynep cesaretle gözlerine bakmaya devam edince "Kahvaltı hazır. Buyrun geçelim." diye talimat verdi evin hanımı ve arkasını dönerek en önden içeriye girdi. Selim Aras'ı da beraberinde götürerek çifti yalnız bıraktılar ön avluda.

"Çok mu kötüydü?" diye sordu omuzlarını ve yüzünü düşürerek Zeynep. Fırat "Elimi sürekli bırakman mı? Evet." diye şaka yaptı kadını gülümsetmek için ve amacına da ulaştı.

Zeynep yorgun bir şekilde gülümseyerek adama döndü. "Annemle tanışmadan bahsediyorsan, hayır. Buna iyi bile diyebilirsin, kendisi yeni insanlara karşı biraz sert ama emin ol seni tanıdığında geçecek." Zeynep şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı.

"Bu iyiyse kötüsünü düşünmek bile istemiyorum." diye mırıldandı, Fırat'ın kendisini içeriye yönlendirmesine izin vererek.

Güzel havanın tadını çıkarmak için büyük evin arka bahçesinde kurulmuş olan kahvaltı sofrasına yönlendirdi Fırat Zeynep'i. Herkes kahvaltıya başladıktan sonra "Sizin için daha güzel bir sofra hazırlamak isterdik ama Fırat dün geç saatte haber verdiği için çok iyi hazırlık yapamadık." dedi masanın başında oturan Özlem Hanım, yanında oturan oğluna sert bir bakış atarken.

Zeynep karşısında, Selim'in yanında oturan Aras'ın tabağına yiyeceği şeylerden eklemeye devam ederken bir an karşısındaki sadece kuş sütü eksik olan sofraya göz gezdirdi. Böyle bir sofrayı annesi öldüğünden berri bazen Merve teyzesi hazırlardı.

"Her şey çok güzel görünüyor Özlem Hanım, teşekkürler. Zahmet etmişsiniz." "Afiyet olsun." dedi yaşlı kadın. Sessizce kahvaltısını ederken Zeynep, üzerinde hissettiği bakışlarla istemsiz olarak geriliyordu. Sanki her hareketini tek tek takip ederek bir hata yapmasını bekliyor gibiydi yaşlı kadın.

"Zeynep abla!" dedi Aras heyecanla ağzındaki lokma ile. "Hım." dedi Zeynep ağzı dolu olduğu için konuşmadan ve gülümseyerek çocuğu dinlemeye başladı.

"Biliyor musun? Burada bir sürü at var. Babam ve Selim amcam bana at binmeyi öğretiyolar. Bir de Kaptan var, adını ben koydum. Kendisi küçücük ama kulübesi kocaman..." Aras heyecanla çiftlikteki atları ve köpek olarak tahmin ettiği Kaptan'ı anlatarak yemeğini yerken, Zeynep masa başında oturarak kendisini izleyen kadının gerginliğinden kurtulmuş ve gülümseyerek çocuğu dinliyordu.

"Zeynep ablama Patron'u gösterebilir miyim?" diye sordu Aras babası ve babannesine bakarak. "Önce tabağını bitirirsen olur." diye cevap verdi babannesi gülümseyerek. Tabağındakileri daha hzılı bir şekilde yemeye başlamadan önce sevinç nidası döküldü çocuğun ağzından.

"Yavaş ye oğlum! Boğulacaksın." diye uyardı Fırat, Zeynep çocuğa sesli bir şekilde gülmemek için kendisini tutmaya çalışırken. Aras babasının uyarısına kulak vererek biraz yavaşlasa da hızla yemeye devam etti.

En sonunda bardağındaki sütünü içen çocuk hızla ayaklanarak Zeynep'in yanına koştu. "Hadi gidelim Zeynep Abla." dedi heyecanla. "Aras bırak, Zeynep ablan rahatça kahvaltısını etsin sonra gidersiniz." dedi Özlem.

Zeynep, Aras'ın yüzünün düştüğünü gördüğünde "Teşekkürler efendim tekrar ellerinize sağlık, her şey çok güzel olmuş." diye ayaklandı. "Afiyet olsun." diye cevap verdi yaşlı kadın.

Aras koşarken Zeynep'in elinden tutarak peşinden sürüklemeye başladığında Selim "Bu açıkara Aras'ın en kolay yediği yemekti. Durmaz erkeklerinin Zeynep'e karşı bir zaafı var." dedi karşısındaki Fırat'a bıyık altından gülerek bakarken.

Fırat'tan kötü bir bakış kazanırken Özlem Hanım "Öyle görünüyor." diye dalgın bir şekilde onayladı Selim'i. "Bu tavrının sebebi ne anne?" diye sordu Fırat, keyfi biraz kaçmış bir şekilde. Geldiklerindn berri annesinin her zamanın aksine suratsız bir ifade sergilemesi şaşırtmıştı onu. Zaten gergin olan Zeynep'i daha da zora sokuyordu böyle yaparak.

"Tavrımın sebebi mi ne? Çiçek'ten berri ilk defa bu eve benimle tanıştırmak için birini getiriyorsun. Bu biri de Çiçek'in boşanma avukat-"

"Onun bu işle bir alakası yok!" diye karşılık verdi Fırat. "Onun senden 15 yaş küçük olması meselesi ne olacak?" "13 yaş küçük, bu benim de onun da umrunda değil. Bu yüzden kimsye bir şey demek düşmez." bu sefer dişlerini sıkarak cevap verdi Fırat. Selim masadaki gerginliğin dozunun artma hızını şaşkınlıkla izlerken masadaki boşları kaldırmaya gelmekte olan hizmetli kadını elini kaldırarak durdurdu.

"Şimdiye kadar torunumun annesi dahil hayatına giren hiçbir kadını benimle tanışmaya getirmezken birkaç aydır tanıdığın, torunumun dilinden düşmeyen ve henüz üç günlük sevgilin olduğunu söylediğin kızı getiriyorsun. Doğal olarak ben de bu kızın diğerlerinden farkını merak ediyorum." diye sinirini boşalttı kadın, biraz sesini yükselterek.

Fırat'ın açıklama yapmayacağını anlayınca devam etti ama bu sefer sinirlerini bozmak için daha sakin bir sesle "Gerçekten bu kızın farkı ne Fırat? Diğerlerinden daha mı güzel? Aras'a olan ilgisi mi hoşuna gidiyor? Ya da senden daha küçük diye mi bu? Ne zaman biter peki ona olan il-" "Anne yeter!" diye bağırarak sözünü kesti Fırat.

"Ne yeter Fırat? Onu görmüyor musun? Kız gencecik, iyi kalpli, sevgi dolu... O senin hayatına giren diğer kadınlar gibi adamlarla yatarak hayatını kazanan biri değil belli ki. Onu üzeme-" "Ben ona aşık oldum anne." diye susturdu annesini Fırat, yorgunlukla ve sessizce söylediği cümle kadının suskunluğa bürünmesini sağladı.

Gözlerini önünde sessizce ikiliyi dinleyen Selim'in tabağından çekerek annesinin gözlerinin içine baktı. "Ben ona aşık oldum. Bir daha böyle hissetmem diyordum, bir daha aşık olmam. Hele ki bu yaştan sonra... Ama oldum, kalbimin ritmi değişti. Hem de daha önce hiç değişmediği kadar. Ama asıl tuhaf olan ne biliyor musun? Tuhaf olan onun bana karşılık veriyor olması. Bok gibi bir geçmişim olmasına rağmen ondan istediğim sevgiyi benden esirgememsi. Etrafında onun için dönen onca adama rağmen beni seçmiş olması. Ve anne benim bunu kaybetmeye hiç niyetim yok. İster kabul edersin ister etmezsin."

<▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪>

Kelime Sayısı: 1402
Yayınlanma Tarihi: 26 Mayıs 2022

Merhabaaa sevgili okuyucularım

Bu bölüm biraz sizi sıktıysa özür dilerim ama Fırat'ın duygularının ne düzeyde olduğunu göstermek istedim.
Yakında ortalık karışacağı zaman bu detaylar önemli olacak.

Umarım hoşunuza giden bir bölüm olur

Lütfen...
Oy vermeyi, yorum yapmayı ve diğer kitaplarıma göz atmayı unutmayın.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top