- 22 -
Zeynep POV:
Bir süre sonra uykum geldiği için biraz geri çekilerek "Hadi yatağa gidelim." dedim. Şaşkınlıkla kaşları havalanırken ağzı hafifçe aralandı, onun bu haline gülmek istesem de "Sadece uyuyacağız." dedim uyarıcı bir tonda.
▪▪▪
Zeynep uyandığında gözlerini açmadan önce belindeki ağırlık ve arkasında yatan birinin hissi ile kaşlarını çattı. Yavaşça araladığı gözlerle gördüğü ilk şey belindeki dövmeli kollardı. Gülümseyerek koların sahibini görmek için yavaşça arkasını döndüğünde Fırat'ın göğsü ile karşılşmayı beklemiyordu.
Fırat'ın ÇIPLAK, dövmeli göğsü...
Yanaklarına hücum eden kanla birlikte kızardığını hissederken dün gece aklına geldi. Fırat'ı uyumak için odasına çağırdıktan sonra kendisi dişlerini fırçalamak için banyoya gitmiş döndüğünde üstsüz bir şekilde yatağına sırt üstü uzanan Fırat ile şaşırmıştı.
Fırat onun büyümüş gözlerle şaşkın ifadesini gördüğünde yüzünde yan bir sırıtma oluşmuştu. Zeynep Fırat'a neden üstsüz olduğunu sorduğunda, "Ben böyle uyuyorum. Seni rahatsız edecekse gidebilirim." diye sormuştu, gerçekten gitmesini isteyeceğinden korkarak.
Zeynep aceleyle "Ha-hayır. Yani gitmene gerek yok." dedi, kekelediği için daha da kızararak. "Neyle rahat ediyorsan öyle uyu lütfen." dedi, gözlerini karşısındaki adamın gözlerinde sabit tutmaya çalışarak.
Tekrar çapkınca sırıtan Fırat yatağa yaklaşan kadın ile ayaklandı. Zeynep'in tam önünde durarak dudaklarına tutkulu bir öpücük daha kondurdu. Öpücükten ayrıldıklarında rahatlamış hisseden Zeynep adamın elini tutarak yatağa girdi.
Fırat sağ yanına uzanan kadını nazikçe sol kolundan tutarak kendisine çekmiş ve göğsüne yatırdı. Zeynep etrafına sarılan kollar ile içinde yayılan güzal sıcaklık hissi ile gülümseyerek gözlerini kapadı.
Şimdi ise Fırat kendisine büyük kaşık olacak şekilde arkadan sarılmış bir şekilde uyuyordu. Zeynep gülümsemesi genişlerken adamın kollarının arasında usulca tamamen vücudunu çevirdi.
Kolları gibi vücudu da dövme ile süslenmiş, orta uzunluktaki saçlarının bir kısmı yüzüne dökülürken, bir kısmı yastığa dağılmış olan adamı izlemeye başladı Zeynep.
Dün gece iki kere karşısında olmasına rağmen utandığı için bakamamıştı vücuduna ama şimdi tek tek ezberlercesine inceliyordu bütün dövmelerini ve birkaç yara izini.
"Fotoğraf çek, daha uzun süre bakabilirsin." dedi Fırat, boğuk sabah sesi ile. Gözlerini bile açmadan kurduğu cümle ile irkilen Zeynep, duyduğu ses ile kalbinin hızlandığını da hissetti. Bu sesi hergün duyabilmeyi diledi o anda.
Gözlerini aralayarak kendine şaşkınlıkla bakan kadını gördüğünde kıkırdadı Fırat. "Sen! Nasıl?" diye kekeleyerek sordu Zeynep.
Fırat derin bir kıkırdama gönderdikten sonra cevap vermeden gözlerini kapatarak Zeynep'i kendisine doğru çekti. Zeynep burun buruna geldiklerinde vücudunun gerginlikten solayı kasıldığını hissetti.
Fırat'ın yüzündeki gülümseme solarken gözlerini araladı, hafifçe geri çekilerek "Rahatsız mı oldun?" diye sordu endişeyle. Zeynep derin bir nefes aldıktan sonra kafasını iki yana salladı. Fırat'a yaklaşarak göğsüne sokuldu.
"Hayır, hayır... Sadece böyle şeyler hissetmeyeli uzun zaman oluyor." diye itiraf etti adamın gözlerine bakamadan. Fırat göğsüne sokulan kadının söyledikleri ile gülümsedi. Gülümsemesi çapkın bir hal alırken "Nasıl şeyler?" diye sordu, cevabı bilmiyormuş gibi.
Zeynep kızardığını hissederken "Heyecan" diye mırıldandı. "Uzun zamandır birinin yanında kalbim hızlı atmıyordu. Uzun zamandır hayatımda bu kadar güzel şeyler olmuyordu.
Duyduğu cümlelerle Fırat'ın gülümsemesi büyüdü. Göğsündeki kadının başına bir öpücük kondurduktan sonra geri çekildi ve dufaklarını dudaklarıyla yakaladı. Öpücüğü bozmadan Zeynep'in sırt üstü yatmasına sebep olacak şekilde üstünde süzüldü.
Kadın ellerini üzerindeki adamın ensesindeki saçlarla oynarken, kendisine biraz daha çekti. Nefes nefese öpücükten ayrıldıklarında Fırat hiç durmadan kadının boynuna öpücükler kondurmaya başladı.
Zeynep nefesini düzene sokmaya çalışırken vücudunda yükselen adrenalini hissedebiliyordu. Mert ile yıllarca süren sevgililik süreçlerine rağmen onunla yatmaya hiç hazır hissetmemişti ama Fırat'la sadece birkaç aydır tanışıyorlardı ve şu an tamamen kendini ona teslim edebilirmiş gibi hazır hissediyordu.
Fırat'ın boynuna kondurduğu öpücükler çenesinden sonra tekrar dudaklarını bulduğunda aynı hevesle karşılık verdi Zeynep. Fırat, elleri kadının atletinin eteklerini tuttuğunda çalan kapı zili ile durakladı.
"Kim bu?" diye merakla sordu Fırat, konumunu bozmadan. "Bilmiyorum ama İlayda olamaz onun anahtarı var." dedi Zeynep nefesleri hala düzensizdi.
"O zaman boşver. Çalar çalar gider." diye mırıldandı Fırat kadının dudaklarını öpmeye devam ederken. Bir kere daha kapı çaldığında Fırat bir küfür savurdu, Zeynep onun bu haline kıkırdamadan edemedi.
"Sanırım gelen kişi aynı şeyi düşünmüyor." dedi ve üzerindeki adamı omuzlarından iterek yattığı yerden doğruldu. Kapıya doğru yürürken saçlarını eliyle kabaca düzelten Zeynep gözetleme deliğinden bakmadan aceleyle kapıyı açtı.
"Günaydın Zeynep." diye söze başladı Selim, kapı açılır açılmaz. Selim'in kucağında kendisine gülümseyen çocuğu görünce Zeynep de gülümsedi. Tam selam vereceği sırada Selim ona izin vermeden konuşmasına devam etti aceleyle.
"Aras dün gece babası gelmediği için endişelenmiş, Özlem hanım da Fırat'a ulaşamamış. Dün akşam pek bir ayık değildi ve bişirsin, bir misafiri falan olabilir. Ben onu toparlar... FIRAT!" dedi Selim, şaşkınlıkla sesi yükselirken.
"Baba!" diye sevinç çığlığı attı Aras. Herkesin odağı olan, Zeynep'in odasından pijamasıyla ve saçları dağınık bir şekilde koridorda görünen Fırat da kapıdaki adam ve çocuğu görmesiyle şaşırdı. "Siz burada ne yapıyorsunuz?" diye sordu, kendisinin burada olması çok olağan bir şeymiş gibi.
Selim içeriye girerken kucağındaki çocuğu yere indirdi. Çocuk koşarak Zeynep'e gittiğinde o da çocuğu karşılamak için eğildi. Daha sonra da babasına aynı şeyi yaptıktan sonra "Oğlum, sen biraz salonda otur biz geliyoruz hemen. Selim amcandan da çantanı al oyuncaklarınla oyna." dedi Fırat.
Çocuk uslu bir şekilde denileni yaptığında da Zeynep gözlerini sorgularcasına ikisine bakan Selim'den kaçırarak mutfakta konuşmayı önerdi.
"Neler oluyor burada?" diye sordu Selim sakin çıkan sesi ile. Sonunda istediği olduğu için gülümsemesini bastırmaya çalışarak. Zeynep tezgaha yaslanmış bir şekilde yere bakarken Fırat da onun gibi tezgaha kalçasını yaslayarak karşısındaki adama döndü.
Selimi çok iyi tanıyan Fırat yüzündeki ifadenin ne demek olduğunu biliyordu. Bu yüzden yüzünde muzip bir gülümseme açarken "Zeynep artık yengen olur." dedi. Kadının ağzı şaşkınlıkla aralanırken yüzünü yanındaki adama çevirerek 'Bu böyle mi anlatılır?' bakışları atarken Selimden gelen "Biliyordum be! Helal olsun kardeşim." cümlesi ile aynı ifadeyle ona döndü.
Koca iki adam birbirine sırıtarak beşlik çaktıktan sonra Zeynep'in ifadesini görünce gülmeden edemediler. Fırat yanındaki sevgilisini belinden kendisine doğru çekerek dudaklarına kelebek öpücüğü kondurdu.
Zeynep kızararak geri çekildiğinde Fırat'ın arkasında kalan mutfağın girişindeki çocuk ile duraksadı. Çocuk bir eli ile ağzını kapatmış sessizce gülerken dolabın arkasına saklanmaya çalışmıştı.
Zeynep utançla ellerini yüzüne kapattıktan sonra kafasını Fırat'ın omzuna yasladı. Kendisine kıkırdayan adama "Aras gördü." diye fısıldadı. Fırat'ın kahkahası durdu. Endişeyle girişe çevirdi Fırat ve Selim kafasını.
Oğlunun yüzündeki ifade içini rahatlattı adamın. Yanına giderek önünde diz çöktü "Aras?" dedi daha çok sorgular bir sesle. Çocuk daha fazla dayanamadı ve seslice gülmeye başladı. "Zeynep ablamı ağzından öptün." dedi kıkırdayarak.
Fırat da oğlu gibi kıkırdadı. Çocuğu kucağına alarak halla ellerini yüzüne kapatmış Zeynep'in yanına yürüdü. Selim bütün olanları keyifle izlerken "Zeynep abla neden yüzünü kapattın?" diye sordu Aras, adamların tekrar gülmesine sebep olarak.
"Zeynep ablan biraz utanmış." dedi Fırat alaylı bir sesle. Zeynep elinden kafasını kaldırarak Fırat'a pis bir bakış atarken. Aras "Neden ağzından öpmek kötü bir şey mi?" diye sordu. Meraklı yüz ifadesi sorduğu sorunu daha da komik hale getiriyordu.
"Hayır." dedi Fırat. "Hiç de kötü bir şey değil. Hatta iyi bir şey." Fırat'ın yüzündeki muzip ifade oğlunun sorusu ile soldu. "O zaman neden herkes dudaktan öpmüyor birbirini."
Selim daha fazla dayanamadan sesli bir kahkaha attı. Fırat sabır dilercesine derin bir nefes alırken Zeynep de kıkırdamadan edemedi. "Çünkü... Çünkü bir insan bir insanı çok farklı sevdiğinde öyle öpebilir. Öyle öpebilmek sadece bir kişiye mahsustur. Başkası ile olmaz."
"Sen Zeynep ablamı seviyor musun?" diye sordu çocuk bu sefer ciddi bir ifade ile. Fırat Zeynep'in gözlerine baktıktan sonra "Evet, seviyorum." dedi. Zeynep karşısındaki adama aşkla gülümserken "Siz anne ve baba mı oldunuz?" dedi Aras.
Üçü de ne cevap vereceğini bilemez halde birbirine bakartıktan sonra Zeynep artık konuşması gerektiğini bilerek "Fırat senin baban zaten ama ben annen değilim." dedi. "Yani senin annen Emily. Ben senin hep Zeynep ablanım." dedi gülümseyerek.
Aras'ın surat ifadesi duyduğu cevap ile biraz düştü. "Keşke sen annem olsaydın."
<▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪>
Kelime Sayısı: 1216
Yayımlanma Tarihi: 29 Nisan 2022
Merhabaaa.
Bana kızacaksınız ama ben yine sevmedim bu bölümü.
Başında güzel gidiyordum ama Aras'ın soru sorduğu kısımdan emin değilim.
Umarım hoşunuza gider.
Lütfen oy atar mısınız? Diğer bölümleri de okuduysanız oraya da atın lütfen. Kendimi dilenci gibi hissediyorum
😂😂😂
Sevgiler ve saygılarla...
_Binsan_
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top