- 20 -
"Saçmalamayı bırak Selim." diye göz devirdi Fırat arkadaşına. "Ben sadece uyarıyorum. Hayatının sonuna kadar bekar olarak kalmayacak, geç kalmak istemezsin."
Fırat, Selim'in cümlesi ile bunaldığını hissetti. Sabahtan berri sigara içmediği için nikotin yokluğu da sinirlerini geriyordu. "Tek yaptığın canımı sıkmak." diye mırıldanarak ayaklanan Fırat, oyun oynayanların dikkatini çekmeden sigara yakmak için terasa çıkarak.
▪▪▪
Pazarte günü Zeynep yeni ofisinde evrak işleri ile uğraşırken telefonuna gelen bildirim ile odağı kaydı. Selim'den gelen bildirimde işleri olduğu için Fırat'ın geç kalacağı yazıyordu. Bu yüzden onunla olan işini biraz ertelemesini rica ediyordu.
Zeynep Fırat'ın mesajı Selim'e attırmasını görmezden gelmeye çalışarak, sorun olmadığını bildirdi. İşlerini bitirmeye odaklandığı için öğle yemeğini ofisinde yedi.
Öğleden sonra saat ikide çalan kapı ile sesi ile başını bilgisayarından ve kağıtlarından kaldırdı. Kapıyı açtığında zannettiğinin aksine karşısında Fırat değil başka bir adamı görünce bir saniyelik şokun ardından kocaman gülümsedi.
Kapıda kendisine gülümsemeyle bakan adam kadın mutlulukla ciyaklayarak kendisine sarıldığında kıkırdayarak sarılmasına karşılık verdi.
-
Fırat Zeynep'in ofisinin bulunduğu binaya giremeden önce etrafını dikkatli gözlerle inceledi. Kendi halinde bir caddede olan binaya girerek merdivenlerden hızla yukarı çıktı. Karşısında bulunan kapıyı çalmak için elini kaldırdığı sırada içerden gelen gülüşme sesleri ile kaşlarını çattı.
Merakına yenik düşerek zaman kaybetmeden kapıyı tıklattı, içerdekilerin gülüşme sesi azaldıktan birkaç saniye sonra kapı keyfi yerinde Zeynep'i göstermek için açıldı.
"Hoşgeldin Fırat." diye keyifle selam verdi Fırat'ı gören kadın. "Merhaba" dedi Fırat, kadının aksine suratsız bir şekilde. Zeynep anlmayan bir şekilde kaş çattıktan sonra içeriye girebilmesi için kenara çekildi ve eliyle davet etti.
Fırat kiçük daireye girdiğinde, masanın karşılıklı koltuklarından birine oturmuş bir adam sırıtan yüzüyle Zeynep'in dönmesini bekliyordu.
Giydiği takım elbisenin ceketini çıkararak gömleğinin ilk iki düğmesini açmış ve rahat bir şekilde oturmasından Zeynep ile samimi olduğu anlaşılan adamın önündeki, karşılıklı çift koltuğun arasındaki sehpadaki yemekler vardı.
Fırat kendisi geldiğinde kalkarak kendisini karşılayan adamın uzattığı elini kısaca sıkarak tam karşısındaki koltuğa oturdu. "Siz Fırat Bey olmalısınız." dedi adam, Zeynep masanın arkasındaki sandalyesine oturuken.
"Evet... Siz kimsiniz?" "Ben Metin, Metin Ergül. Avukatım. Memnun oldum. Zeynep sizden biraz bahsetmişti bana." "Sizden ise hiç bahsetmedi." Fırat'ın keyifsiz konuşması ile ikili biraz gerildi.
"Metin, benim için çok önemli biri ve bize veraset davasının açıldığını söylemek için buraya kadar gelmiş." dedi Zeynep, Fırat'ı uyarıcı bir tonda.
Fırat şaşkınlıkla "Nasıl? " diye sordu. Adam Zeynep'e göz kırptıktan sonra "Zeynep çok akıllı bir kadın çünkü." dedi Zeynep'in kıkırdamasına neden olarak.
Fırat "Bazen çok saf olabilse de." diye mırıldandı Fırat ama ikisi de açık bir şekilde duyabildi. Metin ayaklanırken "Sanırım ben gitsem iyi olacak. Bu akşamı unutma, yemekleri soğutmak istemezsin." dedi yüzünde gülümsemeyle, kadına tekrar göz kırparak.
Zeynep sarılarak adamı yolcu ederken Fırat sinirle yumruğunu sıkmadan edemedi. "Neydi o?" diye sordu Zeynep, kapıyı kapattıktan sonra. "Ne neydi?" diye anlammazlıktan geldi Fırat, hiçbir şey olmamış gibi.
Zeynep şaşkınlıkla yüzüne baktıktan sonra gelen sinirini bastırmak için başka bir yöne bakarak derin bir nefes aldı. "Bize yardım etmek için mesleğini riske atan arkadaşımı terslemen yetmiyormuş gibi bir de onun önünde beni aşağıladın. Bir de hiçbir şey yokmuş gibi davranabiliyor musun, gerçekten mi?"
Sinirlenen kadının aksine Fırat gayet sakin bir şekilde "Seni aşağılamadım. Sadece bazen saf olduğunu söyledim." diye cevap verdi.
Zeynep sinirlendiği için söyleyeceği güzel haberlerden ve adliyedeki işlerini yapmaktan vazgeçti. "Fırat dışarı çık lütfen." dedi sakin kalmaya çalışarak. Fırat şaşkınlıkla kaşlarını çatarak kendisine baktığında konuşmasına izin vermeden "Bugünkü işlerimizi yarına erteliyorum. Bugün çok önemli biriyle randevum var." dedi sakinliğinin son demlerini kullanarak.
"İşte tam da bu yüzden çok safsın." diye konuştu Fırat, o da sinirlenmişti. "Herkese o kadar inanıyorsun ki... Arkadaşım dediğin adam az önce seninle flört etti ve sen görmedin. Aynı Mert'te olduğu gibi. İnsanları okuyamıyorsun ve çok yanılıyorsun." diye yükseltti sesini.
"Çık dışarıya." dedi Zeynep sadece ve ona sırtını dönerek cama doğru yürüdü, camı açarak temiz hava ile ciğerlerini doldurduktan sonra dairenin kapısının açılma ve sert bir şekilde kapanma sesini duydu.
Fırat'ın saçma hareketlerine anlam vermeye çalışırken derin bir nefes aldı.
-
Zeynep'in yanından sinirle çıkan Fırat, biraz sakinleşmek için Selim'i aradı. Sesinden iyi olmadığını anlayan Selim istediğini ikiletmeden deniz kenarındaki çağırdığı mekana gitti.
Selim'in kendisine söyleneceğini bilen Fırat hiçbir şey söylemeden sessizce kendisini alkole vurduğunda, arkadaşı istediği zaman anlatacağını bildiğinden onu rahat bıraktı.
Hava karardığında Fırat aldığı alkolden dolayı hafif sarhoş olurken, Selim ona göz kulak olabilmek için alkol almadı ve sessizce konuşmasını bekledi. Sonunda kendi isteği ile konuşmayacağını anlayınca gözlerini ayırmadan açıklma beklediğini belli etti Fırat'a.
"Şöyle bakmayı kes." dedi Fırat, sarhoş olduğu için kelimeleri biraz yuvarlanıyordu ağzında. Selim gözlerini ayırmadan aynı şekilde bakmaya devan ettiğinde Fırat bıkkınlıkla bir nefes verdi.
"Sen haklıydın." dedi, gözlerini elindeki bardaktan arkadaşına çevirerek açıklamsına devam etti. "Ona karşı hissetmemem gereken şeyler hissediyorum." Bu sözlerle arkadaşının sevinmesine izin vermeden "Ve yine hakkıydın, o ömrünün sonuna kadar bekar kalmayacak." dedi.
Selim anlamadığını belli edercesine kaşlarını çattı tam emin olup olmadığı konusunda bir şeyler söyleyeceği sırada "Bu konu hakkında daha fazla konuşmak istemiyorum." diye sözünü kesti Fırat.
Selim bilmediği için olayı kurcalamak istemedi ama bj konuyu Zeynep ile konuşmayı aklına not etti.
-
Gece yarısında mekandan çıktıklarında Fırat Aras'ı almak için annesine gitmek istese de Selim sarhoş olduğu için ona engel oldu.
Zar zor da olsa ikna olan Fırat'ı dairesine soktuktan sonra daha fazla onu taşıyamayacağı için yatağına götürme zahmetine girmeden salonundaki büyük rahat koltuğa yerleştirdi. Üzerini bir battaniye ile örttükten sonra sızmış gibi görünen arkadaşını uyuması için yalnız bıraktı.
-
Zeynep POV:
Daireme girdiğimde çantamı portmantonun yanına bırakarak sadece dışardaki ay ışığı ile aydınlanan salona doğru adımladım. Metinlerle olan yemekten sonra biraz oturup sohbet ettik eski günlerden bahsederken saatin nasıl bu kadar geç olduğunu fakrketmedik bile. Kalmam için çok ısrar etseler de arabam olduğu için kabul etmedim.
Karanlık salona girdiğimde kendimi direkt rahat koltuğuma bıraktım ama üzerimdeki kıyafetler rahatsızlık verdiği için hemen ayaklanarak eşofman ve bir atlet giydim. Portmantonun yanına koyduğum evrak dolu çantayı yanıma alarak tekrar salona doğru adımladım.
Sabahtan berri üzerinde çalıştığım belgeleri son birkez kontrol etmeden yatmak istemesem de önce biraz çay içerek rahaytlamaya ihtiyacım vardı. Bu yüzden mutfağa giderek kahvemi de alarak orta sehpaya koydum. Koltuğa tekrar oturmadan önce içeriyi havalandırmak için terasın kapısına yürüdüm.
Fırat'a çok sinirlensem de şu an ne yaptığını merak ediyordum ama gidip bakamam. Gece olması bir yana ona gitmesi için o kadar bağırdıktan sonra karşısına çıkmaya yüzüm yok.
Kapıyı açarak derin bir nefes aldığım sırada yerde gördüğüm hareketlilik ile ürkerek sıçradım. Hareketliliğin sebebini gördüğümde şaşırmadan edemedim. "Fırat." dedim yerde oturan adama. Uyukluyor muydu o?
O bana bakmak için dönerken yanına diz çöktüğümde aldığım alkol kokusu ile burnumu buruşturmadan edemedi. "Zeynep." dedi biraz geveleyerek. "Sarhoş musun sen?" "Bu saate kadar yemek mi yediniz?" diye sordu benim sorumu görmezden gelerek.
Gözlerimi devirdikten sonra ayağa kalkarak "Hadi kalk üşümüşsün. Hasta olacaksın burada." diyerek kaldırmaya çalıştım.
Ayağa kalkarken benden destek aldığı için ben de tökezledim. Sonunda o yere düştüğüünde ben de üstüne düştüm. Burun buruna geldiğimizde bakışlarım gözlerinden dudaklarına kaydı ve bu sefer ondan uzaklaşmaya çalışan ben oldum.
Ben kalkmaya yeltendiğimde belime sarılna kol ile durduruldum. Gözlerini dudaklarından gmzlarime çevirdiğinde seslice yutkundum. "Sabah hatırlamayacağın bir şey yapmak istemezsin." diye sessizce uyardım. Dudaklarını öpmek için ne kadar zor durduğum göz önine alınırsa bu cümleyi benden duymak şaşırtıcıydı.
"Sarhoş olduğunda yaşadıklarını unutan sensin." dedi yüzüne çapkınca sırıtarak. Şakacı bir şekilde göğsünd vurarak "Bırak beni! Bak sabah hatırlasan bile pişman olacaksın." diye çırpınarak kalkmaya çalıştığımda diğer kolunu da belime dolayarak daha sıkı sarıldı.
"Sana yalan söyledim." dediğinde duraksayarak ilgimi tamamen ona verdim. "Ne?" "Sana yalan söyledim, daha doğrusu eksik anlattım. Şu sarhoş olduğun gece... O gecenin sonunda beni öpmüştün. İşte o zaman çok pişman oldum. Seni öpmek istediğim halde kaçtığım her sefer için, sana söylemediğim için, orada seni öpmediğim için."
Ben şaşkınlıktan ne diyeceğimi bilemediğim bir halde ağzım hafif aralık bir şekilde, ellerimi göğsüne koymuş biraz doğrulmuş bir şekilde onu izlerken o biraz ayılmış olacak ki daha net kelimeler kullanarak konuşmaya devam etti.
"İçimde sürekli seni herkesten saklama hissi var. Her şeyden koruma... Hatta kendimden bile... Ama bugün seni o adamla gördüğümde..." bir an gözlerime bakarak duraksadı.
"Kim o adam?" dedi. Onun söylediklerinin şokunu atamadığım için "M-metin." diye kekeledim sadece. "Gerçekten arkadaşın mı?" dedi, yüzünde masum ve meraklı bir ifadeyle. Onun bu halime komiğime gitse de gülümsememi bassırarak "Evet öyle." diye ciddiyetle cevap verdim.
Yüzünde çocuksu ve güzel bir gülümseme oluştu. Bakışları tekrar dudaklarımı bulduğunda gülümsemesi ciddi bir hal aldı, yutkunduğu için adem elmasının hareketi gerilmeme neden oldu.
Belimdeki sağ elini yüzüme kaldırarak parmaklarının tersi ile yanağımı okşadı. Bir anda yanağımdaki eliyle beni kendisine yaklaştırdı kendi kafasını da yattığı yerden kaldırarak yarı yolda dudakları ile dudaklarını yakaladı.
<▪▪▪▪▪▪▪▪▪>
Kelime Sayısı: 1384
Yayımlanma Tarihi: 20 Nisan 2022
Merhabaaa. 9 gündür buraya bölüm atmamışım hiç söylemiyorsunuz jgprjglfkgşg.
Özür dilerim...
Nedense (!) okuyucuların çoğu Fırat'a medyadaki şarkıyı söylüyorlar.
Umarım hoşunuza giden bir bölüm olur.
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
Sevgilerle...
_Binsan_
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top