- 18 -
Yanındaki adama döndüğünde onunda yüzündeki gülümsemeyi gördü. Bu adam tanıdığı günden bu yana ne kadar çok değişmişti gözünde. İlk gün gördüğü taş yürekli donuk bakışlı adam yoktu karşısında artık.
"O çok sevgi dolu bir çocuk." diye yorum yaptı kadın adamdan bakışlarını ayırmadan. Adam kendisine döndüğünde de sözlerine devam etti "Her şeye rağmen içindeki sevgiyi korumuş."
▪▪▪
Konuşmaları bittiğinde Fırat, Zeynep'e teşekkür ettikten sonra oğlunu uyandırmadan kucağına alarak kendi dairesine geçti. Zeynep baba-oğulu kendi dairelerine yolcu ettikten sonra etrafı toparladı.
Yatağına yattığında Fırat ile olan yakınlaşması ve Fırat'ın kendisini istemeyerek geri kaçtığı aklına geldiğinde zihnen kendisine sövdü. Sinirle dişlerini sıkarak yatağında çırpındı ve kendi aptallığına olan sinirini yatağından çıkardı. Düşüncelerden sıyrılmak için verdiği uzun uğraşların ardından sonunda yorgun düşerek uykuya dalabildi.
-
Zeynep, pazar günü gördüğü kötü rüylar yüzünden sabahın köründe uyandı. Kötü rüyalarınsan birinin sebebi olan Aras'ın meselesi aklına geldiğinde savcılığın hafta sonu olduğu için kapalı olduğunu hatırladı, bu yüzden resmi işlemlerin bir gün daha beklemesi gerekiyordu. Bütün gün boş olduğu ve İlayda'nın da hafta başında işe başlayacağı için onu kahvaltıya davet etmeye karar verdi.
Arkadaşını uyandırmak için telefonla aramaya karar verdi. Sabahın köründe onu uyandırdığı için sinirleneceğini bilse de aldırmadı. Telefon birkaç çalıştan sonra nefes nefese kalmış bir İlayda tarafından açıldığında Zeynep kıkırdayarak müstehçen bir şaka yaptı.
İlayda ise arkadaşı görmese bile gözlerini devirdikten sonra spor salonunda olduğunu söyledi. Oradan ayrıldıktan sonra da işi olduğu için gelemeyeceğini söyleyerek, Zeynep'i yanına çağırdı. Uzun zamandır spor salonuna gitmediği ve son zamanlarda sporun değerini anladığı için teklif Zeynep'e makul geldi ve arkadaşına geleceğini söyleyerek telefonunu kapattı.
Hızla spor salonuna uygun kıyafetler giyinen Zeynep, yanına yedek kıyafetler aldıktan sonra arkadaşının kendisini beklediği spor salonuna yol aldı.
Salona girdiğinde direkt soyunma odasına yöneldi, eşyalarını bırakarak oradan çıktı, salona girdiğinde kızıl arkadaşının nerede olduğunu görmek için gözleri ile salonu taradı.
Zeynep, bir fitness aletinde oturan kızıl arkadaşını gördüğünde yanında ayakta dikilen adamı da farketti. Kendisine sırtı dönük şekilde dikilen sarışın adamın yüzünü göremedi ama tanımadığı iri adamla konuşan arkadaşının yüzünde ufak bir kaş çatma olduğunu farketti.
Zeynep, merakla kaşlarını çattı ve arkadaşının yanına adımlamaya başladı, bu sırada İlayda kendisini farketti ve tekrar adama dönerek bir şeyler söyledi. Arkadaşını çok iyi tanıyan Zeynep, yüz ifadelerinden bir şeylerin doğru olmadığını anlayabiliyordu.
Aralarında birkaç metre kalmıştı ki gizemli yabancı Zeynep'e yüzünü göstermeden kızıl kadının yanından ayrıldı. Adam gittikten sonra İlayda, gülümseyerek kendisine yaklaşan arkadaşına döndü.
"Siz buralara kendi isteğinizle gelir miydiniz, Zeynep Hanım?" diye şaka yaptı kızıl kadın. "Son yaşadığımız şeylerden sonra bu derslerin önemini anladım diyelim." diye cevapladı Zeynep, daha sonra giden adamı kafası ile işaret ederek "Kimdi o?" diye sordu, merakla.
İlayda'nın yüzündeki gülümseme biraz düşse de çok belli etmeden "Hiç. Kimse değil." dedi. "Böyle dediğine göre kesinlikle önemli birisi. Kim o ve neden canını sıktı?"
"Kimse değil Zeynep, bizim emniyetten birisi. Pek hoşlandığım biri değil sadece." diye cevapladı kızıl kadın. Zeynep arkadaşının cevabından pek memnun kalmasa da fazla üstüne gitmemeye karar verdi ve cevabını kabul etti.
-
Zeynep koşu bandında 15 dakika ısındıktan sonra İlayda onun kaslarını güçlendirmek için yarım saat aletlerle çalıştırdı. Hemen ardından da soğumasına izin vermeden dövüş eğitimi verdiği ringe götürdü.
Ringde arkadaşına birkaç savunma ve saldırı hareketi gösterdi. Sonunda Zeynep hem yorulduğu için hem de arkadaşının bu kadar hızlı bir tempoda çalışmaya başlamasından korktuğu için "Bu günlük bu kadar yeterli." diyerek bıraktı.
-
Duş alarak soyunma odasından çıkışa doğru yürürken Zeynep arkadaşına dönerek "Hadi, bana bir şeyler yemeye gidelim." diye teklifte bulundu tekrar. "Sana telefonda da söyledim Zeynep, maalesef işim var. Yoksa biliyorsun, gelirdim." dedi arkadaşı.
Zeynep yenilgiyle yüzünü düşürdü daha sonra "Bu seferlik affedebilirim ama kendini yormayacağına söz verirsen." dedi gerçek bir endişeyle. İlayda Zeynep'e kıkırdadıktan sonra "Merak etme, dikkat ederim anne. Ah pardon, senin çocuğun seni yan dairende bekliyor değil mi?" diyerek sonunda göz kırptı.
Zeynep şaşkın bir ifade ile arkadaşına döndü. Bu sırada da utandığı için yanaklarının kızarmaya başladığını hissetti. "Sen neden bahsediyorsun İlayda?" dedi şaşkınlıkla.
"Ne yalan mı? İkimiz de Fırat'tan hoşlandığını biliyoruz, ki bence apaçık aşıksın. Çocuğunu da nasıl anlattığını gördüm, resmen çocuk için anneliğe soyunmuşsun." diye kıkırdadı kızıl kadın.
"Saçmalamayı kes İlayda!" dedi Zeynep, arkadaşının omzuna şakacı bir şekilde vurdukran sonra kızarıklığının arttığını düşündüğü için yüzünü önüne çevirdi. "Sadece sevimli bir çocuğa arkadaşlık ettim. Annesi olacak pis kadın çocuğa günyüzü göstermemiş ama görsen çocuk ne kadar tatlı, ne kadar sevgi dol-" konuşmasını kendisine imalı bir şekilde sırıtan arkadaşı ile gözgöze gelmesi ile durdurdu.
"Sakın! Sakın bir şey daha söyleme!" diye uyardı Zeynep, kendisine sırıtan arkadaşına. İlayda gülmemek için kendisini sıktıktan sonra dayanamayarak bir kahakaha patlattı. Zeynep arkadaşının omzuna bir kere daha vurduktan sonra sinirli görünmeye çalışsa da yüzünde oluşan küçük gülümsemeye engel olamadı.
-
Salondan çıktıktan sonra İlayda'dan ayrılan Zeynep, başka bir planı olmadığı için evine dönmeye karar verdi. Dairesine giren Zeynep çantasını odasına bırakmadan önce dairesine temiz hava girmesi için terasın kapısını açtı.
Çantasını odadına koydu, lavaboda ellerini ve yüzünü yıkdıktan sonra odasına dönerek kıyafetlerini değiştirdi. Rahat bir eşofman üzerine giydiği büyük boy tişört ile salonundan mutfağına dolanırken gözüne fon perdesinde bir hareketlilik çarptı.
Merakla kaşlarını çatarak ne olduğunu görmek için sessiz adımlarla hareketin olduğu yere doğru adımlamaya başladı. Yaklaştıkça kalın siyah fon perdenin altından görünen minik ayaklarla gülümsemeden edemedi.
Sessizce önüne diz çöktüğü çocuğun önündeki perdeyi yavaşça aralarken "Sobe" dedi Zeynep usulca, çocuğu korkutmamak için. Çocuk, Zeynep'i görünce şaşkınlıkla derin bir nefes çekerken "Hiii!" diye bir ses çıkardı ve elleri ile ağzını kapattı.
Zeynep onun şaşkın haline kıkırdadı. Çocuk ise yakalanmanın verdiği şaşkınlığı üzerinden attıktan sonra önündeki kadına sıkıca sarılarak başını omzuna yasladı. Zeynep ne olduğunu anlayamayarak çocuğa geri sarılırken "Aras ne oldu? İyi misin?" diye sordu endişeyle.
Çocuğun ağzından bir hıçkırık ile "Gitmek istemiyorum." sözleri döküldü, fısıltıyla. Zeynep çocuğu kucaklayarak yerden kaldırdı ve kucağındaki çocukla koltuğa oturdu.
"Tamam... Bir yere gitmeyeceksin..." diye, saçları ile oynayarak sakinleştirmeye çalıştı çocuğu. Üzerinde sadece babasının olduğu anlaşılan bir tişört olduğu için yeni uyandığını varsayarak kabus gördüğünü düşündü kadın.
Çocuk kafasını Zeynep'in omzundan kaldırdı, "Ama babam Selim amcama öyle dedi. Annem beni alacakmış, sonra oraya geri dönecekmişiz." diye açıkladı, yanaklarından gözyaşları ardı ardına akarken.
Zeynep, çocuğun sevimli yüzündeki gözyaşlarını başparmakları ile sildikten sonra, "Ben geri dönmek istemiyorum." dedi yine bir hıçkırıkla, çocuk.
Çocuk, "Burada babam var, babannem var, Selim amcam var, sen varsın... Annemi istemiyorum, geri dönmek istemiyorum..." diyerek kafasını tekrar Zeynep'in omzuna koydu ve kadına sarıldı. Zeynep duyduğu cümle ile burukça gülümserken gözlerinin dolduğunu hissetti. Kendi babasının sevmediği, abisi tarafından terk edilen Zeynep; ufacık çocuktan gördüğü sevgi ile duygulanmadan edemedi.
Çocuğa kollarını şeftatle sararak kucakladı ve "Söz veriyorum, seni götürmesine izin vermeyeceğim." diye fısıldadı.
-
Bir süre Zeynep kucağında göğsüne yatan çocuğun sarı, yumuşak saçları ile oynayarak onu sakinleştirdikten sonra teras kapısının önüne endişeli bir Fırat koşar adım göründü.
Rahat kanepede kucaklaşmış çocuğu ve kadını görünce derin bir nefes veren Fırat, kapıda nefesini düzene sokmaya çalışırken Selim de koşarak yanına geldi ve Fırat'ın baktığı yere baktı. Zeynep ikiliyi bu kadar korkmuş ve endişeli görünce anlayışla gülümsedi.
Endişeli adamlar bir süre kapıdan içerdeki sahneyi izledi. Rahat koltuğun arkasına kafasını yaslayacak şekilde oturmuş kadının kucağındaki Aras, ona deniz yıldızı gibi yapışarak kafasını omzuna yaslamıştı.
Fırat, onları biraz izleyerek sakinleştikten sonra sessizce içeriye girdi ve yavaşça Zeynep'in yanındaki yere oturdu, Selim ise arkadaşını takip ettikten sonra onları rahatça izleyebilmek için tekli koltuğa yerleşti.
Fırat birkaç saniye Zeynep'e baktıktan sonra tuhaf görünmemek için bakışlarını oğluna çevirdi. Elini oğlunun saçlarına götürdüğü sırada onun hareketini gören Zeynep, dün gece Fırat'ın kendisini istemeyerek kaçtığı aklına geldiğinde, onun rahat hareket etmesi için elini geri çekti ve ona yer açtı.
Fırat, kadının gerilerek elini kaçırdığını farketti ama konuyu açmak için uygun bir zaman olmadığından görmezden geldi. Oğlunun saçlarını usulca okşadıktan sonra usulca "Aras" diye seslendi.
Çocuk kafasını Zeynep'in sol omzundan kaldırarak kafasını öteki tarafa, babasının oturduğu yöne çevirdi. Evden babasına haber vermeden geldiği anlayan Zeynep çocuğun babasından gözlerini kaçırdığını gördü.
"Neden haber vermeden sessizce kaçtın?" diye sordu Fırat nazikçe. "Korkuttun bizi. Her yerde seni aradık." Aras bir şey söylemeden sessiz kalınca Zeynep "Selim amcası ile konuşmanı duymuş, bu yüzden saklanmaya karar vermiş." diye açıkladı.
Fırat, Zeynep'i dinledikten sonra oğluna çevirdi gözlerini. Oğlunun masum halini görünce endişeli halinden sıyrılarak kafasına bir öpücük kondurdu. "Merak etme oğlum, ben halledeceğim. Hiçbir yere gitmeyeceksin." dedi.
Aras'ın yüzünde küçük, umut dolu bir gülümseme belirdiğinde ona bakan babası da gülümsedi. Fırat ve Aras'ı izleyen Zeynep ve üçünü dışardan izleyen Selim'de gülümsedi.
<▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪>
Kelime Sayısı: 1355
Yayımlanma Tarihi: 4 Nisan 2022
Merhabaaaa.
Gerçekten bölümü hiç beğenemedim ama beynim durmuş gibi hissediyorum.
Hayatım son günlerde gerçekten çok yoğun.
Ramazan boyunca sabah 5'den öğlen 3'e kadar çalışacağım.
Lütfen bölüm isterken bana acıyın.
🙂🙂🙂
Ben bu bölümü bol love'lı yazacaktım...
Beceremedim.
Sanırım konuların akışı üst üste birikti ama halledeceğim.
Lütfen bana biraz zaman verin.
Anlayışınız ve okuduğunuz için teşekkürler.
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
Sevgilerimle...
_Binsan_
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top