- 13 -

Zeynep ise bugün her şeye rağmen kaybettiğini bilerek mahkeme salonundan çıkmak için kapıya yöneldi. Burada kalarak Fırat ve Çiçek'in tekrar barışmasını izleyebilecek kadar güçlü değildi. Kapıdan çıktıktan sonra gözünden düşen yaşı elinin tersi ile sildi.

▪▪▪

Zeynep adliyenin büyük kapısından dışarı çıktığında dışarıdaki yağmurlu bahar gününün serin havasını çekti ciğerlerine. Hâlâ üzerinden çıkarmadığı cüppesine birkaç yağmur damlası düşerken elinde olan paltosunu kullanma ihtiyacı hissetmedi.

Hafif hafif yağan yağmurdan ıslanmaya aldırmayarak ağır adımlarla arabasına yürümeye başladığında arkasından kendisine seslen kişi ile duraksadı.

Sağ eli ile çaktırmadan yüzündeki gözyaşlarını sildi ve yavaşça arkasını döndü. Fırat'ın kendisine doğru koştuğunu görünce merakla kaşlarını çatarak fısıltıyla "Fı-Fırat Bey?" diyebildi sadece.

Fırat sonunda Zeynep'i yakalayınca koşmayı bıraktı ve hızlı adımlarla yürümeye başladı. Fırat kendisine doğru gelirken Zeynep, arkasındaki adliye kapısından yüzünde gizlemeye çalıştığı sırıtmayla Selim'i ve gözlerinde yaşlarla Çiçek'i görünce merakı daha da arttı.

Fırat sonunda nefes nefese Zeynep'e ulaştığında elindeki arabanın anahtarını alarak, karşısındaki arabanın şoför koltuğuna yürüdü. Zeynep'in kendisine kaşlarını çatarak baktığını görünce "Beni evime bırakırsın, değil mi?" dedi. Yüzündeki küçük sırıtmadan soru sormadığı, alay ettiği belliydi.

Zeynep sinirle kaşlarını çattı ve "Selim burada onunla neden gitmiyorsunuz?" diye sordu. Fırat ise "Yağmur yağıyor. Hadi daha fazla ıslanmadan gidelim." diye sorusunu görmezden geldi.

Zeynep'in inatla yerinden hareket etmediğini görünce, Fırat yanına geldi elinden tutarak onu şoför koltuğunun yanındaki kapıya yürüttü. Zeynep; Fırat elini tuttuğu için heyecandan kızarırken içindeki bütün sinir ve keder kaybolmaya başladı, büyülenmiş gibi hiç karşı koymadan onun yönledirdiği yere yürüdü.

Fırat binmesi için kapısını açtığında Zeynep tekrar kendine gelerek bir an Fırat'a sinirle baktı. Fırat hâlâ yüzünde koruduğu sırıtması dururken eliyle içeriyi işaret etti. Zeynep bıkkınlıkla bir nefes vererek koltuğa oturdu.

Neden bu kadar sinirli olduğunu kendisi de tam olarak bilmiyordu. Ama Fırat'ı bir haftadır görmediği ve ilk gördüğü yerde eski sevgilisi aleyhine tanıklık yaptığı, az kalsın o eski sevgilisine tekrar döndüğünü düşündüğü için olması çok olasıydı. Hatta kendisine emrivâki yaparak Zeynep'in arabasına çökütüğü için de olabilirdi.

Fırat Zeynep'in kapısını kapattıktan sonra kendi tarafına yürürken, son kez adliye kapısında kendilerini izleyen iki kişiye baktı. Yüzündeki sırıtma büyürken hızla şoför koltuğuna yerleşti. Kemerini taktıktan sonra yanında kollarını göğsünde kavuşturmuş ve sinirle başka tarafa bakan Zeynep'e baktı.

"Ne o küs müyüz?" diye sordu Fırat, sırıtarak. Onun bu çocuksu hallerini çok sevimli bulmuştu. Zeynep kaşlarını çatarak hızla Fırat'a döndü, "Ne münasebet Fırat Bey. Sadece sinirliyim. Resmen kendinizi arabama el koydunuz, bir küs müyüz diye soruyorsunuz. Belki bir işim var hiç sordunuz mu?" dedi. Aslında bir işi yoktu ama Fırat'a sinirlendiği için hemen şu an kendisine bir iş çıkarabilirdi.

Fırat hafif kaşlarını çatarak, "Ben yine ne ara arkadaş Fırat'tan, komşu Fırat Bey'e döndüm. Üstelik bir işin bile olsa böyle ıslanmış bir halde mi gideceksin?" diye sordu yine sırıtarak.

Zeynep tekrar sinirle camdan dışarıya bakmaya başladığında, Fırat yüzündeki sırıtmayı kaybetmeden, arabayı çalıştırarak yola koyuldu. Yolda yağmur dinerken gökkuşağı çıktı, ikindi güneşi ön camdan yüzlerine vurdu. Fırat önünü görebilme için önündeki gölgeliği indirdi.

Diğerini de indirmek için oturan kadına döndüğünde hâlâ inatla aynı şekilde oturduğunu gördü. Yumuşak ikindi güneşi Zeynep'in güzel, esmer cildine düşmüştü. Saçlarında da parıldamaya neden oluyordu.

Fırat birkaç saniye Zeynep'in ikindi güneşi ile yıkanan güzel yüzüne baktı. Bir haftada ne kadar özlediğini şimdi farkediyordu. Her ne kadar neden özlediğini anlamasa da...

Zeynep on dakikalık inadından sonra merakına yenik düşerek "Mahkemeye neden geldiniz?" diye sordu Fırat'a dönerek. Kolları hâlâ kemerin üzerinden birbirine dolanmış halde olduğu için sorgular gibi bir hali vardı.

Fırat gözlerini önünden çekerek Zeynep'in gözlerine baktı. Tekrar önüne dönmeden önce yüzüne tekrar bilmiş sırıtması yerleşti ve "Yardımcı olmak için." dedi omuzlarını silkerken.

"Madem yardım içindi, Çiçek Hanım adliyedeydi. Size teşekkür etmeye geliyordu, neden orada kalmadınız." dedi Zeynep anlamayarak. "Ona değil Zeynep, sana yardım etmek için. Üstelik Ali şu an senin için daha büyük bir tehdit, şimdi daha dikkatli olmalısın." diye açıkladı Fırat.

Zeynep ilk cümleden sonrasını pek dinlememişti. Ne yani gerçekten Fırat kendisi için mi gelmişti? "Pe-Peki Çiçek Hanım neden ağlıyordu?" diye sordu. Az önceki siniri yerini tamamen meraka bırakmıştı.

Fırat Zeynep'e dönerken yüzündeki sırıtma sevimli bir gülümsemeye dönüştü, önüne dönerken "Benim ne kadar çok değiştiğimi farketti." diye cevapladı.

Zeynep anlamayarak kaşlarını çattı ama daha fazla konuyu özelleştirmek istemedi. O da önüne dönerek yolu izlemeye koyuldu. Bu sefer de Fırat'ın meraklı sesi bozdu sessizliği. "Bütün hafta neredeydin?"

▪▪▪

5 Gün Önce:

Fırat uyanır uyanmaz Zeynep'i görmek istediğini farketti. 'Sanırım rüyamda gördüm.' diye geçirdi içinden. İki gündür kendisini görmemiş, görmemek için resmen çiftliğe kaçmıştı. Bu yüzden bilinç altına işlemiş olmalıydı.

Sarhoş olduğu gece kendisini öptüğü için hâlâ biraz tuhaf ve suçlu hissediyordu. Ama ne kadar kaçmaya çalışırsa o kadar görme istedi de artıyordu sanki.

Sonunda dayanamayarak önceki gün geri dönmeye karar verdi. Selim ile eve doğru gelirlerken merak ettiğini söyleyerek,  Zeynep'i aratmıştı. Zeynep onu çağırınca da gitmesini ve onu kontrol etmesini söylemişti. Kendisi arabadan inerek evine taksiyle döndü ve Selim'in eve gelmesini beklemeye başladı.

Akşam Selim geldiğinde ondan kendi bürosunu açtığını hatta ofisini kurduğunu öğrenmişti. Hem kendisini kontrol etmek için hem de tebrik etmek için bu sabah onu kendisi görmeye karar verdi. Hızla yataktan kalkarak hazırlanmaya başladı.

Giyindikten sonra terasa çıktı dışardaki serin bahar havası ile karşılaşınca gülümsemeden edemedi. Yüzündeki gülümsemeyle diğer tarafa yürüyerek teras kapısına vardı. Kapıyı açmaya çalıştığında karşılaştığı güçlük karşısında kaşlarını çattı.

Daha önce Zeynep teras kapısını kilitlememişti. Cam kapıyıyı tıklattığında, içeride hiçbir hareketlilik olmadığını farkedince evin boş olduğunu anladı.

-

O günden itibaren hergün Zeynep'in gelip gelmediğini kontrol ediyor gelmediğini gördükçe de kendisini içkiye vuruyordu. Kendisini istediği zaman arayabileceğini biliyordu ama ne diyecekti ki. 'Merak ettim' ya da 'Özledim'... Çok saçma. Bu yüzden gelmesini beklemek en mantıklısı gelmişti.

Selim ise onun bu saçma tavrından bıkarak Zeynep'i kendisi aramış ve İlayda ile kaldığını öğrenmişti. Konuşma sırasında mahkeme gününü duyan Fırat ise gülümsemeden edemedi. Bu onu görmek için bir fırsat olabilirdi.

Selim onun sırıtan yüzünü görünce göz devirmeden edemedi. 'Bu adam asla akıllanmaz.' diye geçirdi içinden. Kendisini süründüren Çiçek gelse hemen kollarına atlardı ama Zeynep'i sevdiğini asla kabul etmezdi. Bu yüzden Selim ağzını bile açmadı.

-

Zeynep ise kimseye farkettirmemeye çalışsa da hergün biraz daha kendi evini özlüyordu. İlayda'nın 'gözden ırak, gönülden ırak' planının da işe yaramadığının farkındaydı. Durduk yere en olmadık zamanlarda Fırat aklına düşüyor, ne yaptığını merak ediyordu.

İlayda da yaptığı planın hiçbir işe yaramadığının farkındaydı. Zeynep'in aklını dağıtmak için ne yaparsa yapsın odaklanamadığının farkındaydı. Bu arada Zeynep'i kardeşi ile bile görüştürmüştü. Zeynep'e gece dışarı çıkmayı da teklif etmişti ama Zeynep hiç modunda olmadığını söyleyerek reddetmişti.

-

Zeynep İlayda'larda yaptığı güzel kahvaltının ardından biraz çalışmak için yeni ofisinin yolunu tuttu. Öğleden sonra çalana telefonunun sesine kadar pür dikkat önündeki kağıtlardan ayırmadı gözünü.

Ekrana bakmadan açtı telefonunu "Alo." "Alo Zeynep." telefonda Selim'in sesini duyunca gözlerini kağıtlardan kaldırırken gülümsedi. "Selim. Hayırdır ne oldu?" dedi. "Hiç, hiçbir şey olmadı..." dedi Selim karşısındaki Fırat'a bakarken. Fırat da pür dikkat elindeki bardağı izliyordu ama kulağının kendisinde olduğunu biliyordu.

"Sadece bu sabah sana kahvaltıya geliyordum ama evde yoktun. İyi misin merak ettim." diye açıkladı Selim. "İyiyim merak etme. Bir süre İlaydalarda kalmaya karar verdim. Biliyorsun hala iyileşmedi ve biz de beraber zaman geçirmeye karar verdik." dedi Zeynep, yalanını yakalamamasını umarak.

"Anladım. Ama bana bir kahvaltı borçlusun." diye şaka yaptı Selim. "Tamam." diye kıkırdarken onayladı onu Zeynep. "Ne zaman dönersin evine peki?" diye sordu bu sefer Selim, çok meraklı görünmemeye çalışarak.

"Gerçekten hiçbir fikrim yok." diye cevapladı Zeynep. "Önümüzdeki hafta Çiçek Hanım'ın davası var sonra da İlayda tekrar işine dönecek. Yani yaklaşık bir hafta daha gelmem gibi." dedi, Fırat'ın kendisini dinlediğinden habersiz.

▪▪▪

Zeynep soru ile Fırat'a döndü tekrar, gerçekten merak etti mi, yoksa lafın gelişine mi sorduğunu merak ederek. Onun poker suratı takınarak arabayı kullanmaya odaklandığını görünce, bir an merak edildiğini düşündüğü için kendisine kızdı.

Cevap vermesi gerektiğini farkederek "İlayda ile zaman geçirdik." dedi kısaca. Tam bu sırada telefonu çalmaya başladı. Yüksek sesle çalan telefonunu cebinden çıkararak ekrana baktı. Mert'in ismini görünce bıkkınlıkla gözlerini devirmemek için kendini zor tuttu. Son bir haftada başına gelen en kötü şeylerden biri de Mert'in edindiği sürekli arama alışkanlığı olmuştu.

Mert kendisini sarhoş olduğu gecenin sabahı aramış Fırat'ın kendisini durduk yere Zeynep'in evinden attığını söylemişti. Zeynep Fırat'ın kavga ettiklerini söylediğini söylediğinde ise Mert'in kendisine içmeyi bırakmasını söylediğini bu yüzden kendisine kızdığını iddia etti.

Zeynep de hatırlamadığı için bunların olası şeyler olduğunu biliyordu. Bu yüzden özür dilemese de terslememişti. Ama hergün araması biraz sıkmaya başlamıştı. Hangi akla hizmet ederek arkadaş olabiliriz demişti ki o gün hastanede zaten.

Telefonu açarak kulağına koydu ve "Efendim Mert." dedi, Fırat'ın kaşlarını çatarak kendisine bakmasına sebep olarak. "Merhaba Zeynep, nasılsın?" dedi Mert neşeli bir halde.

"İyiyim, sen nasılsın?" "Ben de iyiyim, sana bu akşamki doğum günü kutlamamı hatırlatmak için aramıştım. Unutmadın değil mi?" diye sordu. "Ne? Hayır unutmadım tabi ki?" dedi Zeynep, kesinlikle unutmuştu. "O zaman akşam görüşürüz. Sakın geç kalma." dedi Mert. "Geç kalmam merak etme. Görüşürüz." Hayır geç kalmak için elinden geleni yapacaktı.

Telefonu kapattıktan hemen sonra Fırat'ın sesi duyuldu. "Demek planın doktorlaydı." Sesindeki sinir tınısını belli etmemeye çalışıyordu. Zeynep ise olayların denk gelme şekli ile içinden kendi kendine küfrederken "Evet." diye onayladı onu.

Fırat sinirle arabayı kullanırak sonunda dairelerinin bulunduğu binanın kapalı parkına giriş yaptı. Arabayı parkettikten sonra kontağı kapattı ama arabadan inmeden Zeynep'e doğru döndü, "Sen neden o adamla görüşmeye devam ediyorsun." diye sordu merakla.

Zeynep karşısındaki adama kaşlarını çattı. "O ne demek öyle be!? Mert benim eski sevgilim diye görüşemez miyiz? Üstelik biz medeni bir şekilde ayrıldık." diye çıkıştı Zeynep hızla arabadan inerek.

Fırat da arabadan indi ve asansöre doğru hızla yürüyen Zeynep'i kolundan tuttu. "Zeynep dur. Öyle değil... Bak o adam sana arkadaş gibi bakmıyor. Bunun sen de farkındasın ve rahatsız oluyorsun." dedi Fırat.

Zeynep sinirle Fırat'ın elindeki arabasının anahtarını aldı arabasını kilitleyerek tekrar asansöre doğru yürümeye devam etti. Fırat ise sinirini içinde tutarak sessizce Zeynep'i asansöre doğru takip etti.

Asansörde sessizce yukarıya çıkarlarken Fırat sinirini daha fazla içinde tutamayarak "O gece seni öpüyordu, sana dokunuyordu. Sen rahatsız oldun. Gitmesini söylediğin halde rahat bırakmadı seni. O yüzden onu ben gönderdim." diye sesini yükseltti sinirle.

Zeynep duydukları ile şaşkınlıkla Fırat'a döndüğünde "Zeynep, o adam pisliğin teki. Sadece kendine dikkat!" dedi. Zeynep sinirliden çok endişeli bir ses duyduğunu sandı bir an. Ama sonra karşısındaki adamın Fırat olduğu aklına gelerek bu sanıdan vazgeçti.

Fırat asansör kapıları açılır açılmaz tek kelime daha etmeden hızla dairesine yürüdü ve dairenin içine girerek gözden kayboldu. Zeynep saçma bir nedenden dolayı Fırat'a sinirlendiğini farkederek içinde bir pişmanlık hissetti.

Asansörden çıkaraken İlayda'nın numarasını çevirdi. Telefonu açan arkaşadına sadece "İki saat. Club'a gidiyoruz, hazırlan." dedi ve kapattı.

<▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪>

Kelime Sayısı: 1703
Yayımlanma Tarihi: 7 Mart 2022

Merhabaa. Umarım kendiznize iyi bakıyorsunuzdur.

Bu arada iki gündür attığım bölümler bir kişi sayesinde jcldjcşd
Kendisi benim koyduğum oy hedeflerini tamalayarak benim bölüm atmamı sağlıyor.

Hadi yeni bölüm tahminleri alalııım.

Bir de iki bölüm sonra Aras ile tanışıyoruz.

Sevgilerim ve saygılarımlaa

_Binsan_

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top