- 38 -

"Ne yapacağız peki?"

"Şimdilik bekleyeceğiz. Tetikte olacağız ama onun bundan haberi olmayacak."

▪▪▪

"Pekala Caner Bey ben bir şeyler öğrenmeye çalışacağım. Sizi temin ederim ki böyle bir şey olamaz yaptığım araştırma sadece sizi rahatlatmak için olacak."

Zeynep telefonda konuşurken kulağına dolan ofisinin zil sesini duydu. Çalan kapıyı açmak için ayaklandı hemen. Kimin geldiği hakkında en ufak bir fikri yoktu.

Müvekkilini rahatlatmaya devam ederken açtığı kapının arkasında görünen adam ile kafası karıştı ve kaşlarını çattı. Kendisine sırıtarak elindeki kağıt poşeti -içinde yemek olduğunu farzettiği- göstermek için kaldıran Fırat'a gözlerini devirdi.

Adamın girmesi için kapıyı açık bıraktı ve telefondaki adama cevap vererek içeriye adımladı. Fırat ise onu takip efmeden önce dış kapıyı kapattığından emin oldu.

Kadının birkaç adım arkasında onu takip ederken ofisi dikkatle incelemeden yapamadı. Bazı eşyaların kolilere kaldırıldığını gördüğünde kaşlarını çattı.

"Tamamdır Caner Bey. Yarın akşam görüşmek üzere."

Fırat telefonu kapattığını bildiği kadına dönerek "Taşınıyor musun?" diye sordu şaşkınlıkla.

Zeynep sakince az önce kalktığı koltuğuna oturdu. "Evet, öyle de denebilir." diye cevap verdi.

"Selim'in hâlâ sana söylememiş olması garip."

Fırat tekrar kafa karışıklığıyla kaşlarını çattı. İçinden bir ses bu muhabbetin devamında oldukça canının sıkılacağını söylüyordu.

"Elimde önemli bir dava var, hemen ardından buradan biraz uzaklaşmayı planlıyorum."

Söylediği cümleyi beyninde işlemeye çalışan Fırat sakin bir şekilde bekledi Zeynep. Ondan gelecek tepkiyi çok merak ediyordu bunun için Selim'e minnettardı.

Kendisine itiraf etmek istemese de onun yüzüne yerleşen korku ve hayal kırıklığı karışımı ifade kadına içten içe bir mutluluk verdi.

"T-tamamen gitmek gibi mi?"

"Emin değilim." diye omuz silkti kadın. "Gittiğim yerde bulacağım huzura bağlı."

"Nereye peki?"

Zeynep bu sorunun üzerine tek kaşını kaldırmakla yetindi. "Sen neden gelmiştin?"

"Gitme!" dedi Fırat onun sorusunu görmezden gelerek. "Bana biraz daha zaman ver. Öylece çekip gitme. Bana iyi geliyorsun, iyi bir insan olmam için elime geçen son şansımı da benden alma. Lütfen."

Fırat elindeki poşeti masanın üzerine bırakarak etrafından dolandı. Kadın içindeki yükselen telaşı gizlemeye çalışırken adamı şaşkınlıkla izledi.

Fırat, Zeynep'in tam önünde olacak şekilde durdu. Dizlerinin üstüne çökerek kadınla yüzlerini neredeyse aynı hizaya getirdi. Kadının bileklerinden nazikçe tutarak tepki vermesini bekledi. Gözlerinin içine baktığı kadından rahatsız olduğunu gösteren herhangi bir tepki almadığında cesaretlenerek tuttuğu elleri kaldırdı ve yüzünün iki yanına koydu.

"Beni seviyorsun, bunu söylemene gerek yok gözlerinde görebiliyorum. Sen benim gözlerimde, seni ne kadar çok sevdiğimi göremiyor musun gerçekten? Neden inanmıyorsun bana, neden güvenmiyorsun?"

"Ben artık hiçbir şeye inanamıyorum." dedi Zeynep ellerini adamın yüzünden yavaşça geri çekerken.

"O gece İlayda ile tuvalette konuşmadan önce zaten aklım karışmıştı. O kadının iğrenç ithamları... Neler hissettirdi bilemezsin. Hele senin hiç tepki vermemen..."

Fırat, Zeynep'in ellerini tekrar tutmadan önce içten içe kendisine kızarken derin bir nefes aldı.

Gözleri kadının avuçları arasında tuttuğu ellerindeyken konuşmak için cesaret bulmaya çalıştı. Sonunda kafasını kaldırmadan "Şimdi başıma gelen olayı engellemeye çalışıyordum." diye mırıldandı.

Zeynep kısık sesle de söylemiş olsa onun dediklerini duydu ve duydukları ile kaşlarını çattı. Sağ elini tekrar Fırat'ın ellerinden çekti ama bu sefer onu şaşırtarak çenesinin altına, yüzünün kenarına koydu. "Neyi engellemeye çalıştın?" diye sordu.

Fırat hâlâ yüzünde duran ve midesinde kelebekler hissettiren ele değil kadının ciddi yüzündeki kaş çatmasına odaklanmaya çalıştı. Ciddi kalması gerektiğini biliyordu ve yanlış anlaşılmamak için yüzünde oluşan minik gülümsemeye engel olmalıydı ama bu konuda başarılı olduğundan emin değildi.

Bir süre sonra cevap vermesi gerektiğini hatırladı. Tam cevap vereceği sırada, önünde duran kadını korkuyla yerinde sıçratacak güçte bir ses duyuldu. İkisi de birden ayağa fırlarken kapı tarafından gelen sesin ne olduğunu ilk başta anlayamadılar.

Ses daha yüksek bir biçimde tekrar ettiğinde Fırat, kapının kırıldığını tahmin etti. Birkaç kişinin ayak seslerini duyduğunda Zeynep'i arkasına alarak koruyucu bir şekilde ona siper oldu.

Fırat siyah takım elbiseli iki kişi odanın kapısında göründüğünde ilk birkaç saniye kaşlarını çatarak onları inceledi.

Açığa çıkmasından korktuğu kadının onun arkasından çıkmaya çalıştığından, kolunu onun önüne doğru uzatarak engel oldu.

"Siz kimsiniz?" diye arkasından bağırdı Zeynep, hayret ve korkuyu onun sesinde duyabiliyordu Fırat. Kadının aksine o adamların kim olduğunu biliyordu.

Belli ki gelen yabancılar da Fırat'ın burada olmasına şaşırmışlardı. Daha iri kıyım, bıyıklı saçları oldukça kısa olan Zeynep'in sorusunu duymamazlıktan geldi. Kaşlarını çatmış kafa karışıklığı ile Fırat'a bakarak "Sen?" dedi.

"Sizi kim gönderdi?" diye sordu Fırat, odada bulunan en sakin görünüşlü kişiydi.

Bıyıklı adam kendisini toparladıktan sonra "Bizi Alman Necdet gönderdi." dedi, görevini hatırlayarak. "Selamlarını iletti siz..."

Tam sözlerini tamamlayacağı sırada içeriye Selim ve peşinde iki kişi daha daldı.

"Ne oluyo' be?" Zeynep daha neler olduğunu anlayamadan Selim'in yanındakiler Alman Necdet denilen adamın gönderdiği bıyıklı ile diğer adamı birkaç saniyede paket ettiler. Yakaladıkları adamların bellerinden birer silah çıkararak Selim'e gösterdiklerinde Zeynep şaşkınlıkla histerik, sesli bir nefes çekti içine.

Fırat onu sakinleştirmek için dönmeden körü körüne önce bileğini sonra elini bularak tuttu.

"Bu silaglar ruhsatlı mı?" diye sordu Selim adamlara. Onalrdan cevap gelmediğinde "Tahmin etmiştim." diye mırıldandı.

"Belinizde ruhsatsız silahlarla kapı kırarak bir avukatı tehdit ediyorsunuz? Haneye tecavüz, tehdit... Kaç yıl yiyeceğinizden haberiniz var mı sizin? Ya da ben sizi şimdi vurdurtup bi kuytuya gömdürsem o arkanızdakiler bir saat olsun sizin için endişelenir mi sanıyorsunuz?"

Selim yerde çökmüş iki kişiye bıkkınlıkla gözlerini devirdi. "Götürün bunları polisi arayın. Polisler geldiğinde biz de aşağıya gelir ifadelerimizi veririz."

Zeynep hayretler içinde izlerken dört adam da itişe kakışa oradan ayrıldı.

"Az önce ne oldu?" diye sordu, sonunda Zeynep. Kalan iki adam da dikkatini ona verdiğinde Selim ikilinin birbibirini tutan ellerini görüp sırıttı.

"Oo bakıyorum birileri için bahar yeniden gelmiş."

Fırat sırıtmasını gizlemeye çalışırken Zeynep elini onun elinden çekti. "Henüz tam olarak değil." diye mırıldanarak cevap verdi Fırat arkadaşına. "Yakındır."

Daha sonra ciddileşerek yanındaki kadına döndü. "Az önce bahsetmek istediğim konu tam olarak buydu. Soysuzun biri saçma sapan bir ihale yüzünden bize tehdit oluşturmaya çalışıyor. Biz de elimizden geldiğince buna engel oluyoruz." diye durumu özetledi.

"Az önce Selim ile gelen çocuklar, Mehmet ve Hüseyin. Bu sabahtan beri peşideler. Onları bir süre daha peşinde göreceksin."

"Hayır." diye kesti Zeynep konuşmak için ağzını açamadan. "Bir süre daha peşinde olacaklar, itiraz yok." Zeynep lafının ağzına tıkılmasına sinirlenerek kaşlarını çattı. Fırat'a bir şey anlatamayacağını gördüğünde Selim'e döndü.

"Bana hiç öyle bakma, bu sefer haklı. Üstelik konu hayat memat meselesi."

Zeynep Selim'den de istediği desteği göremediğinde "Bıktım bu işlerden." diye mırıldandı kendi kendine.

Selim onun bu tepkisine kıkırdadıktan sonra veda ederek, diğer adamların yanına gitmek için çıktı.

Zeynep koltuğuna yerleşirken Fırat'ın da çıkmasını bekliyordu ama o öyle yapmadı. Masanın önünde olan koltuklardan birine yerleştikten sonra gelirken getirdiği kağıt poşete uzandı.

Kendisini şaşkınlık içinde izleyen kadından habersiz "Bunlar da soğumuştur ya." diye söylenerek içindeki yemekleri çıkardı. Sonunda kadın için aldıklarını ona uzatırken kendisine şaşkınlıkla baktığını gördü.

"Ben bunun için gelmiştim." diye omuz silkti şaşkınlıkla. "Öğle yemeğine çıkmadığını biliyorum."

Zeynep gözlerini devirdi ve adamın gülümsemesine sebep olarak elinde ona uzattığı dürümü ve ayranı aldı.

Bir süre sessiz lik içinde yemek yediler. Fırat sık sık kadına kaçamak bakışlar atarak yemeğini yerken sonunda aklında dönüp duran soruyu sormaya karar verdi.

"Babanın cenazsesinde abinle ve İlayda'yla konuştum." diye söze başladı. Zeynep konuşmanın nereye gideceğini merak ederek sessizce devam etmesini bekledi.

"Senin neredee olduğunu öğrenirim umuduyla, tabi ki. Onlardan bir sürü nefret içerikli cevap alacağımı zannediyordum ama aksine oldukça yumuşak ve içten davrandılar. Hatta senin yerini bildiklerini ama bana söyleyemeyeceklerini belirttiler. Ben her şeyi göze alarak onlarla konuşmaya gitmiştim halbuki... Yani demek istediğim... Bununla ilgili bir fikrin var mı?"

Zeynep cevap vermesini geciktirmek için ağzındaki lokmayla biraz daha oyalandı. Sonunda kafasını sallayarak onu onayladı.

"Gitmeden önce ikisiyle de konuştum. Onlar da peşimden gelemediler ama sürekli aradılar. Şimdi biraz daha iyi aramız. Tabi birbirlerinden ayrıldılar ama." Son kısmı mırıldanarak söylese de Fırat duydu.

"Kısaca..." diye sesini tekrar yükseltti Zeynep, konuyu toparlamak için. "Herkesin bana yalan söylediğini ve hepinizin kendi mantığınızda bir açıklaması olduğunu anladım. Sizi anlamam acılarımı hafifletti mi dersin, hayır. Ama onlar da sana sempati duydu sanırım. En değilim. Sen geçen gün bana açıklama yaptıktan sonra İlayda'dan gerçekleri tarafsız bir şekilde anlatmasını istedim, o da beni kırmadı. Sana olan öfkem o yüzden azaldı."

Fırat'ın kaşları şaşkınlıkla kalktı.

"Demek İlayda sayesinde..."

<▪▪▪▪▪▪▪▪▪>
Kelime Sayısı: 1289
Yayınlanma Tarihi: 29 Haziran 2023

Oooooo alın size 1200 küsürlük bölüm cldjcldjcşvöv

Bence güzel bölümdü
Aksiyonu bol macerası bol nclxjcöcmvövö
Love move da vardı

Ufaktan hikayeyi de toparlamaya başladım

Keyfim yerine geldi resmen ya

Neyse siz de okurken yorumlayarak okuyun da daha da keyifleneyim yaa, lütfen.

Bir de oy vermeyi unutmayın.

Hikayenin gidişatı hakkında fikirlere açığım.

Diğer kitaplarıma da bekleriiim. Bir dee yeni kitaplarım gelecek takipte kalın

İyi bayramlar

Görüşmek üzere...
Sağlıcakla kalın
_Binsan_

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top