3.BÖLÜM: Düşman Hattı


"Anlaşmamızda bu yoktu." diye itiraz eden Evelyn hızla ayağa fırladı. Bu adamlar onunla dalga mı geçiyordu? "Burada bir dakika daha fazla kalmak istemiyorum Bay Orlov! Söz verdiğiniz gibi beni derhal evime götürün." dedikten sonra masada oturan ikiliye döndü. "Hemen!"

Carter sessizce onu izlerken Clerk denen adam ona sataşmayı seçti. "Hadi ama profesör. Az önce eğer imkânınız olsaydı projeye devam edebileceğinizi kendiniz söylemiştiniz. Şimdi size bu imkânı sunduğumuzda kaçmak mı istiyorsunuz?"

"Ne amaçla bunu benden istiyorsunuz?" Evelyn öfkesine engel olamıyordu. "Kimsiniz siz?"

"Bu konuda Dr. Forester haklı." dedi Orlov adamına kaş çatarak. "Önce kendimizi ve amaçlarımızı tanıtmalıydık. Ah, bunu heyecanıma verin doktor." Kıkırdayarak bir kadehe daha içki doldurduktan sonra yanına geldi ve kadehi bir barış nişanesiymiş gibi ona uzattı. Evelyn uzattığı kadehe sanki içinde zehir varmışçasına bakmıştı. Elbette bu adamların verdiği herhangi bir şeyi içmeyecekti.

Orlov omuz silkerek ona doldurduğu kadehi kafasına dikerek yarısını bitirdi. "Gerçekten çok şey kaçırıyorsunuz doktor." dedi, yarısı boş kadehe bakarken. Sonra da odanın içinde gezinmeye başladı. "Dr. Amara'yı ve beni tanıyorsunuz. Bunlar da adamlarım Logan Carter ve Kozlov Pavel." Masadaki ikiliyi işaret etti." Evelyn nedense içlerinde en çok Carter denen adamdan hoşlanmadığını hissetmişti. Nedense adamın ona attığı bakışlar tepesini attırıyordu.

"VolkPharm 1993 yılında kurulan, Moskova merkezli köklü bir biyoteknoloji şirketidir. Farklı alanlarda çalışmalar yapsa da ana faaliyet alanı genetik araştırma ve farmasötik ilaç üretimi."

"Adını bir sansasyondan duyduğumu hatırlıyorum. Ürettiğiniz bir sinir ilacı yüzünden başınız bir tazminat davası atlatmamış mıydınız?"

"Ah. bu tamamen talihsizlikti." diyen Orlov elini havada umursamazca salladı. "Deneklerden birinin ilaçtaki bir maddeye alerjisi olduğunu bilemezdik."

Evelyn, bunu daha önce araştırmaları gerektiğini söylemek yerine, "Rusya'daki bir seminerde kendisine yöneltilen eleştirel sorulara cevap vermek yerine ton balığı kanepelerinden yemeyi tercih ettiği açık büfede Bay Pharm ile tanışma fırsatımız olmuştu." dedi. Sesindeki alaycı tona engel olamamıştı.

"Ve sizi tanıdığı anda size hayran olduğundan bahsetmişti." dedi Orlov samimiyetle. "Ufak tefek olumsuzluklar dışında araştırmalarımız arasında tıp alanında büyük başarı elde etmiş sayısız örneğe şahit olabilirsiniz ama elbette hiçbiri yeterince iyi değildi. Ta ki siz..."

"Nova Proje üzerinde çalışmaya başlayıncaya kadar." diyerek cümlesini tamamladı Evelyn.

"Bu doğru."

"Peki, bundan nasıl haberiniz oldu?"

"Almanlarla aynı şekildi. İçerideki köstebeklerimiz sayesinde."

Evelyn gerildi. İçeriden ihanete uğradığını bilmek onu hiç olmadığı kadar sarsmıştı.

"Aslında sizinle aynı şeyi istiyoruz Dr. Forester. Tıpta tedavisi olmayan hastalıkların çözümü olmak ve tarihte yeni bir sayfa açmak. Alzheimer, Epilepsi, kısırlık ve hatta kanserin getireceği ölümü bile yendiğimiz günlerin gelmesini hedefliyoruz. Gerçi tüm bunları düşünmüş olmalısınız, aksi halde Nova Proje hayat bulmazdı, öyle değil mi? İçinizde hala o tutkunun var olduğunu görebiliyorum. VolkPharm olarak size hayal gücünüzün sınırlarını zorlayacak o kapının anahtarını vermek istiyoruz."

"Anlamadığınız şey ise bu projenin fazlasıyla risk taşıdığı."

"Riskler her zaman vardır ve giderilebilir."

Lanet olsun! Neden anlamamakta ısrar ediyordu. "Bakın Bay Orlov, az önce tüm o saydıklarınızın hepsini sizler kadar istediğimi itiraf ediyordum, hatta bu benim en büyük tutkumdu diyebilirim ama ne yazık ki artık mümkün değil."

"Neden olmasın? Size hükümetinizin veremediği tüm imkânları seve seve sağlamaya hazırız. İnsanlığa yardım etmek istemiyor musunuz? Ümitsizliğin pençesinde ömürlerini tüketmek zorunda olan insanlara, çocuk sahibi olamayan milyonlarca kadına, her gün yaşamla ölüm arasında gidip gelenlere umut olduğunuzu bir düşünsenize. Arkanızda güçlü bir oluşum var doktor ve ne kadar sürerse sürsün bu yolda sizinle yürümeye devam edecek kadar kararlıyız. Bana kabul etmemeniz için, çalışmalar neticesinde oluşabilecek ve muhtemelen giderilebilecek riskler dışında olumsuz tek bir neden söyleyin?"

"Çünkü proje çoktan imha edildi." dedi Evelyn ve odaya anında bir sessizlik çöktü.

Kadehi dudaklarında donup kalan Orlov yavaşça kaşlarını kaldırırken iki asker oturduğu yerde huzursuzca kıpırdanıp birbirine baktı. Odada öyle ağır bir sessizlik çökmüştü ki, yanında oturan Amara bile nefes almayı kesmiş gibiydi.

"İmha mı dediniz?"

"Beni duydunuz." Evelyn derin bir nefes aldı. "Ulusal Birlik'in emriyle Nova Proje'nin ölümcül sonuçları olacağına kara verildiği an, bu araştırma için elimizdeki her şeye yok edilmek üzere el konuldu."

Adamların kuşku dolu bakışları üzerine sabitlenince Evelyn teninde karıncaların gezinmesine benzer tuhaf bir hisse kapıldı. Kozlov denen adam sırıtıyor, Carter ise ona çatık kaşlarının altından şüpheyle bakıyordu. Nedenini bir türlü anlayamasa da, artık onlara söylediğine göre peşini bırakmalarını umuyordu.

"Yani şimdi siz, hayatınızın büyük bir bölümünde üzerinde çalıştığınız ve en büyük hayaliniz olduğunu söylediğiniz bir araştırmanın, sırf üzerinde daha fazla deneme yapılmasına izin verilmediği için öylece çöpe atılmasına seyirci kaldığınızı mı söylemeye çalışıyorsunuz?" Soru Carter'dan gelmişti. Adamın sert bakışları başka birini korkutabilirdi belki ama Evelyn nedense etkilenmiyordu.

Adama aynı sertlikle karşılık verirken yumruklarını sıktı. "Evet."

"Dürüst olmaktan bahsetmiştik Doktor," Orlov hızla yerine yürüdü. Bardağını masaya öyle sertçe bıraktı ki, kadehten birkaç damla sıvı beyaz masaya sıçradı. Sanırım adamları kızdırmayı başarmıştı. Harika.

İçgüdüsel olarak kaçabileceği her hangi bir yer bulmak umuduyla gör ucuyla etrafına bakındı. Ancak Amara denen kadını atlatabilse bile diğerlerinin elinden kurtulabileceğin hiç zannetmiyordu.

"Oysa siz, gözümüzün içine baka baka yalan söylüyorsunuz." Orlov iki eliyle masadan destek alarak öne doğru eğildi. Adamın kalıcı gibi görünen neşesi çabucak sönmüş, yerini ürkütücü bakışlara bırakmıştı. Bu da onun numara yaptığını, aslında o kadar da eğlenceli bir herif olmadığının kanıtıydı. Evelyn bu ani tepki karşısında irkilmemek için tüm iradesini kullanmak zorunda kalmıştı.

"N-ne demek istediğinizi anlayamadım?"

"Carter haklı. Hiçbir bilim insanı yıllarını harcadığı bir projenin öylece çöp olmasına izin verecek kadar aptal değildir. En azından siz aptal birine hiç benzemiyorsunuz doktor. Kaldı ki, Nova Proje iddia ettiğiniz gibi yok edilmiş olsaydı eğer, şu anda Almanlara satılmak üzere pazarlık konusu olmazdı."

Ne?

Evelyn bu kez şaşkınlığını gizlemeyi başaramadı. "Bir saniye bir saniye... Almanlara satılmak mı?"

"Yoksa kocanızın Nova Proje'yi Alman bir terörist gruba satmak üzere olduğundan haberiniz yok muydu?" Soru Carter'ın dudaklarından alayla dökülmüştü.

Arkadaşı Kozlov sırıtarak cebinden bir sakız çıkarıp ağzına attı. "Ucunda iyi para olmalı."

Hayır olamaz! Evelyn konuşamayacak kadar şaşkındı. Marcus'un bunu yapabileceğine ihtimal dahi vermiyordu. Kocası ne ona ne de ülkesine asla ihanet etmezdi. Tamam, ona ihanet edebilirdi belki, ama bu ülkesine de ihanet edebileceği anlamına gelmiyordu. Yoksa edebilir miydi?

Hayır. İnatla başını iki yana salladı. Bu adamlar kesinlikle yalan söylüyor olmalıydı. Sırf proje üzerinde çalışmaya ikna olması için kocasına iftira atıyorlardı.

"Yalan söylüyorsunuz!" dedi ancak sesi istediği kadar canlı çıkmamıştı.

"Size kanıtlayabilirim."

Orlov klavyesindeki birkaç tuşa bastığında ekranda Marcus'un dört adamla birlikte farklı mekânlarda ve açılarda çekilmiş fotoğrafları belirmişti. Bir tanesi, rıhtımdaki bir gemi tersanesine aitti. Mesafe uzak olduğundan lüks bir aracın etrafında duran adamlar net seçilemiyordu. Yine de Evelyn kocasını hemen tanımıştı. Bir diğerinde Marcus, bir limuzinin arka koltuğundaki açık pencereden görüntülenmişti. Siyahi şoför haricinde arabadakiler pek seçilemiyordu. Yine de kocasının tedirgin yüz ifadesinden bir şeylerin yolunda olmadığı anlaşılıyordu. Bir diğeri, gece kulübü gibi bir yerin locası olmalıydı. Ortam kırmızı ışıklarla aydınlatılmaya çalışılsa da oldukça karanlıktı, ancak ufak bir masanın etrafında oturan adamlar açık bir şekilde seçiliyordu. Evelyn onları dikkatle inceledi ve kocasının çevresinde olan hemen hemen herkesten haberdar olmasına rağmen bu adamların hiçbirini tanımadığını fark etti. Fakat masalarında oturan altıncı kişiyi anında tanımıştı. Isabelle.

"Bu fotoğraflar hiçbir şeyi açıklamaz." dedi ihanetin yakıcı acısı içine otururken çenesini inatla kaldırarak. "Eşim büyük bir üniversitenin sahibi, ayrıca tanınmış bir bilim profesörüdür. Bu adamlar pekâlâ iş için görüştüğü masum insanlar olabilir." dese de, içinden bir his ona adamların hiç de masum olmadıklarını söylüyordu.

"Masum insanlar mı?" Carter burnundan güldü. "Bu yüzden mi buluşmak için her defasında en tenha yerleri seçiyorlardı?" Evelyn ona ters bir bakış atınca adam gözünü dahi kırpmadan ona kafa tuttu.

"Neden olmasın?"

"Onlar masumsa bende kundakta bir bebeğim." dedi Kozlov gülerek.

"İş görüştükleri konusunda hemfikiriz zaten." diyen Orlov ortamı yumuşatmak için araya girdi. "Tek farkı, onların masum insanlar yerine son derece tehlikeli birer katil olmaları." Birkaç tuşa daha basınca, adamların portre fotoğrafları dörde bölünmüş ekranda yan yana belirmişti. Evelyn onların, yakından çok daha korkunç ve ürkütücü göründüklerini itiraf ediyordu.

Siyahi olanın tıraşlı kafası, kirli sakalları ve oldukça sert bakışları vardı. Eğer birini bakışlarıyla öldürmek mümkün olsaydı, bu adam bunu rahatlıkla yapabilirdi.

Sarışın ve içlerinde en genç görünen adamın metal çerçeveli gözlüklerinin ardından attığı sinsi bakışlar, onu aynı anda hem zeki, hem sadist, hem de kurnaz biri gibi gösteriyordu.

Üçüncü adamın uzun, platin rengine boyanmış saçları ise arkadan at kuyruğuyla bağlanmıştı. Çiçek bozuğu yüzünün sol tarafında derin bir yara izi mevcuttu. Gözleriyle dudaklarının etrafındaki ince çizgilere bakarak onun diğerlerinden daha yaşlı ve acımasız göründüğünü söylenebilirdi.

Sonuncusu ise, Albinizm hastalığına sahipmiş gibi görünen aşırı beyaz tenli, kel bir adamdı. Teni öyle beyazdı ki, ya anemi ya da ileri safhada kanser diye düşündü Evelyn. İçlerinde en tehlikeli ve en şeytani bakışlara sahip olanı oydu.

Evelyn adamları incelerken Orlov, "Liderleri Klaus Reinhardt." diye devam etti. Evelyn'i en çok rahatsız eden adamdan başlayarak. "Lakabı: Gölge. Eski bir BND (Alman istihbarat teşkilatı) ajanı. Yıllarca yasa dışı operasyonlarda çalıştıktan sonra istihbarattan atıldı. Atılma nedeni ise, Avrupa'da birden fazla başarısız meçhul cinayetten sorumlu tutulmasıydı. Artık yüksek kazançlı genetik ve biyoteknolojik ürünlere odaklanmış durumda. Soğukkanlı, planlı ve acımasız bir stratejisttir. "Kaybolan ajan" lakabıyla operasyonlarından sonra geride hiç iz bırakmamasıyla ünlü.

"Silah uzmanı Ingrid Falk," diyerek uzun, platin saçlı adamı ekrana getirdi bu kez. "Ordudan atılmış bir patlayıcı uzmanı olan Falk, NATO'nun depolarından çalınan mühimmatlarla düzenlenen bir dizi saldırıdan sorumlu tutuldu. Eski bir paramiliter grup üyesi olarak sıcak çatışma bölgelerinde görev yaptı. Doğu Avrupa'daki silah ticaretinde kilit isim olarak biliniyor. Bir askeri operasyon sırasında düşman hattından ayrıldıktan sonra hükümetlere ve ideallere sırtını döndüğü söyleniyor. Özellikle sivilleri hedef alan saldırıları düzenlemek için "Kana Susamış Avcı" lakabını aldı. Saplantılı ve kaotik biridir. Ayrıca tetikte bir bomba gibidir ki, patlatmak için ufacık bir kıvılcım yeter de artar bile...

Teknoloji uzmanı: Viktor Neumann..." Sarı saçlı ve gözlüklü adam ekranda belirdiğinde Evelyn kendini bitkin hissederek koltuğuna geri çöktü. Tüm bunları dinlemek başına saplanan ağrının geri gelmesine neden olmuştu.

"Geist, yani Hayalet; emsalsiz bir hackerdır." diye devam etti Orlov. "Bir dönem gelişmiş siber saldırılar ve veri hırsızlığıyla Avrupa'da ün salmıştı. Asıl uzmanlık alanı, hassas devlet projelerini ve askeri bilgileri sızdırmaktır. Birden fazla uluslararası arama emri olmasına rağmen, herif her defasında iz bırakmadan kaçmayı başardı. Biyoteknoloji ve genetik mühendislik alanına ilgisi onu Klaus Reinhardt'a yaklaştırmış olmalı. Kendini beğenmiş, zekâsıyla övünmeyi seven ve kendisi için hiçbir sınır olmadığını düşünen ukala herifin tekidir. Bankaların, laboratuvarların ve hatta hükümetlerin veri tabanlarına kolaylıkla girip onları çökertmek onun için çocuk oyuncağı.

"Piç kurusu." diye fısıldadı Kozlov dişlerinin arasından.

Orlov onu duymazdan gelerek devam etti. "Ve son olarak eski asker Otto Müller," dedi siyahi dazlağı ekrana getirerek. "Kod Adı: Kurt. Eski bir Alman özel kuvvetler üyesi. Afganistan ve Afrika'da savaş suçu uygulamaları için ordu tarafından atanmış, savaşın sona ermesiyle birlikte hayatta kalmayı başardıktan sonra ise Klaus Reinhardt tarafından ekibe alınmıştı. Grubun en iyilerinden biridir. Sessiz, disiplinli ve aynı zamanda şiddete meyillidir. Emirleri sorgusuz bir şekilde yerine getirir, ancak sıcak çatışma anında çok kontrolsüz biri haline gelebilir. Kurbanlarını yakın dövüşte alt etmek ve iz sürmekte yeteneklidir."

Evelyn, Orlov adamdan bahsederken, göz ucuyla Carter'ın yumruklarını sıktığını fark etti.

"Klaus'un emrindeki bu grup, projeyi ele geçirerek yalnızca yüksek kazanç elde etmeyi amaçlamıyor doktor, aynı zamanda dünya düzenine kaos getirecek bir projeye yatırım yaparak kontrol edilemeyen bir güç elde etmeyi hedefliyor. Genetik teknolojiye sahip olmak, biyolojik terör potansiyellerini artırmak için önemli bir adımdır."

"Ben, anlayamıyorum. Yani bu adamların asıl amacı-"

"Nova Proje'yi teknolojik bir silah haline dönüştürmek." diyerek cevap verdi Carter. Evelyn ona döndüğünde adamın bakışlarında saf nefret vardı. Bunu kişisel algılamak istemiyordu fakat nedenini bilmese de, bu öfkenin bir kısmının hedefi olduğunu hissediyordu.

"Sonuç olarak sorun çıkarmayan ölümsüz askerler yaratmak bir askeri birliğin en büyük hayalidir." Kozlov sakızını çiğnemeye devam ederek devam etti. "Bir ordu dolusu hiç hastalanmayan ve ölümcül yara almayan adamınız olduğunu düşünsenize veya yaralarının çabucak iyileştiğini. Dünyanın geri kalanın hiç şansı olmazdı. Hücreleri sürekli yenilendiği için asla yaşlanmayan ve yorulmak bilmeyen askerler. Tanrım... Ömrünün sonuna kadar aletinin pimini çekebileceğini bir düşünsene Carter!" dedi arkadaşına gülerek. "Sence de harika olmaz mıydı?"

"Saçmalamayı kes!"

"Hiç şakadan anlamıyorsun adamım." Diğer asker yüzsüzce sırıttı. Alınmışa benzemiyordu.

Ölümsüz köle askerler, diye düşündü Evelyn onlar tartışırken. Adamların söylemek istediği asıl kelime bu olmalıydı. Böyle bir şeyin gerçek olduğunu düşünmek bile istemiyordu. Bu korkunç bir stratejiydi. Nova Proje'nin asıl amacı genetik hastalıkları gidermek ve gen manüpilasyonuna neden olan hücre genetiğini düzenlemekti. İnanların hayatlarını etkileyecek kadar ileri giden bir proje ancak kıyamete bir bilet demekti.

Nova Proje'nin hayat kurtarıcı özelliğinin yanı sıra ne kadar tehlikeli olabileceğini laboratuvarındaki denek farelerde bizzat gözlemlemişti. Onların baskın gene karşı koyamadıklarında nasıl kontrolden çıktıklarını ve sistemlerini ele geçiren bakterinin bedenlerini yavaş yavaş bir konağa çevirerek çürüttüğünü keşfettiğinde alternatif yollar aramayı denemiş, fakat her seferinde deneği kaybetmişti. Ancak gen onarımını tasarlarken işin bu boyutlara ulaşabilecek riskleri olduğunu bilse bile, hedefinde asla böyle bir şey yoktu. Ölümsüz köleler. Tanrım... Amerikan hükümetinin de amacı en başından beri bu muydu? Gerçek bir tedavinin peşinde olmak yerine dünyanın karşı koyamayacağı yenilmez bir ordu yaratmak mı? Peki ya Marcus? Bu grubun niyetlerini bilmiyor olamazdı, değil mi? Nasıl olur da böyle kan dondurucu bir amaca hizmet edebilirdi?

"Marcus bunu yapmış olamaz." dedi, daha çok kendi kendine konuşur gibiydi ama adamların hepsi anında dikkat kesilmişti.

"Şimdi de kocanızı mı savunuyorsunuz?" Soru Kozlov'dan gelmişti. "Sanki yaptığı işlerden haberiniz yokmuş gibi."

"Haberim varmış gibi mi görünüyorum?"

Evelyn tersleyince adam omuz silkti. "En azından kocanızın bir şeyler çevirdiğini tahmin ediyor olmalısınız."

"Hayır." dedi Evelyn başını ellerine çevirerek. "Aslına bakarsanız, Marcus gibi ülkesine bağlı bir adamın böyle bir şeyi yapabileceğine ihtimal dahi vermek istemiyorum."

Carter alaycı bir homurtu çıkardı. "Hâlâ o adama güveniyor olmanız inanılmaz."

Evelyn hızla başını kaldırıp adamın gözlerinin içine baktı. İzin vermek istemese de bu söz onu yaralamıştı. Adamın ona attığı manalı bakışların anlamını düşündüğünde böyle bir yorumda bulunmasının tek bir nedeni olabilirdi; Marcus'un ona ihanet ettiğini biliyor olmalıydı.

Evelyn gerçeğin farkına vardığı anda Carter denen adamın gözlerinde bir ışık parladı. Demek dün gece onun gördüklerini o da görmüştü.

Genç kadın dudaklarını öfkeyle birbirine bastırırken Carter içinden kendine küfrediyordu. Yaptığı imadan çoktan pişman olmuştu. Kadına kocasının ihanetini hatırlatmak istememişti, ancak hâlâ o alçak herifi koruması onu öfkelendirmişti. Belki de kızgın olmasının asıl nedeni böyle bir projeyi en başından destek vermesiydi. Yine de kadının şaşkınlığının rol olmadığını düşünüyordu. Gerçekten de kocasının yaptığı pazarlıktan haberdar olmamış olabilir miydi?

Saçmalama Carter. Kimse göründüğü kadar masum değildir.

"Söylemeye çalıştığım şey, bunun ne kadar inanılmaz olduğuydu." dedi Evelyn sertçe. Öte yandan, ekrandaki fotoğraflar kocasının bir şeyler karıştırdığını apaçık gösteriyordu. Üstelik bu her neyse, onun yerine Isabbelle'nin haberdar olması, uzun zamandır aralarındaki şeyin çoktan öldüğünü gösteriyordu. İhanetin iki taraftan hem de birçok farklı şekillerde gelmesi kadar yıkıcı bir şey yoktu.

"Artık bize inanıyor musunuz?"

Evelyn düşüncelerinden sıyrılıp soruyu soran Orlov'la bakıştı. "İnansam bile bu neyi değiştirir?"

"Çok şeyi." dedi Orlov hevesle. "Sizi kaçırdığımız için bize hâlâ kızgın olduğunuzu biliyorum doktor. Fakat bunun en önemli nedenlerinden biri, kocanız Marcus'a engel olmaktı. Size hiçbir şey anlatmamış olabilir, yine de siz olmadan Nova Proje'yi geliştirmesi mümkün değil."

Evelyn kederle iç geçirdi. "Bunun için bana ihtiyacı olacağını zannetmiyorum." dediğinde adamlar şaşkınlıkla birbiriyle bakıştı.

"Ne söylemeye çalışıyorsunuz?" diye sordu Carter. "Bize anlatmadığınız ne?"

Evelyn adamlara bakmadan önce dirseklerini masaya dayayıp bitkinlikle yüzünü ovuşturdu. "Haklıydınız." diye itiraf etti sonunda. "Hiçbir araştırmacı yıllarını verdiği projenin öylece yok olup gitmesine seyirci kalamaz. Bende kalamazdım." diyerek adamların yüzlerine teker teker baktı. "Bu yüzden, ajanlar onu imha etmeye gelmeden evvel Nova Proje için geliştirdiğimiz serumun bir kopyasını laboratuvarımızdaki gizli bir kasada saklama kararı aldık."

Orlov da dâhil hepsinin kaşları hayretle havaya kalkmıştı.

"Bu da demek oluyor ki, biz burada tartışırken kocanız onu çoktan Almanlara satmış olabilir."

"Henüz değil." dedi arkadaşına bakan Carter. "Gizli hesaplarına henüz o kadar yüklü miktarda bir para geçmedi."

"O halde hâlâ zamanımız var." Kozlov heyecanla Evelyn'e döndü.

Evelyn hâlâ olanların bir kâbus olmasını umuyordu. Evindeki yatağında akşamdan kalma bir baş ağrısıyla uyanacak ve tüm bunların aptal bir rüya olduğuna inanacaktı. Ancak ne yazık ki, hepsi bu adamların varlığı ve odayı dolduran ağır sessizlik kadar gerçekti.

"Bunu öğrenmenin tek bir yolu var." dedi Orlov.

"O da serumun hâlâ kasada olup olmadığından emin olmak." diye katıldı ona Carter.

Tüm gözler üzerine çevrildiğinde Evelyn omuzlarında hissettiği sorumluluğun ağırlığıyla kendini cevap vermek zorunda hissetti. "Kasa yalnızca kocamın ve benim DNA'larımızdan biriyle eşleşen bir anahtarla açılabiliyor. Kasanın anahtarı ise ikimizin adına kayıtlı bir banka kasasında."

"O halde ne duruyoruz." Carter kararlılıkla ayağa fırladı. "Gidip alalım."


BÖLÜM SONUNDAN HERKESE MERHABA DOSTLAR

GEÇEN HAFTA TAMAMLAYAMADIĞIM İÇİN GECİKTİ AMA UMARIM BEĞENDİĞİNİZ BİR BÖLÜM OLMUŞTUR

BİR SONRAKİ BÖLÜM AKSİYON BAŞLIYOR

BÖYLE BALIKLAMA DALIYORUZ OLAYLARA BU KİTAPTA

HADİ BEN YENİ BÖLÜM YAZARKEN SİZ YORUMLARA

DÜŞMAN HATTI HAKKINDA FİKİRLERİNİZ NELERDİR?

EVELYN SİZCE ONLARA İNANMAKTA DOĞRU OLANI MI YAPIYOR?

ACABA KASADAN ANAHTARI ALMAYI BAŞARABİLECEKLER Mİ?

HEPSİ VE DAHA FAZLASI İLERLEYEN BÖLÜMLERDE

O ZAMANA DEK KENDİNİZE İYİ BAKIN VE ÇOKÇA SEVİLİDİĞİNİZİ SAKIN UNUTMAYIN

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top