1.6

Multi: Alev korkmaz.

Bol felsli bölüm, bol yoruum❤'

Elanur belasını atlatıktan sonra başlayan dersimiz için sınıfa gidiyorduk. Müdür odasından çıkan reha ile gözlerimiz buluştu. Tam gülümseyecekken gelen elanur tekrar rehanın koluna girmişti. Kafamı sağa sola salayıp bizimkilere bakmaya başladım. Beni ilgilendirmezdi.

Reha isterse ona aşık olabilirdi
Ama olmaması daha iyiyidi.

Sınıfa geldiğimiz de hoca daha gelmemişti. Yerlerimize yerleşirken anılın öğretmen masasında bağırdığını gördüğüm de onu dinlemeye başladım.

" Gençler hazırlanın hep beraber korku evine gidiyoruz. " heycanlı çıkan sesine karşın güldüm. Anıl demek eşittir;

Dikkat: bok çıkabilir.

Herkes itraz nidalarını atarken anıl elini kaldırıp susturdu, sınıfımızın süslü kızı deren anıla kısık gözlerle bakıp, " Saçmalamaz mısın anılcığım neden korku evine gidelim ki? " anılın cevabı ise müthişti. Toplanın. " Korkmak için. "
Anılın cevabı ile hepimiz ona onaylamaz bakışlar atarken çocuk artık garipsemiyordu. Salak olmakta zor.

Edebiyat hocasının içeri girmesiyle hepimiz ayaklanmadık, çünkü kadın nefret ederdi kalkmamızdan. Bize bakmadan direk dersi anlatmaya başladı. O gün ki dehşet danstan dolayı hala sinirliydi bize.

Tireyen telefonum ile elimi cebime attıp telefonumu çıkardım.

Geveze: Senin ellerindeyim,

Geveze:Düşlerindeyim, Gülüşlerindeyim.

Geveze: Kaybolan soluk gidişlerin,

Geveze: Canım sevgilim artık ölmeyelim.

Alev: Boşluğun dibinde yanlızım,

Alev: Biraz kararsızım.

Alev: Kendinden utanır mısın?

Alev: Sonum belki en başımdır.

Alev: Yollar karışmıştır.

Alev: Ben olmadan kaçamaz mısın?

Geveze: Düşerdim yamaçlarından,

Geveze: Kıpkızıl saçlarından, avuçlarından

Alev: Yine de kalkar severdim,

Alev: Gülüşün özledi,

Geveze: Beni kendinden kurtar.

Geveze: Şarkı'da beni kendinden kurtar diyor ama ben senden kurtulmak istemiyorum.

Alev: Kaliteli vakit diye buna derim.

Geveze: Kız bu yeni gelen kızın adı elanurmuş,

Geveze: Aklımın arka planında; elanur belaa kafallar fena çalıyor ...

Alev: Hejxmajdkwjxjmwjxjsjs salak.

Geveze: Lütfen beni göğsünde uyutur musun? Çok yoruldum.

Alev: Neden olmasın?

Geveze: Euzubillahiminaşeytaniracim bismiilahirahmairrahim.

Geveze: Bu kadar şeyi pomçik kalbim kaldırmıyoooo

Alev: Yaa wkjkwjxjahkwhxjamx

Alev: Geveze sana bi haberim.

Geveze: Dinliyorum, kızıl'ım inşallah bayılmam...

Alev: Bizimkilere senden bahsettim.

Alev: Hepsi biliyo artık.

Geveze: NR!

Geveze: yuk ayjıl ( Yok artık.)

Geveze: Sen ciddi misin?

Alev: Bi sakin ol sjxmsnjxjms

Geveze: Kızım ne sakin olacam, LAN SEN BENİ SİZİNKİLERE ANLATMIŞSIN.

Geveze: Aa beyaz ışık beni çağırıyor,

Son mesajına bakıp kahkaha attım. Ateş bana sorgulayıcı bakışlar atarken durup dudaklarımı ısırdım. Dingonun ahırına girmiş gibi açtığı kapıdan giren yeni belamız elanur hocanın sinirli bakışlarıyla karşılaşmıştı.

Seni vizyonsuz köpek.

Kapının yanındaki barkının yanına kendini atınca gülüp gözlerimi kapattım. Cidden sinirleniyordum. Bu ve bunun gibi durumlara aşırı sinirleniyordum, içerideki hocadan çok senden büyük biri sevmezsen bile saygı göstermen gerekir, tamam bazı hocalar hak ediyordu ama edebiyat hocamız jale hoca asla hak etmiyordu. Hocanın gözlerinin içine bakınca gözlerini kapattıp açtı, bu bir izin almaydı. Herkes elanura bakarken her zamanki iğrenç kahkahasını attı.

Özür dilerim, kulaklarım.

" Hocam elbette devam edebilirsiniz. Birde şöyle bakmaz mısınız? İşk defa mı dünyanın 8. Harikasını görüyorsunuz? " iğrenç espirisine sadece kendi gülerken herkesin bakışlarının odak noktası olmamı sağlayan cümleyi kurmuştum, " Hayır. Sadece ilk defa görgü kurallarından yoksun kendini çirkinliğiyle gündeme oturtmaktan zevk alan bir aptal görüyoruz. Bırakta bakıp rez alsınlar. " uzunca açıklamamı yaptığımda gözleri üzerimde gezinmeye başlamıştı.

Gözleri üzerimde gezinmeye devam ederken elimle kapıyı gösterdim,
" Kalkıp hocadan izin isteyerek içeriye gir. Burası senin çöplüğün değil! Boşa ötme. " ses tonumdan sinirli olduğum anlaşılıyordu. Herkesin bakışları ikimizin üzerinde mekik dokurken kalkıp kapıya yürürdü. Ellerini tehtit edercesine kaldırıp," Bu burda bitmez korkmaz. "

He he korkudan atıma şıçtım.

Kantinde otururken gözlerimi kantinde gezdirdim, bir umut gevezeyi bulurum diye. Dikkat çeken kimse yoktu, herkes kendi halinde takılıyordu, artık merakım ciddi boyutlara ulaşmıştı. Yani onu bi yan önce görsem hepimizin sağlığı için iyi olacaktı.

Hala gözlerimi kantinde gezdiriyordum, istinasız herkese bakıp kafamda tartıp biçiyordum, her zaman ki gibi titreyen telefonumu elime aldım.

Geveze: Yorma o güzel gözlerini, beni bulamayacaksın. Ben senin için bir ihtimal bile değilim.

Alev: Kantindesin, gel işte artık.

Geveze: Gelsem bizim için birşey değişmeyecek ki, sadece iki üç gün takılacaz.

Geveze: Sonunu bildiğimiz bir hikaye bu neden başlayalım ki?

Alev: Geveze iyi değilsin.

Alev: Sen varya tam bir aptalsın!

Alev: Bak aç kullaklarını beni iyi dinle! Sen benim için herhangi biri değilsin, sana çok değer veriyorum. İki üç takılıp senin duygularını hiçe sayacağımı düşünüyorsan, bu üç yılda beni tanıyamamışsın demektir.

Alev: Neden herkes gibi bi hikaye yazıyoruz ki, bizde perdemiz kapana kadar oyunumuzu sergileriz.

Alev: Sadece, bir birimize yetecek bir güvenimiz olsa yeterli. Oyunun kurallarını bile biz kuracağız, neden denemeyelim ki?!

Geveze: Alev...

Geveze: Karşına çıkacağım.

Geveze: Artık çok yoruldum, göğsünde uyumaya, kokunu solumaya, ihtiyacım var.

Geveze: Sadece bana biraz daha zaman ver, kendimi cesaretlendirip karşına çıkacağım.

Geveze: Seni çok seviyorum.

Alev: Seni bekleyeceğim.

Son mesajı attıp telefondan kafamı kaldırdım. Karşıma çıkacaktı, bu heycanlanmamı, ellerimin terlemesini kalbimin ritiminin değişmesini sağlıyordu. Ona istediği zamanı verecektim, istediği zaman karşıma çıkabilirdi. Bekleme sırası bana gelmişti. Bunca zaman bu kadar naif bir sevgiyle seven birini karşıksız bırakmak istemiyordum, onun için elimden geleni yapacaktım.

Geveze...

Her zamanki gibi kütüphaneye gelmiştim son ders. Kafamı kitaptan kaldırmazken okuduğum cümleleri anlayamıyordum, o kadar doluyudu ki bir az daha bilgi yükselersem dedemi filan silmek zorunda kalacaktım. Yanıma oturan birini hissetmeme kafamı okuyup anlamadığım kitaptan kaldırdım. Reha gelmişti. Elini utangaçca saçlarına atmış karşıtırıyordu. Gülüp onu izlemeye başladım, " Birşey mi oldu reha? " sorduğum soruya karşılık olarak sıkıntılı nefesini dışarıya üfledi, " Yanına oturdum ya senin için şey olmaz umarım," dediğin de güldüm. Ardından elimi koluna attıp, " Ne şeyi olsun reha, sonuçta arkadaşım değil misin? " cevabım ile gözlerini yumup, açtı gülümsemeye çalışarak, " Tabii ya arkadaş, ee arkadaşım nasılsın? " elimi saçlarıma attıp tuturduğum tokayı çıkarıp saçlarımı havalandırdım." Teşekkürler arkadaşım iyiyim. " baya saran sohbetimize bakışarak devam ettik. Reha çok utangaç bir çocuk değildi ama benimle konuşurken sanki içine kapanıyordu, bu durum aklımı karıştırsa da fazla üstünde duruyordum.

Reha ile biraz daha konuşmuş ardından reha kitabım bitene kadar ben beklemek istemişti. Şuan baktığım da bebek gibi büzülmüş dudağıyla uyuyordu bu hali o kadar tatlı gelmişti ki, dayanamamış fotografını çekmiştim. Dağılmış kıvırcık saçlarına ellerimi attıp oynadım, teker teker kirpiklerini saydım, elmacıklarına dokundum. O kadar uzun zaman onu izliyordum ki içimdeki gömdüğüm duyguların tekrar ortaya çıkmasına engel olamamıştım. Derin bir nefes içime çekip gözlerimi rehadan çektim. Daha fazla izlersem benim açımdan sağlıklı düşünmek artık mümkün olmayacaktı.

Ateşin yanağına bir öpücük bırakıp, diğerlerine el saladım"Görüşürüz." hepsinin cevabıyla rehanın benim için açtığı arabaya bindim. Çantamı arkaya bırakıp rehaya döndüm, elini radyoya attıp, arabanın içinin Cem adrian ile dolmasına izin verdi. Reha' nın annesinin teklifini kabul etmem ile nur teyze rehayı aramıştı ve beni getirmesini tembih etmişti, hatta getimezse etlerini koparacağını demişti. Rehayla geçen sepsessiz yolculuğumuzla gördüğüm pastane ile durdurdum onu, " Reha şurda bi durabilir miyiz?" arabayı sağa doğru çekerken endişeyle bana döndü, " Bir şey mi oldu alev? Neden durmamı istedin? Miden filan mı bulandı? " sorularını sıralarken kafamı olumsuz anlamda saladım, " Yok,yok sadece elim boş gelmek istemiyorum, ayıp olur. Şu pastaneye girelim diyecektim. " verdiğim cevap ile gülüp yanaklarımı sıktı. Ben ona uzaylı görmüş gibi bakarken kahkaha attıp, " Napiyim kızım o kadar tatlısın ki engel olamadım kendime. Gel alalım yoksa için rahat etmeyecek. " beraber aşağıya indiğimiz de pastaneye girip 2 kilo tatlı ile tekrar arabaya binmiştik.

Reha kapıyı çalarken kendimi kaynanası ile tanışmaya gelen kızlar kadar heycanlı hissediyordum. Kapıyı açan 20'li yaşındaki esmer kız ile kaşlarımı çattım, kim olduğunu bilmiyordum. Samimi bir gülüşle,
" Hoşgeldiniz. " kafamı salayıp tam cevap verecektim ki gelen nur teyze sesi ile gülümsedim, " Neden kızı kapıda tutuyorsun kızım. Alevcim tatlım hoşgeldin. " diye beni saran nur teyzeyle boş olan kolumu ona dolayıp, " Hoş buldum nur teyze. " cevabım ile rehaya baktı. Bize gülümseyerek bakıyordu. Nur teyze bizi içeriye sokarken ayakabılarımı çıkarıp terliklerimi ayağıma geçirmiştim bile. Nur teyzeye dönüp elimdeki tatlıyı verdim, " Biraz apar topar oldu gelişimiz, elim boş gelmek istemedim. Gerçi reha izin vermedi ödememe ama bizim eve gelirsiniz telafi ederiz. " annesi rehaya bakıp göz kırptıp beni salona yönlendirerek oturtu, " Niye zahmet ettin tatlım, geç otur bakalım rica ederim kendi evinmiş gibi rahat ol. Hem sen rehanın ablasıyla tanışmadın değil mi? Evimizin büyük çocuğu alara, " dediğin de alara gelip sarılmıştı bana, mavi gözlerini kıprıştırıp, " Annem senden baya bahsetti alevcim, bütün aile seni tanıyoruz yani. " cevabı ile utanmıştım. Koskoca alev korkmaz utanmıştı yani yanaklarım filan kızarmasına ramak kalmıştı.

Nur teyzenin hazırladığı muhteşem yemekleri mideme indirirken gelen sesle arkama bakmıştım, " Abiycim bey geydim. " içeriye giren küçük kızla gülümsedim. Kıvırcık sarı saçları yemyeşil gözleri ile rehayı andırıyordu. Reha kalkıp onu kucağına alıp yanağınj öpmüştü,
"Benim küçük bebeğim uyanmış mı? Bak misafirimiz alev abla, hoşgeldin de bakayım." Küçük kızın gözleri bana dönerken abisinin kucağından yanıma gelip minik ellerini uzatıp, " Hojgeydin ayev abya, beynim adıymda aleyna. " dediğin de kendime engel olamayarak yanağından öpmüştüm. Tekrar abisinin yanına dönerken nur teyze bana bakıp, " Ee alevcim daha daha ne var ne yok? Abinler nasıl? " gülümseyip çayımdan bir yudum daha aldım. " İyiler nur teyze, abimlerin işi her zaman ki gibi yoğun. Ateşle bizde okul ev mekik dokuyoruz. Sizler nasılsınız? " sorumu alara abla cevaplamıştı,
" Bu günlerinizin kıymetini bilin alevcim. Rehaya da diyoruz ama bzi dinlemiyor her gece sabaha kadar telefonu elinde, ben bazen nefes almayı unutuyorum o derece yoğunum. " söyledikleri ile aklıma rehaya baktım. Aklıma gelen ihtimal ile içimde bi yerlerin kırıldığını hissetim.

Reha'nın sevgilisi vardı,
Yoksa neden uyumasın ki...

Çaktırmamaya çalışarak gülümsedim sohbetimize devam ederken aklımı karıştıran tek şey reha idi.

Pekii, rehanın sevgilisi olma ihtimali neden benim bozulmamı sağlıyordu?

Çoktan akşam olmuştu. Ama geçirdiğim en güzel günlerdendi. Nur teyze ve alara abla çok tatlıydı, kendimi kasmıyordum yanların da. Alara ablanın yaptığı espiriler tam yerine denk geliyordu ve kendimi tutamayarak gülüyordum, nur teyze zaten başlı başına bir komediydi. Alara ablanın yaptığı kahveleri mutfakta yudumlarken çalan telefonum ile elimi cebime attım,

Benimki ♡ arıyor...

+ Efendim abicim?

= Meleğim bi an bizi unuttun filan sandık, gel artık nur abla seni hapsetmeden,

+ Abi... Zaten geç oldu gelicem ben birazcık daha özleyin.

= Seni almaya geliyorum. İtiriaz yok. 10 dakikaya ordayım.

+ Tamam abicim bekliyorum. Öptüm.

Asrın abimle süren kısa konuşmam ile alara abla dönüp gülümsedi bana. Aynı karşılığı verip ayaklandım. İçeriye girdiğim de reha ayaklanırken nur teyzeye döndüm, " Herşey için teşekkür ederim nur teyze herşey mükemmeldi. Ellerine sağlık, bizede bekliyorum. " nur teyze kısaca sarılarak cevabın vermişti. Küçük aleyna koşarak yanıma gelmesi ile dizlerimin üzerine çöktüm,
" Yiyne gey ayev abya. Beyn şenin saçlayını öyecem. " gülüp yanaklarını öptüm. Rehanın ayaklandığını gördüğüm de, " Asrın abim beni almaya gelicek. Sen zahmet etme. " kafasını salayıp yanıma gelip hafifçe belimden tutu.
" Seni geçireyim bari." diyince kafamı salayıp el saladım tur teyzelere. Arından rehanın açtığı kapıdan çıkıp beklemeye başladım.

Reha tamamen çıktığımız da kapıyı çekti. Öylece durmuş abimi bekliyorduk. Ne o konuşuyordu ne de ben. Rehanın üstündeki ceketi üzerime atması ile ona döndüm,
" Titriyorsun alev. " cevabı ile ona baktım. Kendisi ormantik bir aptal olduğu için kendini üşümüş saymıyordu. Üzerimdeki ceketi ikimizin üzerime örtüm tabi reha iki basmak aşağıya inmişti ama konumuz bu değildi. Kendime engel olamayarak, " Reha hayatında kimse var mı?" sorduğum soru ile şaşırdığı her halinden belliydi. Beklemiyordu.

Valla rehacım bende kendimden böyle birşey beklemiyordum.

" Hayatımda kimse yok. Hayatım zaten biri. " verdiği cevap ile yutkundum. İçimdeki heycan volkanları patır patır batlarken ağzımı açamadım. Tek sorunumuz vardı reha bunu derken gözlerimin içine bakmıştı....

Aman amaaan nerelere geldiiik sjxmsöxçmdx yanlız bu bölümü yazarken alevi kaynanasına tanıştıryormuş gibi hissetim normal mi... Asla!

Ee rehanın cevabına ne demeli?
Yorumlarınızı bekliyoruumms

HyRnZa oY atRsNz :*

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top