Başkan Babamızın Sonbaharı
...sayısız yıllarının sonunda, yalanın kuşkudan daha elverişli, aşktan daha yararlı, doğrudan daha kalıcı olduğuna ve kendisinin yönetme yetkisi olmaksızın ulusu yönetişine, yüceltilecek yanı yokken yüceltilişine, yetkeden yoksunken söz geçirişine, bu rezilce yalanlara hiç şaşmadan alışmıştı, sonbaharının sarı yapraklarına bakarken, gücünün tümünü asla kullanmadığını, hayatı hep ters yüzünden görmeye, gerçeğin görüntüleriyle bezeli bir kilimde atkılarla çözgülerin iplerini düzeltmeye hüküm giydiğini kavramıştı, en son anda bile, yaşanılacak asıl hayatın bir gösteri olduğundan habersizdi...
Kitapta generalimizin çocukluğundan, gençliğinden, yönetimi nasıl eline aldığından, aşklarından ve ülkenin içinde bulunduğu durumdan bahsediliyor. Öncelikle, general çok ahlaksız bir adam ve canının istediği, sokaktaki herhangi bir kadına zorla sahip olmayı alışkanlık edinmiş. Öyle ki ülkede babası belli olmayan binlere çocuğun ana sebebidir kendisi. Yarını hiç düşünmeden hareket eder. Çok şanslıdır, piyangolar hep generalimizin biletine çıkar. Kendisi tanrısal bir varlıktır da. İklimleri değiştirebilen, ellerindeki şifalı tuzları yalayanın sıhhatine kavuştuğu dilden dile dolaşır. Bir bakışıyla fırtınaları dindiren bir insandır, eğer fırtına dinmiyorsa bu general öyle istediği içindir. Fakat general ülkesine karşı, sevgililerine karşı çok ilgisizdir. Yönetim umurunda değildir. İstediği herkesi general, yarbay, albay yapar ve bu insanlar generalin yerine ülkeyi yönetirler. Generalimizin yönetimdeki payı yaşlanıp bunadıkça azalır. Bütün işi onun yerine kurmayları yapıyordur artık ve arada bir uğrayıp ''generalim buyurduğunuz gibi böyle yaptık, şöyle yaptık'' diyorlardır sadece. Fakat kurmaylarının ne yaptığı, ülkenin ne halde olduğu generalimizin umurunda değildir.
Kitapta anlatılan ve unutamadığım bir olay var. General bir gün çarşıdan aracıyla geçerken duvarın üstünde generalin konvoyunu izleyen bir genci görür ve yüzü tanıdık gelir. Fakat bir türlü çıkaramaz. Ve askerlerine kim olduğunu hatırlayana kadar o genci tutuklamalarını emreder. Genç yaka paça dayaklar yiyerek tutuklanıp bir hücreye atılır ve 21 yıl boyunca hapiste türlü işkenceler görür. Tutuklandığı günün akşamında bunak generalimiz o genci çoktan unutmuştur bile.
Başkan Babamızın Sonbaharı okumakta zorlandığım, oldukça ağır bir kitap. Kitapta noktalama işaretlerinden sadece nokta, virgül ve noktalı virgül kullanılmış. Bununla beraber bir cümle 5-6 sayfa kadar sürebiliyor. Kitap ne yazık ki pek akıcı değil. Bunun en büyük sebebi noktalama işaretleri. Kitapta geçen olaylar tek kişi tarafından anlatılmıyor. Bir anlatıcıdan diğer anlatıcıya geçişler sizin hiç fark etmediğiniz bir anda gerçekleşiyor ve siz bir süre sonra konunun nasıl olduğunuz yere geldiğini anlayamıyorsunuz. Bir anda kendinizi generalin çocukluğunda buluyorken hiç fark etmediğiniz bir anda anlatıcı değişiveriyor ve iç savaştan söz ediliyor. Fakat bütün zorluklarına rağmen bu kitabı okuduğum için mutluyum, bitirdiğim için iki katı mutluyum.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top