ORMAN

KİM  BİLİR?

Orman ıssızdı. Gecenin bir yarısı durmadan koşuyordu. Çok yorulmuştu. Ancak pes etmemesi gerekiyordu. Peşindeki her kimse onu öldürecekti. Kalbi durmadan çarpıyor biraz daha koşarsa bayılacağını biliyordu.

Yanda buradan asla çıkış yoktur adlı tabelayı geride bırakmıştı. Görmemişti.

"Benden kaçma güzelim  sonunda seni yakalayacağımı sende gayet iyi biliyorsun".

"Asla buna asla izin vermeyeceğim".

"Görürsün birazdan kollarımda olacaksın".

"Benden ne istiyorsun?".

"Seni istiyorum".

"Beni  niçin öldürmek istiyorsun?".

"Sana zarar vermek istemiyorum ben sana aşık oldum".

Bu psikopat herif ne saçmalıyordu  böyle? adamı tanımıyordu. Bu adam bir tür sapık olmalıydı. Ne tür fanteziler geçiyorsa artık zihninden.

"Ben katilim  evet  ama sana karşı hislerim bambaşka. Sana asla zarar vermem. Her insanın duyguları vardır en kötülerin  bile".

"Kes sesini yeter artık bu saçmalığa son ver duymak istemiyorum" dedi Aylin. Henüz 22 yaşında gençliğinin baharında ıssız ormanda kaybolmuştu. Birdenbire ayağı takıldı, yere  düştü. Bacağı kanamaya başladı. Sert vurmuştu. Arkadan bir el sıkıca ağzını kapattı. Kıpırdayamıyordu.

"Hişt tatlım biraz eğleneceğiz tamam mı?" dedi. Kız arkadan katile sert bir tekme attı.

"Sen kaşındın seni öldürmek aklımın ucundan bile geçmiyordu seninle evlenecektik güzelim bebeğimiz bile olacaktı,  ancak bu  yaptığın son hareket bardağı taşıran son damla oldu" diyerek cebinden bıçağı çıkardı.

"Seni adi pislik".

"12 kadını  öldürdüm daha önce bebeğim fakat itiraf etmek isterim ki sen aralarındaki en cesur ve  güzel olanısın" diyerek kahkahalarla gülmeye başladı.

"Sus artık yeter".

"Önce işe dilini kesmekle başlayacağım  güzelim" diyerek kızın üzerine  doğru yürümeye başladı. Kız durmadan koştu. 

Önünde bir mağara vardı. Oraya girdi.

Nefes almakta  güçlük geçiyordu. 

"Mağarama izinsiz girende kim?" dedi  bir  ses.

"Ben Aylin katilden kaçıyordum beni öldürmek üzereydi".

"Hım vahşi insanoğlu senide buldu demek".

"Sen kimsin?".

"Ben karanlıklar efendisi lord Alexender" diyerek belirdi yaratık.

"Sen insan değilsin yaratıksın".

"Bu nasıl gördüğüne göre değişir".

"Anlamadım?".

"Az  önce bana bir  insan tarafından öldürülmek üzere olduğunu  söyledin merak etme ben sana asla zarar vermem. Senden tek  ricam burada olduğumu kimseye söylememen. Uzun süredir burada saklanıyorum. Yoksa insanlar beni öldürürler anladın mı?".

"Anladım  merak etme söylemem çok sağol. Hayatımı sana borçluyum.

"Şu hergeleye haddini bildirmeye var mısın?".

"Varım" dedi Aylin. Yaratıkla birlikte dışarıya çıktılar. Hava zifiri karanlıktı.

"Neredesin  güzelim benden asla kaçamazsın güzelim" dedi katil. Derken onunla göz göze  geldi. Karşısındaydı.

O.

Karanlıklar efendisi Alexender.

"Ne bu şimdi lanet olsun şaka mı bu?" diyerek koşmaya başladı. Fakat artık çok geçti. Yaratık onu yakalamış sivri eliyle çoktan boğazını kesmişti  bile.

Katil oracıkta ölüverdi. Bunu hak etmişti. Boğazından kesilerek anında ölmüştü.

"Teşekkür ederim".

"Benimle uzun bir maceraya var mısın?".

"Ne  gibi?".

"Huzura ermem için  bana yardım etmek zorundasın".

"Nasıl?".

"Bak kardeşim ben bu dünyaya ait değilim. Ben benim gibilerin yaşadığı Gül diyarına gitmek zorundayım. Beni oraya götürmen için yardım etmelisin".

"Sen  benim hayatımı kurtardın, bunu sana borçluyum. Merak etme sana yardım edeceğim Alexender".

"Çok teşekkür ederim canım".

"Bu karşılıklı sende çok sağol". 

Böylece iki dost uzak diyarlara doğru yola koyuldular.

Bu tehlikeli yolda onları kim  bilir neler bekliyordu? Ne tür tehlikelerle mücadele edeceklerdi?.

Umarım başarırız dedi Aylin yürürken  içinden.

Başarabilecekler miydi acaba?

Kim Bilir?

Yaratığın yüreğinde gördüğü sevgi Aylin'in hayata sıkı-  sıkı tutunmasını sağlamıştı.

Neden mi?

Çünkü biliyordu ki, sevgidir ihtiyacımız olan.

Daima.


Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top