EREN HAYATI

"Kayak yaparız, eğlenceli olur" dedi Alandra. Seninle her şey güzel be Alandra, dedi, Eren.Bunun üzerine Alandra, gülümsedi.Yemek yedikten sonra yavaş- yavaş yürümeye başladılar.Önce Alexander Nevski Kilisesi'nin,fotoğrafını çektiler.Kilisenin yanındaki parkta bir Pazar yeri vardı, ve buradaki antik eşyalar satan yer Alandra'nın,dikkatini çekmişti.Ve Eren,ile birlikte pazarı gezmeye başladılar.Pazarın çıkışında ilk iş Alexander Nevsky Cathedral'ın biraz daha resmini çekmek oldu.Sofya'nın, sembolü olan Alexander Nevsky Katedrali, klasik Bizans mimarisiyle tasarlanarak 1912 yılında açılmıştı.53metre yüksekliğindeydi, ve kubbeleri ise altın kaplamaydı.1877-1879Osmanlı-Rus savaşında yani 93 harbinde ölen Rus askerlerinin anısınayapılmıştı.Yapımında çeşitli ülkelerden 200 bin kişi çalışmıştı.Katedrale giriş ücretsizdi, girdiler, fotoğraf çekmek yasak olduğundan fotoğraf çekemediler.Eren,gizlice birkaç tane cep telefonundan çekmişti, fakat daha sonra yakalanır korkusuyla bunu yapmayı bıraktı.Eren, Sofya'da, yürürken kendi gibi, beraber gezmekte olan bir çok turist gördü.Ne kadar güzel diye düşündü,içinden.Birbirlerinden farklı etnik,dini, guruba mensup insanlar saygı çerçevesinde birlikte yürüyorlardı.Keşke şu anda görmüş olduğu bu tabloya dünyanın her yerinde rastlayabilseydi, fakat ne yazık ki, ırkçılık gün geçtikçe artıyor, ve bambaşka boyutlara ulaşıyordu.Sınır dışı edilen göçmenler, renginden dolayı dışlananlar, bu tarz daha neler-neler.Ne gerek var ki, tüm bunlara?diye düşündü.Hepimiz insanız aslında, aynıyız, ve sonunda gideceğimiz yerde toprak olacak. Zaten ölümlü olan bu dünyada yaşıyorken öldürüyorduk birbirimizi, aslında, Rum-Rus,Ermeni-Türk-Kürt,Alevi-Sünni-Beyaz-Siyah,Afrikalı,Asyalı-Doğulu-Batılı-Avrupalı,Kadın,Erkek,Trans-Yahudi,Hristiyan-Budist-Hindu-Müslüman-Ateist ve diğer dinler-ya da eşcinseller, herkes aynıydı.Eren, aslında tüm bu sınıflandırmalara bile, karşıydı,tüm bu adlandırmalara ve ötekileştirmelere. Eren'e,göre dünyada iyi ve kötü insan vardı,ve diğer tüm bu yatıştırmaların da hiçbir önemi yoktu.İyi olan insanlara daima kapısı açıktı, kötü olanlaraysa daima kapalı. Irkçılıktan ve ötekileştirmelerden nefret ediyordu.Irkçılık, bu dünyadaki en bela şeylerden birisiydi. Fakat gene de inanıyordu, neye mi?Bir gün, tüm bunların sona ereceğine...Sedef adında bir arkadaşı vardı. 30 yaşındaydı. İnsanlar halen daha bekar olduğu için sürekli kendisine laf ediyorlardı. Onlara ne? kime ne? bir kadın yalnız da mutlu olabilirdi. Fakat orta yaştaki evlenmeyen kadınlara karşı Türkiye toplumunda maalesef evlilik baskısı vardı. Bitmek bilmeyen dedikodular,kadının sadece evlilik ve doğurmak üzerine başarılı olacağı algısı da hakimdi.Sadece cinsel meta olarak görülmesi, cinsiyet eşitsizliği, kadının her alandageri planda kalması, erkek egemen toplumda görülen sorunlardandı. Bir diğer mesele ise kızların çocuk yaşta evlendirilmeleriydi. Türkiye'de on sekiz yaşın altında bir sürü evlilik yapılıyordu. Ve bazı kızlar erken yaşta evlendiği için okulu bırakmak zorunda kalıyorlardı. İçinden bu durumun tüm dünyada bir gün düzülmesini diledi.Zorda olsa istiyordu bunu.Çünkü ihtiyacımız olandır,sevgi.Her insan farklı bir renk demekti,ve dünyada sırf aynı renkler olsaydı,çok sıkıcı olurdu.Bizden farklı düşünenlerden de,bir şeyler öğrenebilirdik.Yeter ki,kaçma,kalbini aç, ve sevmeyi öğren, diye düşündü,Eren.Aşka gelirsek;aşkın cinsiyeti yoktu.O yüzden eşcinsellerin de aşklarını özgürce yaşamaları için onlara daima destek olacaktı.Çünkü biliyordu ki, bu dünyada iyi olan her insan mutlu olmayı hak ediyordu.Ve diğer mutsuz olan insanlarında, bunu engellemeye hakları yoktu.Neden mi?çünkü Eren'e, göre ancak kendi hayatında mutsuz olan bir insan,başkalarının mutluluğunu istemez, kıskanır, ve karışırdı.Kendi hayatında mutlu olan bir insan başkalarına bırak karışmayı, bunu aklına dahi getirmezdi,çünkü tamamen kendi yaşamına bakardı.Bazı insanlar böyleydi, maalesef kendi yapamadığı şeyleri, başkasının yapmasını istemezdi,bu Eren'e,göre bir tür bencillikti,ve tedavisi asla mümkün olmayan bir hastalıktı.Bu tarz insanlar bir yerlerde hep vardı, ve olacaktı da,önemli olan kendi yolunu çizip, onlardan mümkün olduğunca uzak durmaktı.Bu Eren'in, aklına gene gerçeklik meselesini getirdi.Konuyla alakası olmayabilirdi,belki,ama, kötülüğün bu kadar olduğu bir dünyada gerçeği ne kadar yaşıyor olabilirdik ki? belki de yaşamıyoruz,bile dedi içinden.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top