DEPREM
Cemre yaşadıklarını atlatamıyordu. Dışarıdaydı. Yapayalnızdı. Ve çaresizdi. Üşüyordu. Yıkılan binaların arasındaydı.
Çok büyük bir deprem olmuştu. Binlerce insan hayatını kaybetmiş, bazısı da halen daha kurtulabilmek umuduyla yardım bekliyordu. Devlet geç kalmıştı.
Duyuyordu. İnsanların çığlıklarını, ve görüyordu annesini, babasını kaybedenlerin acı çığlıklarını. Enkaz altında binlerce ceset, ve halen daha azda olsa can çekişen, bir umut kurtulmayı bekleyen insanların çığlıkları geliyordu, kulağına.
Durmadan ağlıyordu. Oda annesini, babasını, abisini, kız kardeşini kaybetmişti. Bir tek o kurtulmuştu.
Evini, kaybetmişti. Artık kimsesi yoktu. " Ben nasıl yaşayacağım" diye düşündü, gözyaşları yanaklarından aşağıya doğru akmayı sürdürürken. Bir ara ağlarken yanına bir köpek geldi. Sevdi, onu okşadı. Kucağına aldı. Sonra ona sarılarak gözlerini kapattı. Ve sokakta, soğukta oracıkta derin bir uykuya daldı.
Köpek de onun gibiydi. Oda depremde sevdiklerini kaybetmişti. Artık birbirlerinden başka kimseleri yoktu. Dost olmuşlardı.
Hayvanlar candı. Sevgiydi bu.
Karnı aşırı acıkmıştı. Yürümeye başladı. Çöpten bulduklarını yemeye başladı. Köpek de biraz beslenebilmişti. Cebinde çok az parası vardı. Onunla uğradığı bakkaldan bir şişe su alabilmişti. Bu ona bir an için iyi gelmişti. Susuzluktan aksi taktirde ölebilirdi. Cep telefonu enkazın altında parçalanmıştı. Bir umut belki halasını arardı. Tek akrabası oydu. Ancak arayamıyordu. Almanya'da yaşıyordu. Ancak durumunu öğrenirse belki ona yardım edebilirdi.
Çok çaresizdi. Ah bir hatırlayabilse. Halasının numarasını bir hatırlasa. Birinden rica eder arardı. Ancak sonuna kadar geliyor son iki numarasını bilemeyebiliyordu. Gene de şansını denemeye karar verdi. Deneyecekti.
Pes etmemeliydi. Tamam yaşamak yaşadıklarından sonra çok zordu. Fakat bir şekilde kurtulduysa hayat onun için devam ediyor demekti.
Bir mucizeydi yaşamak. Kurtulmak. O halde yaşamaktan vazgeçemezdi.
Seçimini yapmıştı. Yaşayacaktı. Ailesinin resmini aline aldı. Ailesi de eminim yaşamalarını dilerdi. Bunu biliyordu. O gün sabaha kadar ağladı. Köpek dostu da ona üzgün dolmuş gözlerle sarılarak eşlik etti. Köpeği de yanına alacaktı. Gittiği yere onu da götürecekti. Onu bırakamazdı. O artık onun canıydı.
Bir dost edinmek de varmış, kaderde diye düşündü.
Ertesi gün bir mucize oldu. 8 denemeden sonra sonunda halasının sesini duydu telefonda. Yoksa son şansıydı. Bakkal oldukça sıkılmıştı. Yeter artık der gibi bakıyordu, ona.
"Alo halacığım" diyerek telefonda ağlamaya başladı. Ona olanları anlattı. Telefonda anlatabildiği kadar.
Halası ertesi gün deprem yerine geldi. Para yardımında bulundu. Bir sürü şey aldı depremzedelere. Allah senden razı olsun dedi insanlar. Sevgiyle kucakladılar halasını.
Sevgidir çünkü ihtiyacımız olan daima.
Halam beni arabayla oradan aldı. Beni Almanya'ya yanıma alacaktı. Köpeğim de yanımdaydı. Ona cesur ismini vermiştim. Öyleydi çünkü o.
Tek hayatta olan akrabam bana yardım etmişti. Ancak kimsesi olmayanlar vardı. Asla yardım eli uzatmayacak olan akrabalar, ve diğerleri. Ben şanslıydım. Ancak herkes benim kadar şanslı olamayabililiyordu.
Gene de hayattan şunu öğrenmişti" Yaşam insana verilmiş olan bir şanstı mücadele etmek, pes etmemek gerekiyordu".
Doğal afetler dünyanın en acı olaylarından birisiydi. Özellikle de deprem bunlardan biriydi. Devlet bu yüzden iyi binalar yapmalı, önlem almalıydı. Çabuk yardım etmeliydi.
Bir gün tek duası Japonya gibi olabilmekti. En şiddetli deprem de bile yıkılan bina, ölen olmuyordu.
Türkiye'de ise tam tersiydi.
Önlem almak, binaları sağlam yapmak şarttı. Devlette bunda önemli rol oynuyordu. Bunu yapmalıydı.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top