CESET
Şeyma yatağında gözlerini açtığında kendisini düne nazaran daha iyi hissediyordu. Korkusu azda olsa azalmıştı. Tam olarak azalacağını sanmıyordu. Evin içini sevmişti. Huzurluydu. Ancak arka bahçede orada anlamlandıramadığı bir tuhaflık vardı. Ne olduğunu oda bilmiyordu. Açıklayamıyordu.
Acaba ailesi haklı mıydı? o olmayan şeyler mi görüyordu? bir psikoloğa gitse miydi acaba? derdini anlatırsa rahatlar mıydı?
Ailesi onu anlamıyordu. Onunla alay ediyorlar, ne zaman başına bir şey gelse çocuk daha o çocuk deyip duruyorlardı.
OKULUN İLK GÜNÜ
Okul hayatı başlamıştı. Şeyma okulunu, arkadaşlarını sevmişti. Onlara asla yaşadıklarından bahsetmedi. Çünkü biliyordu onlarda onu asla anlamazlar, dışlarlardı. İlk günden kendisine deli muamelesi yapmalarına göz yummayacaktı. Çocuklar küçük yaşlarda acımasız olurlardı. Hem kendisi bile kendisini tam olarak anlayamıyorken başkalarının kendisini anlamasını nasıl beklerdi?
"Seni çok sevdim bundan sonra beraber gezer oynar, arada da ders çalışmak için birbirimizin evlerine gider, geliriz olur mu?" dedi Zeynep.
"Olur tabi, ama, biz daha yeni taşındık" dedi. Sonra da dediğime pişman oldu. Sanki onu istemiyormuşum gibi bir yanıt vermişti. Evime gelme der gibi. Aslında derdi oranın tuhaf olmasıydı, o kadar. Arkadaşlarını davet edecek kadar huzur bulmuyordu, evinde. Ankarada'ki evine benzemiyordu burası.
"Şey yani bunu çok isterim elbette gel yeni taşındık derken henüz ev çok kirli, dağınık, yavaş- yavaş toparlıyoruz".
"Merak etme anladım ben gelmemi istemeyecek halin yok ya?" diyerek güldü. Oda gülerek aynı şekilde karşılık verdi. Bahçede oynadılar. Sonra da derslere girdiler. İşte bahçe dediğin burası gibi olur diye düşündü. Huzur vardı okulunun bahçesinde. Güven ve sevgi vardı. Güneş tepede parlarken onlar simitlerini tenefüslerde yerlerdi. Mugla'da güzel şehirdi. Sakindi. Küçüktü. Kafa dinlemelik derler ya tıpkı böyleydi. Ankara'nın gürültüsü, kalabalıklığı,büyüklüğü farklıydı. Hafta sonları Bodrum'a gidiyor arkadaşlarıyla geziyordu.
EV
Evimde ders çalışıyordum. Kaç saat oldu bilmiyordum. Yorulmuştum. Kapıma vuruldu.
"Gir".
"Kızım bitmedi mi daha?".
"Bitti anne".
"Bitmeseydi de biraz dinlen diyecektim kaç saattir kafanı kitaplardan kaldırmadın".
"Sınav haftası anne malum".
"Biliyorum benim çalışkan kızım sana yemen için meyve getirdim".
"Sağol anne". Yemeye başladı. Birden penceresine bir baykuş kondu. Gözleriyle onu izliyordu.
"Acıktın mı sen? gel haydi ye". diyerek ona da uzattı. Birden elini sertçe ısırdı. Kanamaya başladı. "Ahhh" diyerek bağırdı. Kendi kanını emdi.
"Dur bekle ben zararsızım insanlar işkence ettiler sana değil mi? beni de kötü sandın korktun, ondan ısırdın ben hayvanları çok seviyorum" diyerek peşine düştü. Gene arka bahçeye varmıştı.
"Senden öncekiler de aynını söylediler".
"Sen konuşuyor musun?". Tanrım gene rüya görüyordu. Baykuş konuşuyordu. Ağacın üzerine konmuştu.
"Evet".
"Kimler?".
"Senden önceki aile burayı sakın aldılar. Fakat evin hayaletli olduğunu anlayınca buradan gittiler".
"Ne hayaletli mi? ben o tarz şeylere inanmıyorum".
"Senden öncekilerde ilk zamanlarda mutlu, huzurluydu fakat sonra onlara da gözükmeye başladı".
"Hayaletler mi?".
"Hayır şeytan. Burada sadece hayaletler yok inan bana başka varlıklar da var bilinmeyen ileride onlarla tanışacaksın". diyerek gözden kayboldu baykuş. Onu gene korkutmuştu. Ya da yine her zamanki gibi rüya görüyordu.
Sonra rüzgar sertçe esmeye başladı. Hava kararmaya başlıyordu. Eve dönmek üzere yürümeye başladı. Bu arka bahçeden nefret ediyordu. Burası büyülü gibiydi. Ne zaman arka bahçeye gitse olmayan şeyler görüyordu. Kendisini kötü hissediyordu. Kendisini iyi hissettiği tek yer sıcak yatağı, derin uykusu, ve okuluydu şimdilik.
Odasında eşyalarını düzenlemeye başladı. Birden bir kağıt gördü. Kağıt kanla yazılmıştı.
"Korkuyor musun?merak etme kötü günler artık geçmişte kaldı. Sırada daha kötü günler var".
Buda neydi şimdi? kağıdı hemen koşarak annesine, babasına gösterdi.
"Kızım güzel senaryo ödeviniz bu mu?".
"Anlamıyorum baba?".
"Diyorum ki Edebiyat hocanız size bir gerilim öyküsü yazmanızı mı istedi? ama bu çok kıza bunu biraz uzat birde kırmızı boyayla değil de kurşun kalemle yaz olur mu?".
"Baba bunu ben yazmadım dolabımda buldum".
"Hayatım?". Annesi endişeyle babasına bakıyordu.
"Artık zamanı geldi" dedi babası.
"Neyin zamanı baba?".
"Seni psikoloğa götüreceğiz tuhaf davranıyorsun kızım. Kendi yazdığın şeye bile inanmıyor, hatırlamıyorsun bu normal değil".
"Baba" diyerek ağlamaya başladı. O gerçeği söylüyordu. Oysa kimse ona inanmıyordu. Psikoloğa filan da gitmek istemiyordu ,ayrıca.
"Güzel kızım ah kıyamam sana" diyerek annesi ona sevgiyle sarıldı. Kızı için korkmaya başlamıştı. Bu ani taşınma onun gözünde kızını hasta etmişti.
Hemen oradan uzaklaştı. İlk defa korktuğu yere arka bahçeye geri döndü. Orada birisi daha vardı. Bir çocuk.
CESET
"Sende fark ettin değil mi?"dedi çocuk.
"Neyi?".
"Burada bir katil var?".
"Ne- ne diyorsun sen ya ne katili?".
"Cesedi buldular bak orada götürüyorlar uzun zamandır gömülüymüş yeni bulundu haberlerde bile çıktı bugün".
"Kızım" dedi babası. Kafasını çevirip arkaya baktı.
"Neler oluyor burada?" diye sordu annesi.
"Hanımefendi gömülü bir ceset bulduk az önce?".
"Ne yani burada mıydı" dedi Ömer.
"Evet beyefendi çok uzun zamandır hem de?".
"Niye ulaşılamamış peki?" diye sorularına devam etti Ömer. Babası epey meraklıydı.
"Bunu henüz bizde bilmiyoruz cinayet gizemini sürdürüyor umarım katili buluruz?".
"Uzun zamandır burada bir katil saklanıyor sizde bunu bana şimdi mi söylüyorsunuz henüz yeni taşındık bilseydik burayı satın almazdık" dedi Suzan.
"Bayan burada birkatilin saklandığı filan yok merak etmeyin korkmayın o gitmiştir hatta belki başka şehre taşındı ceset yeni değil epeydir gömülü katiller cinayetlerini işlerler sonra da giderler asla aynı yerde kalmazlar".
"Bundan emin misiniz?".
"Merak etmeyin hanımefendi eminiz araştırıyoruz buyurun bu kartim istediğiniz zaman arayın sizi gelişmelerden haberdar ederiz".
"Teşekkürler".
"Rica ederim".
"Ağlamaya başladı."Hey" diyen bir el hissetti omuzlarında.
"Adım Efe merak etme yanındayım. Aynı mahallede oturuyoruz arkadaş olabiliriz". Cevap vermek istedi, ancak yapamadı.Koştu. Babasına sarıldı.
"Çok korkuyorum".
"Merak etme kızım katili bulacaklar hem polis abiyi duydun burada katil filan yok".
"Ah Ömer ne yapacağız biz? kızımızın psikolojisini düzelteceğiz derken şimdi de bu oldu.Burada bir katilin olduğunu düşünecek hayali gördükleri yetmiyor birde bunun için daha da çok korkacak şimdi".
"Endişelenme hayatım hişt sessiz ol duymasın" dedi Ömer. Oysa Şeyma o esnada çoktan duymuştu bile.
Buraya hiç taşınmamaları gerekiyordu.
Bu daha bir başlangıç.
Bakalım daha neler olacaktı? daha neler görecekti.?
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top