CEP

Her şey güzel gidiyordu. Hayat güzeldi. Esra yatağından uyanmış, kahvaltısını yapmıştı. Kitap okuyor, aynı anda da kahvesini içiyordu. Birazdan da havuza girecekti. Evinin yanında havuz da vardı. Bodrum'da hayat güzeldi. Yaz, kış Bodrumda yaşıyordu. Memnundu. Ailesini yıllar önce trafik kazasında kaybetmişti.

O günden beri yalnızdı. Fakat insan gün geliyor yalnızlığı da alışıyordu.

Birdenbire telefonu çaldı. Bilinmeyen numaraydı. Normalde bilinmeyen numaralara dönmezdi. Ancak 1 aydır sık, sık internette iş başvurusunda bulunuyordu. O yüzden de sık, sık arıyorlardı. Muhtemelen iş görüşmesidir, diye düşündü. Ve daha sonra telefonunu açtı. 

"Alo?".

Ses yoktu.

"Alo" dedi tekrar. Gene yanıt gelmedi. Biri işletiyor. Muhtemelen çocuk filandır dedi telefonu kapattı. 

Netflix'de bir tane dizi açtı. Komedi türündeydi. Onu izledi. Saat gece yarısı 1 idi. Uykusu gelmişti. Yatağa girdi. Bir ara bir karga sesi geldi dışarıdan. İrkildiğini hissetti nedense. Derken gene telefonu çalmaya başladı. Gene bilinmeyen bir numaraydı.

"Alo?".

Yanıt yoktu.

"Bana bak pislik seni şikayet edeceğim. Bir daha ara hele". diyerek sinirle telefonu kapattı. Engelledi. Artık ona ulaşamazdı. Sadece uykusunun en derin yerinde uyandırılmıştı. Buna sinir olmuştu.

Bir türlü uyuyamadı. Esra kız arkadaşından yeni ayrılmıştı. Canı sıkılmıştı. Evet lezbiyendi. Fakat bunu gizli yaşıyordu. Bu ülkede zordu. Hayali Hollanda 'ya yerleşmekti. 1 yıl sonra Bulgar pasaportu gelecekti. Onu bekliyordu. O şekilde vize problemi olmadan yaşayabilirdi. Para biriktiriyordu. Part time iki ayrı yerde çalışıyordu. Biri giyim mağazası, diğeri ise bir kitapçıydı. satış da iyiydi. Saatlik çalışsa da asgari ücretin üstünde alıyordu. Şu anda yalnız yaşayan, bekar bir kadın olarak geçim problemi yoktu. Ona yetiyordu. Eger evli, çocuklu olsaydı asla geçinemezdi. Zaten ömrü boyunca evlenmeyecekti. Bu ülkede Lgbt bireyi olarak asla evlenemezdi. Hollanda'ya gelirsek ona daha zamanı vardı. 26 yaşındaydı. Genç bir kadındı. Hayalleri, umutları vardı. Ve kitap kurduydu.

Artık uyumamam diye düşündü. Bu yüzden de gecenin ikisinde kitap okumaya başladı. Sonra da Tumblr ye girdi. Orada arada bir yazıştığı, flort ettiği bir kız vardı.

Derken tekrar derin bir uykuya daldı. Telini sessize almıştı. Uyandığında yirmi tane çağrı gördü. Bilinmeyen bir numaraydı. Tekrar engelledi. Bu tacize girerdi. Peşinde biri vardı. Polise gitmeye karar verdi.

Polis bu numaraları bildirdiğini belirtti. Bir daha ararsa gene kendilerini aramaları gerektiğini söyledi.

Kimdi bu? geçmişinde tanıdığı biri bir düşman olabilir miydi? geçmişinde kimseyle bir sorunu yoktu. Olmamıştı. Hayatı boyunca sadece 2 arkadaşı olmuştu. Biri erkek diğeri ise kızdı. Efe üö yıl önce Londra'ya yerleşmişti. Duygu ise tek gerçek dostuydu. Bir taneydi ve ikisinin de ona asla zarar vermeyeceğini biliyordu. Geçmişinde kimse ile küslük sıkıntı yaşamamıştı. Eski sevgilisi Buse ise İstanbul'a yerleşmişti. Uzaktaydı. Ve iyi bir ilişkileri olmuştu. O asla böyle bir şey yapmazdı. Sadece 1 sevgilisi olmuştu.

O halde böylesine sıradan, normal bir yaşamı varken kim, onu için taciz ediyordu? Bu kesin tanımadığı bir sapıktı. İşi insanları böyle aramak, rahatsız etmekti. Böyle düşünüyordu.

Ve birdenbire gene aradı. Aramaların ardı, arkası kesilmiyordu. Telefonunu kapattı. Haydı bakalım şimdi ara da görelim. İyi de telefonu kapatmak çare değildi. Ona her insan gibi ihtiyacı vardı. Evet çözümü bulmuştu. Numarasını değiştirecekti. Hemen telefoncuya gitti. Hem bir kaç hasarı giderdi. Hem de o gün Gümüşlükte gittiği bir cafede telefonunu değiştirdi. Ekmek arası köfte yerken yanına gelmiş olan bir sokak köpeğini sevdi. Onu da biraz besledi. Köpek çok tatlıydı.

Ertesi gün Tumblr ye girdi. Bir yabancının mesajı gördü.

"Benden asla kurtulamayacaksın orospu. Sen sohbet sitelerinde gezinen bir kaltaksın. Seni bulup önce becereceğim. Sonra da öldüreceğim".

Hemen engelledi. Ve anında Tumblr hesabını kapattı.

Dersini almıştı. Sohbet sitelerinde yabancılarla konuşmak, hatta konuşmasan bile sohbet sitelerinden, sosyal medya chat hesaplarına üye olmak bazen işte böyle sıkıntılara, tehlikelere yol açabiliyordu.

Her daim dikkat etmeliyiz diye düşündüm.

Sonra rüyamda gene telefon çaldı. Ben karanlıkta merdivenlerden yukarıya çıkıyordum.

Biri vardı.

Evimde.

Maskeli.

Yakaladı beni, ve boğazımdan kesti.

Uyandım.

Kabustu.

Belki de kabusun kendisi de o gizemli katildi.

Katil rüyaydı.

Rüya ise katil. Penceremden dışarıya uzattım kafamı. Uçsuz, buçaksız orman vardı önümde. Oralarda bir yerleydi o katil belki de. İçindeydi.

Ya da dünyanın en uzak ülkesi olan Yeni Zellanda'da yaşayan bir türktü.

Fakat yaşıyordu.

Aramızdaydı.

Dünyadaydı.

İçimizden biriydi.

O karanlık kötülük...

Sosyal medya bazen çok tehlikeli olabilir.

Tehlikeli sonuçlar doğurabilir.

Her yer tehlikelidir.

Kendini koru.

Bunu öğren.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top