KOKU
Neden yıldızlar kaydığında dilek dilerler ? Anlamıyorum bunu.
Kayıp giden bir şey. Durduğu yerin kendisine bile faydasının olmadığını düşünmüş ki bulunduğu yeri değiştirmiş. Belki de bunu söylüyordur bize.
Bir şey mi istiyorsun ? Benden isteme, en başta yerini değiştir. Başka bir sokağı hayal edebilirsin mesela. Ancak ne kadar hayal edersen et ayakların harekete geçmediği sürece, seni oraya kimse ışınlamayacaktır. Belki bulunduğun yer istediğin değişime hazır değildir.
Düşünceler kafamda dönüp dolaşırken garip kokuların geldiği yöne doğru döndüm yüzümü.
Yürüdüğüm mahallede her şey eskidir. Modası geçmiş düşüncelerle boyanmış duvarları ve insanları vardır.
Yıkan birileri olmadığı için rutubet kaplamış hepsinin üzerini. Belki gelip birileri boyar da bozulup kokmaya başlayan cümlelerin yerine, yenileri yazılır diye umutlanıyorlar.
Düşündükçe vakit geçti.
Akşam saatlerinde, hava karardığı anda bahçede uzanmak benim için bir rutin halini almaya başladı.
O sırada bir teyzenin pişirdiği kurabiyelerin kokusu geldi önce burnuma çok güzeldi.
Ama bir süre sonra keskin bir yanık kokusu kapladı etrafı.
Teyze bir anda bahçeye fırlamıştı: "Hayal ettiğim gibi olmadı. Astığım o yazmayı ağaçtan koparmam gerekecek. Yine yandı elimdekiler." diyerek söylendi.
Bir ağacın dalından ne beklenebilir ki ?
Dilek ağaçlarına dikkat ederseniz, onlar kuru ve yalnız ağaçlardır. Kendisine bile faydası olmayan bir ağaca kendinizden bir parçayı bağlamayın.
Düşüncelerin de kokusu vardır. Bir süre sonra beynimiz yanık kokusuna alışır hale de gelebilir. Ama bu kokunun kaynağını değiştirmez.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top