3; i hate you





jimin: bugün arkadaşlarınla oturup çakma çantanı onlara orijinal diye yutturmaya çalışırken cidden mide bulandırıcıydın

Jennie: Sonuç daha önemlidir 19. yüzyıldan kalma dedeciğim.

Jennie: Sadece ne kadar aptal oldukları ölçüyordum ve bak inandılar.

jimin: inanmış gibi yaptılar

jimin: iki gün sonra yanında gezdirmeyi bile istemeyeceğin bir çanta için arkadaş çevrenin bu kadar büyük olduğuna inanamıyorum

jimin: herkes sırf üzerindeki iki parça ve yanından geçtikleri an ciğerlerine dolan fakat akşama kadar unutacakları parfümler için yanındalar, bunu göremeyecek kadar kör müsün?

Jennie: Değilim¿

jimin: o zaman onlarla takılmaya neden devam ediyorsun

Jennie: Çünkü inanıyorlar.

jimin: neye?

Jennie: İyi olduğuma.

jimin: sadece inanmış gibi yapıyorlar

Jennie: İhtiyacım olan şey de tam olarak bu.

Jennie: İnanmaları umurumda değil, inanmış gibi yaptıklarında işler daha kolay oluyor.

Jennie: Nasılsın diye soruyorlar iyiyim diyerek gülümsüyorum ve onlar kurcalamak yerine inanmış gibi yapıyorlar. Bu da beni onlara her şeyi anlatmaktan kurtarıyor.

jimin: arkadaşlarını kullanıyorsun

jimin: her şeye rağmen onlar senin arkadaşların ve bu iğrenç. bu yüzden asla gerçek arkadaşlığın ne olduğunu bilemeyeceksin.

Jennie: Gerçek arkadaşlara ihtiyacım yok.

jimin: olmadığını sanıyorsun

jimin: ama aslında sahip olamadığın için onlara ihtiyacın olmadığını söyleyip kendini avutuyorsun

jimin: çünkü senin gibiler Jennie, asla gerçek bir arkadaşa sahip olamayacaklar.

Jennie: Benim gibiler mi¿

jimin; senin gibiler

Jennie: Nasılmış benim gibiler¿

jimin: böyle işte

jimin: bir karış eteği dünya üzerindeki en değerli şeymiş gibi kıçında taşıyan, arkadaşlarını tabiri-caizse parayla satın alan ve hiçbir duygunun onda karşılığı olmayan, hayatı telefona ve sosyal medyaya bağlı olan şu 21. yüzyılın hataları.

jimin: böyle birisi olduğun için senden ayrıca nefret ediyorum. senin gibiler asla gerçek aşk, gerçek arkadaşlık nedir bilmeyecekler, onu asla tatmayacaklar. ve tatsanız bile haberiniz dahi olmadan onu elinizden kaçıracaksınız

Jennie: Ama senin gibiler Anonim, hep arkadaşlığın hasını görecekler.

Jennie: Değil mi?

Jennie: Sadece gülüyorum.

Jennie: Nedenini merak ediyor musun?

Jennie: Anladığım kadarıyla ben kampüsün şu popüler kaşar tayfasındanım ve sen de asosyal rahibe tayfadansın. Ve yine sırf bu yüzden ben hep kötü olan tarafım ve sen de kötülere haddini bildirmeye çalışan şu kimseyi umursamayan iyilik meleğisin.

jimin: ben iyilik meleği değilim, sadece düşünmeden yaptığın şeylerin sonuçlarını gör istiyorum

jimin: senin basit diye tanımladığın ve önemsemediğin şeyler bazı fark etmediğin insanlar için büyük bir zorluklar yaratıyor

jimin: senin bugün çimlerin üzerine fırlattığın şişeyi temizlemek için gece yarısına kadar dışarıda kalan temizlikçi teyzeler var

Jennie: Ve sen bana sosyal medyadan siber zorbalık ederek onların haklarını savunmaya çalışıyorsun.

jimin: aynen öyle

Jennie: "Güya."

Jennie: Seni polise ihbar edebilirim, itirafını ekran görüntüsü alıp hakkında dava bile açabilirim.

Jennie: Siber zorbalık bir suç, Anonim.

jimin: numaramı, ismimi bile bilmiyorsun, beni nasıl ihbar etmeyi düşünüyorsun?

Jennie: Tanrı aşkına 21. yüzyılda yaşıyoruz biz! Çık şu 19. yüzyıl kafasından. Seni ve değerli dedeni pekala bulabilirim, hatta değerli kıçımı bile kaldırmadan.

jimin: neden yapmıyorsun öyleyse?

Jennie: Amacının ne olduğunu ve sonucunu merak ediyorum.

Jennie: Daha öncede söylediğim gibi, seninle benim aramızda bir fark yok.

Jennie: İnsanlar popüler ve burnu havada olduğumu, yüksek ihtimalle bencil olduğumu da düşünerek beni kendilerinden uzaklaştırıyorlar, yetmezmiş gibi çamurda attıklarına için arkadaşım yok.

Jennie: Ama sen,

Jennie: Asosyalın dibi olduğun ve insanlara karşı inancın kalmadığı için onları elinin tersiyle itiyorsun. Sefiller padişahı ya da yalnızlık imparatoru falan da diyorsundur şimdi sen kendine.

Jennie: Seninle aramızdaki tek fark, burnu havada damgası yememe rağmen insanlar benimle arkadaş olmaya çalıştıklarında onlara en azından gülümsüyorum ama sen, sana yaklaşmaya çalışanları elinin tersiyle itiyorsun. Burnu havada olan kim olmuş oluyor o zaman?

Jennie: Ah, yine mi ben?

jimin: asosyal olduğumu hiçbir zaman söylemedim

jimin: varsayım bu

jimin: kim olduğumu bile bilmiyorsun, belki de senin arkadaş çevrendenim?

Jennie: Öyleyse daha rezalet.

Jennie: Bana söylediklerinin hepsini aslında aynaya bakarak yazdığını düşüneceğim. Çünkü ne de olsa sende bizden birisin.

jimin: sen cidden nasıl bir kızsın?

Jennie: Sıradan bir üniversiteliyim aslında.

Jennie: Beni abartan ve iğrençleştiren sadece sizlersiniz. Kafanı kaldırmadığın 19. yüzyıl kitaplarında hiç, birisini dışarıdan izlediğin kadarıyla yargılamamam gerektiğini okumadın mı?

Jennie: Eğer okumadıysan 21. yüzyılda yaşayan ve evet, sürtük gibi bir karış etek giyen kız bunu sana söyleyecek.

Jennie; Dışarıdan gözlemlediğin kadarıyla insaları yargılayamazsın.

(Görüldü✔️✔️)

Jennie: Kapak.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top