10; i hate you



Jennie: Neden yaptın?

Jennie: Kamerayada aldın mı? Aldığına eminim, senin gibilerin yaptığı ucuz bir numara bu zaten

Jennie: Doğrusu, bir gün böyle bir şey yapacağını bana yazdığın ilk günden beri biliyordum

jimin: ne yapmışım?

Jennie: Dolabıma kirli bez koyup, deri çantamın içine meyve suyunu döken sendin değil mi?

jimin: ben değildim

Jennie: Sana inanmıyorum

jimin: bana inanıp inanmaman bir sorun teşkil etmiyor

jimin: demek ki, benden daha fazla nefret besleyen insanlar varmış sana karşı

jimin: duygulandım

Jennie: Birisinden nefret etmenin neresi harika?

jimin: birisinden nefret etmek harika bir şey değil

jimin: aksine çok kötü bir şey

jimin: ama senden nefret ediyor olmak tümüyle farklı bir şey, bir kez tadınca bırakamıyorsun. sürekli nefret etmek isteyip duruyorsun

Jennie: Aptalsın

Jennie: O kendine yaklaştırmadığın insanlardan bir farkın yok

Jennie: Ben ölürsem eline ne geçecek?

jimin: hiçbir şey

Jennie: O zaman bütün bunlar niye?

Jennie: Ben sana ne yaptım ki?

jimin: bana hiçbir şey yapmadın

jimin: ama kapıcıya yaptın, seninle aynı dersi alan çocuğunu onun gözü önünde fakir olduğu için ezdin. bir baba için bu ne demek sen biliyor musun?

jimin: bilmiyorsun

jimin: daima bir şeyleri bilmezsin sen zaten, haksız mıyım?

Jennie: Dışarıdan gördüğün kadarıyla konuşuyorsun

jimin: bu zırvalıkları kes lütfen

jimin: kötü kötüdür, içeriden dışarıdan sağdan ve soldan sebepli sebepsiz fark etmez

jimin: 19. yüzyılda yaşıyor olabilirim ama insanlar hep aynı be kızım

jimin: her zaman prensesler ve cadılar vardı

jimin: şimdi bile var

Jennie: Ben o aptal prenses ve metres olan cadı değilim

jimin: biliyorum

jimin: ama bu onların var olmadığı anlamına gelmez. sen benim için birer cadısın ama sevgilin Lucas için prensessin işte. annen için kül kedisisin, kardeşin için canavarsın

jimin: herkes için farklı birisin

jimin: ama özünde kötü birisin, Jennie

Jennie: Ben kötü birisi değilim

jimin: ah yine başlıyoruz

jimin: bu benim gibi aptalların senin gibileri tanımadan uydurduğu bir kalıp ve yargılamamalıyız ve önyargılarımızı yıkmalıyız çünkü sen bir insansın ve ve ve

jimin: bütün bunları biliyorum ama sen kötüsün ve ölmelisin

Jennie: Hayır sadece

Jennie: Ben kötü birisi değilm

Jennie: değilim*

jimin: neden yalnız başınasın o zaman?

Jennie: Yalnzı değilim

jimin: haklısın yalnız değilsin sen yalnız kalmazsın çünkü bu bir cinayet olur

jimin: her zaman yanında kıyafetten başka hiçbir yeri görünmeyen parıltılı arkadaşların olur

jimin; ya da yakışıklı ve gününün çoğunu tiktok çekmekle harcayan erkek arkadaşların

jimin: kapında köpek olan erkek öğretmenlerimizi unuttum gerçi

jimin: ya da kendi olduğu ve senden farklı olarak özgür olduğu için hırsından aşağıladığın kızlar bile etrafında olur daima

jimin: herkes ama herkes her zaman yanında olurdu

Jennie: Vay

Jennie: Bana sırılsıklam aşıksın sen

Jennie: Bu kadar detaylıca her şeyi bilmenin başka bir açıklaması olamaz

Jennie: Ve sevgili anonüm, haklısnn

Jennie: Ben asla yalnız kalmam

Jennie: Kezban diye aşağıladığın kızdar bile hep etrafımda olur ve ben kafamı kaldırdığımda asla tek başıma olduğumu görmm, her zaman birileri olur etrafımdaa, her zaman.

jimin: o zaman kafanı kaldır

Jennie: Bunu yapmayacağım

jimin: kafanı kaldır

Jennie: Cevabı zaten az önce verdim sana daha ne istiyorsn?

Jennie: Siktir git işte

jimin: kafanı kaldır, Jennie

Jennie: Yapamam

jimin: neden?

Jennie: Hiç kimse olmadığını biliyorsun

jimin: hani her zaman herkes olurdu, aşağıladığın kezbanlar bile?

Jennie: Yalan söyledim

(Görüldü✔️✔️)

Saçlarımı karıştırarak oturduğum banktan kalktım ve az ileride çınar ağaçlarının etrafı donattığı kamelyada oturup karşıdaki kediyi izleyen kıza baktım.

Üzerine her gün geçirip üniversiteye gittiği milyon dolarlık deri kıyafetleri yoktu, ya da yüzünde ağır makyajı, ayağında koridorda yürürken bütün kampüsü inleten topukluları da yoktu. Hiçbir şeyi yoktu bu gece. Hiçbir şeyi.

Üzerindeki gri eşofman takımıyla birlikte kamelyanın orada oturmuş karşısındaki siyah kediyi izliyordu.

Bu boş oyun parkında tek başına oturmuştu ve gecenin karanlığı güneşle birlikte onunda üzerine örtmüştü.

Uzunca baktım ona, sanki o bir Ay'dı. Daha sonra çektim bakışlarımı çünkü o bir Ay'dı. Geceyi birlikte geçirsek bile şafak söktüğünde gitmek zorundaydı. Çünkü o bir Güneş değildi. Olamazdı da. Çünkü gece bittiğinde gidecek olan birisi asla Güneş olamazdı.

Cebimdeki peçeteni çıkararak kartopu gibi yuvarlamaya başladım avucumun içinde. Fazla hafif olduğunu fark ettiğimdeyse cebimdeki çikolatayı peçetenin içine tekrardan sardım.

"Her zaman herkes olamaz," diye fısıldadım kendi kendime. Elimdeki peçeteye sarılı çikolatayı kamelyanın üzerinde sessizce oturan kıza doğru yönlendirdim. Tek gözümü kapatarak tam kafasını hedef aldım.

"Her zaman herkes olmak zorunda değil zaten."

Ve elimdeki peçete-çikolata-topunu ona fırlattım. Tam tahmin ettiğim gibi kafasına çarpmıştı.

"Herkes olmasa da," diye mırıldandığımda Jennie kafasını delen ve yere düşen peçeteye irkilerek baktı. Daha sonra eğilerek onu aldı ve peçeteni yırtarak içindeki çikolatayı buldu.

Kapüşonumu kafama geçirerek gülümsedim. "Yetmez biliyorum ama ben de varım işte"

Jennie elindeki çikolatayı yerken arkamı döndüm ve yürümeye başladım.

"Bal gibi de yalnızsın, Jennie Kim." Kafamı iki yana salladım. "Bu yüzden ölmeni istiyorum ya, kötüsün sen. Bir daha iyi hissedemeyecek kadar kötüsün."

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top