Tılsım B. 8.
Merhabalar!
Uzun bir aradan sonra tekrar biz geldik. Biraz ara vermek zorunda kaldım ama bundan sonra hız kesmeden bölümler gelecek. İnşallah...
Şimdi sizlere keyifli okumalar diliyorum.
İnsan farkına varmadan bir tuzağın içine çekilebilir, çünkü insan herkesi kendi gibi bilir. İşte herkesi kendin gibi bildiğin içindir kolayına tuzağa çekilmen; art niyetsiz olduğun içindir kolay lokma olman.
Ben bütün iyi niyetimle Arya'ya kanmış ya da uymuş diyelim arkadaşına gidip kahve içmeyi kabul etmiştim. Bizim geleceğimizi önceden mesaj atarak arkadaşına bildiren Arya, neyin peşindeydi doğrusu bunu anlamak hiç de kolay değildi.
Biz kapı önüne gelir gelmez adının sonradan Buğlem, olduğunu öğrendiğim arkadaşı biz kapının zilini çalmadan o bize kapıyı açıvermişti. Madem Arya, geleceğimizi arkadaşına önceden haber vermişti de neden Buğlem' in yüz hatlarında şaşkınlık ifadesi vardı? Sanırım Buğlem'e benden söz etmemişti. Yoksa kız, beni gördüğünde neden bu kadar şaşırsın?
Sarışın Buğlem'in şaşkın gözleri bir süre üzerimde gezindi. Bana bakarken ne alaka der gibi bakıyordu. Kız bu kadar şaşırmakta haklıydı da. Bir taksicinin müşterisiyle kahve içmeye gittiği nerede görülmüş?
Ah, ah, kafamı taşlara vurasım var Evrim, nihayet benim haklılığımı kabul ettin...
Buğlem, ilk şoku üzerinden attığında Arya'yı kolundan tutup kendine doğru çekti ve ona sıkıca sarıldı. "Ah, be güzelim seni tekrar gördüğüme çok sevindim."
"İyiyim ben!"
Buğlem, kapı önünde sarılmaya devam ederken Arya, onu usulca kendinden uzaklaştırıp, "Kapı önünde kaldık arkadaşım." dedi.
Buğlem, arkadaşının uyarısı üzerine kendini toparlayıp, "Kusuruma bakmayın," diyerek kapı önünden kenara çekildi. Biz içeriye geçtiğimizde Buğlem, çelik kapıyı arkamızdan gürültülü bir sesle "pat" diye kapattı. Kapının kapanma sesiyle irkildim. Ne bileyim kapı üzerimize kapanınca bir an kendimi tuhaf hissettim işte. Yaptığıma inanamıyordum; benim ne işim vardı hiç tanımadığım insanların evinde?
Aklını kaçırmış olmalısın Evrim, yoksa akıl kârı değil senin yaptığın.
Ben buraya bile isteye gelmiştim o zaman neden bu kadar tedirgindim? Yoksa Arya, üzerime bir çeşit tılsımlı tozlar mı serpmişti? Bunun bende başka açıklaması yoktu çünkü.
Ben dikdörtgen şeklindeki holde duygularımla mantığımın arasına sıkışmış iç muhasebesi yaparken Arya, "Evrim, nedir bu dalgınlık, hadi gel salona geçiyoruz." dedi.
Evrim, aman diyeyim dikkatli ol koçum. Ne olur ne olmaz uyarılarıyla bana eşlik eden iç sesime "eyvallah" diyerek, bana gösterilen yöne doğru ilerlemeye başladım.
Buğlem, "Şöyle buyurun!" deyip oturmam için bana tekli koltuğu gösterdi. Küçük adımlar atarak gri renk rahat görünen koltuğa geçip eğrelti oturdum. Benim eğrelti oturduğumu gören Arya, "Evrim rahat ol lütfen!" dedi. Gerçekten rahatlamaya ihtiyacım vardı.
Bedenimi biraz geriye doğru kaydırarak sırtımı koltuğun yumuşacık sırtlığına dayamıştım lakin rahatladığım söylenemezdi, zira hala içime sinmeyen bir şeyler vardı; bunu hissediyordum. Yolunda gitmeyen ve içime sinmeyen neydi, işte orasını bilmiyordum. Görünüşte her şey normaldi. Madem her şey normal seyrinde ilerliyordu o zaman neden kalbim düzensiz atıyordu? Kendimi akışa bırakıp gidişatı beklemeye başladım. "Evrim bu kadar tedirgin olacak bir şey yok, merak etme iki dakika kalıp sonra çıkarız," diyen Arya'nın sesiyle daldığım çıkmaz kuyulardan yüzeye çıktım.
Arya ve ben geçip oturmuştuk ama Buğlem, hala ayaktaydı ve yüzünde aptal bir ifadeyle bize bakıyordu. Arya, arkadaşının ayakta bir açıklama bekler konumda bize baktığını gördüğünde, "Canım ya, kusuruma bakma. Kısacık zaman diliminde o kadar çok şey yaşadım ki, kafam karma karışık oldu. Yol arkadaşımı seninle tanıştırmayı tamamen unuttum. "Taksi şoförü Evrim," dedi ve sonra da arkadaşını benimle tanıştırdı. "Evrim, arkadaşım Buğlem!" diyerek.
Buğlem'in duru bir güzelliği vardı. Belki bu sarışın olmasından kaynaklıydı ya da gerçekten arı duru bir insandı. Hani derler ya insanın iç güzelliği yüzüne yansırmış diye. İşte o cinsten bir şeydi. Onun içinin duru temiz hali yüzüne yansımış olmalıydı. "Memnun oldum Evrim!"
"Bende Buğlem Hanım'" diye cevap verdim.
"Canım arkadaşım, eğer zahmet olmazsa kahveleri hemen yapar mısın?"
"Hemen yapıyorum. Bir fincan kahvenin lafı mı olur. Sen hiç merak etme zaten kahve makinesi var iki dakikada kahveler hazır olur," diyerek yanımızdan aceleyle ayrılan Buğlem'e çok şaşırmıştım. Sanki Arya'nın onun üzerine kurduğu bir hâkimiyeti vardı. Kız Arya'nın bir dediğini iki etmiyordu.
Tıpkı senin gibi Evrim, baksana haline ilk defa geldiğin bir evde hiç tanımadığın insanlarla kahve içeceksin. Söylesene koçum var mı sende bunun bir izahatı. İstersen ben söyleyeyim. Bu Arya, seni çoktan güdümü altına aldı. Bana inanmıyor musun? İşte örneği karşında duruyor. Buğlem... Görüyorum, bana aptalmışım gibi muamele etmeyi bırak... Tamam, sustum...
Ben kendi iç sesimle istişare yapmaya çalıştığım esnada Arya'nın şuh sesi çınladı kulaklarımda. "Kahveler de geldi!" Buğlem, naif hareketlerle kahveleri ikram etti. Kendisi de bir fincan kahve aldı ve elindeki boş kalan ahşap oymalı tepsiyi orta sehpanın üzerine bıraktı.
Arya, kahvesinden bir yudum aldı ve fincanı altlığına geri bıraktı. "Buğlem' ciğim senden ayrılırken o kadar çok sinirlenmiştim ki, binanın giriş kapısına vardığımda nefesim kesilmişti. Senin anlayacağın yine astım krizim tuttu."
"Belki sen hatırlamıyorsun ama zaten ilacım takside diyerek buradan hızla ayrılmıştın. Ben arkandan koştum ama sen beni görecek durumda değildin."
"Ya öyle mi, hiç hatırlamıyorum?"
"Hatırlamasın tabii eski erkek arkadaşını burada görünce nevrin dönmüştü. "
"Sinirlenmekte haksız mıyım? Biraz düşünürsen sende bana hak verirsin. Biz ayrıldık diyorum adama. Bir daha görüşmeyelim diyorum. O, gelmiş kız arkadaşıma kabalık yapıyor. Hadsiz..."
"Hem de hadsizin önde gideni!" diyen Buğlem, kahvesinden son yudumu alarak elindeki boş fincanı ve tabağını tepsiye bıraktı. Arya, aklına bir şey gelmiş gibi birden ayağa kalktı ve çantasından geniş ekranlı telefonunu çıkardı. Elinde telefon bana doğru adımlamaya başladı. Onun attığı her adım benim kalp atışımı hızlandırmaya yetmişti.
Neden bana doğru geliyordu? Hiçbir fikrim yoktu...
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top