Tepkime B.17.

Selam...

Benim kararlı tutumum karşısında Arya, her ne kadar şaşırmış görünse de duruşundan hiç taviz vermeyerek. "Senin işin benim. Unuttun galiba ben senin müşterin oluyorum." dedi.

Onun haklı sözleri beynimin içinde şimşek olup çaksa da aldırmadım, çünkü bunu çoktan hak etmişti. "Haklı olabilirsin ama müşteri dediğin gideceği istikameti belirler. Taksi şoförü de müşterisini alır ve belirlenen adrese götürür. Haksız mıyım? Eğer haksızsam haksızsın deyin, lütfen..."

Arya, karşı atağa geçmiş olabilirdi zira sesinin tonunu biraz alçaltmıştı, hatta gözlerine yaşlar bile dolmuştu. "Evrim, alınıyorum ama."

Sizce de bu garip değil mi? Arya ve alttan alarak konuşmak. Baktım ki fazla zorlasam ağlayacak sesimin tonunu biraz yumuşattım. "Tamam, kabul ediyorum, biraz yükseldim. Kusuruma bakmayın. Yalnız bir konuda anlaşalım. Siz sıra dışı bir yolcusunuz. Şimdi taksiye geçin ve nereye gitmek istiyorsanız götüreyim."

Ona sunduğum teklif üzerine savunmasız bir çocuk gibi karşıma geçip boynunu büktü. "Evrim, hiç iyi değilim. Taksiye binmeyip şurada biraz otursak olmaz mı?" diyerek hastanenin bahçesindeki boş bankı gösterdi. Bu kez ses etmedim biraz önce kırıcı konuştuğum için ama içimden; oturalım başımın belası oturalım diye geçirdim.

Benim iç ses hiç boş durur mu, hemen atağa geçti. "Evrim, bak şuraya yazıyorum. Bu kızın senin için başka, başka planları var. Bak gör. Sonunda dediydi dersin...

İçimden geçenleri bir tarafa bırakıp, "Tamam, çok istiyorsanız oturalım." dedim.
Gerçekten zihin yorgunluğu yaşıyordum. Geçip banka oturdu. Oturmam için bana da yer gösterdi. Gecip aynı banka oturdum ama biraz mesafeliyim. "Neyiniz var? Sizinle tanıştığımızdan bu yana hiç bu kadar bitkin ve yorgun görmemiştim?"

Sorularım üzerine ağlamaya başladı. Gariplikler devam ediyordu. Saatlerdir karşımda boyun eğmez biri varken şimdi ağlıyordu. Yoksa hamile kadına mı üzülmüştü? "Sen yoksa şu hastaneye getirdiğimiz kadına mı üzüldün?"

Başını kaldırıp yüzüme acı dolu gözlerle baktı. Hala gözlerinden yaşlar akmaya devam ediyordu. İçimden. Yine aynı şeyleri mi yaşıyorum, diye geçirdim. Ben ağlayan bir kadını görünce dayanamazdım.

"Evet, Evrim, kadına üzüldüm ama beni ağlatan şey daha başka. Bir de kadına ne oldu şu an çok merak ediyorum."

Arya, hamile kadın için ağlamıyorsa ne için ağlıyordu? Gariplikler tekrar başa sarmaya başlamıştı. "Neye üzüldüğünüzü anlatmak ister misiniz? Cidden ben bunu merak ediyorum?"

Sorum üzerine bedeni küçük bir hareketle bana doğru kaydı. O kadar yakın oturuyordu ki, neredeyse nefes alışverişini bile duyabiliyordum. Bu pozisyon beni her ne kadar rahatsız etse de ses etmedim. "Maalesef anlatamam, çünkü yine beni kopyacılıkla suçlayabilirsin," diyerek dudaklarına acı bir tebessüm yerleştirdi.

Sanırım Arya'nın canı oyun oynamak istiyordu. Tamam, ben haklı olarak onu kopyacılıkla suçlamıştım. "Pekâlâ, rahat olabilirsiniz. Size söz veriyorum her hangi bir suçlamada bulunmayacağım. Şimdi sizi üzen şey her neyse anlatabilirsiniz..."

Ona verdiğim söz yüzünde tepkimeye yol açmıştı, zira ağlayan gözleri ağlamaz olmuş çehresine bir canlılık gelmişti. Teninin rengi anında yer değiştirirken yeni bir şey aklına gelmiş gibi yüzünü tam olarak bana çevirdi. "Evrim, şimdi aklıma geldi. Senin çantamda gördüğün şey neydi?"

Arya, yeni sakinleşmişti. Gördüğüm şeyden bahsetmenin yeri ve zamanımı mıydı, ister istemez tereddüt yaşıyordum. Cevap vermek yerine başımı olumsuz anlamında sağa sola salladım. Niyetim Arya'nın sorduğu soruyu ötelemekti. "Olmaz Arya, önce sen söyleyeceksin sonra ben..." dedim.

Gecenin kuru havası dudaklarının kurumasına neden olmuştu. Kuruyan dudaklarını yalayarak ıslattı. Sonrasında bakışları gecenin sahipsiz karanlığında kaybolurken bedeni bir yaprak gibi titremeye başladı. Belli ki geceden ödünç alacağı kelimeler onu etkisi altına çoktan almıştı. Yorgun bakışlarını karanlık boşluktan emanet alıp yüzüme çevirdi. "Evrim, ben doğumda ölen bir kadınım..."

Evrim, ben doğumda ölen bir kadınım... Cümle bütünlüğü zihnime dalga, dalga yayılırken iyi saatte olsunlar sol tarafımdan gelmeye başlamıştı. Arya'nın sözlerinin hükümranlığı benim varlığımı ezip geçmişti. Arya, doğumda ölen bir kadın ise yanımda oturan kimdi?

Ben şu an bir hayaletle yüz yüze ve diz dize mi oturuyordum?

"Evrim, sakın korkma bak ben varım yanında. Sen dirayetli ol. Sanırım Arya, kartlarını açmaya başladı.

İç sesimin canhıraş uyarıları beni hiç etkilememişti...

Her şey bir tesadüften ibaret olamazdı. Hamile bir kadın taksiye biniyor ve Arya, doğumda ölen bir kadın olarak karşıma çıkıyor. Kesinlikle bu bana zihnimin bir oyunuydu. Korktuğum ve vücudumun kaskatı kesildiği doğruydu. Şu an kıpırdayamıyordum bile...

Arya, hamlesini acımasızca yapmış ve beni tek hamlede nakavt etmişti. Bedenimde son kalan cesaretimi toplayıp, onun gözlerine bakmaya çalıştım. Gözlerine tam tepemizde yanan lambanın yalımı vurmuştu ve gözleri ölü bir balık gibi bakıyordu.

Tırstım... Tutmayın beni diye kaçasım vardı ama kaçmadım... Korkudan sesim kısılmış olabilirdi ama içimden geçeni sormaktan geri durmadım...

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top