Soğuk Bakışlar B. 16
Selam...
Şüphe ve merak bazen insanoğlunun başına olmadık işler açarken, bazen de yepyeni dünyaların kapısını aralar. Arya'nın hal ve hareketleri beni şüphe ve meraka iterken hastane önüne gelmiştik.
Genç adam, aceleyle taksinin arka kapısını açtı ve eşine taksiden inmesi için yardım etti. Arya ise hiç birimizden yardım isteği gelmediği halde kendi kapısını açıp dışarıya çıktı ve hemen kadının boşta kalan koluna girdi.
Hamile kadının, bir koluna eşi girmiş diğer koluna da Arya, girmiş olarak hastane giriş kapısının dört basamaklı merdiveninden çıkmaya başladılar. Her şey o kadar hızlı gelişiyordu ki, ben kendimi onların arkasından avel gibi bakarken buldum...
İyi de şimdi benim ne yapmam gerekiyordu? Hiçbir zaman müşterinin arkasından hastaneye gitmemiştim. Müşteriyi hastane kapısında bırakır, geçmiş olsun, der çeker işime giderdim. Sözümü geri alıyorum. Asya ile geçirdiğim geceyi saymıyorum...
Görüldüğü üzere Asya, benim hayatıma yeni bir soluk getirmişti. İnsanoğlunun programlanmış robot gibi olmaması gerektiğini öğretmişti bana. Gerektiğinde kuralların dışına çıkılabileceğini insan olmanın gerekliliğini öğretmişti bana. Kendi zihnimi yoklayıp hızlı aldığım bir kararla taksinin kapısını açtım ve dışarıya çıktım. Kapıyı tekrar kapattıktan sonra nefesimi yenileyerek soluklandım.
Hastane kapısının merdivenlerini hiç düşünmeden çıktım. Kapıdan içeriye giriş yaptığımda gözlerim Arya'yı aradı ama bulamadım. Hastanenin giriş bölümündeki danışmanın oraya geldim fakat müşterinin ismini bilmediğim için danışmaya sormaktan vazgeçtim. Hastanenin geniş koridorunda rotasızca ileri geri yürümeye başladım. Bir taraftan da ellerimle çenemi sıvazlayarak düşünmeye çalışıyordum.
"Evrim, " diyen bir ses ve arka taraftan omzuma dokunan bir el ile irkildim. Başımı omuz hizamdan arkaya doğru çevirdiğim zaman bana dokunanın Arya, olduğunu gördüm. Nedendir bilmem Arya'yı görünce garip bir şekilde sevinmiştim. "Evrim, seni gördüğüme sevindim. Şimdi bende senin yanına geliyordum."
"Siz apar topar gidince takside yalnız kaldım, daha doğrusu bende merak ettim kadına ne olduğunu."
Beni görünce Arya'nın yüzüne bir rahatlık yayılırken gözlerinde minicik bir endişe kırıntısı vardı. "Kadını doğumhaneye aldılar. Genç baba adayı biraz sakinleşince annesini aradı onlar da birazdan gelirler sanırım." Konuşmasını yarıda kesip uruyan dudaklarını diliyle yalayarak ıslattı. "Bize düşen iş buraya kadar Evrim," dedi ve gözleri buğulandı. Arya'nın durduk yere yabancı bir kadın için neden gözleri buğulanmıştı anlayamadım. Garipti doğrusu...
"Biz gidelim o zaman," dedim hastanenin çıkış kapısını göstererek. Başını usulca yere eğdi ve yürümeye başladı; adım attıkça yüksek ökçeli ayakkabıları kaygan zeminle buluşuyor ve her darbe tok sesler çıkarıyordu. Tıpkı ritim tutmuş melodik bir ezgi gibi. Onun adımları hızlandıkça benim adımlarım yavaşlıyordu. Yan yana yürümeye başladık.
Birlikte yürümeye başladığımızda başını yerden kaldırdı ve yüzüne düşen saçlarını bir baş hareketiyle geriye doğru savurdu. Saçları geriye savrulurken yüz hatları iyice ortaya çıkmıştı. Parmak uçlarıyla burnunun üzerinden hafifçe aşağıya doğru kaymış gözlüğünü tutup burun kemerine doğru itti. "Biliyor musun Evrim?" diye sorarken başımdan aşağıya kaynar sular boca edildi. Asya'nın repliği değil miydi bu?
Neyi soruyordu, açıkçası bilmiyordum.
Üstelik bu konuda en ufak bir fikrim dahi yoktu. Fakat benim onun kopyacı biri olduğuna dair şüphelerim ve de teorilerim doğru çıkmıştı. İnsanlık bende kalsın dedim ve sustum. Şimdilik sustum. Burası hastaneydi hesap sormanın ne yeri ne de zamanıydı. Başımı ona doğru çevirdim. "Neyi bilmem gerekiyor Arya?"
"Boş ver!" dedi.
İçimden yine başladık diye geçirdim. Nefret ediyordum. Önce soru sorup sonra "boş ver," diyerek savsaklanmaktan. Hastanenin merdivenlerini koşar adımlarla indim. Bu arada Arya, hala merdivenin başında dikilmiş boş gözlerle bana bakıyordu. Benim sinirlendiğimi görünce ağırdan alarak merdiven basamaklarını inmeye başladı.
Bir tarafım Evrim, çek git bu kızla uğraşma, diyordu. İnsani tarafım ağır basıyor. Kendi müşterini yarı yolda bırakmak olmaz, diyordu. İnanılmaz bir şekilde kendi kendimle çelişki yaşıyordum. Baktım ki gönülsüzce bana doğru geliyor durup bekledim. "Arya Hanım, biraz acele etseniz. Nereye gitmek istiyorsanız götürüp bırakayım sizi. Benim işim gücüm var sürekli sizin peşinizde dolaşamam." Bütün bu sözleri Arya'nın yüzüne karşı bir çırpıda söyleyivermiştim.
Sarf ettiğim kelimelerin ağırlığıyla olsa gerek Arya'nın kara gözleri kocaman açılırken, sanki vücudundan kanı çekilmiş gibi donup kalmıştı. Elleriyle lüleli saçlarını topladı ve belinden aşağı salık bıraktı. Gözlerini yüzümden ayırmadan bana doğru yürümeye başladı. Sırtımı taksiye dayamış ellerimi pantolonumun ceplerine sokmuştum. Tavırlarım umursamaz bakışlarım soğuk ve ruhsuzdu.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top