Olası Olmayan B.29.

Selam... 

Ne yani, ruhların bir güzergâh yolu mu vardı?

Biz Asya ile Berzah âlemine giden yol güzergâhında karşılaştık.

Şu anda beynimin eror veriyor olması sizce de normal değil mi, normal olmayan bir cismin karşısında? Özellikle cisim diyorum, eğer dikkatinizi çektiyse insan veya kız demiyorum... Yoksa ben öldüm de ruhum ruhlara mı karıştı? Baksanıza bir yandan Asya, bir yandan Arya, sürekli bana ruhlar âleminden bahsediyorlar. Üf, düşüncesi bile tüylerimi ürpertmeye yetiyor.

Her ne kadar mantığım kabul etmesede inanmak istiyordum ruhların yol güzergâhı olduğuna. Nedensizce... "Arya," diye seslendim çünkü onu gittiği ruhlar âleminden geri getirmek istiyordum. "Hıh..." diye cevap verdi. Gülümsedim içimden. Görünüşe bakılacak olursa Arya'nın ruhu henüz bu dünyaya intikal etmemişti. Onu bu dünyaya ışınlamanın tek yolu Asya'dan söz etmekten geçiyordu. Kıskançlık. Her zaman işe yarar. Bir taraftan da zihnimi işgal eden hınzırlık beynimi istilası altına almaya devam ediyordu. Bakışlarımı dikiz aynasına anlık olarak kaydırdım. İçimdeki muziplik dilime yansırken sinsi bir gülücük attım. "Asya, diyordun?"

"Asya," kelimesi dukalarımdan dökülür dökülmez bakışları anında değişti ve göz bebeklerine  bir parlaklık yayıldı. Neydi bu kızın Asya'ya olan alerjisi anlamadım gitti. Ellerini kullanarak yüzünü masaj yapar gibi ovdu. Belli ki, Arya'nın uykusu gelmeye başlamıştı, ayılmak ister gibi yüzüne masaj yaptığına göre. "Asya'ya ne olmuş Evrim?" diye sordu şaşırmadım desem yalan olur. Arya, hafıza kaybı falan mı yaşıyordu? Baksanıza Asya'ya ne olmuş," diye soruyor. Yok, uykusu gelmemiş sanırım şu an başka boyutta...

Beynimin kıvrımlarında anında şimşek çaktı. Arya, bir çeşit transa girmiş olabilir miydi? Belki de ondandı dağılan zihnini toparlayamayarak bana Asya'yı sorması. Yok, artık bu kadarı da fazla değil mi? Yalnız olur muydu olurdu... Bana ruhlar âleminden bahsederken onun gözlerinin boşlukta yüzer gibi bir hali vardı çünkü. Tıpkı ölü bir balık gibi bakıyordu. İster istemez vücuduma ürpertici bir dalga yayıldı...

Evrim, koçum, aman diyeyim dikkatli ol. Bir transımız eksikti, şimdi o da var... İç sesimin uyarılarını dikkate almayarak sus biraz, diye geçiştirdim.

İçerisi havalansın diye taksinin camlarını açtım. Belki temiz hava Arya'ya da iyi gelirdi. Camı açar açmaz baharın muhteşem kokusu burun deliklerime nüfus etti; akşam saatlerine nazaran havanın ısısı biraz düşmüştü. Serince hava yüzümü yalayıp geçerken haz verici duygular uyandırmış olsa da ruhumda yine de hafif bir üşüme hissi yaşatıyordu insana. İçime çektiğim oksijen beynimin uyuşukluğuna iyi gelmiş, gözlerime vuran uykunun emaresini alıp götürmüştü. Eminim Arya'ya da iyi gelecekti.

"İsterseniz camı kapatabilirim, biraz temiz hava almanın ikimize de iyi geleceğini düşündüm." Üst üste derin derin nefesler alıp verdi. "Haklısın Evrim, temiz hava iyi geldi." Kapatma düğmesine bastığımda camlar tamamen kapandı ve dolayısıyla dışardan gelen uğultulu sesi de kesilmiş oldu. Taksinin içi yine sensizliğe gömülmüştü. "Arya Hanım, size sormak istediğim bir şey var, eğer sakıncası yoksa sorabilir miyim? "

Bir baş hareketiyle yüzüne düşen saçları geriye doğru savuşturdu. "Sorabilirsin Evrim," derken göz kapaklarını birkaç kez açıp kapattı. "Asya'dan berzah âleminin var olduğunu duymuştum ama sen bunun üzerine bir yeni bilgi daha ekledin. Gerçekten berzah alemine giden belirli bir güzergâh var mı?"

"Evet, var Evrim!" derken yüzüne yerleştirdiği ifade bilge bir insanın yüz ifadesini anımsatıyordu. Bilmiş, kendinden emin ve mağrur...

Sorduğum soruya aldığım cevap karşısında ona inanamayarak çok şaşırmış olmam Arya'yı pek enerse etmemişe benziyor olsa da ben tepkimi göstermekten geri durmadım. "Nasıl ya, buna inanmak cidden olasılık dışı?"

Oturduğu pozisyonu değiştirip daha rahat bir pozisyon almayı denedi. "Şöyle ki Evrim, dünyanın bazı bölgelerinden geçer bu güzergâh. Bu güzergâhı sadece ruhlar bilir. Ölü bedenlerden çıkan ruhlar, kendi yörüngesine çağrılır. Yaşadığı bedeni terk eden ruh, o güzergâhı takip ederek berzah alemine geçiş yapar."

"Siz ciddi misiniz? " diyerek hayretimi dile getirirken aldığım bu cevaplar dudaklarımın istemsizce kıvrılmasına neden oldu. Gerçekten, cidden, yeminle, inanmakta zorluk çekiyordum. "Pekâlâ Arya Hanım, müsaadenizle size bir soru daha sormak istiyorum ama bu soruma dürüstçe cevap vermenizi istiyorum." dedim.

Kendinden emin, "Sor Evrim," dedi. Onun bu kendinden emin halleri bana tanıdık geliyordu. "Bu anlattıklarının gerçekliği nedir?"

Sorum karşısında yüzünün alacağı şekli çok ama çok merak ediyordum. Hazırdım onun dumura uğramış yüz ifadesini görmeye. "Şimdi bu da sorumu Evrim, biz reenkarne ruhlar bunu bizzat yaşayıp görüyoruz..."

Emin olun karnıma sancılar girmişti. Bu sancılar vücudumun kasılmasına neden oluyor fani bedenimi kıvrım kıvrım kıvrandırıyordu. Öncelikle anlattıkları bana göre kabul edilesi değildi...

Ölmüş bedenimden çıkan ruhum elbette Yaradan'ın ilmiyle kendine bir yol bulup gideceği istikameti bilip mahşere değin kalacağı mekânına gitmesini bilirdi. Bir taraftan da akla yatkın geliyordu. "Of" diye inledi kafası karışık benliğim...

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top