yirmi yedi
Selamün aleyküm bacımsular✊
Biliyorum bu bölümü fazla beklediniz ama gerçekten fırsatım olmadıı
Yıldızı okşayalım vee bölüme geçelim<3
* * *
Sahurda hiçbir şey yemeden namazı kılıp yatmıştım. Annem ne kadar ısrar etse de beni ikna edememişti. Sabah olduğunda istemeye istemeye hazırlandım okula. Dudağımdaki yarayı kapatmak için minik bir yara bandı yapıştırdım.
Benim üzülmemi bekleyenler bu halimi görünce zil takıp oynayacaktı heralde. Hele ki Fatma Nur.
Abim bu sefer beni beklemeden gitmişti. Çünkü ne ben ne de o birbirimizin yüzünü görmek istemiyorduk. Belki o pişmanlığından dolayı bakamıyordu yüzüme ama ben onun yüzüne baktıkça kalbim daha da kırılıyordu. Canım acıyordu. Bana yaptıkları geliyordu gözlerimin önüne.
Yürüyerek okula geldikten sonra bahçeye girdim. Çoğu kişinin bakışları bana çevrilirken bizim sınıfın sırasına geçtim. Hiçbirinin yüzünü görmeye tahammülüm yoktu. Yüzlerine bakmaya tenezzül bile etmedim.
Ben yeri izlerken aniden bir çift ayakkabı girdi görüş açıma. Kafamı kaldırıp bakınca Fatma Nur olduğunu gördüm.
"Ayy dudağına ne oldu? Dayak mı yedin canım benim ya. Senin için ne kadar üzüldüm bilemezsin. Keşke sen de bunları yapmadan önce düşünseydin." diyince sinirle gözlerimi devirdim.
"Sahte samimiyet mi? Hiç gerek yok, kalsın." dedim ben de tekdüze bir sesle.
"Bana bak seni yolarım!" diye aniden çıkışan Fatma Nur'a boş gözlerle baktım.
"Benim derdim sen değilsin Fatma Nur. Gider misin?" dememle bana dik dik baktı ve yanımdan uzaklaştı.
Kimseyle konuşmadım. Kimsenin yüzüne bakmadım. Birkaç ders geçmişti ki hava almak için bu teneffüste bahçeye çıkmaya karar verip çıkmıştım.
Melike beni ilk gördüğünde üzülür gibi olsa da sonrasında ne hissettiklerini anlayamadım çünkü belli etmemişti.
Spor salonunun etrafında tur atarken tam köşeyi dönüyordum ki karşıma bir grup kızın çıkmasıyla korkuyla geriledim. Kim olduğuna bakınca Dilara ve Aybüke olduğunu gördüm. Yanlarında bilmediğim ama yüzleri tanıdık gelen birkaç kız daha vardı.
Dilara bana doğru yaklaşıp dudağımın kenarındaki yaraya elini uzatınca geri çekildim ve dokunmasına izin vermedim. Ben dik dik ona bakarken sahte bir şekilde suratını üzülür gibi yaptı ve tekrar elini uzatıp dudağımdaki yaraya dokundu.
"Vah canım ya dövdüler mi seni? O çok sevdiğin ailen de mi inanmadı sana? Eh, tabii kızlarının nasıl biri olduklarını biliyorlar. O yüzden normal."
Yüzüme dokunan elini iteledim bir hışımla.
"Haddini aşıyorsun Dilara. Eğer devam edersen ben sana bildirebilirim haddini." dedim sakin bir sesle. Sakin olmalıydım.
Aniden yüzüme bir tokat atınca ne olduğunu anlamadan Aybüke geldi ve başörtümden asıldı. Kafam geriye doğru giderken ellerimle kurtulmaya çalıştım ama tanımadığım kızlardan biri de kollarımı tutmuştu.
Son gücümü kullanarak kafamı kurtarmayı başardım ama Dilara'nın tekrar tokat atmasıyla sinirden ellerim ayaklarım titremeye ve uyuşmaya başlamıştı.
"Böyle mi yapmıştın sen bize?" dedi gülerek.
Dirseğini karnıma geçirince elimde olmadan acıyla inledim. Belim iki büklüm olmuş ve nefesim kesilmişti acıdan.
"Ya da böyle mi yapmıştın?"
Tam kafamı kaldırıp elimle ona doğru bir hamle yaparken Aybüke elimi tuttu. Sinirden gözlerim dolmuştu.
Bunlar anlaşılan daha o dayağı kendilerine yedirememişti. İyi de o zaman da durup dururken bana olmadık laflar eden bunlardı.
"Sıkıyorsa sadece ikiniz gelseydiniz. Yemedi gözünüz değil mi? Yanınızda birkaç kişi olunca ötersiniz anca!" dedim suratına doğru bağırarak. Başörtüm yine çekilince bu sefer saçlarım yarısına kadar açılmıştı. Hayır hayır, lütfen birisi görmesin!
Başörtümü düzeltmek istesem bile yapamazdım çünkü iki elimi de tutuyorlardı. Yanımdaki kolumu tutan kızlardan destek aldım ve sağ ayağımı kaldırıp Dilara'nın diz kapağına vurdum. O dengesini kaybederek yeri boylarken Aybüke sinirle geldi ve yüzüme bir tokat daha vurdu. Yanağım kavrulurken bu sefer de saçımdan asıldı.
Rabbim, sen bana yardım et! N'olur birisi yardım etsin n'olur!
Gözyaşlarım akmaya devam ederken Dilara yerden sinirle doğruldu ve beni öyle bir iteledi ki dengemi kaybedip geriye doğru yalpaladım. Ben yeri boylarken kafamı sert birşeye çarpınca gözlerimin önündeki görüntüler silikleşti ve yavaşça yok oldu.
Rabbim, sabredemiyorum artık. Ne olursun yardım et ve bana dayanma gücü ver.
Tam bilincim kapanmak üzereyken bir ses duydum. Kime ait olduğunu ayırt edemesem de bana doğru geldiğini anlamıştım.
Yanıma gelen kişi başımı tutup kaldırdı ve elleriyle yüzüme hafif dokununca kendimi zorlayıp gözlerimi açtım. Beynim geç de olsa gelen kişinin Açelya olduğunu fark etti. Satranç turnuvası olduğunda arkadaşı Zeynep'le birlikte benden küçük olsalar da baya iyi anlaşmıştık.
Açelya endişeli suratıyla birlikte beni tutarak ayağa kaldırdı. Kalkarken biraz başım dönünce spor salonunun kenarlarını saran kaldırıma oturdum. Ellerimi yüzüme kapattım ve ağlamaya başladım. Bu kadarını kaldıramıyordum. Hepsi üst üste gelmişti. Ne kadar sabretmeye çalışsam ve güçlü durmaya çalışsam da olmuyordu.
Açelya yanıma gelip bana üzgün gözlerle baktı. Ardından yanıma oturup sırtımı sıvazladı.
Dışarıdan hayata pembe gözlükleriyle bakan ve çok mutlu görünen biriymişim gibi görünürdüm ama değildim. Değilim. Herkesi güldürürdüm ama kendini güldüremezdim.
Ben herşeye kırılan ama asla belli etmeyen biriydim. İnsanlar beni kırar ama kırdıklarından haberi bile olmazdı. Geçer bir köşeye, sessizce ağlardım.
Kimin umurunda? Kimsenin.
Ben hiç önemsenmemiştim mesela. Hiç değerli hissetmemiştim. Herkese değerli olduğunu hissettirip asla değerli olduğunu hissedemeyen biriydim. Ben hiç, o kırılmasın diye lafı esirgenen birisi olmadım. Ben hiç, o üzülür diye bazı şeylerden sakınılan birisi olmadım. Gelen kırdı giden kırdı. Hiçbir laflarını esirgemediler.
Biliyorum sizi de çok kırdılar, çok üzdüler. Geçip sessizce ağladınız ama kimse duymadı. Kimse umursamadı...
Ben hep gökyüzüne anlatırım dertlerimi. Geçerim pencerinin önüne dakikalarca bakarım yıldızlara. Konuşmasam da onlar beni duyuyormuş gibi gelirdi. Dertlerimi dile getirmeme gerek bile kalmazdı.
Kendi kendime ağlar, kendi kendimi teselli ederdim ben. Kimseye ihtiyacım da yoktu. İhtiyacım olduğu anda yanımda yoklardı çünkü.
Aniden oturduğum yerden ayağa kalktım ve gözyaşlarımı koluma sildim. Benim merhametlilerin en merhametlisi bir Rabbim vardı ve o bana yeterdi. O'nun herşeye gücü yeterdi. Elbet bugünler de geçecekti. İmtihanımı geçmek için sabretmeliydim.
Benim kalkmamla birlikte Açelya da peşimden geldi.
"Ben sana inanıyorum Zümra abla. Sen yapmazsın." diyince arkamı döndüm ve ona minnet dolu gözlerle baktım.
Tebessüm ederken "Allah razı olsun." dedim ve yanından uzaklaştım. Benim ne yaptığımı Allah biliyordu belki ama bazılarına bunu kanıtlamam ve bana yaptıklarından dolayı pişman etmem gerekiyordu.
Spor salonunu dolanıp bahçeden geçip okula ilerlerken başım zonkluyordu. Ağrısı iyice şiddetlenince dişlerimi sıktım ve müdürün odasına doğru yol aldım. Şimdi güçsüz olma zamanı değildi.
Müdürün odasına ulaştığımda kapıyı tıklattım ve "Gel." sesini duymamla içeriye girdim. Müdür Hanım'ın bakışları bana dönerken gözlerinde acır gibi bir hâl vardı.
"Hocam ben Cuma gününe ait kamera kayıtlarına bakmak istiyorum. Bu haksız suçlamayı kabul edecek değilim." deyince gözlerinde bir ışık parladı hocanın.
"Bu bizim aklımıza nasıl gelmedi? Gel tabii hemen bakalım."
Hemen yanına gittim. Bilgisayardan birkaç yere girdi ve saatlere göre tek tek aradı. O kadar uzun sürmüştü ki tam umudumu keserken hocanın neşeyle "Buldum!" sesini duyunca bakışlarımı ekrana kilitledim.
Bizim Aras'la olduğumuz açıya bakan kamerayı bulup saatini yazdık ve sonunda gerçek birebir karşımızdaydı. Ben o gün orada Aras'la konuşurken duvarın arkasından resmimizi çeken Dilara ve Aybüke'ye baktım. Yanlarında da tanımadığım bir erkek vardı. Demek ki montajı ona yaptırmışlardı.
İşte şimdi bittiniz.
"Hocam sizden son bir kez ricada bulunabilir miyim?" dedim içimdeki buruk neşeyle. Bana kendimi kanıtlamak zorunda bıraktırmışlardı. Bana inanmayı tercih etmemişti en güvendiğim insanlar bile.
•
Bu bölümde sanırım size biraz Zümra yoluyla kendimden bahsettim :')
Ayrıca anonim Asaf olmadığı için üzülenler, arkadaşlar sizce Asaf bir kıza mesaj atıp sürekli rahatsız edecek bir tipte mi Allah aşkına akshkahakaj
Kimse için değerli olmadığınızı düşündüğünüz anda Rabbinizin olduğunu unutmayın♥
Mutlu kalın...
Diğer bölümlerde görüşmek üzere,
Selametle👋🌙
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top