yirmi üç
Selamün aleyküm gencolar ✊
Selamımı almayanı vuruyorum skdhkshskdj
Yıldızı okşayıp bölüme geçek♥
Bu arada artık oy sınırı koyacağım bir süreliğine
Oy sınırı : +230
◆
Matematik hocasıyla konuştuktan sonra test kitabımı aldı ve kontrol edeceğini, beşinci dersin teneffüsünde de ondan almamı söylemişti.
Ben de sınıftaki yerimi aldım ve dersler bir an önce bitse de eve gitsek modundaydım. Oruç oruç hiç çekilmiyordu doğrusu. Kafa basmıyor yani ben ne yapayım?
Aklım akşam iftarda ne yiyeceğimi düşünürken, bakışlarım hocanın tahtaya yazdığı yazılara boş boş bakıyordu.
Ah, doğru bugün abim beni almaya gelemeyecekti. Mesaiye kalması gerekiyormuş ve benim de yürüyerek gitmem gerekiyordu.
Yürümeyi severim ama oruç olunca dili damağı kuruyordu insanın. Hocanın bana seslenmesiyle birlikte kendime geldim ve derse odaklanmaya çalıştım. Dikkat çekmek isterim, sadece çalıştım.
O dersi bitirdikten sonra zilin çalmasıyla benim kafamı masaya gömmem bir oldu. Şu sırada uyumayı hiçbir şeye değişmezdim!
Günün çoğu böyle gelip geçerken beşinci dersin bittiğini belirten zil sesiyle birlikte Melike'yi de yanıma alıp öğretmenler odasına indim.
Kapıyı tıklatıp içeriye girdikten sonra gözlerimle etrafı taradım ama yoktu. Kapıya en yakın oturan Fizik hocasına sormaya karar verdim. Melike'yi kapının orada bıraktım ve hocanın yanına gidip sordum.
"Hocam, matematik hocasını gördünüz mü acaba?"
Hocanın bakışları geçen hafta yaptigimiz sınav kağıtlarının üstünden kalktı ve gözlerimle buluştu. Fizik ve Edebiyat dersinin sınavları çok sona bırakılmıştı. Diğer derslerin sınavlarını ise Ramazan ayına girmeden yapmıştık. Gerçi ilk hafta da birkaç sınav yapmıştık.
"En son bahçeye inmişti kızım. Arka kapının girişine bak istersen?"
"Tamam hocam saolun, iyi günler." dedim tebessüm ederek. Hoca da bana gülerken baş selamı verdim ve öğretmenler odasından çıkıp bahçeye yöneldim.
Melike de peşimden gelirken söylenmeyi ihmal etmiyordu.
"Ayaklarında dönüp duruyoruz resmen! Şu şu saate gel diyorsun bari yerinde dur be adam!"
"Aynen ya! Neyse yürü bizim de bacaklarımız açılmış olur. Otura otura bir hal olduk zaten."
Okulun büyük kapısından çıkıp sağa döndük ve arka çıkış kapısına doğru baktık. Hocanın orada olduğunu görünce de hızlı adımlarla yanına gittik. Kapının kenarında durmuş her zamanki gibi sigarasını içiyordu. Ah bir de ders anlatırken türüm türüm kokuyordu yahu!
Hocanın yanına geldiğimizde kısacık bir mesafede bile nefes nefese kalmış, kalbim ritimsiz bir şekilde atmıştı.
"Hocam...benim test...kitabını kontrol edip verecektiniz." dedim nefeslerimin arasından.
"Dur kızım dur, sakin! Senin kitabı kontrol ettim, iki yanlışın çıktı ama bu seferlik görmezden geliyorum. Bu bile senin için büyük başarı. Kitabı okul çıkışı Aras'a vermeyi unutma. Şimdi de verebilirsin gerçi."
Sigara kokan nefesi yüzümüze çarparken suratımı ekşitmemek için zor tuttum. Zıkkım içesiceler! Ne buluyorlardı şunlarda bir türlü anlayamıyordum, anlamak da istemiyordum.
"Tamam hocam. Hadi Allah'a emanet." dediğim gibi Melike'yi çekiştirerek uzaklaştım. Vallahi daraldım, bunaldım iki dakikada.
"Kızım şu Aras mıdır Arsa mıdır onu bir bulalım şimdiden verelim."
"Tamam. Ay bir dakika benim bonem çözülmüş saçlarım gözüküyor, sen gitsen olur mu?"
Bana masum masum bakışlar atarken başındaki boneyi tutunca dayanamadım ama oflamayı da ihmal etmedim.
"Of Melike git ya gözüm görmesin. Ben kendim de bulurum hıh!" Bir iki naz yaptım ama en sonunda ikna edip o lavaboya ben ise on ikinci erkek sınıflarının olduğu kata çıktım, yani en son kata. Canım çıkmıştı resmen! Bunlar her gün nasıl çıkıyordu burayı?"
Ardından sınıf isimlerini aramaya koyuldum. 12-I demişti hoca. Oğlan çocuklarının dik dik bakışları eşliğinde koridoru ilerledim. Şimdiden gerilmiştim. Tam ümidi kesip gidiyordum ki aradığım sınıfı buldum ve utana sıkıla açık olan kapılarına tıklatıp dikkatleri üzerime çektim.
Çocuklardan birisi beni görür görmez "Bismillahirrahmanirrahim!" demiş ve oturduğu masadan arkaya yuvarlanmıştı. Birkaç kişi ona gülerken ben de kendimi gülmemek için sıkıyordum. Daha fazla oylanmadan hemen sorumu sordum.
"Aras Derey burada mı?"
Soruyu sorduğum anda sınıftan 'ooo' sesleri gelmeye başladı. Sinirle gözlerimi devirdim ve daha net konuştum.
"Matematikçi gönderdi test kitabı vereceğim, aklınız şeytana uymasın." dedim ve elimdeki test kitabını salladım.
İçlerinden bir çocuk oturduğu yerden kitabını okurken beni yanıtladı. Göz teması kurmamaya çalışarak ya zemini ya da masaları inceliyordum.
"Aras bu ders yok ama son ders gelecek. Çıkışta verebilirsin. Ben söylerim ona çeşmenin orada bekler seni."
"Tamam." dedim hiç beklemeden ve oradan koşar adımlarla çıktım. Aşırı geriliyordum.
İki kat aşağı indim ve bizim sınıfa girdim. Melike daha gelmemişti ama neredeyse bütün sınıf buradaydı. Ders zili çalmış olmalıydı.
Yerime geçtiğim gibi ayakta zor tuttuğum kafamı sıraya yasladım ve o gürültünün içinde gözlerimi kapatıp dinlenmeye çalıştım. Omzumdan birinin dürtüklemesiyle başımı kaldırdım.
Melike yanıma gelmiş ve bütün sınıflar birlikte o da ayaktaydı.
"Kanka hoca geldi. Fark etmeden ayağa kalk." Uyku sersemliğiyle dediğini zar zor idrak ettim, beynim ayaklarıma kalkmam için komut verince yavaş yavaş kalktım ve hocanın selamını aldım. İki dakikada içim geçmiş resmen. Abdest de gitti ya tüh!
Son iki dersi de yarı uyur yarı uyanık bir şekilde atlattıktan sonra çantamı topladım ve Melike'yle vedalaşıp tam eve gidiyordum ki elimdeki test kitabını görmemle çeşmenin olduğu yere gittim.
Herkes evine giderken ben ayakta bekliyorum. Geçen beş dakikanın ardından tam ümidi kesip gidiyordum ki birisi geldi yanıma ve gülerek karşımda durdu. Hafif kumral saçlıydı. Ellerini ceplerine koydu ve sırıtmaya devam ederek "Selam!" dedi neşeyle. Ardından tokalaşmak için elini uzattı.
Ben eline dik dik bakarken "Aleyküm selam!" dedim beklediğimden daha sert bir şekilde. Okuldan çıkan üç beş kişi kalmıştı ve benim tek derdim eve gidip yatakta yuvarlanmaktı. Bu yüzden vakit kaybetmemek adına hemen konuya daldım.
"Aras Derey sen misin?"
"Evet, buyursunlar efendim."
"Matematikçi bu test kitabını sana vermemi istedi de. Sende de varmış ama yapamamışsın galiba."
Elimdeki test kitabına baktı ve elleri ceplerinde konuşmaya devam etti.
"Evet çok zor geldi bana."
"Tamam sen bana hangi gün getirebilirsin? Bugün salı, cuma gününe biter diye düşünüyorum. Cuma günü getirmeyi unutma inşAllah. Hadi selametle."
Hızlı hızlı yaptım konuşmamı ve bizim evin yolunu tutmaya başladım. Çocuk şok içinde kalmıştı resmen ama bundan bananeydi?
Yolu tam yarılamıştım ki yanından geçtiğim kaldırımda bir güvercin gördüm. İyi de ben yaklaşınca korkup kaçması gerekmiyor muydu bunun?
Hadi yaralıysa ve o yüzden uçamıyorsa? Rengi de çok güzeldi maşallah. Açık gri tonlarındaki tüylerinin arasına yeşil ve beyazlar serpiştirilmiş, gözleri ise betimeleyemeyeceğim kadar güzel bir renk tonundaydı. Rabbimin hikmetine bakar mısınız?
Biraz daha yaklaştım güvercine doğru. Korksa da benden tam anlamıyla kaçamıyordu. İlk defa bu kadar yakından görüyordum.
Yavaşça elimi uzattım korkmasın diye ama ben kendim de biraz korkuyordum. Birkaç kez tereddüt edip elimi çeksem de en sonunda işaret parmağımı başına dokundurdum.
Bana bir zarar vermeyince gülümseyerek avuç içlerime aldım ve korkmasın diye başını okşadım. Yavruydu galiba çok büyük değildi çünkü.
Şimdi ne yapacaktım peki? Burada bıraksam kedilerin yaralama ve çocukların gelip kuşa eziyet etme ihtimali çok yüksekti. Vicdanım el vermeyince onu eve götürmeye karar verdim. Annem kızacaktı ama olsun. İyileştirir sonra da geri salardım.
Tam bir adım atmıştım ki arkamdan gelen tanıdık sesle olduğum yerde kalakaldım.
◆
Bu arada geçenlerde ben de buldum güvercin oradan esinlenmiş olabilirim sjdhksjs tabii bana biri seslenmedi orası ayrı :D
Anonim hakkında tahmininiz var mı, sizce kim?
Diğer bölümlerde görüşmek üzere,
Selametle♥👋
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top