yirmi

Selâmün aleyküm bacımsular♥

Az biraz yorum yapın loo

Şimdi napıyoruuuz

Yıldızı okşayıp bölüme geçiyoruz ekdhkshskd

◆ ◆ ◆

İlk dört ders çoktan geçmiş ve öğle arasına girmiştik. İlk ders yarışmaya katılacak herkes ismini yazdırmıştı. Şimdi de spor salonunda yarışlar yapılacaktı.

Önce herkes kendi sınıfındakilerle sonra diğer sınıftakilerle yarışacak ve elemeler olacaktı. Melike'yle biz de katılmıştık. Birileriyle satranç oynamayalı uzun zaman olmuştu.

Bütün okul spor salonuna ilerlerken biz de onlara ayak uydurduk ve salona giriş yaptık. Gördüklerimle kaşlarım havaya kalkmıştı.

Vay, bunları ne ara yapmışlar ya?

Karşılıklı iki sandalye ve masalardan oluşan bir yer karşıladı bizi. Yaklaşık yirmiye yakın böyle masa vardı.

On tanesi bir tarafta, on tanesi bir taraftaydı. Kızlar ve erkekler salonun iki ayrı tarafına kurulurken biz de sınıfımızın olduğu tarafa gittik ve yerlerimizi aldık.

"Ay kızım ben niye bu kadar heyecanlandım ya?" diye kıpır kıpır olan Melike'ye gülerek baktım.

"Valla ne yalan söyleyeyim ben de biraz heyecanlandım."

Bir taraftan hocaların sahadaki masalar ve satranç takımlarını ayarlamalarını izliyor bir taraftan da konuşmayı ya da analiz yapmayı unutmuyorduk.

İlk önce 9. sınıfların elemesi başlamıştı. Oturduğumuz yere en yakın olan masayı izliyor ve çekişmeyi heyecanla takip ediyorduk. Siyah şal takan kız gerçekten mantıklı hamleler yapıyordu. Bu gidişle o yenecekti. Arkadaşları ona tezahürat yapıyordu ama böyle giderse kızın kafası seslerden dolayı karışabilirdi.

Önümde oturan kızlara doğru eğildim ve omzuma nazikçe dokundum.

"Pardon?"

Kız arkasını dönüp ne diyeceğimi beklercesine yüzüme baktı. Belli ki en yakın arkadaşıydı.

"Arkadaşın çok iyi oynuyor ama sizin sesiniz yüzünden kafası karışabilir ve heyecan yapabilir. Ona bakışlarınla ve varlığınla da destek olabilirsin." dedim ve tebessüm ettim.

Kız bir yarışan arkadaşına bir bana baktı ve sonunda başını salladı gülümseyerek.

"Haklısın abla. İsmin ne bu arada? Seni çok görüyorum ama ismini bilmiyorum?"

"Zümra ben. Senin ismin ne?"

"Açelya ben de. Memnun oldum."

"Ben de memnun oldum. Arkadaşının ismi ne? Baya iyi oynuyor maşAllah" dedim ve gülümseyerek beni yanıtladı. Çok içten bir gülümsemesi vardı ve güldükçe sağ yanağında gamzesi beliriyordu. Bu onu kıskanmama neden olsa da pek belli etmedim.

Ne yapıyım 'Senin gamzen var ama benim yok!' diyip saldırıyım mı?

"Arkadaşımın ismi de Zeynep."

Başımı salladım gülümseyerek ve ikimizin de bakışları tekrar arkadaşına döndü.

Birkaç hamlenin daha sonunda Zeynep karşısındaki kızı yenmeyi başarmıştı. Ben, kendim kazanmış gibi mutlu olurken Zeynep'in bakışları Açelya'ya döndü ve yarım ağız gülümseyerek göz kırptı.

Yenilen kızın suratıysa morarmıştı. Niye bu kadar abartmıştı ki?

"Satrançta yenmiş olabilirsin ama bizim oyunumuz burada bitmedi Zeynep."

Zeynep dalga geçer gibi gülümseyerek yüzüne bakmaya bile tenezzül etmeden onu yanıtladı.

"Hı hı aynen bebişkom. Yarın oyuncak bebeklerini getir, size evcilik oynattırırım. Annene söyle de unutma ama tamam mı?"

Karşıdaki kız Zeynep'in üzerine yürüyecek gibi olunca kendimi yine tutamadım ve konuştum.

"Hop hop aslanım! Sen hayırdır?"

"Sanane be gerizekalı!"

"Kız cadoloz küçük falan demem yolarım seni. Bir dakika bekle." Onlar anlam veremez bir şekilde bana bakarken gözlerimi kapattım ve elimi kalbimin üstüne koydum.

Sakinlikle hallet Zümra. Onların şaşkın bakışları üzerimdeyken gözlerimi gülümseyerek açtım ve konuştum.

"Bir oyunu kaybetmenin nesi var? Fazla abartmıyor musun?"

Kız sinir bozukluğuyla gülerek beni yanıtladı. Okul formasını giyinmişti evet ama kafasının arkasında maşallah bir kafa daha vardı.

"Hah şuna bak ya! Sen aramızdaki husûmeti biliyor musun da konuşuyorsun?"

"İyi anlaşmıyor olabilirsiniz ama burada adilce bir oyun oynandı ve sen kaybettin canım. Abartılacak bir şey yok. Oyun bu. Kazanırsın da kaybedersin de."

"Sen çok biliyorsun!" diye bana çemkiren kıza baktım. Şimdi tepem attı bak!

"Bana bak, büyüklerinle saygılı konuşmayı öğren önce sonra gel burda kavga çıkarma gibi bir cürette bulun!"

Melike olay büyümesinden korktuğu için kolumdan çekiştiyordu ama beni bu saatten sonra kimse tutamazdı.

Öğretmenler diğer yarışanlarla ilgilendiği ve öğrencilerin yaptığı tezahüratlardan dolayı bizi duymuyorlardı. Erkeklerden birkaçının bakışlarının bu tarafa döndüğünü hissetsem de devam ettim.

"Sen mi bana saygıyı öğreteceksin?" dedi gülerek.

"Benden sana bir abla tavsiyesi. Biraz kitap oku da beynini bilgiyle doldur. Küçücük kelime haznenle gelmiş bana laf sokmaya çalışıyorsun. Böyle konuşmayacaktım ama benim sabrım da bir yere kadar. Ben seninle düzgünce konuştum ama hakaret eden sendin." dedim ve gülümsedim. Konuşmasına fırsat vermeden tekrar ekledim

"Şimdi git yerine sessizce otur tamam mı canım?"

"Sen!" dedi ama devamını getiremeyince sinirden koşarak arkadaşlarının yanına gitti.

Bir kere de sakin olup olaya karışmasam şaşırırdım. Sabredemiyordum ya çeneme sahip çıkamıyordum.

Zeynep ve Açelya bana şaşkınca ve gülerek bakarken onlara göz kırptım. Ama iyi laf ettim ha!

"Ne yaptın reis?" diyen Melike'yle birlikte dördümüz de gülüştük.

Aradan geçen yarım saatin sonunda sıra Melike'ye geldi. İsmini bilmediğim bir kızla yarışıyordu.

İlk seferde yense de ikinci seferde Melike yenilmişti.

"Olsun kanka ya böylesi hayırlıymış." diye teselli ederken hocanın beni çağırmasıyla hemen yanına gittim.

Beni yerimi alırken karşıma 11'lerden beyaz tenli bir kız gelmişti. Ay tenli mübarek!

"Allah yardımcın olsun bacım." derken bir gülümseme yolladım.

Aynı şekilde içten bir şekilde güldü o da.

"Saol senin de bacım."

Hoca yanımıza geldi ve "Hak eden kazansın kızlar." dedi. Yazı tura yaptı ve hocanın işret vermesiyle ilk olarak karşımdaki kız hamle yaptı.

Ben ona şah çektim o bana şah çekti derken en sonunda oyunu ben kazandım. O da gerçekten çok iyi oynamıştı.Kız gülümseyerek ayağa kalktı ve elini uzattı.

"Tebrik ederim. Gerçekten iyi oynadın."

"Teşekkürler. Hakkını yemeyelim sen de zorladın baya!"

O sırada hoca yanında bir kızla geldi tekrar.

Onunla da yirmi beş dakika süren bir oyunun ardından ben kazandım. Dayım saolsun.

Aramızda yine aynı diyaloglar gerçekleşirken hoca yanında Zeynep'le geldi bu sefer. Demek ki benimle birlikte o da en sona kalmıştı.

"Allah yardımcın olsun Zümra abla."

Gülümseyerek bana bakan kıza ben de aynı şekilde cevap verdim.

"Senin de yavrum." diyip göz kırptım ve ardından oyun başladı.

Zeynep beni sonuna kadar zorlamıştı. Ecel terleri döküyordum resmen. Birkaç taşım kalmıştı ve böyle giderse şah-mat çekecekti. Ama onun görmediği bir yer vardı. Gülümseyerek fili aldım ve ona şah çektim. Kaçacak bir yeri kalmayınca oyun bitmişti.

Birbirimizi tebrik ettik. O sırada sınıf hocamız yanıma geldi ve beni tebrik etti. Ardından salonun ortasına geçtik Asude hoca'yla birlikte.

Yan tarafta da Kuran hocası ve bir çocuk vardı. Bir dakika bu çocuk Asaf'ın yanından ayrılmayan ve ona göz kırpan çocuk değil miydi? Benim onlara baktığımı yakalamış ve hemen Asaf'ı dürtmüştü. Demek ki yakın arkadaşlardı.

"Evet kazananlarımız belli oldu. Kızlardan Zümra Buluray ve erkeklerden Musab Ayçeri."

Salondaki herkes alkışlarken gözüm Asaf'a takıldı. Yarım ağız gülümseyerek arkadaşına bakıyordu. Bu tarafa doğru bakacak gibi olunca hemen bakışlarımı çevirdim ve Melike'ye baktım. O da heyecanla beni alkışlıyordu.

Yerim ya!

"Bir sonraki sefere başka okullarla yarışacaksınız. Yanınızda sınıfınızdan üç kişi gelebilir. Sonraki yarış haftaya pazartesi!"

Tekrar alkışlar. Allah! Yarın Asaf'gil bizim eve gelecekti!

◆ ◆ ◆

Sonunda 20 bölüm olabildik!

Çok şükür yarabbii skhdksjskdj

Diğer bölümlere görüşmek üzere,
Allah'a emanet olun. Selametle👋♥

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top