kırk beş

Selamün aleyküm gençler✌

Daha fazla uzatmadan bölüme geçelim'☆

🌻       🌻      🌻

"Sen istiyor musun kızım?" diye soran babama bakışlarımı çevirip, hiç düşünmeye bile gerek duymadan net bir şekilde yanıtladım.

"Hayır." dediğimde "Ben de öyle tahmin etmiştim zaten." deyip yüzüne bir gülümseme yerleştirdi ve ekledi "Neyse ben adamlarla konuşurum kızım sen rahatına bak."

Ardından ayağa kalkıp odamdan sessizce çıktı ve babam çıktığı gibi derin bir nefes alarak kendimi oturduğum yatakta geriye bıraktım ve yatakla birlikte ben de sallandım. Babamların benim rızam olmadıkça böyle bir şey yapmayacaklarını bilsem de stres olmamak elde değildi.

Takıntılı sapıktan başka bir şey değildi. Yıllar sonra gelip evimi bulması beni ürkütmüştü. İki çift laf etmişliğim olmamıştı o çocukla ve onun beni neden bu kadar taktığını anlayamamıştım.

Yatakta sırt üstü yatıp tavanı izledim dakikalarca. Düşünceler birbiri ardına geliyor bir türlü rahat bırakmıyordu. En sonunda hava iyice kararıp odamı sadece sokak lambaları aydınlatacak duruma geldiğinde ayağa kalkıp pencereye gittim ve perdeyi örttüm. Ardından lambayı yakmak için duvardaki düğmeyi elimle ararken, bütün duvarı tavaf ettim. En sonunda düğmeyi bulunca ışığı açtım ve dolabıma yönelip üstündeki kıyafetlerden kurtuldum ve daha rahat giyinip odamdan çıktım.

Mutfağa doğru ilerlerken bir yandan da belime kadar gelip iyice uzamış saçlarımı topuz yapmakla meşguldüm.

Mutfağa geldiğimde annemlerin sofrayı hazırladığını gördüm ve onlara yardım etmeye koyuldum.

*     *     *

Son dersime girmek için fakülteye doğru hızlı adımlarla ilerledim. Bir yandan da telefonda Didem'le mesajlaşmakla meşguldüm. Akşam bize gelecekti ve annesinden zar zor izin almıştık. Gece dönerken de bizden iki yaş küçük kardeşi almaya gelecekti Didem'i.

"Ben derse giriyorum şimdi sonra yazarım." yazıp gönderdiğim mesajı görünce telefonu kapatıp binaya girdim koşar adımlarla. Çünkü dersin başlamasına iki dakika vardı ve geç kalıp azar yemek istemiyordum.

Merdivenleri nefes nefese tırmanırken omzumdan kayıp giden çantamı elimle sıkı sıkı tuttum ve biraz daha hızlandım. İkişer üçer merdivenleri çıkarken ayağım kayıp hakkın rahmetine kavuşacakken güçlü reflekslerimle demir kola tutunup son anda dengemi sağlamıştım çok şükür.

Dördüncü kata geldiğimi görünce durup bir iki saniye soluklandım ve tekrar hızlı adımlarla koridorda ilerledim. Kapıya gelip durduğumda nefesimi düzene sokmaya çalıştım biraz ve en sonunda her ihtimale karşı kapıyı tıklatıp içeriye girdim.

Korkarak içeriye baktığımda hocanın çoktan gelmiş olduğunu görünce içimden kendi kendime saydırmaya başlamıştım. Kendimi kahveye öyle bir vermiştim ki dersi unutmuştum, aptal kafam! Seni de kahve kurtaracak zaten değil mi?

Hocaya mahcup bakışlar atarak ağzımı araladım ve bunu sözlerime de yansıttım.

"Geç kaldığım için özür dilerim." dediğimde hoca bana dik dik baktı. Fakültedeki en sert hocalardan birisiydi ve herkes korkardı ondan. Yani anlayacağınız ayvayı yemiştim.

"Kaç oldu bu Zümra?" deyip beni azarladığında durdum ve düşündüm. Daha önce bir kere geç kalmıştım bu hocanın dersine; ki o da ilk senemdi.

"İki oldu hocam." diye cevap verdiğimde öğrencilerin çoğu gülmeye başladı. Hoca onlara dönüp bir bakış atınca hepsi sustu ve tekrar öfkeli gözlerini bana çevirdi.

Bu sinirli hocalar, neden hep yarı kel ve gözlüklü oluyordu? Sanki anlaşmışlar gibi hepsi birbirine benziyordu.

"Geç, bir daha taviz göstermem bilesin." dediğinde tekrar başımı eğdim ve içimden sabır çekerek boş olan bir yere geçip çantamdan kitaplarımı çıkardım.

Zar zor geçen dakikaların ardından ders bitmiş ve herkes dağılmaya başlamıştı. Çantamı toplarken bir yandan da telefonla Didem'i aradım ve telefonu başımla omzumun arasına sıkıştırdım. Birkç çalışın ardından telefonun açılmasıyla konuşmak için ağzımı araladım.

"Dido benim dersim bitti. Şİmdi otobüse binip eve geçeceğim. İki saat sonra bizim evde ol bak geç kalma tamam mı?" dediğimde biraz duraksadı ve derin bir nefes alıp beni yanıtladı. 

"Tamam. Ben yemeğimi yiyip geleceğim bak beni bekleme sen de ye yemeğini olur mu?" 

"Niye ya yemeğe gelseydin?" dediğimde sıkıntıyla konuştu. Sınıfın kalabalığı yüzünden yüksek sesli bir gürültü vardı ve onu duymakta zorlanıyordum.

"Dostum size gelmem için bile zor izin aldık biliyorsun annemi. Yemeğimi yemeden asla salmaz beni. Ben gelirken bir iki abur cubur alırım sen de ben gelinceye kadar güzel bir film bulup aç. Akşam görüşürüz inşallah. Allah'a emanet ol canım."

Eşyalarımı toplamayı bitirdiğimde çantamı koluma taktım ve boynumla kafamın arasına sıkıştırdığım telefonu elime alıp kafamı düzelttim. Boynum ağrımıştı iki dakikada. 

"Tamam genç. Akşam görüşürüz. Allah'a emanet ol." derken  çoktan sınıftan çıkmış merdivenleri iniyordum. Telefonu kapatıp merdivenleri daha hızlı inmeye başladım. Merdivenleri inip binadan çıktığımda ise nefes nefese kalmıştım. 

Eve geldiğimde ise üstümü değiştirip akşam namazını kıldıktan sonra sofrayı hazırlayan yengemle anneme yardım etmek için mutfağa girmiştim.

Sofrayı hazırlayıp yemekleri yedikten sonra bulaşıkları yıkadım ve neşeyle odama geçtim. Tam odama girecekken aklıma gelen şeyle salona gidip kapıdan kafamı uzattım ve şirince sırıttım.

"Birazdan Didem gelecek. O yüzden koridora falan çıkarken dikkat edin tamam mı? Gerçi biz odamda olacağız ama yine de haberiniz olsun dedim." dediğimde başlarına anlamış bir şekilde salladı babamla abim. Yeğenim Hicran'sa yere oturup oynadığı bebekten başını kaldırıp kocaman gözlerini bana çevirdi.

"Halaaa ben de sizinle otuysam oluy mu? Dido ablayı çok seviyoyum been." dediğinde onun birazdan uyuyup kalacağını bildiğimden "Olur." dedim gülümseyerek. İnşallah uyur kalırdı Didem gelmeden. Yoksa film izlerken Didem'e rahat vermeyecekti belli.

Ona gülümsedikten sonra kapıyı kapatıp odama geçtim ve bilgisayardan son zamanlarda izlenecekler listeme eklediğim bir filmi açtım.

Ben telefonumdan bir şeylere bakıp oyalanırken zilin çalmasıyla yatağımda fırlayıp kapıya koştum. Delikten bakıp sadece Didem'in olduğundan emin olduktan sonra kapıyı açtım. Eğer yanında kardeşi olsaydı saçım açıkken kapıyı açamazdım çünkü. 

"Selamün aleyküm." diyerek ayakkabılarını çıkarığ içeri girdiğinde kapıyı kapattım ve "Aleyküm selaam. Hoş geldin gönlümün efendisi deyip kocaman sarıldım. "Hoş bulduk sultanım." dediğinde birbirimizden gülerek ayrıldık ve tam o sırada yeğenim Hicran da koşarak yanımıza gelip Didem'e kocaman sarıldı. Didem'i benden çok seviyordu mübarek. 

"Hain yeğen. Pabucumuz iki dakikada dama atıldı." diye söylendiğimde gözlerimin içine barak nispet yaparcasına sulu bir öpücük bıraktı Didem'in yanağına. "Hah!" diye histerik bir şekilde gülerken Didem çantasından bir çikolata çıkarıp Hicran'a verdi. Hicran ise çikolatayı kaptığı gibi sırıtarak annesinin yanına koştu ve biz de gülüşerek odama geçtik.

Didem üstünü çıkarıp yatağıma oturduk ve biraz sohbet ettik. Bugün okulda hocayla yaşadığım olayı anlattığımda sebepsizce çok gülmüştü.

"Kızım bir de 'iki oldu' mu dedin hocaya. Ahahah tabii sinir olur adam." dediğinde "Sanki ben sinir olmadım." diye sitem ettim.

"Neyse neyse filmi izleyelim vakit geç olmadan." dediğinde bilgisayarı tam önümüze koydum ve Didem'in getirdiği abur cuburlardan yerken filmi izlemeye başladık.

"Aaa dur ben bir mısır patlatıp geleyim. Kola da almıştım." deyip ayağa kalktım ve mutfağa doğru gittim. Tam mutfağa girecekken salondan gelen konuşma sesiyle duraksadım ve merak edip dinlemeye başladım.

"Tayinini buraya istemiş ve vermişler. Birkaç aydır bunun için uğraşıyorlardı zaten." diyen kişi babamdı. Ne tayini?

"Ne yani Halimeler Konya'ya geri mi taşındılar şimdi? Ne zaman gelmişler?" diye şaşkınlıkla yanıtlayan annemdi. Kaşlarım hayretle havalanırken bahsettikleri kişilerin Asaf'ın annesi olan Halime teyzeler olup olmadığına emin olmaya çalışıyordum.

"İki hafta oluyormuş geleli. Bugün haberim oldu benim de. Yeni aramak için fırsat bulabilmiş. 'Yarın sizinle bir görüşsek olur mu müsaitseniz eğer, benim hanım da çok istiyor görüşmeyi. Özledik uzun zaman oldu' dedi ben de reddedemedim. Yarın akşam bize çay içmeye geleceklermiş."

Ne? Yarın bize mi geliyorlardı şimdi? Aniden? Yıllar sonra?


*   *    *       

Uzun bir aradan sonra yeni bölümle karşınızdayım. Birkaç haftadır hiç aktif değildim mesajlarınıza o yüzden dönüş yapamadım kusura bakmayın. En yakın zamanda tamamen döneceğim inşallah.

Sizce diğer bölümde neler yaşanacak?

Bir sonraki bölüm Asaf'tan olsun diyenleri  göreyim?

Yorumlarda buluşalım, yorumlarınızı okumayı özledim<3

Diğer bölümlerde görüşmek üzere

Allah'a emanet, seviliyorsunuz :D

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top