beş

Selamün aleyküm hacılar skhxkxn

Yıldızı okşayalım ve bölüme geçelim♡

◆ ◆ ◆

İki saat boyunca ortadan yok olunca Melike meraktan çıldırmıştı tabii. Şimdi de son iki ders kalmıştı ve ben sınıfa yeni gelmiştim.

Derste sessiz bir şekilde ona anlattıklarımı şok içinde dinlemişti. Kız şoku atlatamadan bir daha şoka giriyordu.

"Kızım sen dövüş kursuna falan mı gittin? Neyse onu boşver de bu kızları sıkıştırıp niye öyle dediklerini öğrenmemiz gerek."

"Aynen yarın hallederiz." diyerek geçiştirmeye çalıştım

Birinci söylediğini umursamayarak sessizce yanıtladım.Hocanın ikimizi uyarmasıyla derse odaklanıyormuş gibi yaptık.

Evet sadece yapmaya çalıştık.

Günüm yine her zamanki gibi yarı uyur yarı uyanık bir şekilde geçerken dersler de çok sıkıcı geçmişti ve aç olduğum için çok fazla odaklanamıyordum. Ayrıca okulun bitmesine de az kaldığı için ve sınavlar da bittiği için iyice salmıştım.

Şimdi de Melike'yle birlikte koridordaydık ve herkesin çıkmasını bekliyorduk. Sınıflari temizleyeceğim için bütün okulun boşalmasını bekliyordum. Hayır yani durup dururken bir de ceza çıkmıştı başımıza. Eve gidince bir de hesap verilecekti daha.

Melike'ye ne kadar itiraz etsem de bana yardım etmek istemişti. Biz öylece ayakta dikilirken Melike'nin telefonunun çalmasıyla aramayı yanıtladı. Annesi aramıştı galiba. Önce karşı tarafın dediklerini dinledikten sonra yüzü yavaş yavaş asıldı.

Ben onu öyle görünce endişelenirken ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.

"Efendim anne? Misafir mi gelecek? İyi de bugün benim Zümra'yla ek derslere kalmam gerekiyordu. Hoca proje ödevi verdi." dedi Melike annesine yalan söylememeye çalışarak.

Proje ödevi dışında sadece ek ders yalan oluyordu ya da biz kendimizi öyle kandırıyorduk. Annesiyle telefonda uzun bir süre cebelleştikten sonra asık suratıyla bana döndü.

"Kanka annem eve çağırıyor. İkna edemedim bir türlü." dedi mahcubiyetle. Onun bu haline gülümserken konuşmak için dudaklarımı araladım.

"Tamam sen git ya önemli değil. Tek başıma da hallederim ben."

"Nasıl halledeceksin bir sürü sınıf var?" dedi bu sefer mızmız çocuklar gibi. Oy, yerim seni.

"Belki Allah katından bir melek gelir halleder. Tövbe yarabbim. Ne bileyim ya halledeceğim bir şekilde."

"Peki, Allah'a emanet ol. Telefonuna bakarak ol arayıp kontrol edeceğim. Seni yalnız bırakmaya gönlüm el vermiyor."

"Tamam anne. Allah'a emanet ol." dedim göz devirerek ve gülümseyerek. Beni düşünen bu halleri çok tatlıydı. Yanaklarını tokatlayarak sevmek istiyordum onu.

Bana el salladı ve ardından okulun bahçesinden çıkıp gözden kayboldu.

O giderken okulda tek tük kişi kaldığını görünce ben de temizleyeceğim sınıfların olduğu kata gitmeye karar verdim ve merdivenlerden çıktım.

Lavaboya gidip temizlik malzemelerinin olduğu minik bölmeye yöneldim. Şu an okulun tamamı bomboştu. Sadece müdür ve bir hoca vardı.

Bir de ceza alan diğer kızlar alt katta olmalıydı. Çantamı ve birkaç eşyamı koridordaki nöbetçi öğrenci masasının üstüne bırakmıştım.

Kendi kendime söylenerek çöp poşetlerini ve viledayı aldım. Kovaya biraz su doldurup içine yüzey temizleyiciyi de ekledim ve hafif köpürttüm.

"Bir eline ve kendine hakim olamadın Zümra. Yaptın şimdi cezasını çekiyorsun işte." dedim kendime kızarken. Öfkeyle kalkan zararla oturur diye boşa dememişler valla.

Lavabonun aynasından kendime bakarken kollarımı sıvadım ve şalımın önünü açıp tepeme doladım. Kimse yoktu ortalıkta. O yüzden birşey olmazdı. Aşırı sıcakta insan bunalıyordu gerçekten. İnşallah ahirette de ecrini ona göre alacaktık.

Malzemeleri alıp lavabodan çıktım ve dokuzuncu sınıfların olduğu kattan başladım. Bir taraftan da kendime kızmayı ihmal etmiyordum. En çok da eve gidince ne diyeceğim diye düşünmekten kafayı yiyecektim.

Hızlı bir şekilde çöpleri suratımı buruşturarak poşete doldurdum ve sınıfın önüne koydum. Sınıfın yerlerini de hızla sildim ve oradan çıktım.

Seriye bağlayıp yarım saate ilk katı bitirdim ve en üst kata çıkmak için malzemeleri tekrar aldım. Sinir bozukluğuyla neyi ne kadar hızlı yaptığımın farkında bile değildim.

Burada da on birinci ve on ikini sınıflar vardı.

"Ben yoruldum hayaaağt! Gelme üstümee!" diye kendi kendime sızlanırken bir yandan da iş görüyordum.

"Oy ben nerelere gidem. Ben bu hallere düşecek biri miydim ya rabbi? Az bile yaptım aslında onlara!"

Arkamı dönüp paspası yeni doldurduğum köpüklü suya daldırdım. Koridordan ayak sesleri duyunca kalbim çarparken ani reflekslerle hızla kollarımı indirdim ve  kapıya arkamı döndüm arkamı döndüm. Birinin beni bu halde görmesi en son isteyeceğim şeylerdendi. Kollarım falan açıktı çünkü. Kendimi temizliğe öyle kaptırmıştım ki hiç düşünememiştim birinin geleceğini. Aptal kafam!

Şalımı da düzeltip boynumu güzelce kapattıktan sonra  üstümü başımı son kez kontrol edip viledanın sopasını aldım ve sessiz adımlarla sınıfın kapısına yapıştım.

Belki şu yellozlardan birisidir.

Kafamı uzattığım anda karşıma birinin çıkmasıyla korkuyla hafif bir ses çıktı ağzımdan. Hemen geri çekildim ve kimin geldiğine baktım. Kalbim hızla çarparken nefesim de aynı şekilde düzensizleşmişti.

Adını bilmediğim, kahverengi ve hafif dalgalı saçlara, aynı renkte gözlere sahip olan bir çocuktu.

Hemen bakışlarımı kaçırdım.

Bu kim şimdi ya?

Bugün galiba hayatımda çekeceğim bütün imtihanları çekmiştim.

Konuşmasını beklercesine ayağımla yerde ritim tuttum ve kollarımı göğsümün altında birleştirdim.

Bana dik dik bakarak tek kaşını kaldırınca sesli bir nefes verdim.

Korkuyordum ama çaktırmayın.

"Hayırdır?"

"Asıl sen hayırdır? Burası benim sınıfım." dedi baya ciddi dururken.

Sert bir sesle sorduğu sorusuna kafamla temizlik malzemelerini gösterip işaret ederek cevap verdim. Heralde anlardı ne demek istediğimi.

Kafasını salladı ve sınıfa girdi. Vay, demek anlamış. Zeki çocuk.

Benim sildiğim yerlere bastığını görünce kendimi tutamayarak sinirle konuştum.

"Hey hey! Yeni sildim ya ben oraları!"

"Napıyım uçarak mı geçiyim sırama?"

Çok haklı.

Diyecek bir şey bulamayınca gözlerimi devirdim ve koridora çıktım.

Bir erkekle tek başıma kapalı bir yerde kalmam beni rahatsız etmişti. Aradan birkaç dakika geçince sınıftan çıktı ve bana bakıp gülümser gibi oldu.

Tabii ki de gözlerine bakmıyorum, haram. Ben arkasındaki duvarı izliyordum.

Aferin sana koçum.

"Kolay gelsin sana. Benim sıranın altını iyi temizle bak."

Alaycı sesiyle birlikte göz kırpınca sinirlerim bozuldu. Bir de dalga geçiyor ya!

Sakin ol kızım, ayakkabını çıkarıp suratına fırlatmayacaksın.

Sakin ol, yoksa o seni duvafa fırlatır.

Allah'ım şu yersiz sinirlenişlerimi al benden ne olur.

"Hadi kardeşim bir yol al." dedim sakin tutmaya çalıştığım sesimle ve elimle koridoru gösterdim.

Koridordan gelen başka bir sesle kafamı o tarafa çevirdim.

"Asaf beni cidden bu kıza mı tercih ediyorsun?!" dedi hiddetle tokat manyağı yaptığım o kız. İsmi Dilara mıydı neydi?

Aman banane isminden canım.

Bir dakika bu kız ne demişti?

La havle...

Sakinleşme ayetini oku kızım. Zümra, oruçsun günaha girme annem.

Adının Asaf olduğunu daha yeni öğrendiğim, bir metre uzağımdaki çocuk başını çevirip Dilara'ya baktı.

"Yine mi aynı şey ya? Kızım senin anlama sorunun mu var? Kimseyi sevmiyorum, kimseyle sevgili olmak istemiyorum. Sen bir kendine gel istersen müslümansın? Haram bilmem farkında mısın? Daha fazla muhatap olmak istemiyorum. Lütfen, bir daha gelirsen daha kırıcı konuşacağım."

Oha. Ben şok.

Ben de bim.

İçimden yaptığım espriler bile iğrençti. Bir dakika asıl konumuz o değildi.

İlk defa bir erkek kendini haramdan sakınıyor mu yani? Çaktırmadan kolumu iki parmağımla sıkıştırdım. Etrafıma baktım kimsenin görmediğinden emin olmak için ama kimse görmemişti. Rahat bir nefes verdim sonra beynim düşünmesi gereken konuya odaklandı.

Evet evet, acımıştı.

Yani az önce duyduklarım gerçek miydi?

Çocuk koridorda ilerleyip gözden kaybolurken kafamda deli sorular vardı.

Bence gösteriş amaçlıdır.

Aynen aynen.

Geldiğimiz hale bakar mısınız?  Adam akıllı, kendini haramdan sakınan birilerini görünce şaşırıyorduk.

Sonumuz hiç hayra âlâmet değildi.

Eveeeğt nasılsınız canlar

Kitabın gidişatı nasıl, beğendiniz mi?

Neyse kolunuz kopmadıysa oy vermeyi de unutmayın skxhkshs

Haydi selametle👋

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top