SUSTUM...

Sustum...
Hayır, haksız olduğumdan değil;
Batılı susturamadığımdan,
Hakkı haykıramadığımdan.

Sustum...
Çünkü doğru konuşmak ateşten gömlek giymekle,
Kendine cepsiz kefen biçmekle denk.

Susuyorum...
Biliyorum ki ; "Ya hayır konuş ya sus"
Evet, hayır konuşmayacaksan "sus" diyor " En Sevgili"
Doğu konuşmak ağızda kor taşımak gibi ;
Konuşunca beni, dinleyince bütün cihanı yakıyor.

Sustum...
Konuşunca yanmaktan korktuğum için değil,
Dinleyeni yakmamak için.
Kurunun yaninda yaşın yanmasındandi korkum.

Sustum...
Çünkü, hep acı konuşmaktan limelendi yüreğim.
Acı konuşmak hoşuma gidiyor sanmayın.
Şimdi sözcükler hep acı...
Okunan türkülerimizde bile yanık kokusu var.
Dinlerken yana yana kül olduk.

Sustum...
Konuşmaktan korktuğum için değil,
Konuştuklarımın lafügüzaflara karışmasından,
Kargaların, merkeplerin sesiyle bir tutulmasından,
Havaya zehir olup karışmasından korktuğum için...

Ben sustum...
Siz bakmayın birilerinin gürlemesine.
Her gürleyiş bir tabutla susuyor.
Onlar gürledikçe analar inliyor.
Bre ahmaklar! Sizi susturmak için ;
Bir anayı inletmek, bir evladı tabuta koymak mi gerekiyor?
İşte ben bunun için sustum.

Gökte kargalar, yerde çakallar...
Kurt susup da ürüyünce itler,
Kalp kirlenip de çürüyünce diller,
Hep ağlar analar, hiç susmaz bebeler.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top