EY YÂR...

Ey yar!
Sanma her şey hep iyi!
Her nesnenin bir akı bir de karası var.

Bak Güneş'e ;
Ağzına şerbet engiz meyveler sunarken,
İnsanın harcı şu toprağı nasıl da çöle çevirir.

Ya rüzgâra ne demeli?
Gördün mü nasıl da serinleyiverdin.
Ama bak, öteleri yerle bir eden kasırgaya dönüverdi.

Damla deyip de geçme!
Uçsuz bucaksız okyanuslar da bir damlaydı,
Bulutlardan yeryüzüne süzülürken.
Gözlerinin önüne berrak içilir sular geldi değil mi?
Daha geçenler de onlarca canı sel yutuverdi.
O sel de bir damlaydı sel olmadan evvel.

Şu kar ;ne de güzel beyaza boyamış kiri ve pası.
Oysa çığ olup tepemize koptuğu da olur aynı karın.

Zehri de hep yerden yere vurma olur mu?
Çoğu kez panzehir olmuşluğu da var aynı zehrin.

Demem o ki ey yâr!
Ben bir karım,bazen örterim eksik ve noksanları,
Bazen de çığ olur kopuveririm.

Ben bir damlayım, Güneşim, ruzgârım,zehrim...

Ey yâr ben de hem akım hem karayım.

Yoksa sen beni ak iken sevip kara iken terk mi edeceksin?

Oysa ki !
Hiç kimse sevmekten vazgeçmedi Güneş'i,
Toprakları çöllere çevirdiği için.

Bak hala suyu yudumluyorsun, sel olup canlar aldığını bile bile.

Kimse vazgeçmedi karda eğlenmekten, altında binleri yuttuğu halde.

Öyleyse ey yâr ! Beni neden terk edersin, neden vazgeçersin ebediyete kadar sevmekten?
Ben seni her türlü halinle , sonsuza dek sevecekken.







Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top